7 Şubat 2020 Cuma

Ghosts of the Shadow Market - Cassandra Clare / Yorum

36314220. sy475 The Shadow Market is a meeting point for faeries, werewolves, warlocks and vampires. There the Downworlders buy and sell magical objects, make dark bargains, and whisper secrets they do not want the Nephilim to know. Through two centuries, however, there has been a frequent visitor to the Shadow Market from the City of Bones, the very heart of the Shadowhunters. As a Silent Brother, Brother Zachariah is sworn keeper of the laws and lore of the Nephilim. But once he was a Shadowhunter called Jem Carstairs, and his love, then and always, is the warlock Tessa Gray.
Follow Brother Zachariah and see, against the backdrop of the Shadow Market’s dark dealings and festive celebrations, Anna Lightwood’s first romance, Matthew Fairchild’s great sin and Tessa Gray plunged into a world war. Valentine Morgenstern buys a soul at the Market and a young Jace Wayland’s soul finds safe harbor. In the Market is hidden a lost heir and a beloved ghost, and no one can save you once you have traded away your heart. Not even Brother Zachariah...

Ghosts of the Shadow Market will be co-written with Maureen Johnson, Robin Wasserman, Sarah Rees Brennan and Pulitzer finalist Kelly Link and will initially be available digitally.

The first eight stories will be published as e-books from around March 2018 monthly, with the final two available in a print bind-up of all the stories, to be published in 2019.

Sayfa Sayısı: 617
Baskı Yılı: 2019
Yayınevi: Walker Books
Dil: İngilizce
Goodreads Puanı: 4.25 / 5
_____________________________________________

Merhabalar!! Yine bir Cassandra Clare kitabının yorumuyla karşınızdayım. Cassandra'yı ve yarattığı Gölge Avcıları evrenini çok ama çok sevdiğim için son dönemlerde yayınlanmış kitaplarının mutlaka yorumunu yapmaya çalışıyorum. Bu yaz Ölümcül Oyuncaklar serisini en baştan okuduğumda o serinin de yorumlarını girmeyi düşünmüştüm aslında ama şu an çıkmış tüm Gölge Avcıları kitaplarını okumuş olduğum için evren hakkında çok fazla şey biliyorum ve ilk seri olan Ölümcül Oyuncaklar'ın yorumunu yaparken bir şekilde gelecek kitaplardan spoiler veririm diye korktum. 

Neyse, yeni yayınlanan kitaplarını olabildiğince yorumlamaya devam edeceğim bu blogta. Bugünkü kitabımız ise 2019 Haziran'da yayınlanan hikaye derlemesi Ghosts of the Shadow Market. Bir önceki hikaye derlemesi olan Gölge Avcısı Akademisi'nden Hikayeler'in yorumuna bakmak isterseniz bu linke tıklamanız yeterli :)

Çoğunlukla Jem'in Sessiz Kardeş olduğu dönemleri anlatan kitap bize Jem'in, ya da Kardeş Zachariah'ın, anılarında gezinme fırsatı sunuyor. Görevi esnasında göreviyle bağımsız olan bir sebeple, kayıp Herondale soyunu bulmak adına tüm Aşağıdünyalıların toplanma noktası olan Gölge Marketler'i geziyor tek tek. Bu marketlere gittiğinde ise çoğu zaman sürpriz karşılaşmalar yaşadığını görüyoruz, bu karşılaşmalar bizim eski ve yeni karakterlerimizin hayatları hakkında bilgilenmemizi sağlıyor.

Kitap 10 hikayeden oluşuyor. Şimdi kısaca o hikayelerin konularını özetleyip hikayelere puanımın kaç olduğundan bahsedeceğim. DİKKAT! Bu kısım genel olarak tüm Gölge Avcıları serisi hakkında spoiler içeriyor. Dolayısıyla eğer henüz tamamlamadığınız bir seri varsa ve spoiler yemek istemiyorsanız konu özetlerini okumanızı önermem.

Cast Long Shadows: 1901 yılında geçen hikaye Jem'in Londra Gölge Market'inde bilgi arayışıyla başlıyor. Fakat bu markette sürpriz bir isimle karşılaşıyor; Charlotte ve Henry'nin çocuğu Matthew Fairchild. İşte biz de bu karşılaşma vasıtasıyla birden Matthew'un hayatına dahil oluyoruz. Matthew'un ailesini, parabataisi James Herondale ile olan ilişkisinin nasıl başladığını ve ilerleyişini okuma şansı buluyoruz. Yeni çıkacak olan The Last Hours serisinin birçok karakteriyle tanışmak benim için harika bir deneyimdi. Bane Günlükleri'nde de sanırım bu karakterlerden bahsediliyor bazı hikayelerde fakat ben maalesef ki Bane Günlükleri'ni okumadım... O yüzden karakterleri derinlemesine tanıma şansı bulduğum için çok sevindim. Şimdiden söylüyorum, Matthew Fairchild'ın The Last Hours'taki favori karakterlerimden biri olacağına hiç ama hiç şüphem yok. Hikayenin ilerleyişini de oldukça başarılı buldum. Kısacası bu en sevdiğim hikayelerden biri oldu kitapta. 
PUAN: 5 / 5 



Every Exquisite Thing: Bu hikaye de 1901 Londra'sında geçiyor ve Jem'den ziyade Cecily ve Gabriel'in çocuğu Anna Lightwood'u baz alıyor. Hikaye Anna'nın kendini bulması konusu etrafında şekilleniyor. Yine bu hikayede TLH serisinin birçok karakterine rastlamaya devam ediyoruz; Anna'nın kardeşi Christopher, James ve Lucie Herondale, Matthew, Sophie ve Gideon'un oğlu Thomas Lightwood gibi karakterler hikaye boyunca bize eşlik ediyor. Anna'nın kendini bulma hikayesi beni gerçekten etkiledi. Kendisi genderqueer bir karakter ve 1901 gibi bir yılda kendi kimliğini yaşama savaşı veriyor Gölge Avcıları gibi tutucu bir topluluk içinde. Çok sevdiğim bir karakter oldu Anna da. TLH'de neler yaşayacağını okumaya sabırsızlanıyorum!!

PUAN: 5 / 5 



Learn About Loss: 1936 yılında geçen bu hikayede Jem'in bilgi arayışı devam ediyor. Karşımıza yeni karakterler çıkmıyor bu hikayede fakat eskilere bolca atıfta bulunulduğunu görüyoruz. Bu yılda artık Will 75 yaşında ve sağlığı da pek iyi değil. Bu yüzden Jem'in geçmiş günlere olan özlemini okuyoruz bir yandan da hikaye boyunca. Oldukça duygusal bir hikayeydi, zaten kitapta Will'in adını gördüğüm her an gözlerim dolup durduğu için bu hikayede duygulanmamam imkansızdı.
  PUAN: 4 / 5 

A Deeper Love: 1940 Londra'sında geçen bu hikayede Jem, kayıp Herondale hakkında bilgi almaya çalışırken bir Peri tarafından öldüresiye yaralanır. İkinci Dünya Savaşı zamanları olduğu için o dönemde Tessa da Londra'da hemşirelik yapmaktadır çünkü Will'in ölümünden sonra kafasını dağıtmak adına böyle bir yol bulmuştur. Jem yaralandıktan sonra Catarina Loss ile kurtarabildikleri kadar insan kurtaran Tessa'nın yanına yardım istemeye gelir. Hikaye boyunca Kardeş Zachariah'ın iyileştirilme sürecini okuyoruz bu yüzden. Bu benim için ortalama bir hikayeydi. Ben Jessa ikilisinden pek hazzetmiyorum çünkü Tessa'yı gerçekten hiç sevmiyorum. Jem'e bayılsam da Tessa'nın varlığı hikayeyi benim için ilgi çekici olmaktan çıkardı.
PUAN: 3.5 / 5 

The Wicked Ones: Kayıp Herondale'in izine nihayet ulaşan Kardeş Zachariah 1989 yılında Paris'tedir. Bu Herondale'i kendiyle gelmeye ikna etmeye çalıştığı esnada yine Paris Gölge Market'inde sürpriz bir isimle karşılaşır; Céline Montclaire. Céline, Jace'in annesi. Tabii o zaman yalnızca 17 yaşında bir genç kız. Valentine'ın kurmakta olduğu Çember'in üyelerinden biri olan Céline, Valentine'ın istediği bir görevi yerine getirmek için Stephen Herondale ve Robert Lightwood ile birlikte Paris'e gelmiştir. 17 yaşındayken de Stephen'a aşık olan Céline kendini şanssız hissetmektedir çünkü Stephen o esnada Amatis Graymark ile evlidir. Hep güçsüz ve yetersiz görülen Céline, Valentine'ın davetiyle Çember'e gücünü ispat etmek için üye olmuş olsa da bu yeni kurulan topluluk hakkında şüpheleri de vardır. Kısacası bu hikaye de bir nevi Céline'in kendini bulma çabası diyebiliriz. Jace'in anne ve babasını biraz da olsa tanımış olmak güzeldi fakat Céline'i pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Yine de Jace'in aile geçmişini öğrenmiş olmamız açısından gerekli bir hikayeydi bu bana göre. 
PUAN: 3.5 / 5 

Son of the Dawn: 2000 yılında New York'ta geçen bu hikayede New York vampir klanının en önemli üyelerinden biri olan Raphael Santiago, Kardeş Zachariah'tan şehre yapılacak yin fen sevkiyatını durdurmak için yardım ister. Malum Jem yin fen'den çok çekmiş olduğu için Raphael'e yardım etmeyi kabul eder. Fakat şehre sevkiyat için  gelecek gemide yalnızca yin fen yoktur, bir çocuk da vardır; Jace Wayland. O zamanlar henüz Michael Wayland'ın çocuğu olarak bilinen Jace, babası olarak bildiği Michael Wayland öldükten sonra (aslında Michael Wayland'ın yerini alan Valentine kendi ölümünü tezgahladıktan sonra demek daha mantıklı olur) tek başına kalır. Bunun sonucunda da Wayland'ın eski parabataisi olan Robert Lightwood Jace'i New York Enstitüsü'ne almaya karar verir. Hikaye yarısından itibaren Jace dahil olunca benim için çok daha güzelleşti. Daha 9 yaşında olan Jace'in Lightwood'ların arasına katılması, onlarla yavaş yavaş bağ kurmaya başlamasını okumak kalbimi eritti. Hele ki Jace'in Lightwood ailesinin sanki bir evcil hayvanmışçasına ona yeni bir isim vereceğini düşünmesi beni o kadar üzdü ki. "Babam bana Jonathan derdi ama siz isterseniz Christopher diyebilirsiniz." dediği bölümde ağlamamak için zor tuttum kendimi. Yine Jace'in daha 9 yaşındayken dahi muazzam bir savaşçı olması ve her yaşta harika bir mizah anlayışına sahip olması beni çokça gülümsetti. Jace'in yanında Izzy ve Alec'in küçüklüğünü okumak da çok sevimliydi.  
PUAN: 4 / 5 

adricarrollart:
“Happy Father’s Day ”
So adorable! Lightwood-Banes!The Land I Lost: 2012'de geçen bu hikayede Alec Lightwood'a odaklanıyoruz. Gölge Avcıları ve Aşağıdünyalılar arasında kurulan ittifakın en önemli ismi olan Alec, New York'ta işleri büyük çoğunlukla yoluna koymuştur. Fakat Çember üyeleri ile yaşanan iç savaş sonrası dünyada birçok enstitüde işler istenen şekilde yürümemektedir. Bu enstitülerden biri de Buenos Aires'tedir. Öte yandan kayıp Herondale'i aramaya devam eden Tessa ve artık Sessiz Kardeş olmayan Jem, Buenos Aires Gölge Market'inde bir ipucu bulurlar fakat Alec'in yardımına ihtiyaçları vardır. Dolayısıyla Alec onlara yardım etmek ve şehirdeki Aşağıdünyalılar'ın durumunu gözlemlemek için Buenos Aires'e gider. Hikayede BOLCA BOOLCA Malec görüyoruz. Ahh kalbim kaldırmıyor bu çiftin harikalığını! Magnus, Alec ve evlat edindikleri oğulları minik büyücü Max'in mutlu yuvasını okumak O KADAR GÜZELDİ Kİ! Alec'in Ölümcül Oyuncaklar serisinin başındaki özgüvensiz halinden kendine tamamen güvenen ve kontrolü eline alan haline dönüşmesini izlemek harikaydı benim için ve bu hikayede de Alec'in o yeni ve güçlü kişiliğini iyice okuma şansı buluyoruz. Biliyorsunuz ki Malec'in bir tane daha çocuğu var, Gölge Avcısı olan Rafael. İşte Alec gittiği bu Buenos Aires görevinde Rafael'le de karşılaşıyor! İkisi arasında kurulan bağı, Rafael'in davranışlarını ve Magnus'un fotoğrafını görür görmez Magnus'a vurulmasını, Max'in tatlı bir minnoş olmasını, Malec'in babalığını ve harika ilişkisini O KADAR ÇOK SEVDİM Kİ. Ayrıca hikayede bolca yer kaplayan New York vampir klanının başı Lily Chen'e de bayıldım! Onun Jem'e taktığı lakapları okurken o kadar eğlendim ki, Brother Snackhariah nedir Allah aşkına dfjkfl. Cidden size ne yazsam bu hikaye hakkında düşüncelerimi aktarmak için yetersiz kalacak, çok eminim. The Land I Lost en ama en en en sevdiğim hikaye oldu bu kitaptaki. Ben içimdeki bu Malec aşkını dizginleyemiyorum!
PUAN: 5 / 5 

Through Blood, Through Fire: Tessa'nın Jem ile kayıp Herondale'in izini bulmaya çalıştığı bu hikaye 2012'nin Los Angeles'ında geçiyor. Her yerde Herondale soyuna dair bir bilgi kırıntısına rastlamaya çalışan bu ikilinin bilgi arayışını okuyoruz yine. Hikayede Kit'in annesi Rosemary'nin geçmişi hakkında bilgi almış olmamız beni sevindirdi çünkü biliyorsunuz ki Queen of Air and Darkness'ta da kesinleştiği üzere Kit, peri ırkının İlk Varis'inin soyundan çıkmıştı. Ben Kit'in periler ile bağlantısını pek çözememiştim o yüzden bu hikayeyi okumak aradaki bağı net bir şekilde algılamamı sağladı. Genel olarak Tessa odaklı bir hikaye olduğu için yine pek sevemedim bu hikayeyi, sadece Kit'in annesinin geçmişini öğrenmek açısından faydalıydı. Kitaptaki en sevmediğim hikaye bu oldu o yüzden.
PUAN: 3 / 5 

The Lost World: 2013 yılında geçen bu hikayede Ty'ın Scholomance'deki günlerini okuyoruz. Hatırlarsınız ki Ty'ın Hava ve Karanlık Kraliçe'sindeki Livvy'i hayata geri döndürme çabası başarısız olmuş fakat Livvy'nin hayaleti Ty'a bağlanmıştı. Dolayısıyla Ty Scholomance'teki günlerini Livvy'nin hayaletiyle birlikte geçiriyor. Ty'ın her zamanki bilimselliğiyle Livvy'nin hayaletinin neler hissedip hissetmediğine dair deneyler yaptığını görüyoruz. Ty ve Livvy benim çok ama çok sevdiğim karakterler ve son kitapta Livvy'nin olmayışı ciğerimi dağlamıştı. O yüzden, hayalet olarak da olsa, Livvy'nin geri dönmesi beni mutlu etti. Bir yandan da hikayede Tessa'nın Jem'le olan çocuğu Mina'yı doğurmasını okuyoruz. Jem'i babalık heyecanıyla okumak gerçekten çok güzeldi, Jem seni çoooook ama çok seviyorum ama Tessa'dan gerçekten hoşlanmıyorum. Keşke Will ve Jem birlikte olsaydı sfdsjjf. Ayrıca hikayede ilk kitabı 2022'de yayınlanacak The Wicked Powers serisine de hazırlık yapılıyor özellikle de Livvy'nin hayaleti üzerinden. Bu seride Ty, Kit, Dru, Ash ve muhtemelen Livvy'nin hayaletini okumak için sabırsızlanıyorum, bir an önce 2022 gelsin lütfen!
PUAN: 4.5 / 5  

Forever Fallen: Son hikayemiz olan Forever Fallen 2013 yılında geçiyor. Jessa'nın çocuğu olan Mina güzelce büyümeye devam ederken bir yandan da Kit'in bu aileye alışmaya çalışmasını görüyoruz. Bizim minnoş Kit'imizi Jessa'nın kanatları altına alması harikaydı! Onlarla birlikte yaşamayı, hatta Mina'ya ağabeylik yapmayı öğrenen Kit kalbimi eritti. Hikayenin bir de korkutucu tarafı var. Hava ve Karanlık Kraliçesi'nden hatırlayacağınız üzere Jemma bir süreliğine alternatif bir dünya olan Thule'a gitmişti. Bu alternatif zamandan dönerken ise farkında olmadan Jace'in Thule'daki kötü versiyonu ile Sebastian'ın oğlu Ash'i de kendi zaman dilimlerine getirmişlerdi. İşte hikayede Thule Jace'inin, yani Janus'un, gelecekteki kötücül planlarını da okuyoruz. Thule'da Clary'i kaybetmiş olan Janus, bu dünyada Jace'in yerine geçmeyi planlıyor. Muhtemelen The Wicked Powers serisinde de ele alınacak bu olay. Buna korkutucu taraf dedim çünkü gerçekten Clace'in başına bir şey gelmesinden deli gibi korkuyorum. Malum, Cassandra cani bir insan. Hiç düşünmeden ve acımadan bu dünyayı bize tanıtan Clace çiftini harcayabilir diye oldukça endişeliyim. Bırak da şu çocuklar bir mutlu mesut yaşasın ne olur ya... Janus'un varlığına rağmen Jem'in mutlu ailesini, Kit'i ve Mina'yı okumak çok güzeldi bu hikayede. Jem'in babalığını umarım ki gelecek kitaplarda çok daha fazla okuyabiliriz.
PUAN: 4 / 5 

Hikayelere verdiğim puanı topladığımızda kitaba puanım 4.15 gibi bir şey çıkıyor. Hikaye koleksiyonu bir kitap olarak Gölge Avcısı Akademisi'nden Hikayeler daha başarılıydı bana göre ama Ghosts of the Shadow Market de okuması çok zevkli, duygu dolu ve kalp ısıtan bir kitaptı. Kitapla ilgili tek hayal kırıklığım Will'i daha fazla okuyamamış olmak oldu. Umarım ki Will özlemimizi yeni çıkacak olan The Last Hours serisinde bolca giderebiliriz. Chain of Gold'un çıkmasını heyecanla bekliyorum.

Kitap Türkçe'ye Artemis Yayınları tarafından çevrilecek yine, Instagram hesabında gördüğüm kadarıyla şu an bir başka Cassie kitabı olan The Red Scrolls of Magic ile birlikte çevirideymiş. Umarım ki en kısa zamanda çıkar ve herkes Gölge Avcıları dünyasına dönüş yapma şansına ulaşır. Beklemek istemiyorsanız e-book olarak okuyabilirsiniz kitabı, Cassie'nin kitaplarında kullandığı dil çok zorlayıcı olmadığı için kolaylıkla anlayabilirsiniz diye düşünüyorum.

Bir başka yorumda görüşmek üzere, hoşça kalın! :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder