22 Şubat 2020 Cumartesi

Son Dilek (The Witcher #1) - Andrzej Sapkowski / Yorum

İngiltere için Tolkien,
Amerika için George R. R. Martin neyse
Doğu Avrupa için Sapkowski odur.

Rivyalı Geralt bir Witcher’dır. Henüz küçük bir çocukken seçilmiş, eğitilmiş, büyülerle donatılmış ve mutasyon geçirmiş bir canavar avcısı. Acımasız, tekinsiz, karanlık ve canavarlarla dolu bir dünyada yaşar.

Onun dünyasında peri masalları hiç de saf değildir. Pamuk Prenses bir haydut çetesinin başındadır. Güzel ve Çirkin’deki roller çok farklıdır. Üç dilek hakkı sunan cinlerle karşılaşmak bile istemezsiniz.

Masumların savunucusu Geralt, kızları canavara dönüşmüş ensest krallarla, intikam hırsıyla yanan cinlerle, âşık vampirlerle ve daha nicesiyle karşılaşıyor. Hepsi çok tehlikeli ve hiçbiri göründüğü gibi değil.

“Mıevılle ve neıl gaıman gibi sapkowskı de eskiyi alıp yeniliyor… Fantastik türde taze bir açılım.”
-Foundation-

“Bu kitabı gerçekten, gerçekten çok beğendim... Sapkowskı’nin dünyasındaki hiçbir karakter siyah-beyaz değil. Geralt ve canavarlar dâhil herkes grinin bir tonu.”
-The Deckled Edge-

“Dünyadan bıkmışlığı ve sayısız savaşta geliştirilmiş güçleri, geralt’ı böylesine ilginç bir karakter yapıyor.”
-Edge-

“Sapkowskı’nin wıtcher evreni, modern fantastik edebiyat dünyasının en detaylılarından biridir ve birçok yenilikçi fikir sunar. Karmaşık karakter ilişkileri bu dünyayı daha da zenginleştirir… Fantastik edebiyat hayranlarının el üstünde tutacağı bir seri.”
-B&N-

Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: 2017
Yayınevi: Pegasus
Orijinal Dili: Lehçe
Seri Adı: The Witcher
Seri Sırası: 0.5 / 6
Goodreads Puanı: 4.18 / 5 

__________________________________________________________

Herkese merhaba! Umarım sizler için her şey yolunda ve istediğiniz gibi gidiyordur. Beni sorarsanız şu sıralar okulum başlamış olmasına rağmen henüz çok yoğun olmadığım için kitap okumaya vakit ayırabiliyorum ve bu beni oldukça memnun ediyor. Bu vakit ayırdığım kitaplardan biri ise şu sıralar herkesin dilinde olan The Witcher serisinin Son Dilek kitabıydı. O zaman daha fazla uzatmadan yoruma başlayalım :) 

Son Dilek serinin ana kitabı değil, Geralt'ın ana seri öncesinde veya esnasında (bu kısımdan pek emin değilim çünkü diğer kitapları okumadım henüz) yaşamış olduğu maceraların hikayelerinin bulunduğu bir derleme. Oldukça meşhur bir Witcher, yani canavar avcısı, olan Rivyalı Geralt'ın envai çeşit canavarın peşine düştüğü bu kitapla fazlasıyla çetrefilli The Witcher evrenine giriş yapıyoruz. Kitabın konusunu özetlemek çok zor, çünkü net bir konusu yok. Bahsettiğim gibi, Geralt'ın canavar peşinde koşmasına tanık oluyoruz kitap boyunca. Bu yüzden kitap elle tutulur bir olay örgüsüne sahip değil. 

Son Dilek, The Witcher serisinin kronolojik olarak ilk yayınlanan kitabı da değil. Lehçede hangi kitaptan sonra yayınlandığını tam olarak bilmemekle birlikte bu kitabın serinin birkaç kitabının ardından yayınlandığını bir yerlerde gördüğümü size söyleyebilirim. Pegasus Yayınları'nın kitabın ön söz kısmında belirttiği üzere yayınevi seriyi Lehçede yayınlanan sırasıyla değil, uluslararası yayınlanan sırayla yayınlamaya karar vermiş. Bu da yazının gelecek kısımlarında bahsedeceğim bir problem yaratıyor.

Kitabı, daha doğrusu seriyi, Netflix dizisine uyarlanacağını öğrendiğimde okumaya karar vermiştim. Bu kararımda etkili olan en önemli şeylerden birisi de Geralt karakteri için Henry Cavill'in seçilmiş olmasıydı, yani dürüst olalım lütfen; hangimiz bu adama bayılmıyoruz ki... Seriye başlama fikri bir süre sonra aklımdan çıkmış olmasına rağmen dizi yayınlanınca bu fikir tekrar aklımda filizlendi ve indirimde yakalayınca yayınlanmış altı kitabı da alıp (evet, fena gaza geldim...) seriye nihayet başladım. Normalde serinin dizi yapılacağını ilk duyduğum zaman seriyle ilgili pek büyük beklentilerim yoktu fakat dizi çıktıktan sonra herkes diziyi o kadar çok övdü ki benim de hem kitap serisi hem de dizi hakkında beklentilerim arşa çıktı. Beklediğini bulabildin mi diye sorarsanız tam olarak bulabildiğimi söyleyemeyeceğim doğrusu. 

Öncelikle şunu belirteyim, kitapları okumayı bekleyemedim ve okumadan önce diziyi izledim. Dolayısıyla Son Dilek'e başlarken The Witcher evreni hakkında dizide bize gösterilenler kadar bilgim vardı. Diziyi izlediniz mi bilmiyorum fakat izlediyseniz muhtemelen şu konuda hemfikirizdir; dizi bizi bu karmaşık evrene o kadar ani bir şekilde fırlatıyor ki atmosfere alışana dek sezon bitiyor zaten. Kitapta da bu sorun vardı; kitap size bir şeyler anlatıyor ama siz daha neyin ne olduğunu bile bilmiyorsunuz doğru düzgün. Witcher'ın neden Witcher olduğu, Yennefer'ın kim olduğu, Dandelion denilen karakterin nereden çıktığı gibi gibi bir sürü soru aklınızı kurcalayıp duruyor kitap boyunca. Ben öncesinde diziyi izlemiş olduğum için görece daha hızlı adapte olabildim kitaba fakat eğer ki bu evren hakkında hiçbir fikriniz olmadan seriyi okumaya başlarsanız bocalamanız kuvvetle muhtemel. 

Diziyle ilgili yapılan söyleşi ve röportajlarda dizinin büyük oranda kitaplardan uyarlandığı ve oyunlarla pek benzemediği söyleniyordu. Bilgisayar oyunlarına dair tek bilgisi Sims serisiyle kısıtlı olan bir insan olduğum için serinin oyunlarına dair bir fikrim yok fakat şunu söyleyebilirim ki dizide geçen olaylar kitapla gerçekten fazlasıyla benziyor. Sadece dizide Ciri de bize tanıtılmış fakat kitapta Ciri'ye dair bir hikaye yok, bunun dışında dizi ve kitap büyük oranda paralellik içeriyor. İşte bu yüzden bahsettiğim gibi kitaba alışmam daha kolay oldu çünkü diziden ötürü anlatılan olaylar ve bahsi geçen kişilerle alakalı bir temelim vardı. 


Diziyi izlerken hissettiğim şeyi kitapta da hissettim; ikisinde de okurken/izlerken kafanızda bir sürü soru ve oturmayan nokta olmasına rağmen neler olacak diye merak edip okumaya/izlemeye devam ediyorsunuz. Bu bakımdan kitap oldukça başarılı, yormadan ve okuyucunun merakını canlı tutarak sizin bir şekilde Geralt'la bir bağ kurmanızı sağlıyor. Benim kitabı bitirmem okumak için araya başka kitaplar sokmamdan ötürü beklediğimden çok daha uzun sürdü fakat Son Dilek'i her elime aldığımda kitabı hızlıca okudum. Yazarın dili akıcı olduğu için gerçekten sayfalar kolayca akıp gidiyor.

Karakterlerin analizini yapmak için henüz erken diye düşünüyorum çünkü bahsettiğim gibi bu kitap sadece Geralt'ın maceralarını anlatan ve yoğunlukla Geralt üzerinden işlenen bir kitap. Yani karakter olarak neredeyse sadece Geralt var. Dizideki Geralt'a kıyasla kitap Geralt'ı daha esprili ve daha eğlenceli birisi, bunu söyleyebilirim rahatlıkla. Dizide yansıtılana göre daha sarkastik bir karakter olduğu için de kitabı okumak diziyi izlemeye kıyasla benim için daha eğlenceliydi. 

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim, Son Dilek serinin ilk kitabı olmamasına rağmen ilk kitap olarak yayınlandığı için okurken sizde kafa karışıklığı yaratabilir çünkü ne evrene ne de karakterlere aşina değilsiniz. Bu kitabın en can sıkıcı noktası zaten. Fakat bunun dışında oldukça akıcı ve sürükleyici olması da kitabın büyük bir artısı. Ve tüm eksik yanlarına rağmen cidden eğlendiriyor sizi okurken. Eğer ki beklentilerinizi düşürerek başlarsanız keyif alarak okuyacağınızı düşünüyorum çünkü benim gibi devasa beklentilerle başladığınız takdirde aradığınızı bulamayabilirsiniz. (Ben okumaya başladığım an seriye aşık olacağımı düşünüyordum çünkü...) Beklentisiz ya da düşük beklentiyle başladığınızda bu kitap zamanınızı hoş geçirmenizi sağlayacak bir kitap olacaktır. 

Seriye başlamalı mısınız sorusunun cevabını henüz net bir şekilde veremiyorum sizlere. Bahsettiğim gibi, bu kitap cidden kocaman ve oldukça girift bir evrenin küçücük bir parçası sadece. Yalnızca ilk kitaba göre yargılayıp bu macera dolu seriyi ve eğlenceli karakterleri tanımamayı seçmek biraz haksızlık olur diye düşünüyorum. Kafamızdaki soruların ve zihnimizde oturmayan kısımların da gelecek kitaplarda netleşeceğine dair fazlasıyla ümitliyim ben. Bence bir şans verin Witcher'a, çok bayılmasanız bile en azından yeni bir fantastik evren tanımış olursunuz :) 

(Şunu söylemeden bitirmek istemedim, Henry Cavill muazzam bir Geralt olmuş gerçekten... Neyse, fangirl tepkilerimi sizleri ürkütmemek adına kendime saklıyorum.......)

Sizler de eğer ki bu kitabı okuduysanız veya diziyi izlediyseniz düşüncelerinizi yorumlarda paylaşmaktan çekinmeyin lütfen. Bir sonraki yorumda görüşmek üzere, hoşça kalın! :) 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder