29 Aralık 2015 Salı

2015 Favorilerim



Herkese merhaba!! Bir yılın daha sonuna gelmek üzereyiz,üstümüzde yeni yılın ve o yılın bize neler getirebileceğinin heyecanı var.Biz kitap kurtları içinse yeni yıl okunacak ve yayınlanacak yeni kitaplar,yeni kitap adaptasyonları filmler demek.O yüzden heyecanımız katbekat fazla oluyor :D 

Bu yıl okuma hedefim 80 kitaptı ancak beklentimin oldukça üstüne çıkarak 114 kitap okudum ve bu beni inanılmaz mutlu etti. 2016 için hedefimi 50 ya da 60 kitap olarak belirlemeyi düşünüyorum çünkü o malum kabus dolu sene,yani üniversite hazırlık senesi benim de kapıma dayanacak :( Her yaz kafamı kaldırmadan okurdum ancak bu yaz kafamı kaldırmadan ders çalışacakmışım gibi görünüyor :(

Bu yazıda size bu yıl en çok beğendiğim kitap,film ve şarkılardan bahsedeceğim.Listeye alınma kıstası bu yıl çıkmış olmaları değil,benim onları bu yıl okumuş,izlemiş ve dinlemiş olmam :D O zaman başlayalıım! 

Favori Kitaplarım

Her ne kadar top 5 listesi yapmak istesem de bir türlü sayıyı 5'e indirgeyemediğim için top 7 listesi yapmaya karar verdim :D 

(not:Yorumladığım kitapların yorumlarına üstüne tıklayarak ulaşabilirsiniz ^_^)

8- Cress - Marissa Meyer
6- Şampiyon - Marie Lu 
4- Anna and the French Kiss - Stephanie Perkins
3- Magnus Chase ve Asgard Tanrıları - Yaz Kılıcı - Rick Riordan
2- Bıçak Sırtı - Michelle Hodkin

Bu sene en ama eeeen beğendiğim kitap Ateş Çemberi oldu! Aslında Bıçak Sırtı'nı da çok beğendim ve çok arada kaldım hangisini birinci seçsem diye ancak Ateş Çemberi'ni son dönemlerde okuduğumdan ve üstümdeki etkisi hala taze olduğundan 1 numarayı Ateş Çemberi'ne layık gördüm :D 

Favori Şarkılarım

Büyük bir Directioner olduğumu söyleyerek başlayacağım bu kısma,çünkü senenin favori şarkısı olarak One Direction'ın yeni albümünün bütününü göreceksiniz ilk sırada,o yüzden belirteyim dedim :D

4- I Know Places - Taylor Swift
1- Made in the A.M. - One Direction (Özellikle de Perfect,Infinity,If I Could Fly,What a Feeling,History ve Walking in the Wind)


Favori Filmlerim

Çok fazla film izleyen biri olmadığım için liste bu kategoride biraz kısalarak 5 sayıya düşüyor :D

5- The Scorch Trials (Labirent : Alev Deneyleri)
4- Avengers : Age of Ultron (Yenilmezler : Ultron Çağı)
3- Star Wars Episode 3 - Revenge of the Sith (Evet bu sene izledim bu seriyi,vurmayın :(( )
2- The Martian (Marslı)

Bu senenin en beğendiğim filmi ise Alaycı Kuş - Bölüm 2 oldu.O kadar beğendim ki kitap yorumu girmeye bile üşenen ben geldim bloga yorumunu girdim :D Cidden muhteşem bir seriye harikulade bir finaldi.İzlemeyen varsa izlemesini öneririm kesinliklee! 

Bu yıl da benim için böyle geçti.Şahsen ben verimli ve iyi bir yıl geçirdiğimi düşünüyorum.Umarım sizin için de güzel bir yıl olmuştur 2015. Herkesin muusmutlu,sevdikleriyle birlikte,sağlıklı huzurlu bir yıl geçirmesi dileğiyle,şimdiden iyi yıllar! 


25 Aralık 2015 Cuma

Ateş Çemberi - Alexandra Bracken / Yorum




Bu bir son değil, sonun başlangıcı.Artık lider benim. Bütün bir neslin kaderi benim ellerimde. Kuzeye, tutsak olmuş binlerce çocuğu özgürlüğe kavuşturmaya gidiyorum. Zihnimi bir silah olarak kullanmaktan Başka çarem yok. Kaybedecek zamanım yok. Hata yapma lüksüm yok. Çünkü tek bir hata, tüm dünyayı yakıp kavuracak olan bir yangının fitilini ateşleyebilir. Özgürlük nefesim kadar yakınken bana, biliyorum: Bunun geri dönüşü yok!

"Bracken'ın bu sürükleyici ve tüyler ürpertici distopyası hafızalarınıza kazınacak."
-Kirkus Reviews-

"Baş döndürücü bir aksiyon ve heyecan dolu bir macera."
-Publishers Weekly-

"Distopya türünde yeni bir soluk. Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir seri."
-Romantic Times-




Sayfa Sayısı: 592
Baskı Yılı: 2015
Yayınevi: Parodi Yayınları

Orijinal Adı: In The Afterlight
Seri Adı: The Darkest Minds
Seri Sırası: 3 / 3
Goodreads Puanı: 4.42 / 5
_____________________________________________________________

Herkese selam! Nasılsınız? Umarım herkes iyidir. Beni sorarsanız ben bu aralar kendimi biraz yorgun hissetsem de genel olarak iyiyim. Giriş bölümleri yazmakta gerçekten iyi değilim o yüzden fazla uzatmadan kitabın konusuna geçiyorum.

-ikinci kitabı okumamış olanlar için spoiler içerir-

Bildiğiniz gibi,ikinci kitabın sonunda Ruby,arkadaşları ve diğer çocuklar saklandıkları yerden kaçarken bir patlama olmuştu ve Jude ölmüştü. (hala ağlamaklı oluyorum aklıma geldikçe) Fakat Alex yine bir sürpriz yaparak kitabın sonunda kucağımıza bir bomba bırakmıştı; İANN'ın tedavisi vardı ve Ruby o tedavinin içinde olduğu flash belleğe sahipti! 

İkinci kitap patlamadan hayatta kalan çocuklar ve Çocuk Birliği ajanlarının şehirden kaçış güvenli hale gelene kadar saklanmaya çalışmasıyla başlıyor.Kaçış yollarını öğrenmek içinse görevlendirilen kişi Ruby. Kitabın Ruby'nin yolları gözlemlemesiyle başladığını söylemek daha doğru olur.Kaçmaları için gerekli bilgiyi elde ettikten sonra saklandıkları yere güvenli bir şekilde ulaşmaya çalışan Ruby şok olacağı bir gerçekle yüzleşiyor; ajanların psi çocuklar hakkındaki asıl planları. Kendini ve sorumlu olduğunu hissettiği bir grup çocuğu kurtarmak için Cole ile bir plan yapmaya başlayan Ruby bu planı gerçekleştirirken herkesi korumakta kararlı,ama başarılı olabilecek mi?

-spoiler bitti-


Genelde en sevdiğim serilerin tüm kitaplarının yorumlarını bloguma girmeye çalışıyorum ve bu geleneği Ateş Çemberi ile devam ettirmek istedim.Çünkü Karanlık Zihinler en sevdiğim 5 seri arasında çok rahat bir şekilde girebilecek bir seri. 

Fuarda Parodi'ye sorduğumda Ateş Çemberi'nin büyük ihtimalle bu seneye yetişmeyeceği söylenmişti.Eh,tabii ben de üzülmüştüm ama yapacak bir şey olmadığından durumu kabullenmiştim. O yüzden Ateş Çemberi'nin çıkacağını ilk öğrendiğimde önce şok olup sonra sevinçten Haka dansı yaptım.Ön siparişe girmesini dört gözle bekleyip girdiği ilk gün sipariş ettim ve elime ulaşmasını beklerken heyecandan dokuz doğurdum. Her ne kadar yavaş okuyacağıma dair kendime söz vermiş olsam da -en az 1 hafta süre koymuştum kendime çünkü bitmesine hazır değildim- kitabı 3 günde bitirdim... Şu an o kadar karışık duygular içerisindeyim ki kitabı layığıyla yorumlayabilecek miyim emin bile değilim.Hadi o zaman,deneyip görelim.

Öncelikle şunu söylemeliyim; Karanlık Zihinleri bir kesim çok severken bir kesim hiç sevmiyor. Sevmeyen kesimin sevmeme nedeni ise kitabın -kitapların- yavaş ilerlemesi. Yavaş ilerleyen kitapları okuma sıkıntım olmadığı için bu seriye bayılıyorum ben.Fakat siz yavaş ilerleyen kitapları okumayı sevmiyorsanız bile size önerim şu; ilk kitapta sıkılıp kitabı yarım bıraktıysanız yapmayın,bu seriye bir şans verin.Gerçekten pişman olmayacağınızı düşünüyorum ben.

Ateş Çemberi,serideki en iyi kitaptı bana göre.Hatta bu yıl okuduğum en iyi kitaplardan biriydi.İlk iki kitabın biraz yavaş ilerlediğini kabul ediyorum ve doğru söylemek gerekirse Buz Kapanı'nda sıkılmıştım ben.Fakat bu kitapta heyecan ve merak sürekli doruktaydı.Özellikle ikinci kitabın sonunda ortaya çıkan "şey" ile ne yapacaklarını çok merak ettiğimden sürekli bir merak içerisinde okuduğum kitabı.Ayrıca bu kitap,ilk iki kitaba göre daha aksiyonlu ve heyecan verici. Yani kitabı okurken hiçbir bölümünde sıkılmadım,oldukça akıcıydı.

Siyah, hafızamın rengi.
Bizim rengimiz.
Hikayemizi anlatırken kullanacakları tek renk. 

Karakterlere gelelim şimdi de.Bu serinin her bir karakterini -Clancy canavarı hariç- çok ama çok seviyorum. Ruby benim gözümde çok güçlü bir karakter.Oldukça cesur ve fedakar olduğunu da belirtmeme gerek yok sanırım? Kamplardaki çocukları kurtarmak için kendi aşkından,canından bile vazgeçmeye razı kız,daha ne olsun! İlk kitaptan bu yana yeteneğini kontrol etmeyi öğrenmesi,boyun eğmiş bir kızdan güçlü,savaşçı ve mücadeleci bir kıza dönüşmesi beni çok etkileyen özelliklerinden biri. Ayrıca ilk kitapta Thurmond'dan kurtulduğunda günün birinde arkadaşlarını kurtaracağı sözünü vermesi bile onu çok sevmem için yetmişti çünkü Ruby insanlara gerçekten çok fazla değer veren iyi birisi.


Liam,ah Liam... Bu çocuğa ciddi anlamda aşığım. Çocuk resmen yardım meleği,iyilik perisi.Çocukları kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapıyor o da fakat savaş değil barış yanlısı ve beni kendine bağlayan özelliği de bu.O kadar iyimser bakıyor ki dünyaya! Ya çok seviyorum,öyle böyle değil. Duygularını saklamıyor,direkt söylüyor,Ruby'ye her açıdan destek olmaya çalışıyor,fedakar,melek gibi, kırılgan ama aslında güçlü. Her şeyi geçtim,çocuk koşulsuz şartsız herkesi seviyor ve değer veriyor! Kibar,ilgili,romantik... Şimdi durmazsam hiç duramayacağım sanırım :D 

Cole ise Liam'ın yumuşak kişiliğinin tam tersi bir karaktere sahip. Vahşi bir havası var.Alaycılığına ba-yı-lı-yo-rum! Tam bir lider ve dediğini de yaptırıyor insanlara.Bu iki kardeş gerçektentamamen zıtlar; iyi çocuk-kötü çocuk tarzında.Yanlış anlamayın Cole kötü değil ama sert olması kötü çocuk profili yaratıyor onda. Sahip oldukları bu zıtlıklar sayesinde ise kitap boyunca sürekli karşıt fikirleri savunuyorlar.İşin Liam için kırıcı olan tarafı ise Ruby'nin Cole'ün tarafını tutması.Ayrıca Ruby ve Cole çok fazla birlikte vakit geçiriyorlar ve Ruby eskiden Liam'la konuştuğu şeyleri Cole ile konuşmaya başlıyor ve bu da Liam için oldukça kalp kırıcı oluyor.Liam ve Ruby arasındaki iletişim sorununun en büyük sebeplerinden bir Cole diyebiliriz ama Cole'a kızamadım ben,aynı şekilde Ruby'ye de.Çünkü ikisi birbirlerini çok iyi anlıyor ve daha önce ikisi de kendilerine bu kadar benzer insanlarla karşılaşmamış.Yani bu yüzden beraber oldukça fazla vakit geçirmeleri beni rahatsız etmedi.Fakat Liam'ın bu konuya üzülmesi kalbimi paramparça etti diyebilirim,hiç kıyamam ben o çocuğa ya. Kitap bu atışmalardan ve iletişim bozukluklarından dolayı oldukça fazla duygu değişimine neden oldu bende.Bu üçlü için üzüldüm,kahroldum hatta. Fakat haklı bir taraf seç derseniz seçemem.Çünkü bana göre hepsi haklı,sadece aynı davayı farklı yollardan savunuyorlar.

Clancy hakkında her ne kadar konuşmak bile istemesem de sessiz kalmak ve kendimi yiyip bitirmek istemiyorum ve şu cümleleri söylüyorum; CLANCY SENDEN NEFRET EDİYORUM,EN BAŞTA GEBERMELİYDİN,NİYE SENİ ÖLDÜRMEDİLER SANKİ NEDEN NEDEN NEDEN! (SPOILER - kitabın sonunda hiç de üzülmedim ona iyi oldu oh,Ruby'nin merhamet gösterip anılarını silmesi çok saçmaydı,güçsüz bir şekilde hayatını devam ettirmeli ve sinirinden kıvranarak ölmeliydi pis yaratık)

Gelelim Chubs,Vida ve Zu'ya. Bizim küstah ineğimiz Chubs ile vahşi güzelimiz Vida yakınlaşıyor!! Ya bu muhteşem bir şey! Çok fena shipliyorum!! Kitap boyunca atışmalarını okurken sırıtmama engel olamadım :D Zu'nun yaşadıkları ise beni baya üzdü,kıyamam ben sana küçük meleğim benim. Ayrıca Zu beni yaptığı bir şeyle çok şaşırttı ve sevindirdi de! Bir ipucu vermem gerekirse şunu söyleyebilirim; küçük Zu olgunlaşma yolunda bir adım atıyor.Hiç beklenmedik bir anda olan bu gelişme eminim sizi de çok şaşırtacak.

Rubiam hakkında konuşmazsam olmaz.ÖLÜMÜNE destekliyorum Rubiam'ı.Bir ikili birlikteyken bu kadar müthiş olmamalı,yani bu yasaklanmalı yoksa okuyucular ölüp gidecek,yazık bize de.Fakat bu çiftin kitapta beni çok yaraladığını söylemeden geçemem.Farklı fikirleri desteklediklerinden sürekli tartıştılar,ikisi de birbirlerinden bazı şeyler gizledi fakat ikisi de birbirlerine fena aşıklar.Aralarında engeller olması kalbimi parçaladı.Yine Alex ve yine sıradan bir acı çektirme seansı. 

Stewart'lar arasında Liam'ı seçsem de Ruby ve Cole'un da müthiş bir kimyası olduğunu inkar edemem.Birbirlerine psikolojik olarak ve karakter bakımından çok uyumlular.Eğer ki Liam diye muhteşem ötesi bir karakter olmasaydı mutlaka sana aşık olurdum Cole,üzülme :D

Kitapta ağladığımı söylememe gerek yok sanırım.Bazı yerlerde mutluluktan ağladım,bazı yerlerde ise acıdan.Diğer iki kitapta da olduğu gibi hıçkırmaktan nefes alamadığım zamanlar oldu.Soruyorum sana Alex,neden NEDEN? Neden bize bu kadar acı çektiriyorsun her kitabında,ölelim mi yani n'apalım biz intihar mı edelim? Kitaptan ,her kitaptan yediğim gibi, büyük spoiler yemiştim fakat bu ağlamama engel değildi tabii ki. Kitabı bitirmemin üstünden 3 saat falan geçmiş olmasına rağmen gözlerim kan çanağı gibi çünkü aklıma geldikçe ağlıyorum,zalim Alex seni. Gerçi ben kitaba başlarken de çok duygusaldım çünkü bu seriyi bitirmek istemiyordum,o yüzden bu kadar ağlamış olmam benden kaynaklı bir sorun da olabilir.


Her ne kadar kızsam da Alex'ciğim bir tane ya.Kadın nasıl bu kadar dahiyane ve mükemmel yazabiliyor anlamıyorum ben. Ortaya koyduğu kurgu,karakterler ve gelişimleri normal bir zihinden çıkmış olamaz diye düşünüyorum ben.Ne yiyip içiyor acaba bu hayal gücüne ulaşmak için? Kadın ne yazsa okuyacağım yazarlar listesine en üst sıralardan girmeyi başardı,her kitabında beni kanser etse de yine de çok seviyorum onu.Bizi Ruby,Liam,Cole,Vida,Chubs,Zu gibi muhteşem karakterler ve Karanlık Zihinler gibi olağanüstü bir seriyle tanıştırdığı için de çok minnettarım ona.Tabii bu seriyi Türkiye'ye getiren Parodi'ye de kocaman öpçükler.

Bir favori serimin daha sonuna geldim,kalbim çökmüş durumda. Her kitabında dumur olduğum,duygu selinde boğulduğum,karakterlerine ölüp bittiğim bu müthiş seriyi mutlaka okumalısınız arkadaşlar! Hayatınızdan bir adet Ruby geçmeli mutlaka,pişman olmazsınız ^_^

Karanlık Zihinler yorumu için tık.
Buz Kapanı yorumu için tık.



8 Aralık 2015 Salı

KVBT 15. Tur 4. Gün | Hançer - Akis / Ezgi Bağcı | Yorum + Çekiliş



Gölgeydi… Gölgelere boyanmıştı adam… Ölümün kanlı kıyılarında bir gezgin olmaya zorlanmıştı. Işık düşmemiş maskesizliğine, bir kadının aksi sirayet etmişti. Kızıla boyanmıştı kadın… Gençliği öyle uzakta kalmıştı ki, ufku izleyen ve günbatımının hüznüne kapılan kanadı kırık serçe çırpınıyordu yüreğinde. Çöl misali kurak olan bir karanlıkta susuz kalmış ruhuyla sarılmıştı, adama. Ve aynı adam yangın içirmişti yüreğine… Bu sefer en baştan tanıdılar birbirlerini. Yeşil, karanlığını arındırdı toprakta… Aşk, gölgeleri süpüren ölümün karanlığına sürükleyen bir yansımaydı yüreklerinde.


Sayfa Sayısı: 325
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Postiga


_______________________________________________________________

Herkese merhabaa! Nasılsınız? Beni sorarsanız şu sıralar biraz başım sıkışık ancak ona rağmen bu turla ilgilenmek,alıntılar yapıp yorum girmek ve en önemlisi okumak beni çok mutlu ediyor.Fakat belirttiğim gibi vaktim olmadığından bu yorum maalesef kısa bir yorum olacak. Uzatmadan konuya geçiyorum.

-ilk kitabı okumayanlar için spoiler içerir

İlk kitabın sonunda bildiğiniz gibi Melek,Marco'nun onunla birlikte olma sebebinin sadece anahtar olduğunu düşünür ve bu yüzden ayrılırlar. Kitap Melek ve Marco'nun birbirlerinden uzaktayken hayatlarına devam etmesini anlatıyor başlarda. İkisi de bunu başarmakta her ne kadar zorlansa da birbirlerinden uzak durmakta kararlılar. Günün birinde Melek'in dünyasını değiştiren bir not geliyor ona. Marco'nun tanıdığı birinden gelen bu not sonucunda Marco ile yüz yüze gelen Melek,cevaplara sadece notun sahibinden ulaşabileceğini öğreniyor. Marco'nun da sorularının cevapları aynı kişide olduğundan o kişiyi ve cevapları bulmak için beraber bir yolculuğa çıkıyorlar,hem de ne yolculuk ama!

-spoiler bitti

İlk kitabın 100 sayfasında falan sıkıldığımı söylemiştim,aynı şey bu kitap için de birazcık geçerli oldu diyebilirim.Belki de bunun nedeni benim şu sıralar yoğunluktan herhangi bir şeye odaklanamamamdır,bilemiyorum.Fakat kitap sonradan bir açıldı ki! Belirli bir bölümden sonra kitap oldukça heyecanlanıyor ve elinizden bırakamıyorsunuz.

Karakterlere gelince; Melek'in o masumluğunu gerçekten seviyorum.Marco'nun o tehlikeli havasıyla güzel bir kontrast oluşturuyorlar.Ancak benim favorim Alvino! Aman Allah'ım bu nasıl bir müthişlik! Esra ile aralarında geçen diyalogları okurken gülümsemeden duramadım resmen,çok fena destekliyorum bu çifti! :D

Karakterlerin bir önceki kitaptan bu yana değişim geçirdiklerini anlayabiliyoruz. Melek hala masum bir tarafa sahip olsa da çok daha güçlü,aynı şey Esra için de geçerli.Alvino pek değişmemiş ancak artık o sırılsıklam aşık! Ve bu onu çok ama çok tatlı yapıyor ^_^ En büyük değişim ise Marco'da tabii ki. Geçen kitapta Marco'yu sevmediğimi söylemiştim çünkü gerçekten ama GERÇEKTEN çok katıydı! Katı insanları sevmiyorum ya,hele ben de Melek gibi konuşkan,cıvıl cıvıl bir insan olduğum için hiç anlaşamam öyle insanlarla.Fakat bu kitapta Marco'nun o ketum tarafının törpülendiğini çok rahat bir şekilde hissedebiliyorsunuz,ve açıkçası ben bu Marco'yu daha çok sevdim ^_^

Yazarın dili akıcı fakat bence öncelikle biraz alışmak gerekiyor diline.Yanlış anlamayın,ilk kitapta da dili beğenmiştim bu kitapta da beğendim ancak sanırım dile alışmak için bir 40-50 sayfa okumak gerekiyor.Zaten sonra dil sizi içine çekiyor ve oldukça keyif alarak okuyorsunuz.

Kitap genel olarak beğendiğim bir kitap oldu.Başlarında sıkılsam da sonradan gerçekten büyük merakla okudum ve ilk kitaptan daha çok beğendiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.

Kitabımızı iki kişiye hediye ediyoruz.Rafflecopter çekilişi için aşağıya,Facebook çekilişi için ise buraya bakabilirsiniz. Herkese bol şans!




7 Aralık 2015 Pazartesi

KVBT 15.Tur 3. Gün |Hançer - Akis / Alisa Samira - Ezgi Bağcı / Müzik Listesi + Çekiliş


Vampirler'in 15. turundan herkese merhabalar!! Bu tur Ezgi Bağcı'nın Akis kitabını konuk ediyoruz. Benim bugünkü görevim ise sizlerle kitap için hazırladığım müzik listesini paylaşmak.Umarım keyifle dinlersiniz! ^_^



Kitabımızın Facebook çekilişine buradan, Rafflecopter çekilişine ise aşağıdan ulaşabilirsiniz ^_^