tag:blogger.com,1999:blog-58376161127596063152024-03-14T09:08:14.937+03:00Naz'lı Kitaplıknazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.comBlogger152125tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-65551742914835914572020-03-30T16:29:00.001+03:002020-09-17T06:36:31.443+03:00Kırmızı Büyü Yazmaları - Cassandra Clare / Yorum<a href="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/books/1528915777l/30295312._SX318_.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="30295312. sx318 " border="0" height="400" src="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/books/1528915777l/30295312._SX318_.jpg" width="270" /></a><br />
From #1 New York Times bestseller Cassandra Clare and award-winner Wesley Chu comes the first book in a new series that follows High Warlock Magnus Bane and Alec Lightwood as they tour the world after the Mortal War. The Red Scrolls of Magic is a Shadowhunters novel.<br />
<br />
All Magnus Bane wanted was a vacation—a lavish trip across Europe with Alec Lightwood, the Shadowhunter who against all odds is finally his boyfriend. But as soon as the pair settles in Paris, an old friend arrives with news about a demon-worshipping cult called the Crimson Hand that is bent on causing chaos around the world. A cult that was apparently founded by Magnus himself. Years ago. As a joke. <br />
<br />
Magnus and Alec must race across Europe to track down the Crimson Hand and its elusive new leader before the cult can cause any more damage. As if it wasn’t bad enough that their romantic getaway has been sidetracked, demons are now dogging their every step, and it is becoming harder to tell friend from foe. As their quest for answers becomes increasingly dire, Magnus and Alec will have to trust each other more than ever—even if it means revealing the secrets they’ve both been keeping.<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı:</b> 350</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı:</b> 2019</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı:</b> The Eldest Curses</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sırası:</b> 1 / 3</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı: </b>4.23 / 5</div>
<div style="text-align: center;">
____________________________________________________</div>
<br />
Herkese merhaba! Bir başka Cassandra Clare kitabının yorumuyla daha karşınızdayım. Bu kadını ve kitaplarını o kadar çok seviyorum ki yorum girme konusundaki üşengeçliğimi dahi unutuyorum konu Cassie kitaplarına gelince. Neyse, giriş kısmını bu sefer gerçekten kısa tutarak yorumuma başlıyorum. <b><span style="color: #cc0000;">UYARI; Bu yazı baştan sonra bir Malec güzellemesidir!!!! </span></b><br />
<br />
<a href="https://vignette.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/4/4e/CJ_Magnus_%26_Alec_06%2C_RSoM.jpg/revision/latest?cb=20181221063119" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://vignette.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/4/4e/CJ_Magnus_%26_Alec_06%2C_RSoM.jpg/revision/latest?cb=20181221063119" width="267" /></a>The Red Scrolls of Magic 2006 yılında, Ölümcül Oyuncaklar serisindeki Düşmüş Melekler Şehri kitabının zaman diliminde geçiyor. 2006 yılındaki büyük savaşı ve Valentine & Sebastian ayaklanmasını atlatan Malec bu durumu kutlamak ve ilişkilerinde yeni bir adım atmak adına bir Avrupa seyahatine çıkmaya karar veriyor. Başlangıçta sevimli fakat bir o kadar da garip ilerleyen bu romantik tatil Magnus'un eskilerden bir dostunun çiftimize kaotik bir haber getirmesiyle yolundan çıkıyor. Bu eski arkadaşın getirdiği haber ise Crimson Hand isimli iblislere tapan bir kültün ortaya çıktığı ve bu kültün hem sıradanların hem de Aşağıdünyalılar'ın kaybolmasına ve ölmesine neden olduğu. Bunun Magnus'la ne alakası var derseniz hemen cevap vereyim; Crimson Hand'in başındaki insanın Magnus Bane olduğu düşünülüyor! On yıllar önce şaka niyetine küçük ve önemsiz bir topluluk olarak ortaya attığı ve sonradan tamamen unuttuğu bir kült olan Crimson Hand'in tehlikeli bir hale evrilmiş son durumu Magnus Bane'i hem töhmet altında bırakıyor hem de Alec Lightwood ile çıktığı romantizm dolu olması gereken tatili baltalıyor! Kitap boyunca Magnus'un kendini aklama çabasını ve bu kültün aslen nasıl yeniden dirildiğini keşfetmeye çalışmasını okuyoruz.<br />
<br />
Kitapla ilgili eleştirilerimle başlıyorum öncelikle yorumuma. The Red Scrolls of Magic şu ana kadar okuduğum en tahmin edilebilir Cassandra Clare kitabı. Olay örgüsü gerçekten fazlaca basit ve içinde çok da fazla merak unsuru barındırmıyor. Plot twist olarak öngörülen durumu da ta en başından tahmin etmiş olduğum için kitabı okurken bir kere dahi şaşırmadım. Dümdüz öyle okudum yani merak etmeksizin. Aslına bakarsanız kitapta karakterlerimizin tehlikeye girdiği sahneler bolca var fakat kitabın 2006 yılında geçmesi ve bizim şu an Gölge Avcıları dünyasında 2013 yılında olmamız sebebiyle bu tehlikeli anları okurken zerre gerilmedim. Çünkü belli yani, kurtulacaklar :D Bir yandan da Ölümcül Oyuncaklar'daki karakterlerimiz Düşmüş Melekler Şehri'nde neler neler yaşarken Malec'in böyle bir tatilde olmasını okumak beni resmen aydınlattı ve birçok kez "Vay vay vay neler dönmüş be." diye düşündürerek eğlendirdi. Ayrıca tahmin edilebilir olması her ne kadar çoğu zaman kitabı sıradan hale getirse de bir açıdan güzel bir özellikti de. Bu kitap aynı zamanda ilk defa biri ölebilir paniği yaşamadan okuduğum Cassie kitabı oldu ve bundan ötürü karakterler arasındaki ilişkilere çok daha fazla odaklanıp bu ilişkilerden çoook daha fazla keyif alabildim.<br />
<br />
<a href="https://66.media.tumblr.com/f15474715ae51fd2ebc8a48ae7d81f53/tumblr_plwxc2veUC1qck31zo1_400.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://66.media.tumblr.com/f15474715ae51fd2ebc8a48ae7d81f53/tumblr_plwxc2veUC1qck31zo1_400.jpg" width="300" /></a>Kitabımızın tahmin edebileceğiniz üzere iki ana karakteri var, Magnus ve Alec. Bu kitapta Magnus'un geçmişiyle alakalı çok fazla bilgiye ulaşıyoruz, heybetli büyücü Magnus Bane'i biraz daha yakından tanımış olmak beni fazlasıyla mutlu etti çünkü kendisi tüm Gölge Avcıları dünyasında en sevdiğim karakterlerden biri. O yenilmez ve son derece mutlu, parlak görünen Magnus Bane'in aslında güvensizliklerle dolu ve kendiyle ilgili aşamadığı problemlere sahip olduğunu görmek benim için oldukça ilgi çekici bir deneyimdi. Alec'i okumaya ise bayıldım. Ölümcül Oyuncaklar serisini okurken Alec karşımıza hep katı, kuralları takip eden ve koruyucu büyük kardeş olarak çıktı. Son kitaplara doğru Magnus'un onda bir şeyleri açığa çıkartmasını da okuduk tabii ki ama Alec'in 2006 yılında Düşmüş Melekler Şehri döneminde hala katı kuralcı bir Gölge Avcısı olarak görüldüğünü söyleyebiliriz. Bu kitapta ise Alec'in sevdiği insanı korumak adına kuralları görmezden gelebileceğini <i>(çünkü Magnus böyle bir kült kurmakla suçlanmasına rağmen buna dair Clave'e hiçbir bilgi aktarmadı ve hatta bu olayı Izzy ve Jace'ten bile gizledi) </i>ve aslında ne kadar yumuşak kalpli bir insan olduğunu gördük. Gölge Avcıları'nın prensipleri altında kendini bir maskeyle gizlemek zorunda kalan Alec'in Magnus'la el ele kendini bulması ve gerçek kişiliğine daha fazla yaklaşması beni fazlasıyla etkiledi.<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq">
<span style="color: #76a5af;"><b>"It's great," Alec whispered, "Come and hold me. I want you next to me." </b></span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<span style="color: #76a5af;"><b>Magnus glanced up at him. Alec's eyes were closed and he was breathing deeply.</b></span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<span style="color: #76a5af;"><b><i>Come and hold me. I want you next to me.</i> Maybe it was easier for Alec to say things like that when he was asleep. It hadn't occured to Magnus that Alec might feel self-conscious, saying things like that.</b></span></blockquote>
<br />
Böyle bir sahne geçiyor kitapta. Görüyorsunuz, minnoşum Alec içinden geçen duyguları ancak yarı uyanıkken, bilinçsizce dışa vurabiliyor. Hayatının aşkıyla Avrupa'da maceradan maceraya koşarken bile ona onu sevdiğini ve yanında mutlu olduğunu söyleyemiyor bir türlü işte. The Shadowhunter Chronicles boyunca Alec'i okumak benim için öylesine ilham verici bir şeydi ki! Kendinden utanan ve asıl kişiliğini gizleyen, dünyaya, her şeye ve herkese sinirli bir çocuktan kendine güvenen, kalbinde herkese yer olan ve ayakları sapasağlam yere basan güçlü bir yetişkine dönüşme sürecini okuduğumuzu düşündükçe duygulanıyorum. Nerede o Kemikler Şehri'ndeki huysuz Alec, nerede o Queen of Air and Darkness'taki muazzam Alec... Gerçekten çok duygulanıyorum düşündükçe ya :') The Red Scrolls of Magic'te de bu dönüşümün nasıl başladığını ve Magnus ile Alec arasındaki bağın nasıl bu kadar kuvvetli olduğunu okumayı çok sevdim.<br />
<br />
<a href="https://i.pinimg.com/originals/83/59/96/835996562ec9915a9b780786dac2eee2.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://i.pinimg.com/originals/83/59/96/835996562ec9915a9b780786dac2eee2.jpg" width="400" /></a><br />
Malec çiftini <b>O KADAR ÇOK SEVİYORUM Kİ</b>, kitap boyunca yüzümdeki sırıtışı engelleyemedim, beş sayfada bir tanımlaması zor fangirl sesleri çıkarmaktan kendimi alamadım ve bu kitap beni çok ama çok mutlu etti. Magnus'un tonla tecrübesi olmasına rağmen Alec'e karşı çekingenliği, Alec'in ise her şeyi Magnus'la ilk defa yaşaması ve böylesine ürkek tavırlar sergilemesi beni çooooooooook eğlendirdi. Uzun zamandır bir kitabı okurken bu kadar neşe dolu hissetmemiştim. Kitabı bitirdiğimde o kadar huzur doluydum ki kitaba sarılarak yaklaşık bir saat yüzümde aptal bir gülümsemeyle tavana baktım sddfgdf. Malec'in Gölge Avcıları dünyasındaki en iyi çift olduğunu düşünüyorum çünkü bu ikili birbirini, bana göre, diğer çiftlere kıyasla çok daha fazla dönüştürdü ve geliştirdi. Birlikte herkesin ilişkisinden farklı bir yolculuğa çıktılar ve ben bu iki karakterle de feci gurur duyuyorum! Alnıma Malec dövmesi yaptırıp gezmeme çok az kaldı gerçekten.<br />
<div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kitapta Malec'in yanında yardımcı bir karakter olarak Shinyun isimli bir iblis efendisi daha görüyoruz ve bu karakter ana ikilimizin sırları çözmesine yardımcı oluyor. Şahsen bu karakter hakkında bir şey düşünmüyorum, hikayede bulunması gereken öylesine bir karakterdi bana göre. Diyorum ya, olay örgüsü cidden aşırı basit ve aşırı sıradan zaten. Shinyun da bu sıradan olay örgüsünün sıradan bir karakteri sadece.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<a href="https://i.pinimg.com/originals/cb/26/e3/cb26e33cc1b50f0c327aaba8dbacad98.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://i.pinimg.com/originals/cb/26/e3/cb26e33cc1b50f0c327aaba8dbacad98.png" width="400" /></a>Hikayede karşımıza çıkan eski karakterler de vardı. Tessa, Catarina, Ragnor, Raphael ve hatta Malcolm Fade bile bize hikayenin bir noktasında eşlik ediyor. Diğer serilerden karakterlerin başka serilerde görünmesine bayılıyorum ben, dolayısıyla bu karakterlerin hikayedeki varlığını da çok sevdim. Dediğim gibi, The Red Scrolls of Magic Magnus'un geçmişine dalmamız açısından oldukça kilit bir kitaptı ve bu karakterler ile Magnus arasındaki arkadaşlık ilişkisini okuma şansına erişmek sevindirici bir olaydı benim için. Alec'in geçmişinden sürpriz insanlar da görüyoruz; Aline Penhallow ve Helen Blackthorn! Günümüzde, yani 2013'te, evli olan bu ikilinin nasıl tanıştıklarını da The Red Scrolls of Magic'te okumuş oluyoruz böylece. Bu ikiliyi ve aralarındaki kimyayı okurken o kadar eğlendim ki, kelimelerle ifade etmem imkansız bunu. Zaten Gölgelerin Lordu ve Hava ve Karanlık Kraliçesi'nde bu harika çiftin varlığını okurken mest olmuştum, Haline ikilisinin geçmişine uzanmak benim için fazlasıyla sevindirici bir sürpriz oldu o yüzden.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
</div>
<div>
Kısacası her ne kadar olay örgüsü bakımında en yetersiz kalan Gölge Avcısı kitabı olsa da The Red Scrolls of Magic bizi Malec dolu hikayelerle buluşturduğu için <b>BAYILARAK</b> okuduğum bir kitap oldu. Okumamın üstünden neredeyse iki ay geçmesine rağmen hala bu kitabı düşündüğümde sırıtmadan duramıyorum, o kadar tatlı bir kitaptı ki! Ben sırf Malec için üç sezon boyunca Shadowhunters dizisine katlanmış insanım, The Red Scrolls of Magic'i sevmemem beklenemezdi zaten. Söz konusu Malec olduğunda asla objektif olamayacağım, üzgünüm... Ama bence eğer bu kitabı okursanız siz de fazlasıyla memnun kalacaksınız çünkü bazen önemli olan kitaplardaki olaylardan ziyade karakterlerin ruh halleri ve duygu değişimleri oluyor hepimiz için. Bu kitap da Malec sevenleri faaaaazzzlaaaasıyla mutlu edecek bir kitap. Eğer benim gibi bir Malec aşığıysanız okurken mutluluktan ilginç ciyaklama seslerine ve türlü tepinme hareketlerine hazırlıklı olmanızı tavsiye ederim, kendinizden geçeceksiniz sevinçten :D </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<a href="https://i.pinimg.com/564x/09/6e/c9/096ec951078e1df8b9d244b9d2e1cb81.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://i.pinimg.com/564x/09/6e/c9/096ec951078e1df8b9d244b9d2e1cb81.jpg" width="266" /></a>The Red Scrolls of Magic'in devam kitabı olan The Lost Book of the White 1 Eylül 2020'de yayınlanacak. Nisan ayının ilk haftasında ise kitabın kapağı paylaşılacakmış, merakla bekliyorum! Bu seri kesinlikle olmasa da olur, bunu sizlere rahatlıkla söyleyebilirim ve okumazsanız da hiçbir şey kaybetmezsiniz. Fakat Cassie bu seriyi yazdığı için ve Malec'e koskoca üç kitap ayırdığı için delicesine minnettarım, uzun süredir bir kitap beni bu kadar neşeyle doldurmamıştı ve serideki diğer kitapları okuma maceramın da en az The Red Scrolls of Magic kadar mutluluk dolu olacağına eminim. Hele ki ikinci kitapta zevkten dört köşe olacağımı düşünüyorum çünkü 2010 yılında geçen The Lost Book of the White Malec'in evlat edindiği ilk çocuk olan Max Lightwood-Bane'i de içerecek ve ilk defa uzun uzun Malec'i ebeveyn olarak okuyabileceğiz! Ayrıca bu kitapta Jem'in Çin'deki ailesi olan Ke soyuna dair bazı şeyler de öğreneceğiz ve kitapta Jem&Tessa da olacak! Ayrıca duyurulan bilgilere göre bu kitapta Jace, Clary, Isabelle ve Simon da yer alacak ve bu kitapta ayrıntılı olarak Clary ve Simon'ın arasındaki parabatai bağının ikisinin dinamiğini nasıl etkilediğini okuyacağız. Bu bilgilerin çoğunu bu yazıyı yazarken yaptığım araştırmada öğrendim ve şimdi ikinci kitap için daha da heyecanlıyım! </div>
<div>
<br /></div>
<div>
</div>
<div>
Malec seviyorsanız, Gölge Avcıları dünyasını özlediyseniz ve kendinize stres yaşatmadan bu evrende geçen bir kitap okuma ödülünü bahşetmek istiyorsanız The Red Scrolls of Magic'e mutlaka şans vermelisiniz. Bu kitapta olduğu gibi gelecek kitaplarda da karakterlerimiz hakkında bilmediğimiz geçmişten gelen sırları ve olayları keşfederken zevk alacağınızı düşünüyorum.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir sonraki yorumumda görüşmek üzere, kendinize çok iyi bakın! </div>
<div>
</div>
<div>
<br />
<blockquote class="tr_bq">
<b><span style="color: #0b5394;">It's a classic love story. I hit on him at a party, he asked me out, then we fought an epic magical battle between good and evil side by side, and now we need a vacation. The thing is, he's a Shadowhunter. </span></b></blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<b><span style="color: #f1c232;">I deeply appreciate you saving my life. I'm very attached to my life. However, if it comes to a choice between your life and mine, Alec, remember I have already lived a very long life.</span></b></blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<b><span style="color: #cc0000;">They were suddenly synchronized, gliding across the floor as gracefully as any other couple in the room, and all at once Alec knew how it was to really dance with someone - a thing Alec had never even known to want. He'd always assumed that storybook moments like these were meant for Jace, Isabelle, anyone but him. Yet here he was.</span></b></blockquote>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<i>(alıntıları tekrar okurken bile gözlerimden kocaman kocaman kalpler çıkıyor, bayılcam mutluluktan dvfdgsdfv) </i></div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-FieZZcuEdzo/Vc0bSlU3OeI/AAAAAAAABa0/UsPtMdiHrhIwRloLF5yo45qRqzYxX5ZvgCPcBGAYYCw/s1600/5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="126" data-original-width="576" height="70" src="https://1.bp.blogspot.com/-FieZZcuEdzo/Vc0bSlU3OeI/AAAAAAAABa0/UsPtMdiHrhIwRloLF5yo45qRqzYxX5ZvgCPcBGAYYCw/s320/5puan.png" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
</div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-56799684539827356992020-03-28T17:01:00.000+03:002020-03-29T21:07:30.766+03:00Chain of Gold - Cassandra Clare / Yorum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/books/1571379245l/17699853.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="17699853" border="0" height="320" src="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/books/1571379245l/17699853.jpg" width="212" /></a></div>
Chain of Gold is the first novel in a new trilogy that stars the Shadowhunters of Edwardian London.<br />
<br />
Welcome to Edwardian London, a time of electric lights and long shadows, the celebration of artistic beauty and the wild pursuit of pleasure, with demons waiting in the dark. For years there has been peace in the Shadowhunter world. James and Lucie Herondale, children of the famous Will and Tessa, have grown up in an idyll with their loving friends and family, listening to stories of good defeating evil and love conquering all. But everything changes when the Blackthorn and Carstairs families come to London…and so does a remorseless and inescapable plague.<br />
<br />
James Herondale longs for a great love, and thinks he has found it in the beautiful, mysterious Grace Blackthorn. Cordelia Carstairs is desperate to become a hero, save her family from ruin, and keep her secret love for James hidden. When disaster strikes the Shadowhunters, James, Cordelia and their friends are plunged into a wild adventure which will reveal dark and incredible powers, and the true cruel price of being a hero…and falling in love. <br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı:</b> 624</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı:</b> 2020</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı:</b> The Last Hours</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sırası:</b> 1 / 3</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 4.55 / 5 </div>
<div style="text-align: center;">
________________________________________________________</div>
<br />
Herkese merhaba! Umarım ki psikolojik olarak oldukça yaralayıcı zamanlardan geçtiğimiz şu dönemde hepiniz mental ve fiziksel olarak iyi hissediyorsunuzdur. İnsanlık olarak en kısa sürede en az kayıpla bu korkutucu dönemi atlatmamızı umuyor ve hepimize bolca dayanma gücü diliyorum.<br />
<br />
Bunca karmaşa ve kaos arasında kafamı dağıtmak için her zamanki gibi kitaplara sığınmaya devam ediyorum ve yine Mart ayında da bir sürü kitap okudum. Fakat her zamanki gibi üşendiğim için hiçbirinin yorumunu girmedim... İşler son okuduğum kitaba gelince değişti tabii ki çünkü bu sefer bir Cassandra Clare kitabı söz konusuydu, hem de bu kitap çıkmasını altı senedir beklediğim Chain of Gold'du!<br />
<br />
Senelerdir bu kitabın çıkmasını bekleyen biri olarak aylar öncesinden kitabı sipariş etmiş ve kitap çıkana dek de Gölge Avcıları dünyasına yeniden ısınma turlarına başlamıştım. Bunun için The Last Hours serisindeki karakterlerle ilgili bulabildiğim her şeyi okudum, Cehennem Makineleri serisini üçüncü kez bitirdim, Bane Günlükleri'ni nihayet okuma şerefine eriştim, Ghosts of the Shadow Market'ı bitirdim ve Gölge Avcısı Akademisi'nden Hikayeler'i ise ikinci kez okudum. Ve o kutlu gün geldi, Chain of Gold'u bu ritüellerimi tamamladıktan sonra nihayet okumaya başladım! Daha fazla uzatmadan kitabın konusuna geçiyorum, çünkü bu <b>gerçekten</b> uzun bir yazı olacak :)<br />
<br />
<b><span style="color: #cc0000;">Yazının başındayken uyarıyorum; bu yazı bütünü boyunca Cehennem Makineleri serisini okumayanlar için spoiler içeren bir yazı olacaktır. O seriyi okumadıysanız ve spoiler yemek istemiyorsanız yazımı da okumamanızı tavsiye ederim. Ayrıca LÜTFEN Cehennem Makineleri serisini okuyun, pişman olmayacağınızı garanti ediyorum.</span></b><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://vignette.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/d/dd/CoG2_frontispiece.jpg/revision/latest/scale-to-width-down/340?cb=20200226213555" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://vignette.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/d/dd/CoG2_frontispiece.jpg/revision/latest/scale-to-width-down/340?cb=20200226213555" style="cursor: move;" /></a></div>
1903 yılında Londra'nın sisli sokaklarında geçen Chain of Gold'da ana karakterlerimiz Cordelia Carstairs, James Herondale ve Lucie Herondale. Neredeyse on yıldır doğru düzgün iblis hareketliliği olmayan Londra'da hayat Gölge Avcıları için oldukça sıradan ve tehlikesiz bir hale gelmiştir. Öyle ki yeni nesil Gölge Avcıları tıpkı sıradanlar gibi çay partilerine gitmekte, piknikler yapmakta ve normal bir şekilde gençliklerini yaşamaktadırlar. Bir olaydan ötürü babası büyük bir suçla itham edilen Cordelia Carstairs annesi ve abisiyle işte böyle bir ortamda Londra'ya gelir ve babasıyla birlikte ailesinin de adını temize çıkarmak için planlar yapar. Bir yandan da yıllardır beklediği şeyi gerçekleştirebilecektir, Lucie Herondale ile parabatai olmak için birebir antrenmanlara başlamak!<br />
<br />
Londra'da her şey güllük gülistanlık bir şekilde ilerlerken ve Cordelia da Carstairs adını onurlandırmak adına stratejik ilişkiler ararken bir gün her şey tepetaklak olur; genç Gölge Avcıları güpegündüz daha önceden hiç görmedikleri bir iblis grubunun saldırısına uğrarlar. Güneş ışığında yürüyebilen iblislerin varlığı ile sarsılan Gölge Avcıları bir yandan bu iblislerin kökenini aramaya bir yandan da saldırılar dolayısıyla ölümcül derecede yaralanan ve iyileşmesi oldukça zor görünen Gölge Avcıları için tedavi araştırmalarına başlarlar.<br />
<br />
<br />
<br />
Cassie, my queen! Ne olursun yazmaya ve bizi hikayelerinle kutsamaya devam et! Bu kitabı o kadar uzun zamandır bekliyorum ki bitirmemin üstünden altı gün geçmesine rağmen hala kitabın yayınlanmış olmasına inanamıyorum. Nihayet bir başka Gölge Avcıları serisine daldığımız için çok mutluyum. Senelerdir beklemekte olduğum için doğal olarak kitap için beklentilerim aşırı yüksekti. Bu beklentilerimin çoğu karşılansa da bazı konularda kitap düşündüğüm kadar beni etkileyemedi. Bu yorumda en başta kitapla ilgili hayal kırıklıklarımdan bahsetmek istiyorum.<br />
<br />
<a href="https://i.pinimg.com/564x/85/a4/36/85a436f1113a21bd86ce1551635d4493.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a><a href="https://i.pinimg.com/564x/85/a4/36/85a436f1113a21bd86ce1551635d4493.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a><a href="https://i.pinimg.com/564x/85/a4/36/85a436f1113a21bd86ce1551635d4493.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a><a href="https://i.pinimg.com/564x/85/a4/36/85a436f1113a21bd86ce1551635d4493.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://i.pinimg.com/564x/85/a4/36/85a436f1113a21bd86ce1551635d4493.jpg" width="320" /></a>Chain of Gold Cassandra'nın yazmış olduğu <b>on dokuzuncu</b> Gölge Avcıları kitabı, ON DOKUZ. Bu dünyayla ilgili de beşinci serisine başlamış oldu bu kitapla birlikte. Bir önceki on sekiz kitabın sonrasında gelen Chain of Gold'da Cassie'nin bulduğu konuyu işleme konusunda bir sıkıntısı varmış gibi geldi bana. Dediğim gibi, on dokuzuncu kitap artık yani bu, doğal olarak kadın bazı yerlerde tekrara düşüyor ya da sıkıcılaşıyor. Muhtemelen de çok büyük bir beklentiyle bu kitaba başladığım için Chain of Gold konusu itibariyle beni kendine çok bağlayamadı. Aslına bakarsanız gün ışığında yürüyebilen iblisler konu bakımından oldukça ilgi çekici ve okuyucuda merak uyandırıyor fakat bahsettiğim gibi, konu güzel olsa da işlenişinde beni bazı noktalarda sıktı maalesef ki. Bence zaten Cassie'nin ana serilerindeki son üç kitabı da (Gölgelerin Lordu, Hava ve Karanlık Kraliçesi, The Red Scrolls of Magic) olay örgüsü bakımından çok güçlü değil. Özellikle Gölgelerin Lordu şu ana kadar okurken en sıkıldığım Cassie kitabıydı. Bu kadar çok Gölge Avcısı içeriği yazmaktan ötürü konuları ilerletmekte sıkıntı yaşıyor muhtemelen Cassie.<br />
<br />
Olay örgüsü hakkında söylediklerim sizi yanıltmasın, yine oldukça ustalıkla bağlanmış ve iç içe geçmiş hikayeler barındırıyordu Chain of Gold, yalnızca bu hikayelerin işlenişini diğer kitaplar kadar heyecanlı bulmadım. Kıyaslama yapmak gerekirse Chain of Gold bir ilk kitap olarak değerlendirildiğinde Mekanik Melek ve Geceyarısı Leydisi kadar başarılı değil fakat kesinlikle Kemikler Şehri ve The Red Scrolls of Magic'ten daha başarılı.<br />
<br />
Kitabın diğer Gölge Avcıları kitaplarından farklı olan ve çok ama çok sevdiğim bir yanı var. Diğer tüm kitaplarda karakterlerimiz Gölge Avcılığıyla öyle iç içeler ki onları bu görevlerinden ayrı düşünmek mümkün bile değil. Chain of Gold'da ise yıllardır Londra'da iblis aktivitesi yok denecek kadar az olduğu için karakterlerimizi dönemlerinin normal gençleri olarak okuma şansını yakalıyoruz. Edward döneminin Londra'sında 16-17 yaşlarında bir genç olmayı, dönemin gece hayatını, çay partilerini, balolarını okumayı öyle sevdim ki! Cassie'nin bu dönemi oldukça iyi araştırdığı çok belli ve bu araştırmalarını da kitaba muazzam bir şekilde yansıtmış. Biraz da intikam meleği gibi olmayan normal Gölge Avcıları okuyalım yahu!<br />
<br />
Kitapla ilgili bir diğer <b>BAYILDIĞIM </b>yan ise karakterler... Cassie her zamanki gibi en iyi yaptığı işi yapıyor ve bu kitapta da bizlere muazzam karakterler sunuyor altın tepside. Bu kitap da Geceyarısı Leydisi gibi tonla karaktere sahip ve zaman zaman kimin kim olduğunu karıştırmanız mümkün okurken. Ben bu karışıklığı önlemek adına kitaba başlamadan bir kağıda Herondale, Lightwood, Carstairs ve Blackthorn ailelerinin aile ağacını çıkarıp okuma sürecim boyunca bu kağıdı yanımda tuttum :D Şimdi kitaptaki neredeyse her karaktere karşı duyduğum sevgiyi anlatmaya başlayacağım, hazırlanın!!<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-5XWOygoT9Xk/Xn6Ef38a-CI/AAAAAAAADqM/1m903cBikZ0yuqIv4nTegtRtVua6a1gvwCEwYBhgLKskDAMBZVoB09j1zc-uVfFUZcL7MsNurD0ZiyTgePPTjvtCKKv22bnu7Fxg7nDnYNKbjE7nrRZ50Lgsppcj2SWGjP_AqmJ7LcGmsqBgeRe0VX0Fu18cLdFtWN3hxhI8xMSXdJpeemy7SPWlX8KQL4VJyoyYZKRND0d-E7BQYdzcmPSQc1NkH3U9Eyj0tEBws9_kvtxn2qpzrcz2E2tlQKDDpJMoL0cZ8uMw2YqM66O22i6-XokfusRFqVgYv1fJLeORKcevcHjS05pfySMW5HmhMOyScNFUBh-IyFx32ZJK_ezbPzztYd6qqsabaP5wa-BhdnglEgg19YfeJdloArTferFs7qxBwzd9RsNqyiFjnPcH3ua_wQwKXlr-ks2fpNaY2Az_yspRr5CqtOX4CDO918WCEPIHAXj_wlC14mxm2W_4qBCYHUO5fU82aPx8ElzGzdq6GRwBEiP_IGsqLkHZgibxS4dSSw677tMhItL4FhH_bYyt8y2yTdTYVFvevsJCX76R_AlbMeUpU30y8J-sg4H3jJtsK7U4aVtwJySPj7lq3v9g7LGbZ6sSkwcSMP2CgsJUxuecNYA29it3zUC9TL_2qxpQswz08QzD2jfrzBQ/s1600/jamescordelia.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1000" data-original-width="1000" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-5XWOygoT9Xk/Xn6Ef38a-CI/AAAAAAAADqM/1m903cBikZ0yuqIv4nTegtRtVua6a1gvwCEwYBhgLKskDAMBZVoB09j1zc-uVfFUZcL7MsNurD0ZiyTgePPTjvtCKKv22bnu7Fxg7nDnYNKbjE7nrRZ50Lgsppcj2SWGjP_AqmJ7LcGmsqBgeRe0VX0Fu18cLdFtWN3hxhI8xMSXdJpeemy7SPWlX8KQL4VJyoyYZKRND0d-E7BQYdzcmPSQc1NkH3U9Eyj0tEBws9_kvtxn2qpzrcz2E2tlQKDDpJMoL0cZ8uMw2YqM66O22i6-XokfusRFqVgYv1fJLeORKcevcHjS05pfySMW5HmhMOyScNFUBh-IyFx32ZJK_ezbPzztYd6qqsabaP5wa-BhdnglEgg19YfeJdloArTferFs7qxBwzd9RsNqyiFjnPcH3ua_wQwKXlr-ks2fpNaY2Az_yspRr5CqtOX4CDO918WCEPIHAXj_wlC14mxm2W_4qBCYHUO5fU82aPx8ElzGzdq6GRwBEiP_IGsqLkHZgibxS4dSSw677tMhItL4FhH_bYyt8y2yTdTYVFvevsJCX76R_AlbMeUpU30y8J-sg4H3jJtsK7U4aVtwJySPj7lq3v9g7LGbZ6sSkwcSMP2CgsJUxuecNYA29it3zUC9TL_2qxpQswz08QzD2jfrzBQ/s320/jamescordelia.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Charlie Bowater'ın çiziminden Cordelia ve James.</td></tr>
</tbody></table>
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-5XWOygoT9Xk/Xn6Ef38a-CI/AAAAAAAADqM/1m903cBikZ0yuqIv4nTegtRtVua6a1gvwCEwYBhgLKskDAMBZVoB09j1zc-uVfFUZcL7MsNurD0ZiyTgePPTjvtCKKv22bnu7Fxg7nDnYNKbjE7nrRZ50Lgsppcj2SWGjP_AqmJ7LcGmsqBgeRe0VX0Fu18cLdFtWN3hxhI8xMSXdJpeemy7SPWlX8KQL4VJyoyYZKRND0d-E7BQYdzcmPSQc1NkH3U9Eyj0tEBws9_kvtxn2qpzrcz2E2tlQKDDpJMoL0cZ8uMw2YqM66O22i6-XokfusRFqVgYv1fJLeORKcevcHjS05pfySMW5HmhMOyScNFUBh-IyFx32ZJK_ezbPzztYd6qqsabaP5wa-BhdnglEgg19YfeJdloArTferFs7qxBwzd9RsNqyiFjnPcH3ua_wQwKXlr-ks2fpNaY2Az_yspRr5CqtOX4CDO918WCEPIHAXj_wlC14mxm2W_4qBCYHUO5fU82aPx8ElzGzdq6GRwBEiP_IGsqLkHZgibxS4dSSw677tMhItL4FhH_bYyt8y2yTdTYVFvevsJCX76R_AlbMeUpU30y8J-sg4H3jJtsK7U4aVtwJySPj7lq3v9g7LGbZ6sSkwcSMP2CgsJUxuecNYA29it3zUC9TL_2qxpQswz08QzD2jfrzBQ/s1600/jamescordelia.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><b><span style="color: #990000;">Cordelia Carstairs:</span></b> Ana karakterimiz koyu kızıl saçlı, Fars kökenli, yüce Cortana'nın taşıyıcısı, nam-ı diğer Daisy... Cordelia şu zamana kadarki okuduğunuz en aklı başında ana karakterlerden biri olabilir. Clary'nin gereksiz maceraperestliği, Emma'nın fevriliği, Tessa'nın kararsızlığı gibi kötü özelliklerin hiçbiri Cordelia'da yok. Kendisini kahraman olmaya ve ailesinin adını kurtarmaya adamış güçlü mü güçlü ve ayakları yere basan bir kız var karşımızda. Onun istediğini elde etmeye kararlı hallerini, arkadaşları için her şeyi yapmasını, James'e karşı olan duygularını okumayı öyle sevdim ki. Bir güçlü bir kadın karakteri daha hayatlarımıza dahil etmeyi başardı Cassie. Ayrıca Fars kökenli bir karakterin Gölge Avcıları serisine bir ana karakter olarak dahil edilmesi farklı kültürlerin temsiliyeti açısından oldukça önemli bir durum bence. Cassie'yi tebrik ediyorum her zaman kitaplarına farklı perspektifler getirmeyi başardığı için.<br />
<br />
<b><span style="color: #e69138;">James Herondale:</span></b> Görünüş olarak Will'in kopyası olan Jamie annesinden gelen iblis efendisi kanı nedeniyle kehribar rengi gözlere sahip olan James'in bir sebepten ötürü asıl kişiliğini göremiyoruz bu kitapta. Bu sebepten ötürü üzücü bir şekilde James'e beklediğim kadar ısınamadım. Fakat her şeye rağmen Will'e benzeyen ve hayatta en sevdiği şey kitap okumak olan bir başka Herondale ile daha tanışmış olmak harika bir duyguydu. Bilirsiniz, Herondale'ler her zaman drama queen olmalarıyla öne çıkarlar (bkz: Jace, Will, Kit) James'te ise diğer soydaşlarının aksine daha olgun ve ağırbaşlı bir hava görüyoruz ve bu açıdan farklı bir Herondale okumak gerçekten çok hoşuma gitti.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-7r2JPmZIN1Q/Xn6Ee-jUCrI/AAAAAAAADqc/70yUEaChKw4rWzrmW9tFagIqc1x2Mfn3QCEwYBhgLKskDAMBZVoCeG98RUAsXiSHNKInmXRk_TAn2LXC8uWY1KIR-3blbvSS5K03m2K97_-pnEwj6IDPFjKTQzP6faJEnN1kXfL59APkh_4LjphdbfmMeKyw-d9XocC2LlK9AyATyCHRIoNMdnqkkroXG6XeYolRG2jZPNG4OQU0p5g-l3i5GugklRWx6TMToqrxZJsKnoshup_Y8ohQQLSYsPt-zmFgtWs5ioVWtZDXgenx80lnKtb4UwyagtXJpCHShgaGe763JzWlY7haZaebtfawA5UvSiQlFac8JkgknmuQogRNzVzyiQUPXHTkCsLZNf_pajN2KVHb_iBtaYTRJrToTjywrfbmbN0YalSjs8IocQWLcbuTvZLiQyn_4N7uu4eGOCBHHvdKYwRy0F2lVeRdxPag0baBjene4M7br4x9dHX0wg1gUy3KkinEEGeny5erdw53E6JKgO-5-wa67pbUYrhKF3GqPOxRxJz33yhZqII7UQML-v7itExYnC7jBJ_f-dsg9oM03QJ_5_mOxEeTfNgJxgj8qjGx50Y_BWd8hxrkldSQ2fqQsUcxpNx04PGn_j4pLkfoJt4EXKEi3dpW2KpSKADpbEeLg9DCVjvrzBQ/s1600/luciematty.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1000" data-original-width="1000" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-7r2JPmZIN1Q/Xn6Ee-jUCrI/AAAAAAAADqc/70yUEaChKw4rWzrmW9tFagIqc1x2Mfn3QCEwYBhgLKskDAMBZVoCeG98RUAsXiSHNKInmXRk_TAn2LXC8uWY1KIR-3blbvSS5K03m2K97_-pnEwj6IDPFjKTQzP6faJEnN1kXfL59APkh_4LjphdbfmMeKyw-d9XocC2LlK9AyATyCHRIoNMdnqkkroXG6XeYolRG2jZPNG4OQU0p5g-l3i5GugklRWx6TMToqrxZJsKnoshup_Y8ohQQLSYsPt-zmFgtWs5ioVWtZDXgenx80lnKtb4UwyagtXJpCHShgaGe763JzWlY7haZaebtfawA5UvSiQlFac8JkgknmuQogRNzVzyiQUPXHTkCsLZNf_pajN2KVHb_iBtaYTRJrToTjywrfbmbN0YalSjs8IocQWLcbuTvZLiQyn_4N7uu4eGOCBHHvdKYwRy0F2lVeRdxPag0baBjene4M7br4x9dHX0wg1gUy3KkinEEGeny5erdw53E6JKgO-5-wa67pbUYrhKF3GqPOxRxJz33yhZqII7UQML-v7itExYnC7jBJ_f-dsg9oM03QJ_5_mOxEeTfNgJxgj8qjGx50Y_BWd8hxrkldSQ2fqQsUcxpNx04PGn_j4pLkfoJt4EXKEi3dpW2KpSKADpbEeLg9DCVjvrzBQ/s320/luciematty.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Lucie ve Matthew.</td></tr>
</tbody></table>
<span style="color: #3d85c6;"><b>Lucie Herondale:</b></span> Lucie bana birçok yandan Tessa'yı o kadar çok hatırlattı ki... Daha önce bundan bahsettim mi bilmiyorum fakat ben Tessa'yı sevmiyorum arkadaşlar... Fakat Lucie Tessa'nın tüm kötü yönlerinden sıyrılmış haliydi benim için; dik başlılığı, okuma ve yazma aşkı, cesurluğu, aile ve arkadaşlarına verdiği değer... Zaten görünüş olarak da Tessa'ya oldukça benziyor fakat karakter olarak da Tessa'nın tüm iyi yönlerini kendinde toplamıştı ve onu okumaya bayıldım.<br />
<br />
<b><span style="color: #38761d;">Matthew Fairchild:</span></b> Charlotte Fairchild ve Henry Branwell'in oğlu olan Matthew için size iki kelime söyleyeceğim; <b>HAYATIMIN AŞKI.</b> Arkadaşlar size Matthew'dan nasıl bahsetmem gerektiğini gerçekten bilmiyorum. James'in parabataisi olan Matthew'u Ghosts of the Shadow Market ve Gölge Avcısı Akademisi'nden Hikayeler'i okurken de çok sevmiştim fakat Chain of Gold'da kendisine tamamen kalbimi verdim. Cast Long Shadows adlı novellada okuduğumuz sırrın yükünü hala taşıyan Matthew'un bu vicdan azabından kurtulmak için alkol ve mizaha sığınması bana o kadar çok Will Herondale'i hatırlattı ki! Dışarıdan lakayt ve hiçbir şey umurunda değilmiş gibi görünen ama aslında çok derin ve hassas bir kişiliğe sahip olan sarı kedim benim. Diğer Gölge Avcıları'nın aksine sanata olan ilgisi ve modaya olan düşkünlüğüyle ise kalbimdeki yerini perçinlemiş oldu. Hani James drama queen değil demiştim ya, Matthew onun eksikliğini fazlasıyla kapatıyor işte... Bir kez daha drama queen bir karakterle gönlümü çalmayı başardı Cassie. Bu hikayede hiç beklemediğim kadar sevdiğim bir karakter oldu Matthew Fairchild. Benim gizli bilge ve kırılgan bebeğim :( ♥♥♥<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-bVEZOivP0aM/Xn6EipUCT4I/AAAAAAAADqo/SEelPo2PEiMZi1jBQqlyxOzTYc2C4iunwCEwYBhgLKskDAMBZVoCMAocxWVkvtuvVLR5yEZE_ratAAq1Im7N_kSOITmScKoHG37xDhfS1Nrmaph0tXzfvQF38H6KW8gE5hUJ_7CyNqhVE_EUzPRMIJH8yoXp729GRjKVRpUi2BFRMxoyODe3EytmP-qMT-KeiFA7I896PLWqq4J-DNu1VkHv7VnHjLNC2fKase5fcl3xpgZwO2DYHLm5pG1OS7r_53CFeltjNp0whbkY_uSoTT5NqTTxJuTFtXXcM0Cc71oco1-N98XdSKkmJAD4spFq01UmbAddMTOV-IS6SWW6eSYxPNyr5Vwfrn5943SeGcRuzILIXLcgKmApi9Lo-XohFzWKFYfofRFmooRcsbMDvJJw8X5_3N4X0Qa-zeLiVQTKhG3PjtDQmeGoKsY86gipPEhb_OOyiQjxnm8sNZ6zyoBvEKQ-jRRj2L0VOz_3TqPYalopO9hRHAsroh4_SaVT8m-4znR8LQHZTcRXZc2N9NrRcZ4FnIrZMwcZsfFlJmxFXwc7l-BYuLRwbHv8t-ibfZSHaq2N4La5eYfGvrwBJDKLqIsL5q6zEwgjA_rYoo4xHW2X7pa6uikLxmN2reI4nLdJQLqp9gUuF9DDEjvrzBQ/s1600/tomkit.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1000" data-original-width="1000" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-bVEZOivP0aM/Xn6EipUCT4I/AAAAAAAADqo/SEelPo2PEiMZi1jBQqlyxOzTYc2C4iunwCEwYBhgLKskDAMBZVoCMAocxWVkvtuvVLR5yEZE_ratAAq1Im7N_kSOITmScKoHG37xDhfS1Nrmaph0tXzfvQF38H6KW8gE5hUJ_7CyNqhVE_EUzPRMIJH8yoXp729GRjKVRpUi2BFRMxoyODe3EytmP-qMT-KeiFA7I896PLWqq4J-DNu1VkHv7VnHjLNC2fKase5fcl3xpgZwO2DYHLm5pG1OS7r_53CFeltjNp0whbkY_uSoTT5NqTTxJuTFtXXcM0Cc71oco1-N98XdSKkmJAD4spFq01UmbAddMTOV-IS6SWW6eSYxPNyr5Vwfrn5943SeGcRuzILIXLcgKmApi9Lo-XohFzWKFYfofRFmooRcsbMDvJJw8X5_3N4X0Qa-zeLiVQTKhG3PjtDQmeGoKsY86gipPEhb_OOyiQjxnm8sNZ6zyoBvEKQ-jRRj2L0VOz_3TqPYalopO9hRHAsroh4_SaVT8m-4znR8LQHZTcRXZc2N9NrRcZ4FnIrZMwcZsfFlJmxFXwc7l-BYuLRwbHv8t-ibfZSHaq2N4La5eYfGvrwBJDKLqIsL5q6zEwgjA_rYoo4xHW2X7pa6uikLxmN2reI4nLdJQLqp9gUuF9DDEjvrzBQ/s320/tomkit.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Thomas ve Christopher. (Maalesef ki Christopher'ın Charlie Bowater<br />
tarafından çizilmiş bir portresi yok :( )</td></tr>
</tbody></table>
<span style="color: orange;"><b>Thomas Lightwood:</b> </span>Sophie ve Gideon Lightwood'un oğlu, çocukluğunda oldukça cılız ve küçük olan fakat sonradan 1.95 boyunda heyula gibi birine dönüşse de içinde minnoş bir kedi saklı olan Tom... Kitapta diğer dört karakter kadar yer tutmuyor olsa da şu ana kadar bahsettiğim dört karakter arasında en candan ve sıcakkanlı olan kişi Thomas. O kadar iyi bir kalbi var ki, az görünmesine rağmen okurken size kendini fazlasıyla sevdirmeyi başarıyor. Gelecek kitaplarda bu karakteri çok daha fazla görmek için sabırsızlanıyorum!<br />
<br />
<span style="color: #c27ba0;"><b>Christopher Lightwood:</b></span> Cecily ve Gabriel Lightwood'un oğlu olan Christopher veya Kit, hayalperest, yenilikçi, genelde kendi dünyasında takılan ve bilim düşkünü birisi. Tüm bunlardan ötürüyse Henry ile muazzam anlaşıyor ve onun laboratuvarında vakit geçirmeye de bayılıyor. Cassie'nin sıra dışı Gölge Avcılarını ele almasına bayılıyorum. En değer verilen özelliğin güçlü ve yenilmez bir savaşçı olmak olduğu Gölge Avcıları'nın arasında zihniyle ve akıl almaz fikirleriyle öne çıkan Henry ve Christopher gibi karakterlerin varlığı okuma zevkini oldukça arttıran bir unsur bana göre. Ayrıca Christopher'ın dalgın halleri kitap boyunca beni öyle eğlendirdi ki! Gelecek kitaplarda bu çılgın bilim adamımızı da daha fazla okumak eminim ki harika bir deneyim olacak.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-f0k_gH3o4ZA/Xn6EdUyZzcI/AAAAAAAADqY/AueQGCvKiUETloDhY4OJWrUuREXBgFPGwCEwYBhgLKskDAMBZVoBTIV-13F4f8WrW6bYvgngPTPoi2iss0FKSDXOulHQb-oxEw7n4OFoZqoSqeWO04RE73jJrr6bO8HhMRMtmxpbfBelncQKx2Zc7s1j3dWH2SiMvstt3YGsrXbKxGj8Vlu_RLFdDchIHTK2fVdctNT8C1SD90RgWyBXNvpq1TyjSzUMeXT_jhxMb030ullU3sLa3a-nq44iePfC8Qk7HTJm9ox4VnXWekQBCCoPCVp7yp47beJPpyQ3dwSkthY5K12X1bDKfYz9sF501-MNtpFqi4Pu09KzZudvV2M-Txy9Y7_5_vSi3nNJzWwGZV2KcmQZNyW_8jaGbRzHd85U2PhLr4z4CcYBiHIigjveW_xGXENxTl5nTI-QpQxtQype5dcXf7QtDQ2DC-KkVZBs_XlsWvYlJl-h0T-9wMidk4cvjnkOKb4UPENyXmHAf0tnL0K80FAzacRcWX-bjlBKhfIoq30XEuJI7IminVj16LEPsJBfS0hmKtLyp1vxWd1SAEq1IL1UWKzy78et3QRx34DGonG4xgRCz60dJDMyohZZLLXbZrKSooHTrpo1NWsZxUlY5zAx-01yJWP2j0ENhAeMJiJ94GjDvjvrzBQ/s1600/annastair.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1000" data-original-width="1000" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-f0k_gH3o4ZA/Xn6EdUyZzcI/AAAAAAAADqY/AueQGCvKiUETloDhY4OJWrUuREXBgFPGwCEwYBhgLKskDAMBZVoBTIV-13F4f8WrW6bYvgngPTPoi2iss0FKSDXOulHQb-oxEw7n4OFoZqoSqeWO04RE73jJrr6bO8HhMRMtmxpbfBelncQKx2Zc7s1j3dWH2SiMvstt3YGsrXbKxGj8Vlu_RLFdDchIHTK2fVdctNT8C1SD90RgWyBXNvpq1TyjSzUMeXT_jhxMb030ullU3sLa3a-nq44iePfC8Qk7HTJm9ox4VnXWekQBCCoPCVp7yp47beJPpyQ3dwSkthY5K12X1bDKfYz9sF501-MNtpFqi4Pu09KzZudvV2M-Txy9Y7_5_vSi3nNJzWwGZV2KcmQZNyW_8jaGbRzHd85U2PhLr4z4CcYBiHIigjveW_xGXENxTl5nTI-QpQxtQype5dcXf7QtDQ2DC-KkVZBs_XlsWvYlJl-h0T-9wMidk4cvjnkOKb4UPENyXmHAf0tnL0K80FAzacRcWX-bjlBKhfIoq30XEuJI7IminVj16LEPsJBfS0hmKtLyp1vxWd1SAEq1IL1UWKzy78et3QRx34DGonG4xgRCz60dJDMyohZZLLXbZrKSooHTrpo1NWsZxUlY5zAx-01yJWP2j0ENhAeMJiJ94GjDvjvrzBQ/s320/annastair.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Anna ve Alastair.</td></tr>
</tbody></table>
<b><span style="color: #351c75;">Anna Lightwood:</span></b> Cecily ve Gabriel Lightwood'un kızı olan Anna belki de kitaptaki en ilginç karaktere sahip kişi. 1903 gibi bir tarihte genderqueer bir lezbiyen olarak açık bir şekilde cinsel kimliğini dile getirmesi ve buna uygun yaşaması harika bir örnek oluyor okuyuculara. Cassie'nin farklı cinsel yönelim ve kimliklerden bahsetmeyi çok iyi başarmasını takdir ediyorum her zaman, farkındalık yaratmak çok önemli böyle konularda. Anna da muazzam karizmatik bir karakter, etkileyemeyeceği canlı yok diyebiliriz. Ayrıca kendisi iflah olmaz bir gönül avcısı! Geçmiş deneyimlerinden küçük bir kesit okumuş olmamıza rağmen o kadarını okumuş olmak bile beni çok eğlendirdi. Anna'nın harika moda anlayışı, mizah yeteneği ve stratejist yönünü okumak oldukça zevkliydi. Umarım ki bir sonraki kitaplarda çooook daha fazla yer alır bu karakter çünkü ben Anna'ya ba-yıl-dım! Ayrıca kitabın sonunda bazı şeyleri sorgulayan tek karakter olması da gözümden kaçmadı, yürü be Anna, çöz şu arapsaçına dönen olayları!<br />
<br />
<b><span style="color: #ea9999;">Alastair Carstairs: </span></b>Cordelia'nın abisi olan Alastair'i eğer daha önceden yayınlanmış Nothing But Shadows ve Cast Long Shadows isimli novellaları okumuşsanız sevmemeniz normal. Fakat size şunu söylemek istiyorum, bu kitaba Alastair'i sevmeyerek başlasanız dahi kitabın sonunda ona karşı görüşlerinizin değişeceğine eminim. Bu iki hikayede Alastair'i zorba bir insan olarak görürken Chain of Gold bize Alastair'in gizli kalmış ve aslında kırılgan olan yanlarının olduğunu da gösteriyor. Ailesi için yaptığı fedakarlıkları ve kardeşi Cordelia'ya olan -pek dışa vurmasa da- sevgisini de unutmayalım. Bence bu kitapta en çok gelişen ve dönüşen karakterdi kendisi ve Alastair Carstairs'ten fazlasıyla hoşlandığım için çok mutluyum.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-fS3Eu20HPSY/Xn6EhGilhzI/AAAAAAAADqk/etPOpHcSiqEf5IatuLsP_VeO-65adgxvwCEwYBhgLKskDAMBZVoAK-dyVwIciqv5fq7qkJ2tQ1K5orjuLMYixBIpa5RPcZsoYlsHf62dErqNkAHMWn9Qad6ARmvpTbB3St0hE29qVt8ZPovVCzDotd25GL_sSfChhsq9jS-Z2UGrOE_wt9czN2-_wSZ6JMTtUwN01ZRBkcPAvgcp8S_Ke4Kh0o4JOtiVth9QPiCqXRDygbCFMYbmUCd_pnyiY66JHZR4fzjgRV1HMdBtGjur4ACj6n7msKlpB0Oq9uV6rUBGu_r4ZgJwCv_DC6Ayb_42szwVyRZq2BuoKHem6ibVjtWuM-WMkwYyO-dBdlcsbCuQ5-MwxZUuevYVUp3iTP16eGpllntNyBf5XOK4hgsoWMQOoAmDU0o5kI5dsfzu4G8dZU8yeWGt9Kz1k2yz3lryGaDtyQ1ukyifLdPzL3s-kxOdbUaxhiS8-BG8xIYBpxz273uvXRqYqOvnVZO04_TBtXVMCaiz9m_KS9_g4653yz3Mhw8Au06VK0ThCkRVL8zu22XnyUGEeIuTgk-7JtQLD-rck244s0fVkmaC8eJoO5XpvsisTddOVrKBC9pB6XAh1jmAzJJAXF3hnUlMzHyYX9u4eXQanbqoZDzCLj_rzBQ/s1600/blackthorns.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1000" data-original-width="1000" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-fS3Eu20HPSY/Xn6EhGilhzI/AAAAAAAADqk/etPOpHcSiqEf5IatuLsP_VeO-65adgxvwCEwYBhgLKskDAMBZVoAK-dyVwIciqv5fq7qkJ2tQ1K5orjuLMYixBIpa5RPcZsoYlsHf62dErqNkAHMWn9Qad6ARmvpTbB3St0hE29qVt8ZPovVCzDotd25GL_sSfChhsq9jS-Z2UGrOE_wt9czN2-_wSZ6JMTtUwN01ZRBkcPAvgcp8S_Ke4Kh0o4JOtiVth9QPiCqXRDygbCFMYbmUCd_pnyiY66JHZR4fzjgRV1HMdBtGjur4ACj6n7msKlpB0Oq9uV6rUBGu_r4ZgJwCv_DC6Ayb_42szwVyRZq2BuoKHem6ibVjtWuM-WMkwYyO-dBdlcsbCuQ5-MwxZUuevYVUp3iTP16eGpllntNyBf5XOK4hgsoWMQOoAmDU0o5kI5dsfzu4G8dZU8yeWGt9Kz1k2yz3lryGaDtyQ1ukyifLdPzL3s-kxOdbUaxhiS8-BG8xIYBpxz273uvXRqYqOvnVZO04_TBtXVMCaiz9m_KS9_g4653yz3Mhw8Au06VK0ThCkRVL8zu22XnyUGEeIuTgk-7JtQLD-rck244s0fVkmaC8eJoO5XpvsisTddOVrKBC9pB6XAh1jmAzJJAXF3hnUlMzHyYX9u4eXQanbqoZDzCLj_rzBQ/s320/blackthorns.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Jesse ve Grace.</td></tr>
</tbody></table>
<b><span style="color: #6fa8dc;">Jesse Blackthorn:</span></b> Tatiana ve Rupert Blackthorn'un oğlu Jesse aslında 17 yaşındayken ölüyor. Gölge Avcısı rünlerinden ilkinin vücuduna işlenmesi sonucu oldukça zayıf bir vücudu olan Jesse bunu kaldıramadığı için hayata gözlerini yumuyor maalesef ki. Peki bu kitapta nasıl var diyorsunuz muhtemelen, işte karşınızda hayalet Jesse Blackthorn! Bazı sebeplerden ötürü ruhu bu dünyada kalan Jesse'yi genelde Lucie ile iletişimi vasıtasıyla okuyoruz. Kitaba başlamadan önce Jesse ile ilgili pek bir düşüncem yoktu ve ona karşı nötr hissediyordum ve kitabı bitirdikten sonra da Jesse'ye karşı muazzam bir sevgi duyduğumu söyleyemem. Okuması zevkli ve gizemli bir karakterdi ve var olması kesinlikle kitabın olay örgüsü için gerekliydi ama henüz Jesse'yi tam anlamıyla tanıyabilmiş değiliz ilk kitapta. Yardımsever ve mizahi bir yönü olduğu için Jesse'yi sevdim fakat onun hakkındaki düşüncelerimin tam olarak oturması için için ikinci kitabı beklemem gerekiyor. Yine de kendisi bu kitaptaki en sevdiğim Blackthorn oldu, orası kesin zaten...<br />
<br />
<b><span style="color: #783f04;">Grace Blackthorn: </span></b>Tatiana Blackthorn'un evlatlık edindiği ve asıl soyadı Cartwright olan Grace hakkında size ne söylesem spoiler olur diye susmak zorundayım. Tam bir femme fatale olan, büyüleyici güzellikteki Grace bizim biricik James'imizin delicesine aşık olduğu kız. Ben kitapta bu kızın olduğu yerleri okurken sürekli dişlerimi sıkıp durdum çünkü daha kitabı okumaya başlamadan önce bile Grace'ten nefret ediyordum zaten.<i> (Bane Günlükleri'ndeki Geceyarısı Mirasçısı isimli hikayeden ötürü)</i> Bu kitapla da nefretim iyice artmış oldu. Yaptığı şeyler ve olduğu kişinin kendine göre açıklaması ve bahaneleri var tabii ki, empati de yapabiliyorum onunla bazı konularda fakat bu yaptığı hiçbir şeyi doğrulamıyor ve onu haklı çıkarmıyor benim gözümde. Yolmak istiyorum bu kızı fena bir şekilde.<br />
<br />
<div style="text-align: left;">
Kitapla ilgili bayıldığım bir diğer şeyse karakterler arasındaki ilişkilerin ele alınışı oldu. James & Lucie ve Cordelia & Alastair arasındaki kardeşlik ilişkisi birbirinden tamamen farklı iki ilişki olmasına rağmen ikisi de farklı açılardan o kadar harikaydı ki okurken bolca duygulandım. Cordelia ve Lucie arasındaki muazzam arkadaşlık ilişkisine diyecek sözüm yok zaten, Lucie Cordelia'yı o kadar çok seviyor ki onu eğlendirmek için Beautiful Cordelia isimli bir macera kitabı yazıyor düşünebiliyor musunuz?! James ve Matthew arasındaki parabatai ilişkisine ise bayıldım, bu kadar farklı iki karakterin birbirini bu kadar iyi anlaması harika şekilde yansıtılmıştı. Her ne kadar bu ikiliyi çok okuyamamış olsak da Cordelia ve James arasında yaşanan her şey de ilgimi fazlasıyla çekti. Cordelia'nın James'i her gördüğünde küçük bir çocuk gibi saçmalaması ve ne yapacağını bilememesi o kadar tatlıydı ki... Team Jordelia forever.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://pbs.twimg.com/media/EUBvdb3XgAA7pk9?format=jpg&name=large" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="400" src="https://pbs.twimg.com/media/EUBvdb3XgAA7pk9?format=jpg&name=large" width="273" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-size: 12.8px;">The Merry Thieves ♥</span></td></tr>
</tbody></table>
Bir diğer sevdiğim ilişki ise James, Matthew, Christopher ve Thomas yani nam-ı diğer <b><span style="color: #a64d79;">The Merry Thieves </span></b>arasındaki ilişkiydi. Aman Allah'ım, bu dörtlüyü okumak o kadar keyifliydi ki! Şu ana kadar Gölge Avcıları serilerinin hepsinde büyük arkadaş grupları gördük fakat hiçbirinin dinamiği bu dörtlü kadar harika değildi. Hatta genelde Gölge Avcıları kitabında karakterlerin yalnızca parabatai olduğu kişilerle yakın arkadaşlıklarını okuruz. Fakat bu arkadaş grubunda herkes o kadar birbirine bağlı ve herkes bir şekilde birbirini o kadar iyi tamamlıyor ki sanki hepsi birbirinin parabataisi gibi.Okurken aralarındaki ilişkiye imrenmemek elde değil, bayıldım bu gruba!<br />
<br />
Öte yandan Chain of Gold'da Cehennem Makineleri serisindeki sevgili karakterlerimizi ebeveyn olarak okumak çok güzel bir duyguydu. Özellikle Will'in babalığını okumak beni neşeyle doldurdu, her haline bayılıyorum William Owen Herondale!!! Jem'in Sessiz Kardeş olarak Herondale ailesinin aile hekimi gibi davranmasını okumak ise o kadar sevimliydi ve aynı zamanda o kadar üzücüydü ki. Benim minik tatlı Jem'im neler çekti Sessiz Kardeş olduğu dönemlerde ah ah :(<br />
<br />
Kitabın ilk baskısına özel olarak eklenmiş olan <b>Fairy Tale of London</b> isimli bir Wessa hikayesi var kitabın sonunda. Wessa'nın düğün gününü anlatan bu hikayeyi okumak beni o kadar duygulandırdı ki... Her ne kadar Tessa'yı sevmesem de Wessa'nın uyumlu bir çift olduğunu inkar edemem ben bile. Ayrıca Will'i tekrar 19 yaşındaki haliyle okuma şansına erişmek harika bir deneyimdi. Umarım bir sonraki kitaplarda da Wessa'nın genç hallerine dair hikayeler sunar bize Cassie çünkü evliliklerinin ilk yıllarını gerçekten çok merak ediyorum ve Will Herondale içeren her şeyi okumaya dünden razıyım :D<br />
<br />
<b><span style="color: #cc0000;">Şimdi ufak spoiler'lı küçük bir bölüme geçiyorum shiplediğim kişiler hakkında. Bu kısım kitabın konusu hakkında spoiler içermeyecek fakat karakterler arasındaki ilişkiler hakkında minik temenniler içeriyor olacak.</span></b><br />
<br />
<span style="color: #eeeeee;"><i>I live for #thomastair!!! Aman Allah'ım, ben bu ikilinin enerjisini bu kadar seveceğimi hiiiiiiiiiiiiç düşünmemiştim! Cassie lütfen bize ve bu karakterlere hak ettiğimizi ver ve ikinci kitapta Thomastair okumamızı sağla! Bir diğer shipim ise, her ne kadar olması bana göre imkansız olsa da, Matthew ve Lucie... Cast Long Shadows'u okuduğumdan beri amansızca bu ikiliyi shipleiyorum ve bu kitapta da shiplemekte haksız olmadığımı gördüm bazı olaylar sonucunda. Matthew'un Lucie'ye karşı hassas davranışları kalbimi öyle bir sevgiyle doldurdu ki... Siz birlikte olmayacaksınız bundan eminim fakat olsanız harika olurdu Fairondale... </i></span><br />
<br />
<b><span style="color: #cc0000;">-spoiler bitti-</span></b><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://66.media.tumblr.com/523ff8f66f8522f5a906066c8dbbb304/a0ae3127525f37c9-43/s500x750/e7b7fefcde74b0cc8b3ac20b2210c08046205e35.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://66.media.tumblr.com/523ff8f66f8522f5a906066c8dbbb304/a0ae3127525f37c9-43/s500x750/e7b7fefcde74b0cc8b3ac20b2210c08046205e35.png" width="250" /></a></div>
Kısacası (ne kadar da kısa tuttun cidden Naz :D) Chain of Gold olay örgüsüyle beklediğim seviyeye ulaşamamış olsa da karakter derinlikleri ve ele aldığı ilişkilerin işlenişi bakımından kalbimi çok fena fethetti. Bilirsiniz ki her Cassie kitabı sizi hem mutluluğun zirvesine çıkarır hem hüzün yağmurlarında yıkar hem de sinir krizlerine sürükler. Chain of Gold da böyle bir kitaptı işte. Kitap boyunca senelerdir beklediğim bu karakterlere kavuşmanın mutluluğunun yanında karakterlerin yaşadığı şeyler yüzünden o kadar üzülüp sinirlendim ki kitap bittiğinde kitaba sarılmakla kitabı fırlatmak arasında kalmıştım. Şimdiden kendinizi hazırlayın Cassandra okurları, Chain of Gold sizin için duygu dolu bir hız treni olacak...<br />
<br />
Sonuç olarak Chain of Gold'a bayıldım ve bir sonraki kitap Chain of Iron'un çıkması için Mart 2021'i nasıl bekleyeceğim hakkında hiçbir fikrim yok. İlk okuyuşumu sindirdikten bir süre sonra kesinlikle tekrar okuyacağım Chain of Gold'u.<br />
<br />
Çoğu insan Cassie'nin Gölge Avcıları hakkında yazmayı bırakmasını ve artık bu kadar kitabın yeterli olduğunu söylese de ben sonsuza dek bu görüşün aksini savunmaya devam edeceğim. Lütfen sürekli bu dünyayla ilgili şeyler yaz ve bizi muazzam karakterlerinle tanıştırmaya devam et Cassie!<br />
<br />
Bu uzun yorumun tamamını okuduysanız size teşekkür ediyorum (bir yandan da sizi tebrik ediyorum tabii ki sfdfsdfa). Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle, kendinize iyi bakın!<br />
<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq">
<b><span style="color: #a64d79;">We were all very brave then. I wonder sometimes if it is easier to be brave when one is young, before one knows truly how much there is to lose.</span></b><br />
<br />
<b><span style="color: orange;"><br />We do not get to choose when in our lives we feel pain. It comes when it comes, and we try to remember, even though we cannot imagine a day when it will release its hold on us, that all pain fades. All misery passes. Humanity is drawn to light, not darkness.</span></b><br />
<br />
<b><span style="color: #3d85c6;">We can always pick up a book and read it anew. Stories offer a thousand fresh starts.</span></b><br />
<br />
<b><br /><span style="color: #93c47d;">That's everyone's dream, isn't it, really? Instead of many who give you little pieces of themselves-one who gives you everything.</span></b></blockquote>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-p9xBs1KcLBo/Vk9pQdG_MOI/AAAAAAAABho/p5KnerMap-w2LfYKiB9LlTgrMCY9jrHYACPcBGAYYCw/s1600/5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="126" data-original-width="576" height="70" src="https://1.bp.blogspot.com/-p9xBs1KcLBo/Vk9pQdG_MOI/AAAAAAAABho/p5KnerMap-w2LfYKiB9LlTgrMCY9jrHYACPcBGAYYCw/s320/5puan.png" width="320" /></a></div>
<br />
<br />nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-83471477581001708472020-03-08T19:38:00.000+03:002020-03-08T19:38:03.122+03:00Bu Ay Neler Okudum? | Şubat 2020<div class="tr_bq">
<br /></div>
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-zLofHl7arSM/XmUfQSg6TAI/AAAAAAAADpU/JYOMnVmmFeww4HzrGK3wXjNFzeR9Su-ewCLcBGAsYHQ/s1600/bu%2Bay%2Bneler%2Bokudum.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="375" data-original-width="750" height="200" src="https://1.bp.blogspot.com/-zLofHl7arSM/XmUfQSg6TAI/AAAAAAAADpU/JYOMnVmmFeww4HzrGK3wXjNFzeR9Su-ewCLcBGAsYHQ/s400/bu%2Bay%2Bneler%2Bokudum.jpg" width="400" /></a>Herkese merhaba! Bir ayı ve bir mevsimi daha geride bıraktık ve yavaş yavaş yaz aylarına doğru yaklaşıyoruz. Siz nasıl hissediyorsunuz bilmiyorum ama ben çok büyük bir yazcı olarak bahar mevsimine girer girmez içimde bir neşe ve kıpırtı hissetmeye başlıyorum. Her ne kadar bu sene kış mevsiminin sert şartlarını yaşamamış olsak da resmi olarak yaz aylarının iç ısıtan günlerine ulaşmak için sabırsızlanıyorum! :)<br />
<br />
Şubat ayı benim için beklemediğim kadar verimli geçti. Muhtemelen bir kısmının tatile gelmiş olmasından mütevellit uzun zamandır ilk defa kitap okumaya bol bol vakit ayırabildim ve bu beni çok mutlu etti. Bu ay oldum olası mesafeli durduğum bir şeyle de haşır neşir olmaya başladım; e-kitaplar. E-kitap okumanın gözlerimi çok yoracağını ve bu okumaların asla normal kitapların yerini tutmayacağını düşündüğüm için senelerdir e-kitap okumaya yanaşmıyordum. Fakat şu sıralar okumak istediğim bolca İngilizce kitap biriktiği için ve malum dolar/euro kuru da uçmuş olduğu için istediğim her kitabı satın almamın mümkün olmadığını kabullenerek e-kitaplara yöneldim. Başlangıçta alışmakta zorlansam da bir süre içinde bunun gerçekten pratik bir yöntem olduğunu fazlasıyla tecrübe ettim ve <i>voila</i>, kocaman bir e-kütüphane kazanmış oldum.<br />
<br />
Bu ayı beşi e-kitap olmak üzere toplamda on bir kitap okuyarak kapattım. Okuduğum her kitabın yorumunu bloga girmeye, maalesef ki, üşendim. Yorumlarını girdiğim kitaplar hakkındaki düşüncelerime kitap isminin üstüne tıklayarak ulaşabilirsiniz. Yorumlarını girmediğim kitaplar hakkındaki düşüncelerimi ise Goodreads'te yazdığım kısa yorumları ekleyerek bu yazıda belirteceğim.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #8e7cc3;"><u>1- <a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2020/02/asi-efsane-4-marie-lu-yorum_1.html" target="_blank">Asi - Marie Lu</a> <span style="background-color: #ea9999;">PUAN: 4 / 5</span></u></span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #8e7cc3;"><u>2- <a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2020/02/ghosts-of-shadow-market-cassandra-clare.html" target="_blank">Ghosts of the Shadow Market - Cassandra Clare</a> <span style="background-color: #ea9999;">PUAN: 4 / 5</span></u></span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #8e7cc3;"><u><b>3-</b> <b>Milk and Honey - Rupi Kaur <span style="background-color: #ea9999;">PUAN: 3 / 5</span></b></u></span></div>
<br />
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<i><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;">gerçekten hoşuma giden yerleri vardı ve değindiği noktalar güzeldi fakat yine de biraz fazla abartıldığını düşünüyorum.</span><span style="color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><br /></span>"what am i to you he asks<br />i put my hands in his lap<br />and whisper you<br />are every hope<br />i've ever had<br />in human form"<br />"we are all born<br />so beautiful<br />the greatest tragedy is<br />being convinced that we are not"</i></blockquote>
<br />
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #8e7cc3;"><u>4- The Sun and Her Flowers - Rupi Kaur <span style="background-color: #ea9999;">PUAN: 3 / 5</span></u></span></b></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<i>Bu kitaba Goodreads'te yorum yapmamışım fakat Milk and Honey hakkında düşündüklerimin aynısını düşünüyorum, güzeldi ama abartılıyor bence.</i></blockquote>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #8e7cc3;"><u><b>5-</b> <b>The Red Scrolls of Magic - Cassandra Clare </b></u><b><span style="background-color: #ea9999;"><u>PUAN: 5 / 5</u></span> </b><i>(bunun yorumunu girmeyi düşünüyorum)</i></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #8e7cc3;"><i><br /></i></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><i>kitabın olay örgüsü bence diğer gölge avcıları kitapları kadar güçlü değildi, plot twist olarak öngörülen şeyi de nasıl olduysa vahiy inmiş gibi kitabın başında tahmin edebildiğim için pek şaşırmadım okurken. belki de tehlikeli savaş sahnelerini okurken heyecanlanmamamın nedeni magnus ve alec'in zaten şu an yaşıyor olmalarını bilmem olabilir çünkü kitap 2006'daki valentine'ın ayaklanmasından sonra, düşmüş melekler şehri'nin zaman diliminde geçiyor. bu yüzden hayatta kalacaklarından emin olduğum için gayet gönül rahatlığıyla okudum kitabı.</i></span></div>
<blockquote class="tr_bq">
<i><span id="freeTextreview2810433029" style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"></span></i><br />
<div style="text-align: center;">
<i><span id="freeTextreview2810433029" style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;">madem kitap seni şaşırtmadı, neden beş puan veriyorsun diyenler olacaktır. hemen açıklıyorum; MALEC'TEN BAHSEDİYORUZ BURADA. <b>M A L E C. </b>kitap boyunca yüzümdeki sırıtışı engelleyemedim, beş sayfada bir tanımlaması zor fangirl sesleri çıkarmaktan kendimi alamadım ve bu kitap beni çok ama çok mutlu etti. magnus ve alec'in arasındaki ilişkinin gelişmesi, magnus'un tonla tecrübesi olmasına rağmen alec'e karşı çekingenliği, alec'in ise her şeyi magnus'la birlikte keşfetmesi ve kendi kimliğini nihayet özgürce yaşaması kalbimi eritti. malec kesinlikle okuduğum tüm kitaplar arasındaki en en en en en en çok sevdiğim çift, keşke ete kemiğe bürünseniz de size sıkıca sarılsam :')</span></i></div>
<i><span id="freeTextreview2810433029" style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;">
</span><span id="freeTextreview2810433029" style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><div style="text-align: center;">
<span id="freeTextreview2810433029">malec dolu koskoca iki kitap daha okuyacağımız için minnettarım. cassie, lütfen hep yazmaya devam et. zaman zaman bana sinir krizi geçirtsen veya beni deli gibi ağlatsan da yazdığın her şeyi okumayı çok seviyorum. var ol şekerim.</span> </div>
</span></i></blockquote>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #8e7cc3;"><u>6- <a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2020/02/son-dilek-witcher-1-andrzej-sapkowski.html" target="_blank">Son Dilek (The Witcher #1) - Andrzej Sapkowski</a> <span style="background-color: #ea9999;">PUAN: 3.5 / 5</span></u></span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #8e7cc3;"><u>7- <a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2020/02/sevdigim-tum-erkeklere-jenny-han-yorum.html" target="_blank">Sevdiğim Tüm Erkeklere - Jenny Han</a> <span style="background-color: #ea9999;">PUAN: 4 / 5</span> </u></span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #8e7cc3;"><u>8- Not: Hala Seni Seviyorum - Jenny Han <span style="background-color: #ea9999;">PUAN: 3 / 5</span> </u></span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<blockquote class="tr_bq">
<table border="0" cellspacing="1" class="myActivity" style="background-color: white; color: #181818; font-family: Lato, "Helvetica Neue", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 12px; table-layout: fixed; text-align: center; width: 100%px;"><tbody>
<tr><td colspan="2" style="font-size: 14px; line-height: 18px; margin: 0px; padding: 0px;"><span class="readable reviewText" style="font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; line-height: 21px;"><i>lara jean’e de, peter’a da aşırı sinir oldum kitap boyunca. cidden hiç sevemedim seni peter kavinsky... yine de böyle cheesy lise kitapları okumayı özlemişim, kafa dağıtmak için birebir.</i></span></td></tr>
</tbody></table>
</blockquote>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #8e7cc3;"><u>9- Şimdi ve Sonsuza Dek, Lara Jean - Jenny Han <span style="background-color: #ea9999;">PUAN: 5 / 5</span></u></span></b></div>
<blockquote>
<div style="text-align: center;">
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><i>hiç ama hiç beklemediğim bir şekilde bu kitabı çokkkkk sevdim. peter'a ilk iki kitap boyunca asla ısınamamış olmama rağmen bu kitapta kendisine ba-yıl-dım. lara jean'in yetişkin olmaya giden yolda ilk adımları atması, hayatının ilk büyük bocalamalarını yaşaması aşırı gerçekçi anlatılmıştı. özellikle de kitabın son 50 sayfasında çok duygulandım, sanırım karakterlerin olgunlaşmasını okumuş olmak beni oldukça etkiledi. ya da sanırım aklıma kendi lise mezuniyetim ve bu mezuniyette ne kadar duygusal olduğum geldiği için bu kadar etkilendim bu kitaptan.</i></span></div>
<i><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"></span></i><br />
<div style="text-align: center;">
<i><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;">peter k, ilk iki kitapta seni o kadar sevmemiştim ki bu kitapta da sana gıcık olacağımı düşünüyordum o yüzden. beni yanılttığın için çok mutluyum, ne kadar tatlı bir erkek arkadaşa dönüştün sen öyle ya yerim senii. lara jean, zaman zaman saçma davransan da (hangimiz davranmıyoruz ki zaten?) kendime en yakın hissettiğim karakterlerden biri oldun. büyümeni okumak çok büyük bir zevkti hayatım.</span></i></div>
<i><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;">
</span><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><div style="text-align: center;">
ayrıca ilk iki kitapta beklediğimi bulamadığım için üçüncü kitaptan beklentimi oldukça düşürmüştüm, belki de bu yüzden beklediğimden oldukça fazlasını buldum. tabii ki bu kitapta da klişeler ve yer yer saçmalıklar vardı fakat ilk iki kitaba kıyasla bunlar çok daha makul bir seviyedeydi.</div>
</span><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><div style="text-align: center;">
sonuç olarak son kitap bu tatlı çerezlik seriye yakışan (hatta serinin diğer kitaplarını aşan) fazlasıyla güzel bir final olmuş. yüzümde bir sırıtış ve içimde ufak bir buruklukla yorumumu bitiriyorum :')</div>
</span></i></blockquote>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #8e7cc3;"><u>10- Evelyn Hugo'nun Yedi Kocası - Taylor Jenkins Reid <span style="background-color: #ea9999;">PUAN: 4.5 / 5</span></u></span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><br /></span></div>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><i>bu kitap kesinlikle beklediğim gibi bir kitap değildi... okumaya başlarken yüzeysel, chick-lit tarzı kafa dağıtmalık bir kitap olduğunu düşünüyordum fakat çok ama çok yanılmışım. okurken evelyn’in seçimlerini sorguladığınız kadar siz o durumda olsaydınız nasıl tepki verirdiniz diye düşünmekten alamıyorsunuz kendinizi.</i></span></div>
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"></span><br />
<div style="text-align: center;">
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><i>cidden oldukça iyi bir kitaptı. özellikle de kitabın son 100 sayfasını hem ağlayarak, hem şok olarak içimde bir buruklukla okudum. gerçekten güzeldi ya :’(</i></span></div>
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;">
</span></blockquote>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #8e7cc3;"><b><u>11- Bane Günlükleri - Cassandra Clare <span style="background-color: #ea9999;">PUAN: 5 / 5</span></u> </b><i>(bunun da yorumunu girmeyi düşünüyorum)</i></span></div>
<blockquote>
<div style="text-align: center;">
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><i>magnus’a ba-yı-lı-yo-rum!! 11 hikayeden oluşan bu kitapta neredeyse her hikayeyi okurken aşırı eğlendim, bu kadar seveceğimi hiç düşünmemiştim. malec hikayelerinin muazzamlığına diyecek bir şeyim zaten yok ama diğer hikayeler de en az malec içerenler kadar güzeldi. özellikle de peru’nun perde arkası, kaçak kraliçe ve gece yarısı mirasçısı hikayelerine bayıldım. bu kitapla catarina ve ragnor’u da daha fazla tanıma şansı yakalamış olmamız çok hoşuma gitti.</i></span></div>
<span id="freeTextreview3205239983" style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"></span><br />
<div style="text-align: center;">
<span id="freeTextreview3205239983" style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><i><span id="freeTextreview3205239983">cassie ne yazarsa yazsın okumaktan asla vazgeçmeyeceğim, chain of gold’un çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorummmmm.</span> </i></span></div>
<span id="freeTextreview3205239983" style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;">
</span></blockquote>
<br />
Bu ayın favori kitabı olarak tek kitap seçemediğim için iki kitap seçiyorum; <b>The Red Scrolls of Magic </b>ve<b> Bane Günlükleri.</b> Daha önceki yazılarımı okudunuz mu bilmiyorum fakat okumadıysanız söyleyeyim, ben DELİCESİNE bir Cassandra Clare hayranıyım ve en ama EN SEVDİĞİM çift ise Malec. O yüzden bu ay Malec hakkında yazılmış iki kitap okuyup da bu iki kitabı favori seçmemem imkansız bir durumdu.<br />
<br />
Kısacası bu ayı tahmin ettiğimden çok daha fazla kitap okuyarak kapattığım için fazlasıyla memnunum. Bakalım Mart ayında okuma performansım nasıl olacak.<br />
<br />
Bir sonraki yazıda ve umuyorum ki en kısa zamanda görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın ve hoşça kalın! :)nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-58700017131428129712020-02-29T14:47:00.000+03:002020-02-29T14:47:40.698+03:00Sevdiğim Tüm Erkeklere - Jenny Han / Yorum<a href="https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0001723070001-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0001723070001-1.jpg" width="208" /></a>YA ŞİMDİYE DEK ÂŞIK OLDUĞUNUZ HER ERKEK<br />
ONLAR HAKKINDA NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZÜ ÖĞRENSEYDİ?..<br />
HEM DE HEPSİ AYNI ANDA!<br />
<br />
“Yazarken kendimi hiç tutmuyorum. O kişi asla okumayacakmış gibi yazıyorum çünkü asla okumayacak. Tüm gizli düşüncelerimi, tüm gözlemlerimi, içimde biriktirdiğim her şeyi mektuba döküyorum. Bitirdiğimde zarfı kapayıp adresi yazıyorum ve şapka kutuma koyuyorum.<br />
<br />
Düşünürsek tam manasıyla aşk mektubu sayılmazlar. Artık daha fazla âşık olmak istemediğim zaman yazıyorum. Veda etmek için. Çünkü yazdıktan sonra beni tüketen bu aşk tarafından tüketilmem sona eriyor. O da benim gibi muzla mı sever diye düşünmeden mısır gevreğimi yiyebiliyorum; aşk şarkılarına onu anmadan eşlik edebiliyorum. Eğer aşk ele geçirilmeyse, mektuplarım da benim şeytan çıkarma ritüelim sayılabilir. Mektuplarım beni özgür kılıyor. Ya da en azından öyle olmasını umuyorum.” <br />
<br />
LARA JEAN AŞK MEKTUPLARINI ANNESİNİN VERDİĞİ BİR ŞAPKA KUTUSUNDA SAKLIYORDU. <br />
<br />
Bunlar başkasından aldığı mektuplar değil, kendi yazdıklarıydı. Sevdiği her çocuk için bir; toplam beş tane. Yazarak kalbi ile ruhundakileri dışarı dökebiliyor ve gerçek hayatta asla söyleyemeyeceği duyguları mektuba aktarabiliyordu çünkü onları sadece kendisi görecekti. Tabii bu gizli mektuplar postalanınca durum değişti ve böylece Lara Jean’in hayali aşk hayatı birdenbire kontrolden çıktı… <br />
<span style="font-size: x-small;"><br /></span>
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı:</b> 360</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı:</b> 2017</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi:</b> Pegasus </div>
<div style="text-align: center;">
<b>Orijinal Adı & Seri Adı: </b>To All the Boys I've Loved Before</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sırası: </b>1 / 3</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı: </b>4.17 / 5</div>
<br />
<div style="text-align: center;">
______________________________________________________</div>
<br />
Herkese merhaba! Umarım herkes iyidir diyerek yazıma başlamak istiyorum fakat bu pek mümkün olmasa gerek. Ülkemiz ve tüm dünya oldukça zor, yıpratıcı ve üzücü zamanlardan geçerken iyi hissetmek zor doğrusu. Yine de herkese iyilik, mutluluk, huzur ve sağlık dileklerimi ileterek açılışı yapmak istedim.<br />
<br />
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-byZ3wRGYopY/XlmT_lvUiKI/AAAAAAAADos/2Df3P6fJBC8vb9wteZRHCQAujs2Gk6r9gCLcBGAsYHQ/s1600/lara.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1064" data-original-width="745" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-byZ3wRGYopY/XlmT_lvUiKI/AAAAAAAADos/2Df3P6fJBC8vb9wteZRHCQAujs2Gk6r9gCLcBGAsYHQ/s320/lara.png" width="224" /></a>Bugünkü yazımda yorumlayacağım kitap oldukça popüler olan ve ülkemizde bu popülerliğinin büyük bir çoğunluğunu da Netflix uyarlaması filminden elde eden Sevdiğim Tüm Erkeklere kitabı. Kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; Lara Jean Song Covey 16 yaşında bir lise öğrencisidir. Oldukça başarılı ve zeki bir öğrenci olan Lara Jean çok geniş bir sosyal çevreye sahip olmamakla birlikte genelde hayal dünyasında ve kitaplarda yaşayan bir kızdır. İçedönük bu sevimli karakterimizin herkesten canı pahasına sakladığı bir şey vardır; annesinin ona küçükken verdiği bir şapka kutusu. Bir şapka kutusunu bu kadar özel kılan nedir diye düşünebilirsiniz. Bu kutu Lara Jean için oldukça özeldir çünkü kutunun içinde o zamana dek sevdiği tüm erkeklere yazdığı aşk mektupları bulunmaktadır. Gönderilmek amacıyla yazılmamış olan bu mektupların asıl yazılma nedeni Lara Jean'in kendi hayalinde yarattığı bu aşklara veda etmek istemesidir. Bu mektuplarla duygularını sonlandıran Lara Jean'in hayatı günün birinde gizemli bir şekilde bu mektupların sahiplerine, yani yazıldıkları kişilere, gönderilmesiyle altüst olur. Gönderilen bu beş mektubun hayatında yarattığı kaosu Lara Jean nasıl çözecektir?<br />
<br />
Bu kitabı ilk çıktığı zamanlarda görüp Goodreads'te okuma listeme eklemiştim, konusu çok tatlı gelmişti çünkü bana. Sonradan internetten kitap alışverişi yaptığım bir gün kitabın İngilizce versiyonunu bulur bulmaz satın almış ve kitabı okumak için sabırsızlanmıştım. İşte bu sabırsızlanma zamanım 2015 yazına tekabül ediyor... Ve evet, ben bu kitabı yeni okudum... Araya bir şeyler girdiği için ilk aldığım zamanda okuyamadığım bu kitabı ilerleyen senelerde de bu kitabı okumak için fazla büyüdüğümü ve kitabın bana klişe geleceğini düşündüğümden bir türlü okuyamadım. Fakat son zamanlarda kafamı dağıtmak için bir şeylere ihtiyacım olduğumdan raflarım arasında çerezlik bir kitap ararken bu kitabı gördüm ve NİHAYET BEŞ SENE SONRA kitaba şans verdim. Ve itiraf etmeliyim, kesinlikle pişman değilim.<br />
<br />
Kitabın konusu ve olay örgüsü, 20 yaşında birisinin gözüyle değerlendirdiğimde, oldukça klişe, bunu kabul ediyorum. 15-16 yaşlarında, romantizm deneyimi olmayan "saf" ve iyi kız tiplemelerinin olduğu lise hikayelerini okumaktan/izlemekten hepimize gına gelmiştir herhalde. Belki bu kitabın da sıradan bir lise kitabı olacağını düşünerek kitaba başlarken beklentimi olay örgüsü hakkında yüksek tutmadığım için ya da belki de tam olarak böyle kafa dağıtmalık bir kitap aradığım için Sevdiğim Tüm Erkeklere'yi beklediğimden çok daha fazla beğendim. Bunun en büyük nedeni olay örgüsünün, her ne kadar klişelerle dolu olsa da, çoğu zaman mantıklı bir şekilde ilerlemesiydi. Hani gençlik kitaplarında baş karakterimiz olan kızımız kötü/popüler çocuğa görür görmez vurulur ve kitap boyunca aşk sancıları yaşar ya, bu kitapta öyle bir şey yok işte. Kitaptaki romantik ilişki damdan düşmüş gibi gelişmiyor, aksine normal hayatta da olduğu gibi karakterler birbirini tanıyıp birbirleriyle bağ kurdukça oluşuyor. Bu da kitabı benzerlerine göre çok daha gerçekçi kılan ve sevmemi sağlayan unsurlardan en önemlisiydi.<br />
<br />
<a href="https://e3t6q7b4.stackpathcdn.com/wp-content/uploads/2019/01/fant.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://e3t6q7b4.stackpathcdn.com/wp-content/uploads/2019/01/fant.jpg" width="266" /></a>Kitabı sevmemin bir diğer önemli nedeni ise baş karakter, Lara Jean. Ah Lara Jean, o kadar bensin ki! Tabii ki de Lara Jean'in kitap boyunca yaptığı çok ama çok saçma bulduğum bir sürü şey vardı ama genel olarak baktığımızda Lara Jean, en azından benim için, bağ kurması fazlasıyla kolay bir karakter. Dışa dönük olmanın olmazsa olmaz bir meziyet sayıldığı hayatta ve dışa dönüklüğün popüler olmakla eşdeğer olduğu lise gibi bir ortamda içe dönük birisi olarak utanmadan, sıkılmadan kendi gibi olması Lara Jean'i sevmemi sağlayan bir unsurdu. Öte yandan hayal dünyasında yaşaması ve sevdiği erkeklere mektup yazarak bunu aşmaya çalışması bana direkt kendimi hatırlattı. Hoşlandığım insanlara mektup yazıp, zarflara koyup adreslerini de bu zarfların üstünde yazarak bir kutuda saklamıyorum tabii ki fakat hislerime ve neden öyle hissettiğime dair ilgililerinin asla okumayacağı yazılar yazmayı çok ama çok seviyorum. Kitapta (sanırım) Peter'ın Lara Jean'e söylediği iki şey vardı :<b><span style="color: #ea9999;"> </span></b><span style="background-color: white; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif;"><span style="color: #e69138;"><b>“You'd rather make up a fantasy version of somebody in your head than be with a real person.”</b></span><span style="color: #c27ba0;"> </span><span style="color: #181818; font-size: 14px;">ve</span><b><span style="color: #e06666;"> </span></b></span><span style="background-color: white; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif;"><span style="color: #e69138; font-weight: bold;">“You only like guys you don't have a chance with, because you're scared.”</span><span style="font-size: x-small;">. </span></span>Kendimle alakalı bu kadar gerçekçi cümleleri bir kitap karakterinin ağzından duyacağımı (okuyacağımı??) hiç düşünmemiştim. Ayrıca Lara Jean ehliyetini yeni almış olduğu için tecrübesiz olduğundan araba sürmekten deli gibi korkuyor ve bilin bakalım başka kim araba sürme korkusunu yaşıyor? Evet doğru bildiniz, tabii ki de ben. Bu tip kusur gibi görünen ve benim de yaşadığım küçük bir detayın kitaba dahil edilmiş olması çok hoşuma gitti. Dolayısıyla Lara Jean'in ilişkilere bakış açısı, olaylara verdiği tepkiler ve genel olarak kişilik özellikleri bana çok yakın geldi.<br />
<br />
<a href="https://data.whicdn.com/images/327418486/original.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://data.whicdn.com/images/327418486/original.jpg" width="320" /></a>Bir diğer önemli karakterimiz Peter Kavinsky'e geçelim. Umarım kızmazsınız arkadaşlar ama, Peter karakteri beni bu kitapta hayal kırıklığına uğratan faktörlerden en büyüğüydü. Kitabın klişelerle dolu olan çoğu kısmı Peter üzerineydi zaten. Sporcu, ultra popüler, herkesin aşık olduğu Peter Kavinsky hakkında o kadar övgüler duymuştum ki senelerdir, kitabı okumaya başlar başlamaz bu karaktere çok fazla bağlanacağımı düşünüyordum. Bunun yerine karşımda ilgi meraklısı, birileri tarafından onaylanmaya delicesine muhtaç, toksik ilişkisinden asla vazgeçemeyen ve çoğu hareketine gıcık olduğum bir insan bulunca çok şaşırdım ve üzüldüm şahsen. Book boyfriend'lerim arasına girmesini umduğum biriydi çünkü Peter. Dümdüz, sıradan bir genç-yetişkin kitabı karakteriydi Kavinsky, benim için onu öne çıkaran hiçbir özelliği yoktu kitap boyunca. En çok ama en çok sinirimi bozan özelliği ise sürekli eski sevgilisi Genevieve'in yörüngesinde olması ve iradesizlikte çığır açması oldu. Kitabın sonlarına doğru ise biraz daha sevilebilir bir karakter haline geldi, biraz yontuldu yani, ama yine de Peter maalesef ki benim sevdiğim bir karakter değildi bu kitap boyunca. Fakat şunu söylemek istiyorum ki bu yazıda sadece ilk kitabın yorumunu giriyor olsam da aslında Sevdiğim Tüm Erkeklere serisinin tamamını art arda okudum. Onların yorumunu girer miyim bilemediğim için belirtmek istedim ki şu an Peter'a karşı nefret falan hissetmiyorum, aksine sevdiğim bir karakter oldu kendisi. Fakat daha ilk kitaptan insanların Peter Kavinsky diye ölüp bitmelerine pek anlam veremedim sadece.<br />
<br />
<a href="https://i.pinimg.com/originals/2e/b1/31/2eb1318e7a599bd62136f2543c26c398.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://i.pinimg.com/originals/2e/b1/31/2eb1318e7a599bd62136f2543c26c398.jpg" width="255" /></a>Diğer karakterlerden bahsedelim biraz da. Lara Jean'in kardeşi Kitty kitaptaki favori karakterlerimden biriydi kesinlikle. 10-11 yaşlarında olmasına rağmen yaşından çok daha büyük bir kıvrak zekaya sahip olması ve iğneleyici mizahı ile kitabı çok daha keyifli hale getiren bir karakterdi kendisi. Genel olarak Lara Jean - Kitty - en büyük kardeş Margot arasındaki ilişkiyi çok sevimli buldum zaten. Ablam veya kız kardeşim olmadığı için bu üçlü arasındaki kız kardeşlik ilişkisini okumak içimi ısıttı. Bir diğer önemli karakterse Lara Jean'in mektuplarından birinin yazıldığı ve Margot'un eski sevgilisi olan Josh'tu. Josh ve Lara Jean ilişkisini Josh'un Margot'un eski sevgilisi olmasından ötürü etik nedenlere dayandırarak desteklemesem de Josh'u bir arkadaş olarak çok sevdim. Hatta Peter'dan çok çok çooook daha fazla sevdim. Egosu olmayan, kendi halinde takılan, yardımsever ve sadık bir dost kendisi, yani Peter'ın tam tersi. Tamam neyse, yine Peter'ı gömmeye dönmeyeceğim.<br />
<br />
Kitap bahsettiğim gibi basmakalıp olaylar, kişilik özellikleri ve durumlar içeriyor. Genç yetişkin tarzı bir kitap yazarken bu tip şeylerden kaçınmak imkansız gibi bir şey zaten. Sevdiğim Tüm Erkeklere bu klişeleri olay örgüsüne rahatsız etmeyecek şekilde yedirmeyi başardığı için bu durum okurken göz devirmeden ve "cringe" olmadan sayfaları çevirmenizi sağlıyor. Kitap işte bu yüzden çok ama çok akıcı. Konusunda çözülmesi gereken büyük bir gizem veya aşırı merak uyandıran bir şey olmasa da göz açıp kapayıncaya dek kitabın sonuna gelmiş oluyorsunuz. Yazarın dili ve eğlenceli anlatım tarzı da bu akıcılıktaki en büyük etkenlerden birisi. Ayrıca kitabı okurken sürekli lise yıllarıma döndüm ve içim ilginç bir neşeyle doldu. Lise yıllarınızı bitirmiş biriyseniz siz de muhtemelen benim gibi kitabı okurken sevimli bir nostalji hissedeceksinizdir.<br />
<br />
Kısacası Sevdiğim Tüm Erkeklere eğer ki kafanızı ve sizi yormadan size hoş vakit geçirtecek bir kitap arıyorsanız okumanız gereken bir kitap. Bu tip kitaplar aşka ve küçük mucizelere dair inançlarımızı diri tutmamızı ve hayata biraz daha pozitif bir pencereden bakmamızı sağlıyor ve bence Sevdiğim Tüm Erkeklere türünün başarılı örneklerinden birisi. İçinizdeki gençlik neşesini hissetmek için bu kitaba bir şans verebilirsiniz bence :)<br />
<br />
<a href="https://em.wattpad.com/93c888853f27b0fa8196dbeedf782d0e7e6265fc/68747470733a2f2f73332e616d617a6f6e6177732e636f6d2f776174747061642d6d656469612d736572766963652f53746f7279496d6167652f67677779436c30467349754452773d3d2d3638313132373938332e313537393833316236653164313662393635333637353732363232372e676966" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://em.wattpad.com/93c888853f27b0fa8196dbeedf782d0e7e6265fc/68747470733a2f2f73332e616d617a6f6e6177732e636f6d2f776174747061642d6d656469612d736572766963652f53746f7279496d6167652f67677779436c30467349754452773d3d2d3638313132373938332e313537393833316236653164313662393635333637353732363232372e676966" width="400" /></a>Son olarak değinmek istediğim şeyse Netflix tarafından yapılan film uyarlaması. Lara Jean'i Lana Condor ve Peter Kavinsky'i Netflix filmlerinin kadrolu elemanı Noah Centineo oynuyor. Kitabı okuduktan hemen sonra filmi de izledim ve kötü bir film olduğunu düşünmüyorum. Eee yani sürekli festival filmleri izleyip analiz kasacak değiliz :D Sıradan, eğlenceli ve orta kalibre bir gençlik filmi olmuş. Filmi izleyip beğendiyseniz ya da benim gibi orta seviyede bir film olduğunu düşündüyseniz size mutlaka kitabı okumanızı öneriyorum. Her zaman olduğu gibi, kitap filmden çok daha derinlikli ve çok daha güzel. Sırf Lara Jean'in iç monologlarını okumak için bile başlayabilirsiniz bu kitaba, pişman olacağınızı düşünmüyorum :)<br />
<br />
Bir sonraki yorumda görüşmek üzere, hoşça kalın! :)<br />
<br />
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans", sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 10px; text-align: center;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-crbVyJtvUVc/Vmchs3w7W7I/AAAAAAAABkA/IDIV8W-ex7AM0NuhxoSkr251XRIoVMSrwCPcBGAYYCw/s1600/4puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="126" data-original-width="447" height="90" src="https://1.bp.blogspot.com/-crbVyJtvUVc/Vmchs3w7W7I/AAAAAAAABkA/IDIV8W-ex7AM0NuhxoSkr251XRIoVMSrwCPcBGAYYCw/s320/4puan.png" width="320" /></a></div>
<br /></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-86619115084779224142020-02-22T22:06:00.000+03:002020-02-22T22:06:12.040+03:00Son Dilek (The Witcher #1) - Andrzej Sapkowski / Yorum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0001686860001-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="381" height="320" src="https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0001686860001-1.jpg" width="203" /></a></div>
İngiltere için Tolkien,<br />
Amerika için George R. R. Martin neyse<br />
Doğu Avrupa için Sapkowski odur.<br />
<br />
Rivyalı Geralt bir Witcher’dır. Henüz küçük bir çocukken seçilmiş, eğitilmiş, büyülerle donatılmış ve mutasyon geçirmiş bir canavar avcısı. Acımasız, tekinsiz, karanlık ve canavarlarla dolu bir dünyada yaşar.<br />
<br />
Onun dünyasında peri masalları hiç de saf değildir. Pamuk Prenses bir haydut çetesinin başındadır. Güzel ve Çirkin’deki roller çok farklıdır. Üç dilek hakkı sunan cinlerle karşılaşmak bile istemezsiniz.<br />
<br />
Masumların savunucusu Geralt, kızları canavara dönüşmüş ensest krallarla, intikam hırsıyla yanan cinlerle, âşık vampirlerle ve daha nicesiyle karşılaşıyor. Hepsi çok tehlikeli ve hiçbiri göründüğü gibi değil.<br />
<br />
“Mıevılle ve neıl gaıman gibi sapkowskı de eskiyi alıp yeniliyor… Fantastik türde taze bir açılım.”<br />
-Foundation-<br />
<br />
“Bu kitabı gerçekten, gerçekten çok beğendim... Sapkowskı’nin dünyasındaki hiçbir karakter siyah-beyaz değil. Geralt ve canavarlar dâhil herkes grinin bir tonu.”<br />
-The Deckled Edge-<br />
<br />
“Dünyadan bıkmışlığı ve sayısız savaşta geliştirilmiş güçleri, geralt’ı böylesine ilginç bir karakter yapıyor.”<br />
-Edge-<br />
<br />
“Sapkowskı’nin wıtcher evreni, modern fantastik edebiyat dünyasının en detaylılarından biridir ve birçok yenilikçi fikir sunar. Karmaşık karakter ilişkileri bu dünyayı daha da zenginleştirir… Fantastik edebiyat hayranlarının el üstünde tutacağı bir seri.”<br />
-B&N-<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı: </b>400</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı: </b>2017</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi:</b> Pegasus</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Orijinal Dili:</b> Lehçe</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı: </b>The Witcher</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sırası:</b> 0.5 / 6</div>
<div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 4.18 / 5 </div>
<br />
<div style="text-align: center;">
__________________________________________________________</div>
</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div>
Herkese merhaba! Umarım sizler için her şey yolunda ve istediğiniz gibi gidiyordur. Beni sorarsanız şu sıralar okulum başlamış olmasına rağmen henüz çok yoğun olmadığım için kitap okumaya vakit ayırabiliyorum ve bu beni oldukça memnun ediyor. Bu vakit ayırdığım kitaplardan biri ise şu sıralar herkesin dilinde olan The Witcher serisinin Son Dilek kitabıydı. O zaman daha fazla uzatmadan yoruma başlayalım :) </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<a href="https://cdn1.ntv.com.tr/gorsel/ilGgbtvy60uqO4sCuoglKQ.jpg?width=960&mode=crop&scale=both" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://cdn1.ntv.com.tr/gorsel/ilGgbtvy60uqO4sCuoglKQ.jpg?width=960&mode=crop&scale=both" width="320" /></a>Son Dilek serinin ana kitabı değil, Geralt'ın ana seri öncesinde veya esnasında <i>(bu kısımdan pek emin değilim çünkü diğer kitapları okumadım henüz)</i> yaşamış olduğu maceraların hikayelerinin bulunduğu bir derleme. Oldukça meşhur bir Witcher, yani canavar avcısı, olan Rivyalı Geralt'ın envai çeşit canavarın peşine düştüğü bu kitapla fazlasıyla çetrefilli The Witcher evrenine giriş yapıyoruz. Kitabın konusunu özetlemek çok zor, çünkü net bir konusu yok. Bahsettiğim gibi, Geralt'ın canavar peşinde koşmasına tanık oluyoruz kitap boyunca. Bu yüzden kitap elle tutulur bir olay örgüsüne sahip değil. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
</div>
<div>
Son Dilek, The Witcher serisinin kronolojik olarak ilk yayınlanan kitabı da değil. Lehçede hangi kitaptan sonra yayınlandığını tam olarak bilmemekle birlikte bu kitabın serinin birkaç kitabının ardından yayınlandığını bir yerlerde gördüğümü size söyleyebilirim. Pegasus Yayınları'nın kitabın ön söz kısmında belirttiği üzere yayınevi seriyi Lehçede yayınlanan sırasıyla değil, uluslararası yayınlanan sırayla yayınlamaya karar vermiş. Bu da yazının gelecek kısımlarında bahsedeceğim bir problem yaratıyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kitabı, daha doğrusu seriyi, Netflix dizisine uyarlanacağını öğrendiğimde okumaya karar vermiştim. Bu kararımda etkili olan en önemli şeylerden birisi de Geralt karakteri için Henry Cavill'in seçilmiş olmasıydı, yani dürüst olalım lütfen; hangimiz bu adama bayılmıyoruz ki... Seriye başlama fikri bir süre sonra aklımdan çıkmış olmasına rağmen dizi yayınlanınca bu fikir tekrar aklımda filizlendi ve indirimde yakalayınca yayınlanmış altı kitabı da alıp <i>(evet, fena gaza geldim...) </i>seriye nihayet başladım. Normalde serinin dizi yapılacağını ilk duyduğum zaman seriyle ilgili pek büyük beklentilerim yoktu fakat dizi çıktıktan sonra herkes diziyi o kadar çok övdü ki benim de hem kitap serisi hem de dizi hakkında beklentilerim arşa çıktı. Beklediğini bulabildin mi diye sorarsanız tam olarak bulabildiğimi söyleyemeyeceğim doğrusu. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<a href="https://cdn.vox-cdn.com/thumbor/VQizzEYeE7EgYWk9Q2KLdUmtaOo=/0x0:6000x4000/1200x800/filters:focal(1308x1703:2268x2663)/cdn.vox-cdn.com/uploads/chorus_image/image/65944369/TheWitcher_101_Unit_06900_RT.fk3ph4dhp.0.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="https://cdn.vox-cdn.com/thumbor/VQizzEYeE7EgYWk9Q2KLdUmtaOo=/0x0:6000x4000/1200x800/filters:focal(1308x1703:2268x2663)/cdn.vox-cdn.com/uploads/chorus_image/image/65944369/TheWitcher_101_Unit_06900_RT.fk3ph4dhp.0.jpg" width="320" /></a>Öncelikle şunu belirteyim, kitapları okumayı bekleyemedim ve okumadan önce diziyi izledim. Dolayısıyla Son Dilek'e başlarken The Witcher evreni hakkında dizide bize gösterilenler kadar bilgim vardı. Diziyi izlediniz mi bilmiyorum fakat izlediyseniz muhtemelen şu konuda hemfikirizdir; dizi bizi bu karmaşık evrene o kadar ani bir şekilde fırlatıyor ki atmosfere alışana dek sezon bitiyor zaten. Kitapta da bu sorun vardı; kitap size bir şeyler anlatıyor ama siz daha neyin ne olduğunu bile bilmiyorsunuz doğru düzgün. Witcher'ın neden Witcher olduğu, Yennefer'ın kim olduğu, Dandelion denilen karakterin nereden çıktığı gibi gibi bir sürü soru aklınızı kurcalayıp duruyor kitap boyunca. Ben öncesinde diziyi izlemiş olduğum için görece daha hızlı adapte olabildim kitaba fakat eğer ki bu evren hakkında hiçbir fikriniz olmadan seriyi okumaya başlarsanız bocalamanız kuvvetle muhtemel. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
</div>
<div style="text-align: left;">
Diziyle ilgili yapılan söyleşi ve röportajlarda dizinin büyük oranda kitaplardan uyarlandığı ve oyunlarla pek benzemediği söyleniyordu. Bilgisayar oyunlarına dair tek bilgisi Sims serisiyle kısıtlı olan bir insan olduğum için serinin oyunlarına dair bir fikrim yok fakat şunu söyleyebilirim ki dizide geçen olaylar kitapla gerçekten fazlasıyla benziyor. Sadece dizide Ciri de bize tanıtılmış fakat kitapta Ciri'ye dair bir hikaye yok, bunun dışında dizi ve kitap büyük oranda paralellik içeriyor. İşte bu yüzden bahsettiğim gibi kitaba alışmam daha kolay oldu çünkü diziden ötürü anlatılan olaylar ve bahsi geçen kişilerle alakalı bir temelim vardı. </div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<img height="356" src="https://www.log.com.tr/wp-content/uploads/2019/11/netflix-the-witcher-660x371.jpg" width="640" /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Diziyi izlerken hissettiğim şeyi kitapta da hissettim; ikisinde de okurken/izlerken kafanızda bir sürü soru ve oturmayan nokta olmasına rağmen neler olacak diye merak edip okumaya/izlemeye devam ediyorsunuz. Bu bakımdan kitap oldukça başarılı, yormadan ve okuyucunun merakını canlı tutarak sizin bir şekilde Geralt'la bir bağ kurmanızı sağlıyor. Benim kitabı bitirmem okumak için araya başka kitaplar sokmamdan ötürü beklediğimden çok daha uzun sürdü fakat Son Dilek'i her elime aldığımda kitabı hızlıca okudum. Yazarın dili akıcı olduğu için gerçekten sayfalar kolayca akıp gidiyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Karakterlerin analizini yapmak için henüz erken diye düşünüyorum çünkü bahsettiğim gibi bu kitap sadece Geralt'ın maceralarını anlatan ve yoğunlukla Geralt üzerinden işlenen bir kitap. Yani karakter olarak neredeyse sadece Geralt var. Dizideki Geralt'a kıyasla kitap Geralt'ı daha esprili ve daha eğlenceli birisi, bunu söyleyebilirim rahatlıkla. Dizide yansıtılana göre daha sarkastik bir karakter olduğu için de kitabı okumak diziyi izlemeye kıyasla benim için daha eğlenceliydi. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<a href="https://66.media.tumblr.com/039796dee925ef1bc64fabde9fe65a5b/e4e06e915ee3c756-52/s500x750/4065ca8975c32d88c0e688d1122227f530675252.gifv" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="219" src="https://66.media.tumblr.com/039796dee925ef1bc64fabde9fe65a5b/e4e06e915ee3c756-52/s500x750/4065ca8975c32d88c0e688d1122227f530675252.gifv" width="320" /></a>Sonuç olarak şunu söyleyebilirim, Son Dilek serinin ilk kitabı olmamasına rağmen ilk kitap olarak yayınlandığı için okurken sizde kafa karışıklığı yaratabilir çünkü ne evrene ne de karakterlere aşina değilsiniz. Bu kitabın en can sıkıcı noktası zaten. Fakat bunun dışında oldukça akıcı ve sürükleyici olması da kitabın büyük bir artısı. Ve tüm eksik yanlarına rağmen cidden eğlendiriyor sizi okurken. Eğer ki beklentilerinizi düşürerek başlarsanız keyif alarak okuyacağınızı düşünüyorum çünkü benim gibi devasa beklentilerle başladığınız takdirde aradığınızı bulamayabilirsiniz. <i>(Ben okumaya başladığım an seriye aşık olacağımı düşünüyordum çünkü...) </i>Beklentisiz ya da düşük beklentiyle başladığınızda bu kitap zamanınızı hoş geçirmenizi sağlayacak bir kitap olacaktır. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Seriye başlamalı mısınız sorusunun cevabını henüz net bir şekilde veremiyorum sizlere. Bahsettiğim gibi, bu kitap cidden kocaman ve oldukça girift bir evrenin küçücük bir parçası sadece. Yalnızca ilk kitaba göre yargılayıp bu macera dolu seriyi ve eğlenceli karakterleri tanımamayı seçmek biraz haksızlık olur diye düşünüyorum. Kafamızdaki soruların ve zihnimizde oturmayan kısımların da gelecek kitaplarda netleşeceğine dair fazlasıyla ümitliyim ben. Bence bir şans verin Witcher'a, çok bayılmasanız bile en azından yeni bir fantastik evren tanımış olursunuz :) </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<i><b>(Şunu söylemeden bitirmek istemedim, Henry Cavill muazzam bir Geralt olmuş gerçekten... Neyse, fangirl tepkilerimi sizleri ürkütmemek adına kendime saklıyorum.......)</b></i></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Sizler de eğer ki bu kitabı okuduysanız veya diziyi izlediyseniz düşüncelerinizi yorumlarda paylaşmaktan çekinmeyin lütfen. Bir sonraki yorumda görüşmek üzere, hoşça kalın! :) </div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-Ighnt85_WDY/V5vQiuPI3yI/AAAAAAAABvs/UqY6tuIeGqAW5WUgpMRokuL86Bx1Cpr3ACPcBGAYYCw/s1600/3%252C5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="126" data-original-width="393" height="102" src="https://1.bp.blogspot.com/-Ighnt85_WDY/V5vQiuPI3yI/AAAAAAAABvs/UqY6tuIeGqAW5WUgpMRokuL86Bx1Cpr3ACPcBGAYYCw/s320/3%252C5puan.png" width="320" /></a></div>
<div>
<br /></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-1237620959753981302020-02-07T19:02:00.002+03:002020-02-07T19:19:24.864+03:00Ghosts of the Shadow Market - Cassandra Clare / Yorum<a href="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/books/1541104574l/36314220._SY475_.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="36314220. sy475 " border="0" height="320" src="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/books/1541104574l/36314220._SY475_.jpg" width="213" /></a>The Shadow Market is a meeting point for faeries, werewolves, warlocks and vampires. There the Downworlders buy and sell magical objects, make dark bargains, and whisper secrets they do not want the Nephilim to know. Through two centuries, however, there has been a frequent visitor to the Shadow Market from the City of Bones, the very heart of the Shadowhunters. As a Silent Brother, Brother Zachariah is sworn keeper of the laws and lore of the Nephilim. But once he was a Shadowhunter called Jem Carstairs, and his love, then and always, is the warlock Tessa Gray.<br />
Follow Brother Zachariah and see, against the backdrop of the Shadow Market’s dark dealings and festive celebrations, Anna Lightwood’s first romance, Matthew Fairchild’s great sin and Tessa Gray plunged into a world war. Valentine Morgenstern buys a soul at the Market and a young Jace Wayland’s soul finds safe harbor. In the Market is hidden a lost heir and a beloved ghost, and no one can save you once you have traded away your heart. Not even Brother Zachariah...<br />
<br />
Ghosts of the Shadow Market will be co-written with Maureen Johnson, Robin Wasserman, Sarah Rees Brennan and Pulitzer finalist Kelly Link and will initially be available digitally.<br />
<br />
The first eight stories will be published as e-books from around March 2018 monthly, with the final two available in a print bind-up of all the stories, to be published in 2019. <br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı: </b>617</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı:</b> 2019</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi: </b>Walker Books</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Dil: </b>İngilizce</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı: </b>4.25 / 5</div>
<div style="text-align: center;">
_____________________________________________</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Merhabalar!! Yine bir Cassandra Clare kitabının yorumuyla karşınızdayım. Cassandra'yı ve yarattığı Gölge Avcıları evrenini çok ama çok sevdiğim için son dönemlerde yayınlanmış kitaplarının mutlaka yorumunu yapmaya çalışıyorum. Bu yaz Ölümcül Oyuncaklar serisini en baştan okuduğumda o serinin de yorumlarını girmeyi düşünmüştüm aslında ama şu an çıkmış tüm Gölge Avcıları kitaplarını okumuş olduğum için evren hakkında çok fazla şey biliyorum ve ilk seri olan Ölümcül Oyuncaklar'ın yorumunu yaparken bir şekilde gelecek kitaplardan spoiler veririm diye korktum. </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Neyse, yeni yayınlanan kitaplarını olabildiğince yorumlamaya devam edeceğim bu blogta. Bugünkü kitabımız ise 2019 Haziran'da yayınlanan hikaye derlemesi Ghosts of the Shadow Market. Bir önceki hikaye derlemesi olan Gölge Avcısı Akademisi'nden Hikayeler'in yorumuna bakmak isterseniz <a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2016/03/tales-from-shadowhunter-academy.html" target="_blank">bu linke</a> tıklamanız yeterli :)</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Çoğunlukla Jem'in Sessiz Kardeş olduğu dönemleri anlatan kitap bize Jem'in, ya da Kardeş Zachariah'ın, anılarında gezinme fırsatı sunuyor. Görevi esnasında göreviyle bağımsız olan bir sebeple, kayıp Herondale soyunu bulmak adına tüm Aşağıdünyalıların toplanma noktası olan Gölge Marketler'i geziyor tek tek. Bu marketlere gittiğinde ise çoğu zaman sürpriz karşılaşmalar yaşadığını görüyoruz, bu karşılaşmalar bizim eski ve yeni karakterlerimizin hayatları hakkında bilgilenmemizi sağlıyor.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Kitap 10 hikayeden oluşuyor. Şimdi kısaca o hikayelerin konularını özetleyip hikayelere puanımın kaç olduğundan bahsedeceğim. <b><span style="color: red;">DİKKAT!</span> Bu kısım genel olarak tüm Gölge Avcıları serisi hakkında spoiler içeriyor. Dolayısıyla eğer henüz tamamlamadığınız bir seri varsa ve spoiler yemek istemiyorsanız konu özetlerini okumanızı önermem.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://i.pinimg.com/originals/fd/fa/d1/fdfad1b098c9a21deca07105b2f2144d.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://i.pinimg.com/originals/fd/fa/d1/fdfad1b098c9a21deca07105b2f2144d.jpg" width="284" /></a></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #e06666;">Cast Long Shadows:</span></b> 1901 yılında geçen hikaye Jem'in Londra Gölge Market'inde bilgi arayışıyla başlıyor. Fakat bu markette sürpriz bir isimle karşılaşıyor; Charlotte ve Henry'nin çocuğu Matthew Fairchild. İşte biz de bu karşılaşma vasıtasıyla birden Matthew'un hayatına dahil oluyoruz. Matthew'un ailesini, parabataisi James Herondale ile olan ilişkisinin nasıl başladığını ve ilerleyişini okuma şansı buluyoruz. Yeni çıkacak olan The Last Hours serisinin birçok karakteriyle tanışmak benim için harika bir deneyimdi. Bane Günlükleri'nde de sanırım bu karakterlerden bahsediliyor bazı hikayelerde fakat ben maalesef ki Bane Günlükleri'ni okumadım... O yüzden karakterleri derinlemesine tanıma şansı bulduğum için çok sevindim. Şimdiden söylüyorum, Matthew Fairchild'ın The Last Hours'taki favori karakterlerimden biri olacağına hiç ama hiç şüphem yok. Hikayenin ilerleyişini de oldukça başarılı buldum. Kısacası bu en sevdiğim hikayelerden biri oldu kitapta. </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #e06666;"><b>PUAN:</b></span> 5 / 5 </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://pbs.twimg.com/media/EDFpFoPXUAszsof.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://pbs.twimg.com/media/EDFpFoPXUAszsof.jpg" width="240" /></a><b><span style="color: #e06666;"></span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #e06666;"><b><span style="color: #e06666;"><br /></span></b></span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #e06666;"><b><span style="color: #e06666;"><br /></span></b></span></b></div>
<b><span style="color: #e06666;">Every Exquisite Thing: </span></b>Bu hikaye de 1901 Londra'sında geçiyor ve Jem'den ziyade Cecily ve Gabriel'in çocuğu Anna Lightwood'u baz alıyor. Hikaye Anna'nın kendini bulması konusu etrafında şekilleniyor. Yine bu hikayede TLH serisinin birçok karakterine rastlamaya devam ediyoruz; Anna'nın kardeşi Christopher, James ve Lucie Herondale, Matthew, Sophie ve Gideon'un oğlu Thomas Lightwood gibi karakterler hikaye boyunca bize eşlik ediyor. Anna'nın kendini bulma hikayesi beni gerçekten etkiledi. Kendisi genderqueer bir karakter ve 1901 gibi bir yılda kendi kimliğini yaşama savaşı veriyor Gölge Avcıları gibi tutucu bir topluluk içinde. Çok sevdiğim bir karakter oldu Anna da. TLH'de neler yaşayacağını okumaya sabırsızlanıyorum!!<br />
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #e06666;"><br /></span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #e06666;">PUAN: </span></b>5 / 5 </div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<b style="text-align: left;"><span style="color: #e06666;">Learn About Loss:</span></b><span style="text-align: left;"> 1936 yılında geçen bu hikayede Jem'in bilgi arayışı devam ediyor. Karşımıza yeni karakterler çıkmıyor bu hikayede fakat eskilere bolca atıfta bulunulduğunu görüyoruz. Bu yılda artık Will 75 yaşında ve sağlığı da pek iyi değil. Bu yüzden Jem'in geçmiş günlere olan özlemini okuyoruz bir yandan da hikaye boyunca. Oldukça duygusal bir hikayeydi, zaten kitapta Will'in adını gördüğüm her an gözlerim dolup durduğu için bu hikayede duygulanmamam imkansızdı.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #e06666;">PUAN:</span></b> 4 / 5 </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="color: #e06666;"><b>A Deeper Love: </b></span>1940 Londra'sında geçen bu hikayede Jem, kayıp Herondale hakkında bilgi almaya çalışırken bir Peri tarafından öldüresiye yaralanır. İkinci Dünya Savaşı zamanları olduğu için o dönemde Tessa da Londra'da hemşirelik yapmaktadır çünkü Will'in ölümünden sonra kafasını dağıtmak adına böyle bir yol bulmuştur. Jem yaralandıktan sonra Catarina Loss ile kurtarabildikleri kadar insan kurtaran Tessa'nın yanına yardım istemeye gelir. Hikaye boyunca Kardeş Zachariah'ın iyileştirilme sürecini okuyoruz bu yüzden. Bu benim için ortalama bir hikayeydi. Ben Jessa ikilisinden pek hazzetmiyorum çünkü Tessa'yı gerçekten hiç sevmiyorum. Jem'e bayılsam da Tessa'nın varlığı hikayeyi benim için ilgi çekici olmaktan çıkardı.</div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #e06666;"> PUAN:</span></b> 3.5 / 5 </div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://vignette.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/1/10/CJ_Flowers%2C_Celine.jpg/revision/latest/top-crop/width/360/height/450?cb=20161103084653" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://vignette.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/1/10/CJ_Flowers%2C_Celine.jpg/revision/latest/top-crop/width/360/height/450?cb=20161103084653" width="256" /></a><b><span style="color: #e06666;">The Wicked Ones: </span></b>Kayıp Herondale'in izine nihayet ulaşan Kardeş Zachariah 1989 yılında Paris'tedir. Bu Herondale'i kendiyle gelmeye ikna etmeye çalıştığı esnada yine Paris Gölge Market'inde sürpriz bir isimle karşılaşır; Céline Montclaire. Céline, Jace'in annesi. Tabii o zaman yalnızca 17 yaşında bir genç kız. Valentine'ın kurmakta olduğu Çember'in üyelerinden biri olan Céline, Valentine'ın istediği bir görevi yerine getirmek için Stephen Herondale ve Robert Lightwood ile birlikte Paris'e gelmiştir. 17 yaşındayken de Stephen'a aşık olan Céline kendini şanssız hissetmektedir çünkü Stephen o esnada Amatis Graymark ile evlidir. Hep güçsüz ve yetersiz görülen Céline, Valentine'ın davetiyle Çember'e gücünü ispat etmek için üye olmuş olsa da bu yeni kurulan topluluk hakkında şüpheleri de vardır. Kısacası bu hikaye de bir nevi Céline'in kendini bulma çabası diyebiliriz. Jace'in anne ve babasını biraz da olsa tanımış olmak güzeldi fakat Céline'i pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Yine de Jace'in aile geçmişini öğrenmiş olmamız açısından gerekli bir hikayeydi bu bana göre. </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #e06666;"><b>PUAN: </b></span>3.5 / 5 </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #e06666;">Son of the Dawn:</span></b> 2000 yılında New York'ta geçen bu hikayede New York vampir klanının en önemli üyelerinden biri olan Raphael Santiago, Kardeş Zachariah'tan şehre yapılacak yin fen sevkiyatını durdurmak için yardım ister. Malum Jem yin fen'den çok çekmiş olduğu için Raphael'e yardım etmeyi kabul eder. Fakat şehre sevkiyat için gelecek gemide yalnızca yin fen yoktur, bir çocuk da vardır; Jace Wayland. O zamanlar henüz Michael Wayland'ın çocuğu olarak bilinen Jace, babası olarak bildiği Michael Wayland öldükten sonra (aslında Michael Wayland'ın yerini alan Valentine kendi ölümünü tezgahladıktan sonra demek daha mantıklı olur) tek başına kalır. Bunun sonucunda da Wayland'ın eski parabataisi olan Robert Lightwood Jace'i New York Enstitüsü'ne almaya karar verir. Hikaye yarısından itibaren Jace dahil olunca benim için çok daha güzelleşti. Daha 9 yaşında olan Jace'in Lightwood'ların arasına katılması, onlarla yavaş yavaş bağ kurmaya başlamasını okumak kalbimi eritti. Hele ki Jace'in Lightwood ailesinin sanki bir evcil hayvanmışçasına ona yeni bir isim vereceğini düşünmesi beni o kadar üzdü ki. "Babam bana Jonathan derdi ama siz isterseniz Christopher diyebilirsiniz." dediği bölümde ağlamamak için zor tuttum kendimi. Yine Jace'in daha 9 yaşındayken dahi muazzam bir savaşçı olması ve her yaşta harika bir mizah anlayışına sahip olması beni çokça gülümsetti. Jace'in yanında Izzy ve Alec'in küçüklüğünü okumak da çok sevimliydi. </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #e06666;"><b>PUAN:</b></span> 4 / 5 </div>
<br />
<a href="https://66.media.tumblr.com/fded77cca6972ef3e048999b2179da9d/tumblr_pahhq1VnQ51spw8l3o1_500.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="adricarrollart:
“Happy Father’s Day ”
So adorable! Lightwood-Banes!" border="0" height="290" src="https://66.media.tumblr.com/fded77cca6972ef3e048999b2179da9d/tumblr_pahhq1VnQ51spw8l3o1_500.jpg" width="400" /></a><b><span style="color: #e06666;">The Land I Lost:</span></b> 2012'de geçen bu hikayede Alec Lightwood'a odaklanıyoruz. Gölge Avcıları ve Aşağıdünyalılar arasında kurulan ittifakın en önemli ismi olan Alec, New York'ta işleri büyük çoğunlukla yoluna koymuştur. Fakat Çember üyeleri ile yaşanan iç savaş sonrası dünyada birçok enstitüde işler istenen şekilde yürümemektedir. Bu enstitülerden biri de Buenos Aires'tedir. Öte yandan kayıp Herondale'i aramaya devam eden Tessa ve artık Sessiz Kardeş olmayan Jem, Buenos Aires Gölge Market'inde bir ipucu bulurlar fakat Alec'in yardımına ihtiyaçları vardır. Dolayısıyla Alec onlara yardım etmek ve şehirdeki Aşağıdünyalılar'ın durumunu gözlemlemek için Buenos Aires'e gider. Hikayede BOLCA BOOLCA Malec görüyoruz. Ahh kalbim kaldırmıyor bu çiftin harikalığını! Magnus, Alec ve evlat edindikleri oğulları minik büyücü Max'in mutlu yuvasını okumak O KADAR GÜZELDİ Kİ! Alec'in Ölümcül Oyuncaklar serisinin başındaki özgüvensiz halinden kendine tamamen güvenen ve kontrolü eline alan haline dönüşmesini izlemek harikaydı benim için ve bu hikayede de Alec'in o yeni ve güçlü kişiliğini iyice okuma şansı buluyoruz. Biliyorsunuz ki Malec'in bir tane daha çocuğu var, Gölge Avcısı olan Rafael. İşte Alec gittiği bu Buenos Aires görevinde Rafael'le de karşılaşıyor! İkisi arasında kurulan bağı, Rafael'in davranışlarını ve Magnus'un fotoğrafını görür görmez Magnus'a vurulmasını, Max'in tatlı bir minnoş olmasını, Malec'in babalığını ve harika ilişkisini O KADAR ÇOK SEVDİM Kİ. Ayrıca hikayede bolca yer kaplayan New York vampir klanının başı Lily Chen'e de bayıldım! Onun Jem'e taktığı lakapları okurken o kadar eğlendim ki, Brother Snackhariah nedir Allah aşkına dfjkfl. Cidden size ne yazsam bu hikaye hakkında düşüncelerimi aktarmak için yetersiz kalacak, çok eminim. The Land I Lost en ama en en en sevdiğim hikaye oldu bu kitaptaki. Ben içimdeki bu Malec aşkını dizginleyemiyorum!<br />
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #e06666;">PUAN: </span></b>5 / 5 </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #e06666;">Through Blood, Through Fire: </span></b>Tessa'nın Jem ile kayıp Herondale'in izini bulmaya çalıştığı bu hikaye 2012'nin Los Angeles'ında geçiyor. Her yerde Herondale soyuna dair bir bilgi kırıntısına rastlamaya çalışan bu ikilinin bilgi arayışını okuyoruz yine. Hikayede Kit'in annesi Rosemary'nin geçmişi hakkında bilgi almış olmamız beni sevindirdi çünkü biliyorsunuz ki Queen of Air and Darkness'ta da kesinleştiği üzere Kit, peri ırkının İlk Varis'inin soyundan çıkmıştı. Ben Kit'in periler ile bağlantısını pek çözememiştim o yüzden bu hikayeyi okumak aradaki bağı net bir şekilde algılamamı sağladı. Genel olarak Tessa odaklı bir hikaye olduğu için yine pek sevemedim bu hikayeyi, sadece Kit'in annesinin geçmişini öğrenmek açısından faydalıydı. Kitaptaki en sevmediğim hikaye bu oldu o yüzden.</div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #e06666;">PUAN:</span></b> 3 / 5 </div>
<br />
<a href="https://i.pinimg.com/564x/da/a6/f6/daa6f60d6cab0038e5a0ea4c46efe9a4.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://i.pinimg.com/564x/da/a6/f6/daa6f60d6cab0038e5a0ea4c46efe9a4.jpg" width="320" /></a><b><span style="color: #e06666;">The Lost World: </span></b>2013 yılında geçen bu hikayede Ty'ın Scholomance'deki günlerini okuyoruz. Hatırlarsınız ki Ty'ın Hava ve Karanlık Kraliçe'sindeki Livvy'i hayata geri döndürme çabası başarısız olmuş fakat Livvy'nin hayaleti Ty'a bağlanmıştı. Dolayısıyla Ty Scholomance'teki günlerini Livvy'nin hayaletiyle birlikte geçiriyor. Ty'ın her zamanki bilimselliğiyle Livvy'nin hayaletinin neler hissedip hissetmediğine dair deneyler yaptığını görüyoruz. Ty ve Livvy benim çok ama çok sevdiğim karakterler ve son kitapta Livvy'nin olmayışı ciğerimi dağlamıştı. O yüzden, hayalet olarak da olsa, Livvy'nin geri dönmesi beni mutlu etti. Bir yandan da hikayede Tessa'nın Jem'le olan çocuğu Mina'yı doğurmasını okuyoruz. Jem'i babalık heyecanıyla okumak gerçekten çok güzeldi, Jem seni çoooook ama çok seviyorum ama Tessa'dan gerçekten hoşlanmıyorum. Keşke Will ve Jem birlikte olsaydı sfdsjjf. Ayrıca hikayede ilk kitabı 2022'de yayınlanacak The Wicked Powers serisine de hazırlık yapılıyor özellikle de Livvy'nin hayaleti üzerinden. Bu seride Ty, Kit, Dru, Ash ve muhtemelen Livvy'nin hayaletini okumak için sabırsızlanıyorum, bir an önce 2022 gelsin lütfen!<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #e06666;"><b>PUAN:</b></span> 4.5 / 5 </div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://66.media.tumblr.com/72be5f6c705245773ff12ececb552d1f/tumblr_psp0v2Tzho1vpd6ugo1_400.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://66.media.tumblr.com/72be5f6c705245773ff12ececb552d1f/tumblr_psp0v2Tzho1vpd6ugo1_400.png" width="256" /></a></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #e06666;">Forever Fallen: </span></b>Son hikayemiz olan Forever Fallen 2013 yılında geçiyor. Jessa'nın çocuğu olan Mina güzelce büyümeye devam ederken bir yandan da Kit'in bu aileye alışmaya çalışmasını görüyoruz. Bizim minnoş Kit'imizi Jessa'nın kanatları altına alması harikaydı! Onlarla birlikte yaşamayı, hatta Mina'ya ağabeylik yapmayı öğrenen Kit kalbimi eritti. Hikayenin bir de korkutucu tarafı var. Hava ve Karanlık Kraliçesi'nden hatırlayacağınız üzere Jemma bir süreliğine alternatif bir dünya olan Thule'a gitmişti. Bu alternatif zamandan dönerken ise farkında olmadan Jace'in Thule'daki kötü versiyonu ile Sebastian'ın oğlu Ash'i de kendi zaman dilimlerine getirmişlerdi. İşte hikayede Thule Jace'inin, yani Janus'un, gelecekteki kötücül planlarını da okuyoruz. Thule'da Clary'i kaybetmiş olan Janus, bu dünyada Jace'in yerine geçmeyi planlıyor. Muhtemelen The Wicked Powers serisinde de ele alınacak bu olay. Buna korkutucu taraf dedim çünkü gerçekten Clace'in başına bir şey gelmesinden deli gibi korkuyorum. Malum, Cassandra cani bir insan. Hiç düşünmeden ve acımadan bu dünyayı bize tanıtan Clace çiftini harcayabilir diye oldukça endişeliyim. Bırak da şu çocuklar bir mutlu mesut yaşasın ne olur ya... Janus'un varlığına rağmen Jem'in mutlu ailesini, Kit'i ve Mina'yı okumak çok güzeldi bu hikayede. Jem'in babalığını umarım ki gelecek kitaplarda çok daha fazla okuyabiliriz.</div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #e06666;">PUAN:</span></b> 4 / 5 </div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
Hikayelere verdiğim puanı topladığımızda kitaba puanım 4.15 gibi bir şey çıkıyor. Hikaye koleksiyonu bir kitap olarak Gölge Avcısı Akademisi'nden Hikayeler daha başarılıydı bana göre ama Ghosts of the Shadow Market de okuması çok zevkli, duygu dolu ve kalp ısıtan bir kitaptı. Kitapla ilgili tek hayal kırıklığım Will'i daha fazla okuyamamış olmak oldu. Umarım ki Will özlemimizi yeni çıkacak olan The Last Hours serisinde bolca giderebiliriz. Chain of Gold'un çıkmasını heyecanla bekliyorum.<br />
<br />
Kitap Türkçe'ye Artemis Yayınları tarafından çevrilecek yine, Instagram hesabında gördüğüm kadarıyla şu an bir başka Cassie kitabı olan The Red Scrolls of Magic ile birlikte çevirideymiş. Umarım ki en kısa zamanda çıkar ve herkes Gölge Avcıları dünyasına dönüş yapma şansına ulaşır. Beklemek istemiyorsanız e-book olarak okuyabilirsiniz kitabı, Cassie'nin kitaplarında kullandığı dil çok zorlayıcı olmadığı için kolaylıkla anlayabilirsiniz diye düşünüyorum.<br />
<br />
Bir başka yorumda görüşmek üzere, hoşça kalın! :) <br />
<div style="text-align: left;">
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-crbVyJtvUVc/Vmchs3w7W7I/AAAAAAAABkA/IDIV8W-ex7AM0NuhxoSkr251XRIoVMSrwCPcBGAYYCw/s1600/4puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="126" data-original-width="447" height="90" src="https://1.bp.blogspot.com/-crbVyJtvUVc/Vmchs3w7W7I/AAAAAAAABkA/IDIV8W-ex7AM0NuhxoSkr251XRIoVMSrwCPcBGAYYCw/s320/4puan.png" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px;"><br /></span></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-92076962142391407792020-02-01T20:21:00.000+03:002020-02-01T20:22:45.844+03:00Asi (Efsane #4) - Marie Lu / Yorum <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://66.media.tumblr.com/b20263440187aeb006e41315b88d14e6/tumblr_o8mw879dlm1syh78to1_400.png" imageanchor="1" style="clear: right; display: inline !important; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0001842502001-1.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0001842502001-1.jpg" width="204" /></a></div>
<div>
<div style="text-align: center;">
Efsane’ye saygı gösterin.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Deha’yı yüceltin.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Şampiyon’u övün.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Ancak hiçbir zaman</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Asi’yi küçümsemeyin.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Eden Wing senelerce abisinin gölgesinde yaşamıştı. Ross City’deki üniversitenin en iyi öğrencisi ve mucidi olmasına rağmen, çoğu kişi onu Daniel Wing’in kardeşi olarak tanıyordu. Daniel on yıl önce, Day ismiyle biliniyordu. Cumhuriyet’i kurtaran, devrime öncülük eden çocuktu. Ancak Day bir zamanlar olduğu kahraman değildi artık. Bugünlerde bütün dünyadan saklanıp geçmişini geride bırakmak istiyordu. Tek önemsediği, Eden’ı güvende tutmaktı. Hayatının aşkı June’u geride bırakmak zorunda kalsa bile… Cumhuriyet’ten ayrıldıkları günden bu yana geçirdikleri değişimi kabul etmekte zorlanan iki kardeşin karşısına yeni bir tehlike çıkacak ve aralarını açacaktı. Eden çok geçmeden kendini Ross City’nin karanlık sokaklarında bulacak ve orada kendini öylesine kaybedecekti ki, zamanında bir milletin kahramanı olarak görülen abisi bile onu kurtaramayacaktı.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Asi, hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmayan güçlü bir yazarın kaleme aldığı muhteşem bir roman. Marie Lu yazdığı her kitapta okuru kendine âşık eden büyülü bir yazar. </div>
<div style="text-align: center;">
- Tahereh Mafi, Bana Dokunma serisinin çoksatan yazarı</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Gizem, yardımlaşma ve sevgi temalarının işlendiği bu hikâye Efsane hayranlarını ve yeni okurları muhteşem bir dünyaya davet ediyor. Ayrıcalık ve denetim üzerine işlediği hikâyeyi kolayca günümüzdeki olaylarda da görebiliriz.</div>
<div style="text-align: center;">
- Publishers Weekly</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı:</b> 360</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı:</b> 2019</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Orijinal Adı: </b>Rebel</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sırası: </b>4 / 4 </div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı: </b>4,17 / 5</div>
</div>
<div style="text-align: center;">
_________________________________________</div>
<br />
Herkese merhaba! Umarım herkes güzel bir tatil geçiriyordur / geçirmiştir. Yeni başlayacak okul döneminizde hepinize başarılar dilerim! :) Giriş kısmını fazla uzatmadan kitap yorumuma geçmek istiyorum.<br />
<br />
Bu yazıda çok sevilen Efsane serisinin son kitabı olan Asi'yi yorumlayacağım. Tüm seriyi okusam da bloga yalnızca Deha'nın yorumunu girmişim. Eğer ona da göz atmak isterseniz sizi <b><a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2014/11/deha-marie-lu-yorum.html">şöyle</a> </b>alalım :)<br />
<br />
<a href="https://66.media.tumblr.com/b20263440187aeb006e41315b88d14e6/tumblr_o8mw879dlm1syh78to1_400.png" imageanchor="1" style="clear: right; display: inline; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="266" data-original-width="400" height="212" src="https://66.media.tumblr.com/b20263440187aeb006e41315b88d14e6/tumblr_o8mw879dlm1syh78to1_400.png" width="320" /></a>Kitap serinin son kitabı olan Şampiyon'un epilog bölümünden birkaç ay sonra geçiyor. Hatırlamıyorsanız hatırlatayım; bu epilog kısmında hafızasını kaybetmiş olan Day ile June on yıl aradan sonra bir tren istasyonunda karşılaşıp yeniden tanışıyorlardı. İşte Asi bu olayın birkaç ay ilerisinde Antarktika isimli bir ülkede geçiyor. Day ve kardeşi Eden, Cumhuriyet'te olan bitenlerin ardından Day'in de hafızasını kaybetmesiyle yeni bir yaşam kurmak için Antarktika denilen bu yeni ülkeye yerleşmişlerdir. Her şeyin görünürde muazzam işlediği bu ülkede vatandaşların tabi olduğu seviye sistemi diye bir sistem vardır. Bu sisteme göre davranışlarına göre insanlar puan kazanıp/kaybederek seviye yükseltme/düşürme konseptine bağlı bir hayat sürdürmektedirler. Vatandaşların oldukları seviyeye göre ise hayat standartları değişmekte ve kullanabilecekleri hizmetler farklılaşmaktadır; örneğin seviye 7'nin altında bulunan bir vatandaş toplu taşıma kullanma hakkına sahip değildir. Ülkenin Altşehir diye bilinen bölgesinde ise seviyesi çok düşük, hatta seviye 0 mensubu olan, insanlar yaşamaya çalışmaktadır. Bu düşük seviyelerden yükselmek içinse vatandaşlar için imkansız denecek kadar zordur. Bunun aksine, oldukça lüks teknolojiyle donatılmış yüksek gökdelenlerin olduğu bölgelerde ise insanlar refah içinde yaşamakta ve Altşehir'de olan bitenle hiç ilgilenmemektedirler. Mükemmel görünen bu sistem ve dünya aslında, her distopyada olduğu gibi, içinde çok büyük toplumsal sıkıntılar barındırmaktadır.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcSahnWNc3ezNzUw5yAzqc9z-gbmLvyl8QXHoRMhfSVNGqGgIq8i" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="400" src="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcSahnWNc3ezNzUw5yAzqc9z-gbmLvyl8QXHoRMhfSVNGqGgIq8i" width="306" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Day ve Eden.</td></tr>
</tbody></table>
Gelelim karakterlerimize. Kitap iki kişinin bakış açısından anlatılıyor; Eden ve Day. Eden artık<br />
21 yaşında bir üniversite öğrencisidir. Oldukça zeki bir karakter olan eden çok küçük yaşta yaşadıkları şehir olan Ross City'nin en parlak öğrencilerinden biri olmayı başarmıştır. Kitabın geçtiği zaman diliminde ise Eden, yüksek lisansını bitirmek üzeredir ve mezuniyetinin ardından Cumhuriyet'e staj yapmak için geri dönecektir. Öte yandan Day ise artık 27 yaşında bir yetişkindir. Şampiyon'da yaşadığı hafıza kaybının etkileri hala sürmekte ve zaman zaman hafıza sorunları yaşamaktadır. Fakat buna rağmen Antarktika'nın önemli bir kurumu olan AİT'te oldukça başarılı bir ajan olmayı başarmıştır. Şehrin kötüleriyle savaşan Day bir yandan da kardeşini korumak adına elinden gelen her şeyi yapmaktadır.<br />
<br />
Eden, kitabın adından da anlaşılabileceği üzere, asi bir karakter. Çok akıllı olan bu karakterimiz kendi hazırladığı bir güç motorunu denemek adına Altşehir'de düzenlenen ve yasa dışı olan drone yarışlarına katılmaya karar veriyor bir arkadaşının da aracılığıyla. Amacı yalnızca tasarladığı aletin işlerliğini ölçmek ve Altşehirli arkadaşı Pressa'ya yarışı kazanarak maddi yardımda bulunmak olan Eden birden kendini hiç beklemediği kadar karışık ve tehlikeli olaylar silsilesi içinde buluyor. Başarılı ajan Day'in ise kardeşini tehlikeden korumak için verdiği mücadeleyi okuyoruz kitap boyunca.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-gLyeoXDUGH8/XjWvDaoTs_I/AAAAAAAADmA/ykF7SjL6gKkGi8q_zJGESeSXfdpgJ2pPACLcBGAsYHQ/s1600/7442548b-380b-4cd3-a001-2cbfd7e08531.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; display: inline !important; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1080" data-original-width="1080" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-gLyeoXDUGH8/XjWvDaoTs_I/AAAAAAAADmA/ykF7SjL6gKkGi8q_zJGESeSXfdpgJ2pPACLcBGAsYHQ/s320/7442548b-380b-4cd3-a001-2cbfd7e08531.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Epsilon Yayınları Instagram hesabından.</td></tr>
</tbody></table>
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-gLyeoXDUGH8/XjWvDaoTs_I/AAAAAAAADmA/ykF7SjL6gKkGi8q_zJGESeSXfdpgJ2pPACLcBGAsYHQ/s1600/7442548b-380b-4cd3-a001-2cbfd7e08531.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a><a href="https://1.bp.blogspot.com/-gLyeoXDUGH8/XjWvDaoTs_I/AAAAAAAADmA/ykF7SjL6gKkGi8q_zJGESeSXfdpgJ2pPACLcBGAsYHQ/s1600/7442548b-380b-4cd3-a001-2cbfd7e08531.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a>Geçen sene Goodreads'te dolaşırken benim de çok sevdiğim bir seri olan bu serinin dördüncü kitabının çıkacağını öğrenip oldukça heyecanlanmıştım. Sonradan kitabın ana karakterleri arasında June olmadığını görünce hevesim kaçmıştı çünkü June benim en güçlü bulduğum kadın karakterlerden birisi. Neyse, yine de heyecanım sönmemişti tabii. Pegasus Yayınları'nı kitapla ilgili herhangi bir haber almak adına sürekli takip ediyordum fakat bir türlü hiçbir şey yayınlamıyorlardı. Sonra bir gün internette kitap alışverişi yapmak için gezinirken ne göreyim; kitap yayınlanmış bile! Haber alamamamın sebebi kitabın Pegasus'tan değil Epsilon'dan yayınlanmasıymış meğerse. Epsilon'dan yayınlanmış olması bazı açılardan iyi olsa da bazı açılardan kötü olmuş bence. Kötü olmasının sebebi Pegasus baskılarıyla kitaplıkta yan yana biraz uyumsuz durması. İyi olması da Pegasus kitaplarına göre çok daha ulaşılabilir bir fiyata sahip olmasından kaynaklı. Ayrıca uyumsuz olmasını yok sayarsak kitabın baskısı gayet kaliteli; cildi, dış kapağı özenle hazırlanmış. Kitaplıkta uyumsuz durmasının bir sebebi de belki de kitabın orijinal kapağıdır, çünkü Epsilon orijinal görseli kullanmış tamamen. Kapak diğer üç kitabın kapağına kıyasla kötü olmuş bana kıyasla, ama orijinal hali bu olduğu için Epsilon'a faturayı kesmek pek anlamlı değil. Kitabın görsel kalitesi bakımından pek sıkıntım yok o yüzden. Fakat kitapta göze çarpan yazım hataları cidden fazlaydı, umarım bir sonraki baskılarda düzeltilir bu durum.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://storage.googleapis.com/fierce-reads-production/uploads/images/Eden.original.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://storage.googleapis.com/fierce-reads-production/uploads/images/Eden.original.png" width="262" /></a></div>
Karakterlere gelelim. Eden son zamanlarda okuduğum en ergen ötesi ergen karakter olabilir. Efsane serisinin çoğu detayını unuttuğum için Asi'yi okurken Eden'ı 15-16 yaşlarında sanıyordum. Kitabı bitirdikten sonra bir baktım ki çocuk 21 yaşındaymış. O kadar gereksiz kaprisli yazılmış bir karakter ki okuduğum ilk 100 sayfa boyunca "Biz şu an ne okuyoruz, bunu cidden Marie mi yazmış?" diye hayretler içerisindeydim. Davranışlarını hangi bakış açısıyla yorumlarsanız yorumlayın çoğu hareketi bir mantığa oturmuyor. Kendisi gerçekten zeki birisi ve kendisi olarak tanınmak istiyor, biri onu sokakta görüp tanıyınca "Aaa bakın bu Eden Bataar Wing!" desin istiyor "Bakın bu Day'in kardeşi." değil. Abisinin kahramanlıklarının gölgesine kalmış olmak sinirini bozuyor, hak verilebilir bu düşünceye. Kendisi ülkenin en zeki öğrencilerinden biri olmasına rağmen hala Day ile birlikte anılıyor adı, bu durumun can sıkıcı olabileceğini kabul ediyorum. Ama Eden'cım, canım, neden yalnızca abine karşı gelmiş olmak için saçma hareketler yapıyorsun be güzelim. Day'in tek amacı kardeşini korumakken Eden sürekli yapabildiğini göstermek adına kendini tehlikeye atıyor, Day gelip arkasını topladığında da Day'e kızıyor. E sürün o zaman çocuğum ne diyeyim ben sana. İlk 100 sayfa sürekli böyle geçti diyebilirim. Fakat sonradan Eden biraz aklını başına topladı ve 21 yaşına yakın bir insan gibi davranmaya başladı. Ayrıca kitabı okudukça aslında Day kadar Eden’ın da aşamadığı geçmişiyle uğraştığını anladık ve bu bazı noktalarda ona hak vermemizi sağladı. (Yalnızca BAZI noktalarda ama...) İşte bu noktadan itibaren Eden daha sevilebilir bir karakter oldu diyebilirim. Ama uyarıyorum, ilk birkaç bölümü okurken muhtemelen sinir krizi geçirerek Eden'a "SEN NEDEN BÖYLESİN!!?!?!" diye bağırmak isteyeceksiniz. Bilemiyorum, belki de sorun bendedir arkadaşlar. Gençlik krizinde herkese çatmaya hazır karakterleri okuyamayacak kadar yaşlandım belki de :( Ayrıca Eden ve arkadaşı Pressa'nın ilişkisi de okuması eğlenceli bir faktördü bence. İlişkilerinin ilerleyeceği yönü tahmin etmek zor olmasa da kitaba nahif bir romantizm kattığını düşünüyorum bu ikilinin.<br />
<br />
<a href="https://storage.googleapis.com/fierce-reads-production/uploads/images/Day.original.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://storage.googleapis.com/fierce-reads-production/uploads/images/Day.original.png" width="263" /></a>Day'e dönelim, ya da kitap boyunca kullandığı isim olan Daniel'a. Karşımızda Efsane serisinde olan uçarı Day yok artık. Daniel Altan Wing 27 yaşında ve Antarktika'nın en çok tanınan ajanı. Çok daha oturaklı bir kişiliğe sahip, ve daha önce hiç görmediğiniz kadar korumacı. Eden’ı neredeyse kaybetmiş olmanın travmasını hala atlatamamış olduğu için kardeşini uçak sinekten dahi korumak istiyor. Bir yandan da hala kendi travmalarıyla uğraşıyor tabii ki. Ailesinin kaybı, yaşadığı onca zorluk, hafızasını kaybetmesiyle zihninde oluşan onca boşluk, June’un hayatında olmaması gibi konular onu kabuslarında rahat bırakmıyor. Bunlara rağmen önceki kitaplardan da aşina olduğumuz atikliğini ve cesurluğunu kullanarak tanınan ve yetenekli bir ajan olmayı başarmış ve bu sayede kardeşiyle birlikte oldukça rahat bir yaşam sürüyorlar. Birkaç ay önce June ile tekrar yollarının kesişmesi sayesinde hayatında eksik olan şeyin June olduğunu anlamış olması onu yeni bir çıkmaza sürüklüyor ve acaba June ile duygularımız karşılıklı mı diye kendini yiyip bitiriyor. Day’in bu düşüncelerini okumak benim için çok sevimliydi. June’un yakınlarında yine 15-16 yaşlarında bir çekingen gence dönüşmesi ve duygularının on yıl sonra bile hala taze olması biz June ve Day hayranları için okuması oldukça nostaljik ve duygulandırıcı şeyler diye düşünüyorum. Day genel olarak sevdiğimiz Day gibiydi işte, sadece biraz daha olgunlaşmış ve kafası karışık halde okuduk onu. Gibiydi diyorum çünkü neden tamamen beklediğim Day’i bulamadığımı birazdan açıklayacağım.<br />
<br />
<a href="https://storage.googleapis.com/fierce-reads-production/uploads/images/June.original.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://storage.googleapis.com/fierce-reads-production/uploads/images/June.original.png" width="263" /></a>Gelelim June’a. June her ne kadar kitabın ana karakteri olmasa da kitapta yine etkin bir rol oynuyor. Cumhuriyet’te yüksek rütbeli bir komutan olan ve Seçmen Anden’i koruyan June, Seçmen ile birlikte ziyaret amaçlı Cumhuriyet’ten Antarktika’ya geldiği için Day ile görüşme şansı buluyor. Biz de bundan ötürü bol bol June içeren sahne okuyoruz. Olayları onun bakış açısından okuma şansımız olmadığı için neler düşündüğünü veya hissettiğine dair bir şeyler öğrenemiyoruz çoğunlukla kitapta. Efsane serisini okurken June’un zeka dolu tespitlerini, insanları tek bakışla analiz etme yeteneğini okumayı sevmiştim ben. Bu kitapta bunu bulamayınca doğal olarak kitabın değeri benim gözümde düştü. Yine de June’un Day ile olan diyaloglarını ve ilişkisini okumak güzel bir nostaljiydi benim için. Ayrıca June'un abisini, Day'i ve Şampiyon'un epilog kısmında bahsedildiği üzere çok sevdiği köpeği Ollie'yi kaybetmesine ve ülkesinin koskocaman bir değişimden geçmesine rağmen sapasağlam ve güçlü bir kadın karakter olarak hayatına devam etmeyi başarmış olması beni çok sevindirdi kitabı okurken. <b><span style="color: #741b47;">We stan a mighty queen!!</span></b><br />
<br />
<a href="https://i.pinimg.com/originals/21/7a/aa/217aaa50aac45962cc2a5b80d51998c8.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a><a href="https://i.pinimg.com/originals/21/7a/aa/217aaa50aac45962cc2a5b80d51998c8.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://i.pinimg.com/originals/21/7a/aa/217aaa50aac45962cc2a5b80d51998c8.jpg" width="313" /></a><br />
<br />
Neden beklediğim Day’i veya June’u bulamadım peki? Çünkü kitap bize bu karakterlerin kendisini değil pek de başarılı olmayan bir gölgesini sunmuş. Diğer üç kitapta yaratılan karakterlerinden uzak bir Day ve June portresi vardı Asi’de. Belki on yıl geçip büyüdükleri içindir bu durum. Yanlış anlaşılmasın, yeni June ve Day’i sevmediğimi söylemiyorum. Sadece alışık olduğumuz o karakterlerden farklı bir şekilde aktarıldıklarını söylüyorum. Yine de kitabın olay örgüsü içinde tutarlı bir karakter yapısına sahipti ikisi de. <br />
<br />
Kitaba cidden büyük beklentiyle başlamıştım. Başlamadan önce içimde hayal kırıklığına uğrayacağıma dair bir his vardı, sonuçta June baş karakter değildi, fakat bu his bile beklentimi düşürmek için pek yeterli olmamıştı. Dürüst olmak gerekirse Eden gibi gereksiz kaprisli bir karakterle karşılaşmak da ilk 100 sayfa boyunca kitaba ısınmamı pek kolaylaştıran bir faktör de değildi. Kitabın yarısına kadar böyle bir devam kitabına cidden gerek var mıydı diye sıkça sorguladım kendimi.<br />
<br />
Kitaba beklediğim kadar ısınamamamın bir sebebi de anlatılan bu yeni dünyanın, yani Antarktika ülkesinin, işleyiş sisteminin biraz üstünkörü anlatılmış olmasıydı. Black Mirror esintileri gördüğüm (The Nosedive bölümüne çok benzettim ben) bu dünya çok daha ilgi çekici şekilde aktarılabilirdi diye düşünüyorum. Bunun yerine çat diye kendimizi bu dünyada geçen bir isyanda bulduk yine. Genel olarak olaylar da gereğinden fazla hızlı yaşandı bence. Buna rağmen akıcı ve merak uyandırıcı bir olay örgüsü de var kitabın. Bu durum kitabın hızlıca okunmasını sağlıyor ve bence bir avantaj. Sadece olaylar ve anlatılan dünyanın okuyucuya gereksiz hızlı aktarılması yine benim için kitabın değerini düşüren bir durum oldu.<br />
<br />
Şimdi yazı boyunca kitabı yerden yere vurdum gibi oldu, biliyorum. Kesinlikle ama kesinlikle Asi kötü bir kitap değil. Tek başına yayınlamış veya başka bir serinin ilk/devam kitabı olarak yayınlanmış olsa muhtemelen Asi benden çok daha olumlu bir yorum alırdı. Hayal kırıklığına uğramış olmamın nedeni kitabın Efsane gibi MUAZZAM bir serinin devam kitabı niteliğinde bize sunulmuş olmasıydı. İlk üç kitabın seviyesinin altında kalan bir kitap olmuş maalesef ki Asi. İlk üç kitapta olayların ve karakterler o kadar iyi işlenmişti ki Marie’ciğim maalesef ki bu kitapla kendi seviyesine pek<br />
yaklaşamamış :(<br />
<br />
<a href="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcT2IB2bLh_AD_L6VtvYEk0mu8EGua-JZwZNFapFrnTPTdKwoMH1" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcT2IB2bLh_AD_L6VtvYEk0mu8EGua-JZwZNFapFrnTPTdKwoMH1" width="320" /></a>Bana göre yetersiz olan bölümlerinden bahsettikten sonra biraz da kitapla ilgili neleri sevdiğime değineyim. Birincisi, bahsettiğim gibi, kitap çok akıcı. Sıkılmadan sayfaları çeviriyor ve bir sonraki sayfada nelerle karşılaşacağınızı merakla bekliyorsunuz. Ayrıca aksiyon dolu bir kitap, bu da okumayı eğlenceli bir hale getiriyor. İkincisi, Day ve Eden arasındaki abi-kardeş ilişkisi. Bu ikili Efsane serisinde çok fazla şeyin üstesinden geldi, bir sürü zorluğu geride bıraktılar birlikte. Şimdi ise ikisi de 20'li yaşlarda kocaman insanlara dönüşmüşler. Aralarındaki anlaşmazlıklar, çatışmalar, kavgalar ve bunlara rağmen ikisinin de birbirleri için ölesiye endişelenmesi ve birbirlerine kopmaz bir sevgiyle bağlı olmaları güzel bir şekilde işlenmişti. Her ne kadar Eden özellikle kitabın başlarında beni sinir etse de o sinir olduğum kısımlarda dahi Day ile ilişkilerini okumak hoşuma gitti. Bir diğer sevdiğim kısım ise Day ve June ilişkisi oldu tabii ki. Şampiyon'un çıldırtıcı finalinden ve kahredici epilog kısmından sonra bu ikiliyi yeniden birlikte görmek benim için gerçekten mutlu edici bir okuma serüveniydi. Şampiyon'un sonunda gözlerim akarcasına ağlamıştım, Day, June bebeğimin hayatından çıktığı için ağıtlar yakmıştım. Asi'de bu iki çok sevdiğim karakterin hikayesinin bir şekilde devam etmesi beni gerçekten çok duygulandırdı. Birlikte oldukları neredeyse her sahnede fangirl duygularım açığa çıkarak beni saçma sapan yüz ifadeleri yapmaya ve neşeli bir yunus gibi sesler çıkarmaya zorladı...<br />
<br />
<a href="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/hostedimages/1480409073i/21305629.png" imageanchor="1" style="clear: right; display: inline; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a><a href="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/hostedimages/1480409073i/21305629.png" imageanchor="1" style="clear: right; display: inline; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a><a href="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/hostedimages/1480409073i/21305629.png" imageanchor="1" style="clear: right; display: inline; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a><a href="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/hostedimages/1480409073i/21305629.png" imageanchor="1" style="clear: right; display: inline; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="249" src="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/hostedimages/1480409073i/21305629.png" width="320" /></a><a href="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/hostedimages/1480409073i/21305629.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a><a href="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/hostedimages/1480409073i/21305629.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a><a href="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/hostedimages/1480409073i/21305629.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a><a href="https://i.gr-assets.com/images/S/compressed.photo.goodreads.com/hostedimages/1480409073i/21305629.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a>Zayıf bulduğum tüm yanlarına rağmen yeniden June,Day ve hatta Eden'la buluşmuş olmak benim için oldukça güzel bir deneyim oldu. "Eee bu kadar yerdin, şimdi kitabı sevdiğini mi söylüyorsun?" derseniz haklısınız, ama benim bu seriye karşı çok büyük bir zaafım var maalesef ki. Seriye olan duygularım tamamen objektif bir puanlama yapmamı engelliyor. Asi, yazılmış olmak için yazılmış bir kitap. Yazılmasa muhtemelen bir şey kaybetmezdik. Ama eğer ki serinin bir hayranıysanız, üçüncü kitabın sonunda olan bitenler sizin için bir son olarak tatmin edici değilse Asi'yi okumak size eminim ki her şeye rağmen zevk verecektir. En son beş sene önce kapağını açtığım, çoğu detayını unutsam da karakterlerinin kalbimde özel bir yeri olan Efsane serisinin dünyasına Asi ile dönmek beni fazlasıyla nostaljik ve mutlu hissettirdi. Benim için Şampiyon muazzam bir kitaptı fakat finali bu harika seri için yeterli değildi gözümde. Karakterlerin yeni hayatlarına tanık olmak, hikayenin devam etmesi ve bu dünyaya son bir defa dönüş yapmak saydığım tüm şeylere rağmen zevk aldığım bir deneyim oldu benim için. Tek başına değerlendirildiğinde güzel bir kitap olsa da Efsane serisinin ortalamasının altında kalsa da Asi, Efsane dünyasına güzel bir veda kitabı olmuş. <br />
<br />
<br />
Kitabı okumazsanız çok şey kaybedersiniz diyemiyorum, kaybetmezsiniz çünkü. Ama eminim ki Şampiyon'un kapağını kapatan herkesin içinde senelerdir bir ukde vardı bu serinin sonuna dair. İşte o ukde ortadan kalksın, Şampiyon'un sonunda boğazınıza atılan o düğüm çözülsün istiyorsanız Asi size ilaç gibi gelecek. O çok sevdiğimiz haşarı, kendini bulmaya çalışan, isyankar June ve Day'e son bir kez daha vaktinizi ayırmalısınız bence, çok da pişman olacağınızı sanmıyorum.<br />
<br />
Kitabın sonuna doğru kitaba vermeyi düşündüğüm puan 3.5'tu. Fakat o son bölüm yok mu... Yine gözlerimi doldurmayı ve beni duygulandırmayı başardı Marie Lu. Bundan ötürü puanımı 4'e yükseltmeye karar verdim. <br />
<br />
Yazıma şu sözlerle son vermek istiyorum; June, benim akıllı kızım. Sana bu kitapla düzgün bir veda edebildiğim için gerçekten mutluyum. Hoşça kal, hayatım.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-zS2i0Tmy1Fo/XRAtO3rv46I/AAAAAAAAC0E/MzGGoSP1dv84XT7HfQ7Ey0DqnxZ4684_gCPcBGAYYCw/s1600/4puan.png"><img border="0" src="https://1.bp.blogspot.com/-zS2i0Tmy1Fo/XRAtO3rv46I/AAAAAAAAC0E/MzGGoSP1dv84XT7HfQ7Ey0DqnxZ4684_gCPcBGAYYCw/s320/4puan.png" /></a><br />
<br /></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-62642717341279747872020-01-29T20:09:00.002+03:002020-01-29T20:12:50.240+03:00Savaş Fırtınası - Victoria Aveyard / Yorum<div style="box-sizing: border-box; margin-bottom: 10px;">
</div>
<div>
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-msfzlFYyeFw/XjDuB-YybwI/AAAAAAAADkc/dy6LQMegoY0wvdlaGk-NVBT5H59hteukwCLcBGAsYHQ/s1600/images.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://1.bp.blogspot.com/-msfzlFYyeFw/XjDuB-YybwI/AAAAAAAADkc/dy6LQMegoY0wvdlaGk-NVBT5H59hteukwCLcBGAsYHQ/s320/images.jpg" /></a><div style="text-align: right;">
Yüksektepe sizin için savaşacaksa,” dedi başbakan, Tiberias’a bakıp, “Sizin de bizim için savaşmanız gerek.” Davidson’ın gözleri altın renginde parıldıyordu. Tiberias’Inkilerse kızıl alevler gibiydi. “Size kuzeyin alevi diyorlar, Majesteleri. Bize alevleri gösterin.”</div>
</div>
<div>
<div style="text-align: right;">
Sonra bana baktı.</div>
</div>
<div>
<div style="text-align: right;">
“Ve bize fırtınayı gösterin.”</div>
<div style="text-align: right;">
<br /></div>
</div>
<div style="text-align: right;">
Zaferin bir bedeli var!</div>
<div>
<div style="text-align: right;">
<br /></div>
<div style="text-align: right;">
Mare Barrow bunu, Cal’in ihanetiyle yerle bir olduğunda öğrenmiştir. Artık kalbini korumaya, Kızıllar ile Yenikanların özgürlüğünü kazanmaya ve Poyraz Krallığı’nı yok etmeye kararlıdır… Maven’ın başındaki taçtan başlayarak. </div>
<div style="text-align: right;">
Fakat hiçbir savaş yandaşlar olmadan kazanılmaz ve Mare, kendisini perişan etmiş oğlanı yenebilmek için kalbini kırmış bir başka oğlanla omuz omuza vermek zorunda kalacaktır. Cal’in Gümüş müttefikleri, Mare ve Kızıl Muhafızlar’la birleştiğinde yenilmez bir güç oluşturur. Ancak Mare’yi elde etmek isteyen Maven’ın gözü hiçbir şey görmeyecektir… önüne çıkan her şeyi ve herkesi yok etmesi gerekse bile.</div>
<div style="text-align: right;">
<br /></div>
<div style="text-align: right;">
Mare’nin, uğruna savaştığı her şey tehlikededir. Zafer, Gümüş krallıklarını devirmeye yetecek midir? Yoksa küçük şimşek kız sonsuza kadar sessizliğe mi mahkûm olacaktır? </div>
<div style="text-align: right;">
Victoria Aveyard’ın muhteşem serisinin son kitabında Mare tüm gücünü toplamak zorunda kalacaktır… Çünkü herkes sınanacaktır fakat herkes hayatta kalmayacaktır. </div>
<div style="text-align: right;">
“Serinin yeri yerinden oynatan son kitabında aksiyon tüm hızıyla devam ediyor.” </div>
<div style="text-align: right;">
- School Library Journal</div>
<br /><b><br /></b>
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı:</b> 672</div>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b>Baskı Yılı: </b>2018</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b>Orijinal Adı:</b> War Storm</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b>Seri Sırası:</b> 4 / 4</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 3.88 / 5 </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
_____________________________________________________________</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://media1.tenor.com/images/ff94a09688af8a9f8482ae86d68977dd/tenor.gif?itemid=14695121" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a><a href="https://media1.tenor.com/images/ff94a09688af8a9f8482ae86d68977dd/tenor.gif?itemid=14695121" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Britney Spears Ellen GIF - BritneySpears Britney Ellen GIFs" border="0" height="200" src="https://media1.tenor.com/images/ff94a09688af8a9f8482ae86d68977dd/tenor.gif?itemid=14695121" style="text-align: center;" width="198" /></a></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Herkese merhaba! Blog yazmaya döndüğümü iddia ederek ta Haziran ayında yayınlamış olduğum <a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2019/06/hava-ve-karanlk-kralicesi-cassandra.html" target="_blank">son yazımdan</a> sonra yine karşınızdayım. Yazın kendimi daha çok dizi izlemeye verdiğim ve okulun açılmasıyla da kafamı kaldıracak vakit dahi bulamadığım için yine blog Amerikan kovboy filmlerinde toz birikintilerinin uçuştuğu sokaklara benzedi maalesef ki. Çok uzun zamandır düzenli olarak yazmadığım için bir üşengeçlik yaşıyorum ve "Yazsam okunur mu ki?" soruları da kafamı meşgul ediyor tabii. Bu blogu tamamen çürümeye terk etmek istemediğim içinse ara ara böyle gelip kitap yorumlarına devam etmeye çalışacağım, yani aynı gifteki Britney gibi giriş yapıyorum Blogger'a. Yeterince kafanızı şişirdiysem nihayet başlıyorum yorumuma. </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: red;">-Kralın Kafesi'ni okumamış olanlar için spoiler içerir-</span></b><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://66.media.tumblr.com/c6326f4629590e68c081a16894527fbe/tumblr_oio47y4mM01rx4o1yo2_500.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://66.media.tumblr.com/c6326f4629590e68c081a16894527fbe/tumblr_oio47y4mM01rx4o1yo2_500.png" width="320" /></a></div>
Biliyorsunuz ki üçüncü kitap Cal'ın her şeye karşı tacını seçmesiyle sona ermişti. Ayrıca Samos hanesinin kurduğu Uçurum Krallığı ile güçlerini birleştirmek adına Evangeline ile evlenmeyi de kabul etmişti. Kızıl Muhafızlar ve Yüksektepeliler ise Poyraz'da bir iç savaş çıkma ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşündükleri için ülkenin bölünecek olmasını kendi avantajlarına çevirmek için beklemeye başlamışlardı. Dördüncü kitap da olayların kaldığı yerden devam ediyor. Olası bir savaşa dair Yüksektepe ordularının desteğine ihtiyaç duyan Cal'ın Başbakan Davidson'u ikna etmeye çalıştığını, bir yandan da yeni kurulan Uçurum Krallığıyla bir denge kurmaya çalıştığını okuyoruz kitap boyunca. Öte yandan Maven'in ise Gölbölge'nin yöneticisi Cygnet hanesi ile işbirliği içinde olduğunu görüyoruz, Cygnet'lerin prensesi Iris ile evlenmiş olması onu kullanarak (ya da tehdit ederek desek daha doğru olur sanırım) Gölbölgeliler'den istediği yardımı almasını sağlıyor. Maven cephesinin de Cal cephesinin de ihtiyaçları olan yardımları elde etmek adına bazı tavizler verdiğini ve bazı planlar kurduğunu görüyoruz. Tüm bunların yanında bir de Mare var tabii, Cal'a karşı olan duyguları ve uğruna birçok şeyden vazgeçtiği davası arasında bocalayışını ve tüm bu yükle başa çıkmaya çalışmasını okuyoruz kitap boyunca.<br />
<br />
<b><span style="color: red;">-spoiler bitti-</span></b><br />
<br />
Bu yorum biraz tüm Kızıl Kraliçe serisinin yorumu olacak. Diğer kitapları da okumuş olmama rağmen maalesef üşengeç bir insan olduğum için ikinci ve üçüncü kitabın yorumlarını girmeyi şimdilik düşünmüyorum. O yüzden son kitabın yorumunu yaparken genel olarak seriye dair düşüncelerimi aktarmaya karar verdim.<br />
<br />
Kızıl Kraliçe serisi Türkçeye ilk çevrildiğinde hevesle okumaya başladığım bir seriydi. Çıkar çıkmaz TÜYAP fuarında Pegasus standına koşa koşa gidip almıştım ilk kitabı. Aynı heyecanla kitabı okuyup hemen yorumunu bloga da girmiştim. Okumak isterseniz sizi <a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2015/11/kzl-kralice-victoria-aveyard-yorum.html" target="_blank">şöyle alalım</a>. Sonradan ne olduysa birden seriye karşı ilgimi kaybettim. İkinci kitap ilk yayınlandığında yine hemen almıştım kitabı ama bir türlü okumaya devam edememiştim. Böyle böyle aylar yılları kovaladı derken 2019'un yaz aylarında "Kızıl Kraliçe diye bir seri vardı ya." farkındalığı geldi bana. O zaman yalnızca iki kitabı elimde vardı ve tüm kitaplarının yayınlandığını bildiğim için seriyi toptan alıp okurum diye düşünürken benim biricik parabatai'm geri kalan kitapları bana hediye etti. Artık önümde okumamak için hiçbir engel kalmamıştı yani :D Bunun sonucunda Kızıl Kraliçe'yi tekrar okuyarak bu seriye yeniden başladım. İlk kitabı ilk okuduğum zamanlarda 16 yaşındaydım, bu yüzden kitabı ikinci okuyuşumda kitaba dair düşüncelerimin değişeceğini ve eskisi kadar sevmeyeceğimi düşünmüştüm. 20 yaşında, çoğu kişinin artık young adult türünden elini eteğini çekmeye başladığı yaşta, ikinci kez Kızıl Kraliçe'yi okurken ilk kitabı okuduğumda hissettiğim heyecanın aynısını hissettim. Zaten üstünden dört seneye yakın zaman geçtiği için kitabın detaylarını da unutmuştum, yalnızca sondaki büyük beklenmedik gelişme olan Maven olayını hatırlıyordum. Bunlardan ötürü kitabı oldukça keyifle okudum.<br />
<br />
<a href="https://i.pinimg.com/originals/5b/b0/8e/5bb08eb5b1e52d5fe89c68d79813f4ed.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="298" src="https://i.pinimg.com/originals/5b/b0/8e/5bb08eb5b1e52d5fe89c68d79813f4ed.jpg" width="400" /></a>Kızıl Kraliçe benim beklediğimden çok daha fazlasını bulduğum bir seri oldu. Favori serilerim arasında girer mi, sanmıyorum. Fakat birkaç sene sonra tekrar okumayı düşündüğüm serilerden biri olabilir mesela. Serinin her kitabında olaylar tahmin edilemeyecek derecede girift bir hale gelerek okuyucunun merakı körükleniyor. Son dönemlerde çok fazla kitap okuyacak vakit bulamıyorum maalesef ki ama buna rağmen seriyi okurken kendime okumak için vakit yaratıp durdum. Uzun zaman sonra böyle istekle okuduğum bir seri bulmuş olmak, ya da yeniden bulmuş olmak diyelim, beni gerçekten sevindirdi.<br />
<br />
Savaş Fırtınası'na gelirsek, bu kitabın olay örgüsü de diğerleri gibi heyecanlı olsa da bazı yerlerde sahne doldurmak adına yazılmış gereksiz bölümler vardı. Bu kısımlar çok uzun olmasa da kitaba dahil edilmeseydi daha akıcı bir anlatım olurdu diye düşünüyorum. Ayrıca bu kitapta Kızıl Kraliçe'nin geçtiği evreni çok daha iyi tanıma fırsatını yakalıyoruz: Yüksektepe'ye yapılan yolculuklar, Uçurum Krallığı'nda geçen bölümler, Gölbölge ülkesini tanımamız... Yalnızca tek mekana sıkışmamış bir hikaye yaratma açısından Victoria Aveyard'ın başarılı olduğunu düşünüyorum bu yüzden. Öte yandan kitapta dikkatimi çeken bir başka şey de bu kitabın diğer kitaplara kıyasla daha çok entrika ve politika içermesi oldu. "Herkes herkese ihanet edebilir." mottosuyla hareket eden tarafların sürekli bir güvence arayışı ve bundan doğan politik hamleleri okumak hoşuma gitti. Kitabın biraz daha fazla siyasi hamlelere odaklanmış olması bazıları tarafından kitabın yavaş ilerlediği şeklinde algılanabilir olsa da bana kalırsa her şeyin aksiyon ve savaşla çözülmek yerine daha politik bir temele oturtulması daha başarılı bir zemin hazırlamış final kitabı için. Bu kısımları okurken genel olarak sıkılmadım, hatta acaba yapılan bu hamleye öbür tarafın karşı hamlesi ne olacak diye düşünürken buldum kendimi. Bu açıdan olay örgüsünün büyük çoğunlukla sıkıntılı olmadığını düşünüyorum.<br />
<br />
<a href="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcRum_H3qtkjYg2aRHpEYEUgzuUwaxOi6VPpFQoNORJ7eXc9t-ay" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcRum_H3qtkjYg2aRHpEYEUgzuUwaxOi6VPpFQoNORJ7eXc9t-ay" width="247" /></a><br />
Bahsettiğim gibi, yeni bölgeler ve ülkeler tanıyoruz bu kitapta. Bu bölgelerden Yüksektepe'ye bayıldım, keşke tüm kitap orada geçseydi diye düşünmedim değil. Acımasız ve eşitlik karşıtı bir Gümüş krallığı olan Poyraz'ın aksine demokratik Yüksektepe'nin örgütlenmesi, işleyişi ve buradaki hayatın akışı çok daha hoşuma gitti. Bu ülkeye dair bir kitap yahut novella okumayı isterim, Aveyard'a duyurulur :D<br />
<br />
Gelelim karakterlere, bu konuda da biraz seri geneli üzerinden giderek yorum yapacağım. İlk kitabımın yorumunda karakterlerle aramda pek bağ kuramadığımı söylemiştim. Serinin sonunda bu görüşüm çoğunlukla değişti aslına bakarsanız, ama hala kendimi tam anlamıyla karakterlere bağlı hissedemiyorum. Örneğin, en sevdiğim kitap karakterlerini düşünürken bu seriden herhangi bir karakterin aklıma geleceğini sanmıyorum. Bu muhtemelen benden kaynaklı bir sorun, çünkü karakterlerle neden bağ kuramadığıma dair düşündüğümde somut bir neden bulamıyorum. Bu söylediklerim yanlış anlaşılmasın lütfen, karakterlerin çoğunu seviyorum, sadece bir türlü kendimi onlarla tamamen bağlı hissedemedim.<br />
<br />
<a href="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcSy1Bx6QcBQG1kAaJaU1dCQUPiVOnOUA8rBafext6X8lFAbZfyM" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcSy1Bx6QcBQG1kAaJaU1dCQUPiVOnOUA8rBafext6X8lFAbZfyM" width="228" /></a>Bu serideki karakter gelişimlerinin oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum. Neredeyse hiçbir karakter başladığı gibi kalmadı, gelişti ve dönüştü. Mare sıradan çevik hırsız bir Kızıl kızken, yine sıradan bir balıkçı çocuğu askerlikten kurtarmak adına girdiği bu yolda korkusuz bir lidere dönüştü. Kendisi bir yönetici veya lider olmadığını iddia etse de insanların ondan güç aldığı birçok konu olduğunu görmek mümkün. Çok şey kaybetti, çok şey feda etti bu yolda ve yaşadığı tüm travmalarla oldukça başarılı bir şekilde başa çıktı. Bazı insanlar Mare'nin bazı davranışlarının sinir bozucu olduğunu, kararsız olduğunu düşünüyorlar. Arkadaşlar, hadi biraz gerçekçi olalım. Bu kız yalnızca 18 yaşında, hayatı boyunca değersiz görülen bir Kızıl olarak yaşamış birisi. Samimiyetine tek inandığı Gümüş olan Maven tarafından sırtından bıçaklanmış, kendini birden bir isyanın yüzü olarak bulmuş, sürekli ölme ve sevdiklerini kaybetme korkusuyla yaşayan (ve hatta onları kaybeden) tekrarlıyorum sadece 18 yaşında bir kız. Dört kitaplık serinin çıkmasını beklerken geçen zaman bizim için çok uzun olsa da serinin geçtiği dünyada tüm olaylar yalnızca bir yıl içerisinde gerçekleşiyor. Bu bir yıl içerisinde Mare'in her şeyi doğru yapan ve asla bocalamayan yenilmez bir isyan liderine dönüşmesi çok saçma olurdu zaten. Korkuları olan, kendini suçlayan, karar vermekte zorlanan, aşk karşısında savunmasız bir genç kız olarak yansıtılması oldukça gerçekçi bir portre çizmişti bence. Bu açıdan Mare'in hem seri boyunca hem de kitap boyunca yaptığı ya da yapmadığı şeyler için ona sinirlenmedim, sonuçta Mare her ne kadar bir isyanın fitili olsa da hepimiz gibi kendini bulmaya çalışan genç bir kız. Bunun yanında, gücünü kullanma konusunda uzmanlaştıkça kendine güveninin artması ve kendini bu yolla tanıması oldukça iyi bir şekilde aktarılmıştı seri boyunca. Onun sıradan bir hizmetçi Kızıl kızdan kudretli Şimşek Kız'a dönüşmesini okumak benim açımdan çok keyifliydi. Keşke gücünü kullandığı sahneleri çok daha fazla görebilseydik, o şimşekler savurup fırtınalar estirdikçe ben içimden "YOU GO GUURLLL!" diye naralar atıyordum :D<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://i.pinimg.com/originals/4d/8d/5c/4d8d5cf42e3bf4abdce259d2cb2c769f.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://i.pinimg.com/originals/4d/8d/5c/4d8d5cf42e3bf4abdce259d2cb2c769f.jpg" width="256" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Yazar Cal'ı yazarken Matthew Daddario'ya benzediğini<br />
hayal ettiğini söylemiş. Harika bir seçim olmuş bence!</td></tr>
</tbody></table>
Cal'a geçelim. Yüce Tiberias Calore. Ben bu karakteri seviyorum,cidden. Çoğu kişi ilk kitabında sonunda Mare'yi ihbar ettiği için veya üçüncü kitabın sonunda Mare yerine tacı seçtiği için bu karaktere kızdı. İlk okuduğumda ben de sinirlenmiştim, yalan söyleyemem. Fakat sonradan yaptığı bu seçimleri Cal'ın yetişme tarzı içinde ve ülkesinin durumunun bağlamında değerlendirince yine ona hak verdim. 19 senedir yüce krallığınızı korumak ve kollamak için yetiştirildiğinizi düşünün, yaptığınız her şey buna göre ayarlanmış. Sizin amacınız sizden çok daha üstün bir olgu olan krallığı korumak. Siz olsanız doğduğunuzdan beri içinde olduğunuz ve herkesin düzenini sağlayacağına inandığınız öğreti tarzını aşkınızdan ölseniz bile bırakır mısınız? Bu açıdan değerlendirdiğimde Cal'ın oldukça prensipli birisi olduğunu düşünüyorum, yaptığı hiçbir şeyi direkt olarak kendi çıkarı uğruna yapmadı bana göre. Hayatınız boyunca en büyük çarkı olduğunuz düzenden çat diye vazgeçmek kolay değil. Tüm bunları incelersek Cal'ın dönüşümünün ve değişiminin istikrarlı ve tutarlı bir şekilde seri ve kitap boyunca yansıtıldığını düşünüyorum. Cal gerçekten iyi birisi, delicesine sevdiği Mare'yi ülkesi için iyi olduğunu düşündüğü şeyi yapmak için bırakacak kadar da diğerkam. Mare'ye duyduğu sevginin yanında beni hala Maven'in düzeleceğine dair umut taşıması da çok etkiledi. Nahif bir insansın Cal, seviyorum seni. <b><span style="color: red;">-spoiler- </span></b><i style="color: #eeeeee;">Kızıllara taçtan vazgeçmeden önce bile tanıdığı haklar, askerleri savaşırken ölmek pahasına onların yanında durması ve asla kaçmaması onun gerçekten merhametli birisi olduğunu gösteriyor. Taçtan vazgeçeceğini tahmin etmek çok zor değildi bence, karakter buna hazırlanmıştı seri boyunca. Onun yerine başka birisi olsaydı bunu asla yapmazdı, bu onun ne kadar iyi niyetli birisi olduğunu gösterir. </i><b><span style="color: red;">-spoiler bitti-</span></b> Sonuç olarak Cal bu serideki karakter gelişimini en sevdiğim karakterlerden biri oldu.<br />
<br />
<a href="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcRYPA5KxLk6jE1D1P1u6bHpir--j58Yko6xx-14KXRYN0X0Pq4c" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcRYPA5KxLk6jE1D1P1u6bHpir--j58Yko6xx-14KXRYN0X0Pq4c" width="239" /></a>Maven'le devam edelim. Kendisini ilk kitapta iyi biriymiş gibi rol yaparken dahi çok samimi bulmuyordum. İlk kitabın sonunda asıl yüzü ortaya çıktığından beri ise tam anlamıyla nefret ediyorum ondan. Bu kitapta onun bakış açısından okumuş olsak dahi motivasyonlarını anlamakta güçlük çektim. Yaptığı hiçbir şey kendi iradesiyle değil, biliyorum. Elara'nın onun içindeki insansı olan tüm yanları aldığının da farkındayım ama bu yaptıklarının kötülüğünü azaltan bir bahane değil. Bir zamanlar içinde bir insan varsa dahi Maven artık bir kabuktan ibaret. Onun iç dünyasını okurken yalnızca çok iyi stratejist bir robotun zihnindeymişim gibi hissettim, duyguya dair bir şey yoktu. Şeytan annesi yüzünden bu durumda olması cidden üzücü, o pislik kadın yüzünden duygusuz bir kuklaya dönüşmüş olması çok korkunç. Fakat baktığımızda Maven ne yaşamış olursa olsun kötü birisi olmuş ve insanlara zarar vermiş. Düzeltilemez durumda olan bu karakterin neden sevildiğini pek anlamıyorum, özellikle yabancılarda pek bir Maven hayranlığı var Goodreads yorumlarından gördüğüm kadarıyla. Maven'ı seven herhangi birisi varsa yorumlarda neden sevdiğini açıklayabilir mi acaba, cidden merak ediyorum çünkü. Maven'ın Mare'ye hissettiği duyguların aşk olduğunu da asla düşünmüyorum, hastalıklı bir takıntı sadece. İnsan sevdiği kişiyi Sessiz Taşlar arasında bırakıp içi boş bir yürüyen ölüye dönüşmesine izin vermez, hastalıklı bir sahip olma duygusu bu sadece. Maven'ın annesi olmasaydı olabileceği kişi için ve harcanmış onca potansiyel için üzülsem de Maven'ın olduğu kişiden tamamen nefret ediyorum. Bu kadar duygusuz bir karakterin bakış açısından olayları izlemiş olmak ilginçti ama, itiraf etmem gerek bunu. Seri boyunca Maven'in bir karakter gelişimi yaşadığını düşünmüyorum, sadece rol yaparak halkın sevgisini kazanan saf kötü birisiydi işte. Olamadığın kişi için üzgünüm Maven ama olduğun kişi mümkünse benden uzak olsun. Ayrıca şunu eklemek istiyorum, keşke Maven ve Thomas hakkında daha çok bilgi alabilseydik. Aralarındaki ilişkinin nasıl ilerlediğini ve Maven'in gerçekten bir şeyler hissedip hissetmediğini okumayı çok isterdim. Belki de o zaman tamamen bir canavara dönüşmemişti ve gerçek kişiliğinden izler okuyabilirdik bu hikayede.<br />
<br />
<a href="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcRFZaFG-n9Gn90DRVEydAwsihJOJaXylQnNRlVGkT_KIxjH82S1" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcRFZaFG-n9Gn90DRVEydAwsihJOJaXylQnNRlVGkT_KIxjH82S1" width="256" /></a>Seri boyunca karakter gelişiminden en etkilendiğim insan Evangeline oldu. Üçüncü kitapta Mare'nin tutsaklığından kurtulması için ettiği yardımı okurken ağzım kelimenin tam anlamıyla açık kalmıştı. Bizim korkusuz, sert ve tehlikeli olarak gördüğümüz demir leydi Evangeline Samos meğerse abisine çok düşkün, aşkı için her şeyi göze alabilen, kraliçelikte gözü olmayan, asi ve bağımsız bir kızmış! İlk üç kitapta kendisine gıcık olurken dördüncü kitapta onun bakış açısından aktarılan bölümleri iple çekmeye başladım. Takındığı güçlü maskenin ardına sakladığı kırılgan kişiliğini okumak beni gerçekten şaşırttı. Kırılgan olması güçsüz olduğu anlamına gelmiyor tabii ki, yeri geldiğinde öyle planlar yapıp öyle kararlar aldı ki önünde eğilip saygılarımı sunmak istedim kendisine. Ptolemus, nam-ı diğer Tolly, ile ilişkilerini de gerçekten sevdim. Bu kötü ve amansız görünen iki kardeş de meğerse korkuları ve endişeleri olan iki insanmış sadece. Ayrıca Evangeline'in Mare ve Cal'ı bir araya getirmek için türlü bahaneler üretmesi aşırı eğlenceliydi, resmen çöpçatan oldu kız :D Volo Samos ve Larentia Viper gibi iki şeytani ebeveynin yönlendirmesi altında geçirilmiş bir yaşamı olan Evangeline'nin aslında kraliçe olmayı bile kendisinin istemediğini fark etmesiyle kendine çizdiği yol beni gerçekten etkiledi. Duygusuz ölümcül Evangeline Samos'un bile aşka teslim olabileceğini okumak cidden içimi ısıttı.<br />
<br />
<a href="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcRNEg2g9arXt7KSvglvbAa0aZknkFIFW40wKopr2c7MdncfiTic" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcRNEg2g9arXt7KSvglvbAa0aZknkFIFW40wKopr2c7MdncfiTic" style="cursor: move;" width="265" /></a>Diğer karakterlerden de bahsedeyim kısaca. Farley, seri başından beri sert mizacını korusa da zaman içerisinde kendini Shade'e, Mare'ye, babasına açtıkça onun içinde de yumuşak bir taraf olduğunu öğrendik. Hele ki minik Clara'nın doğmasıyla annelik içgüdüsünün Farley'i ele geçirmesi çok tatlıydı, her çatışmadan döner dönmez Clara'yı kucağına almak için koşturması... Annelik cidden General Farley bile olsanız sizi yumuşatıyor işte. Kilorn, ah Kilorn! Seri başından beri çok seviyorum bu karakteri, hiçbir zaman Mare ile olmalarını desteklemedim (çünkü #TeamCalForever) ama serideki varlığının seriye farklı bir tat kattığını düşünüyorum. Her şeyin Kilorn sayesinde başlamış olmasının yanı sıra mizah anlayışı, Mare ile olan muazzam arkadaşlık ilişkisi serinin keyfini arttıran unsurlardı bana göre. Seri boyunca aşık bir çocuktan harika destekleyici bir arkadaşa dönüşmesini zevk alarak okudum, Cal ile aralarındaki suların durulması ve hatta arkadaş olmaları da oldukça hoşuma gitti. Korku dolu bir balıkçı çocuktan gözü kara bir isyancıya dönüşmeni okurken çok keyif aldım Kilorn, seviyorum seni de. Bu kitapta çok yer tutan bir başka karakter de Iris'ti. Ben bu karaktere üçüncü kitapta seriye dahil olduğundan beri ısınamadım bir türlü, hatta benim için kitabı sıkıcı yapan en büyük unsur Iris'in bakış açısından anlatılan bölümlerdi. Keşke onun bakış açısını görmek yerine Maven'ın gözünden okusaydık o bölümleri. Denedim ama seni sevemedim Iris, üzgünüm. Başbakan Davidson da seride önemli yeri olan bir karakter, kendisini sevdim. Hatta dediğim gibi, Yüksektepe ile ilgili bir hikaye de okumayı çok isterim. Ülkesi için sağlam bir şekilde hem siyasi hamlelerle hem de sahada savaşmasıyla takdirimi kazandı. Değinmek istediğim bir başka karakterse Cameron. Her ne kadar kendisi bu kitapta neredeyse hiç yer almasa da ben Cameron'u gerçekten çok sevmiştim. Yeni eklenen karakterler arasında en sevdiğim oldu diyebilirim. Herkesin korktuğu Şimşek Kız'a karşı çıkacak cesaret göstermesi, ikiz kardeşini korumak için her şey göze alması ve aşırı cesur olmasıyla seride öne çıkan bir karakter oldu benim için. Keşke daha çok okusaydık onu, ya da umarım ki herhangi bir devam novellası yazılırsa Cameron'u da bu hikaye içinde görme fırsatını yakalarız.<br />
<br />
<b><span style="color: red;">-spoiler-</span></b> <i><span style="color: #eeeeee;">Mare, Cameron ve Kilorn arasında bir şeyler olduğunu ima edince aşırı şaşırdım ve gerçekten ÇOK sevindim. İkisinin de çok mutlu olmasını istiyorum ve bu mutluluğu birbirlerinde bulurlarsa çok daha fazla sevinirim. Umarım bu ikilinin geleceğine dair bir şeyler de öğrenebiliriz.</span></i><br />
<b><span style="color: red;">-spoiler bitti-</span></b><br />
<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-4ST4WI8vDbc/XjG62Sp-QwI/AAAAAAAADlE/qFIPVdMp9nEcz16gX6UlOXvfDTNYTIUAACLcBGAsYHQ/s1600/melanie-bourgeois-evangelinesamosv03.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1236" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-4ST4WI8vDbc/XjG62Sp-QwI/AAAAAAAADlE/qFIPVdMp9nEcz16gX6UlOXvfDTNYTIUAACLcBGAsYHQ/s320/melanie-bourgeois-evangelinesamosv03.jpg" width="247" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Evangeline ve Elane</td></tr>
</tbody></table>
Öte yandan bu kitap serideki en fazla bakış açısına sahip kitaptı. Olayları Mare, Cal, Iris, Evangeline ve Maven'in gözünden okuduk. Farklı perspektiflerle bu dünyayı görme şansına sahip olduğumuza cidden sevindim. Bu yolla karakterleri daha iyi tanımayı ve onlarla daha çok empati yapmayı başarabildik, o yüzden bu çeşitlilik çok hoşuma gitti. Daha önce de belirttiğim gibi Iris bölümlerini bunun dışında tutuyorum, çünkü cidden bu bölümlerde sıkıldım. Gölbölge ve Cygnet hanesi bana sıkıcı bir hane gibi geldi. Bu bölümler dışında yansıtılan bakış açıları kitabın heyecanını arttıran bir unsur oldu benim için. Yine daha önce de belirttiğim gibi, Evangeline bölümlerini okumaya ba-yıl-dım! Hiç ummadığım kadar sevdim seni Evangeline.<br />
<br />
Sonuç olarak Kızıl Kraliçe serisi bana beklediğimden çok daha fazlasını veren ve keyifle okuduğum bir seri oldu. Serinin en sevdiğim kitabı Cam Kılıç olsa da genel olarak tüm kitapların sürükleyici olduğunu düşünüyorum. Savaş Fırtınası eksikleri olan bir kitap olsa da final kitabı olarak beğendiğim bir kitap oldu. Serinin Goodreads puanı beklediğimden daha düşük, son kitabın puanı 3.88 mesela. Belki de bu puanlara bakarak beklentimi düşürüp okuduğum için bu seriyi düşündüğümden daha çok sevdim. Kusursuz bir seri değil evet, ama bence iyi bir distopya olarak sayabileceğimiz bir seri. Ben her zaman olduğu gibi daha ikinci kitabı okurken serinin son kitabında olan her şeye dair spoiler yemiştim, her şeyi biliyordum yani. Buna rağmen okurken yine de elimden bırakmak istemediğim bir kitap oldu Savaş Fırtınası, dolayısıyla başarılı bir kitap olduğunu düşünüyorum.<br />
<br />
<b><span style="color: red;">-spoiler- </span></b><i><span style="color: #eeeeee;">Goodreads'te kitapların puanlarını incelediğimde Maven'in ağırlıklı olduğu kitapların daha yüksek puan aldığını gördüm. Mesela Maven'in elinde uzun tutsak kalan Mare'in olduğu üçüncü kitabın puanı 4'ken genellikle Cal'ı okuduğumuz ikinci kitabın puanı 3.92. Yine Maven'in sürüm sürüm süründüğü ve nihayet öldüğü son kitabın puanı da 3.88. Sanırım cidden Maven'i seven ciddi bir kitle var. Maven'in ölmesi benim ne kadar iyi karşıladığım bir olay olsa da Maven hayranları tarafından iyi karşılanmadığı için kitabın puanı kırılmış olabilir belki de.</span></i> <b><span style="color: red;">-spoiler bitti-</span></b><br />
<br />
<br />
Seri her ne kadar bitmiş sayılsa da bence ele alınabilecek çok konu bıraktı ardında. Yukarıda da ele alınabilecek birkaç konudan söz ettim zaten. 2019'da yayınlanan Broken Throne isimli 4.5'uncu kitap olarak geçen bir novellalar birleşimi var. Altı novelladan oluşan bu kitaptaki novellalardan ikisi Kızıl Kraliçe kitabından önceki olayları, biri Savaş Fırtınası esnasındaki olayları, üçü de Savaş Fırtınası'ndan sonraki olayları ele alıyor. Pegasus bu kitabı da basma hazırlığındaymış fakat henüz net bir yayınlanma tarihi vermiyorlar. "Yok ya, bu serinin novellalarını okumam ben." diye başladığım Kızıl Kraliçe serisinin bu kitabını muhtemelen çevrilmesini bekleyemeden orijinal dilinde okuyacağım. (her ne kadar bu kitapla ilgili de her şeyin spoiler'ını yemiş olsam da...) Bu tip ekstra hikayelerle anlatılan dünyalara dönmeyi seviyorum, umarım Victoria Aveyard ara ara bizi bu hikayelerle Kızıl Kraliçe dünyasına doyurmaya devam eder.<br />
<br />
Son olarak bahsetmeden geçmek istemediğim bir şey var; serinin kapakları. Her biri görsel şölen olan bu kapakları tasarlayan kişiyi gerçekten tebrik ediyorum. Her kitabın üstündeki bağlama uygun tasarlanmış taçları incelemek çok çok çok hoşuma gidiyor. Öte yandan Pegasus'un baskısının da oldukça kaliteli olduğunu düşünüyorum ama gerçekten, GERÇEKTEN, 100 lira fiyat biçmek nedir? İnternet alışverişiyle ortalama 60 lira gibi bir fiyata alınabiliyor kitap evet ama 60 lira ucuz mu sanki?! Gerçekten anlamıyorum bu gereksiz pahalılığı. Tamam kalitelisiniz ama sizin gibi kaliteli ciltli baskı basan başka yayın evleri de var, onlar neden bu kadar uçuk fiyatlar sunmuyorlar okuyucuya? Sinirliyim cidden bu konuda.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-cItcoH8tWL4/XjGqQjPLAQI/AAAAAAAADk4/Cvv_NDhZ-wIsRQ6UfU0HQ8WAL762nfQUQCLcBGAsYHQ/s1600/images%2B%25281%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="320" data-original-width="960" height="211" src="https://1.bp.blogspot.com/-cItcoH8tWL4/XjGqQjPLAQI/AAAAAAAADk4/Cvv_NDhZ-wIsRQ6UfU0HQ8WAL762nfQUQCLcBGAsYHQ/s640/images%2B%25281%2529.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
Seride beni en sarsan ve şok eden olayı eklemeden bitirmek istemedim yazıyı; Shade'in ölümü... Üstünden iki kitap geçmiş olmasına rağmen ben bu ölümü atlatamadım arkadaşlar. O kadar ani ve beklenmedik geldi ki. Kitabı metroda okurken Shade'in öldüğü sahneye geldiğimde kendimi tutamayarak "HAYIR YA!" diye yükselmiştim... Gönlümüzdesin Shade :(<br />
<br />
Uzun zamandır yorum yazmamıştım ve sizlerle böyle uzun uzun düşüncelerimi paylaşmak iyi geldi bana. Sizler de kitap hakkındaki düşüncelerinizi, spoiler ibaresi kullanarak, yorumlara yazabilirsiniz :) Ayrıca bir şey için özür dilemek istiyorum, ben blogun yorum kısmına yıllardır bakmıyordum ve dün birden aklıma gelip baktığımda özellikle Kızıl Kraliçe'ye yazdığım inceleme için yayınlanmayı bekleyen bir sürü yorum biriktiğini fark ettim. Seneler önceden kalma yorumlar olduğu için yayınlamadım bunları fakat özür dilemek istiyorum görmediğim bu yorumlar için. Eğer ki o kitap incelememe yorum yapanlardan biriyseniz ve bu yazıyı okuyorsanız yorum yapıp düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim :)<br />
<br />
Herkese sevgiler.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-FdZTOj9N5tk/XjGm_r5932I/AAAAAAAADks/-YMydXKguskgDalR9GnUmKLx8sFbycyrgCLcBGAsYHQ/s1600/4%252C5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="126" data-original-width="510" height="79" src="https://1.bp.blogspot.com/-FdZTOj9N5tk/XjGm_r5932I/AAAAAAAADks/-YMydXKguskgDalR9GnUmKLx8sFbycyrgCLcBGAsYHQ/s320/4%252C5puan.png" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<br /></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-79078157926343071332019-06-29T22:30:00.001+03:002020-07-20T07:03:23.001+03:00Hava ve Karanlık Kraliçesi (Queen of Air and Darkness) - Cassandra Clare / Kitap Yorumu<a href="https://i.idefix.com/cache/600x600-0/originals/0001820012001-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://i.idefix.com/cache/600x600-0/originals/0001820012001-1.jpg" width="217" /></a><br />
Ya gerçek aşkın bedeli lanetlenmekse?<br />
<br />
Gölge Avcıları’nın kutsal kalesi olan Meclis Salonu’nun basamaklarında masumların kanı dökülüyor. Livia Blackthorn’un trajik ölümünün ardından Konsey, iç savaşın eşiğinde. Blackthorn’lardan bazıları büyücüleri kırıp geçiren hastalığın tedavisini bulmak için Los Angeles’a kaçıyor. Bu arada, Emma ve Julian yasak aşklarını unutmak için umutsuzca adımlar atarken, bir yandan da Ölülerin Kara Kitabı’nı geri almak için Periler Diyarı’na, tehlikelerle dolu bir göreve gönderiliyorlar. Saraylar’da buldukları sır Gölge Avcıları’nın dünyasını paramparça edebilir ve gelecek, hayal bile edemeyecekleri kadar karanlık bir hal alabilir. Zamanla yarışan Emma ve Julian, parabatai lanetinin ölümcül gücü onları ve sevdikleri herkesi yok etmeden önce Gölge Avcıları’nın dünyasını kurtarmak zorunda.<br />
<br />
Keder bizi güçsüzleştirmez, bizi insan yapar.<br />
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b>
<b>Sayfa Sayısı:</b> 950</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı:</b> 2019</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Orijinal Adı:</b> Queen of Air and Darkness</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı:</b> Karanlık Sanatlar (The Dark Artifices)</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sırası: </b>3/3</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 4.39 / 5</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
__________________________________________________________________</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://media.giphy.com/media/Pd8Bf06Sas4yQ/giphy.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="179" data-original-width="250" src="https://media.giphy.com/media/Pd8Bf06Sas4yQ/giphy.gif" /></a>Herkese merhabalar! Bugün sizlerle çok sevdiğim bir seri olan Karanlık Sanatlar serisinin son kitabı Hava ve Karanlık Kraliçesi'nin yorumunu paylaşacağım. Açıkçası bu seriyi bitirdiğim için içim fazlasıyla buruk çünkü bu serinin bazı karakterleriyle ancak 2022 yılında çıkacak olan The Wicked Powers isimli seriyle tekrar bir araya gelebileceğiz. Yani beklememiz gereken onca yıl var... Kitabı bitirmemin üstünden yaklaşık bir hafta geçti aslında ama yine de yorumu girmeyi erteledim çünkü bu yorum benim için seriye bir veda olacaktı. Tamam tamam, daha fazla giriş kısmını uzatıp duygulara boğulmadan yorumuma geçiyorum. Son kitabın yorumunu okumadan önce ilk iki kitap hakkında düşüncelerimi de merak ediyorsanız Geceyarısı Leydisi'nin yorumu için <a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2016/03/lady-midnight-geceyars-leydisi.html">buraya</a>, Gölgelerin Lordu'nun yorumu içinse <a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2019/06/lord-of-shadows-golgelerin-lordu.html">buraya</a> tıklayabilirsiniz.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #cc0000; font-size: large;">- Gölgelerin Lordu'nu okumamış olanlar için spoiler içerir-</span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-NUv3ACfJ_4c/XRe4QCW_FoI/AAAAAAAAC1U/5HtX_UDhSmQgH8LDYKvtzl1tvMPUJ0qZQCLcBGAs/s1600/QK_Julian_%2526_Livvy_01.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1080" data-original-width="810" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-NUv3ACfJ_4c/XRe4QCW_FoI/AAAAAAAAC1U/5HtX_UDhSmQgH8LDYKvtzl1tvMPUJ0qZQCLcBGAs/s320/QK_Julian_%2526_Livvy_01.jpg" width="240" /></a>İkinci kitap Annabel Blackthorn'un Idris'teki sorgusu esnasında çıldırarak etrafa dehşet saçması ve bunun sonucunda Robert Lightwood ve Livia Blackthorn'un ölmesiyle bitmişti hatırlarsınız ki. Bu kargaşa esnasında Emma Cortana ile Mortal Sword'u taşıyan Annabel'e karşı çıkarken o kutsal kılıcı paramparça ederek herkesi şoka sokmuştu. Ortalığı yakıp yıkan Annabel ise Ölülerin Kara Kitabı'nı da alarak ortadan kaybolmuştu. Üçüncü kitap işte tam da bu duygusal terörün devamını anlatıyor bize. İlk olarak ciğerimizi parçalayan bir süreci okuyoruz kitapta; Livvy'nin cenazesine hazırlık. Bu kısımları okurken ciddi anlamda kalbimin paramparça olduğunu hissettim. Tüm Blackthorn'lar ve Emma öylesine çaresizdi ki, o sayfalarda sürekli OFFFF diyip okumayı bırakmak zorunda kaldım duygu yoğunluğundan ötürü. Hala kalbim çok kırık...</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
İç parçalayan bu cenazeden hemen sonra Julian ve Emma yeni konsül olan Horace Dearborn tarafından çağırılıyor. İkisinin birbirine aşık olduğunu öğrenmiş olan pislik Horace ise onların Peri Diyarı'na Annabel'i bulma göreviyle gönderileceklerini ve eğer bu teklifi kabul etmezlerse aralarındaki ilişkiyi herkese duyuracağını söyleyerek Emma ve Julian'ı tehdit ediyor. Çevrelerindeki insanları tehlikeye atmaktan korkan Jemma ikilisi ise mecburen bu görevi kabul ederek fazlasıyla tehlikeli bir yolculuğa çıkıyorlar. Horace & Zara Dearborn gibi Aşağıdünyalılar'ın düşmanı olan Gölge Avcıları tarafından ele geçirilen Konsey, tüm Aşağıdünyalılar'ı kayıt altına almak isteyen bir kural çıkarmaya çalışırken sağduyulu Gölge Avcıları (Jia Penhallow, Diana Wrayburn ve destekçileri) ise Konsey'in bu acımasız kararına karşı gelmeye çalışıyorlar. Anlayacağınız kitapta sevdiğimiz karakterler her açıdan büyük bir savaşın içinde buluyorlar kendilerini.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #cc0000; font-size: large;">-spoiler bitti-</span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Hava ve Karanlık Kraliçesi benim için Gölgelerin Lordu'ndan daha başarılı bir kitaptı. Gölgelerin Lordu'nun yorumunda kitapta gereksiz uzatıldığını düşündüğüm yerler olduğunu söylemiştim. Bu kitap ise serinin en kalın kitabı olmasına rağmen ve ben çok büyük bir reading slump yaşıyor olmama rağmen gerçekten fazlasıyla akıcı ve merak uyandırıcıydı ve ikinci kitabın aksine gereksiz gördüğüm yer sayısı çok çok azdı. Olay örgüsü özellikle 200'lü sayfalardan itibaren aşırı heyecanlı bir hal aldı. Kitapla o kadar bütünleşmişim ki gözlerimin ağrısından ötürü kitabı okumayı bıraktığımda beni penceremden sabah ışıkları karşıladı :D </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://i.makeagif.com/media/12-01-2015/iSeYY6.gif" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="https://i.makeagif.com/media/12-01-2015/iSeYY6.gif" width="200" /></a></div>
<div style="text-align: left;">
Heyecanın sürekli tavan olduğu ve karakterlerin duygularının ise sürekli acı verici derecede yoğun olduğu bu kitap gerçekten dengemi altüst etti. Malum kişinin ölümünden sonra bu kitabın hüzün dolu olacağını tahmin etmiş olsam da gerçekten bu kadarını da beklemiyordum. Tüm Blackthorn'ları, ve tabii ki Emma, Cristina ve Kit'i de, kocaman bir battaniye ile sarıp sarmalayarak hepsine onları ne kadar sevdiğimi ve her şeyin yoluna gireceğini söylemek istedim kitap boyunca. Cassandra yazdığı karakterlere acı çektirmeyi neden bu kadar çok seviyor gerçekten anlamış değilim. Ama yine de kadının hakkını vermek gerek, gerçekten karakterlerin duygu dünyasını okuyuculara çok iyi bir şekilde aktarıp bizi de onların bulunduğu azap kuyusuna çekmeyi çok iyi başarıyor. Karanlık Sanatlar serisinin Cassie'nin karakter derinliği açısından en başarılı serisi olduğunu düşünüyorum. Her kitabında ve serisinde kendini geliştiriyor ve Karanlık Sanatlar da bana göre Cassie'nin ustalık eseri olarak nitelendirilebilir karakterlerin başarısı açısından. Serinin her kitabında karakter sayısını arttırmasına rağmen hepsini çok başarılı bir şekilde işleyerek hepsine bir şekilde yakınlık duymamızı sağlayabiliyor. Gaddar bir kadınsın ama ne yazık ki seni seviyorum Cassandra.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Yukarıda değindiğim gibi, kitapta heyecan sürekli dorukta çünkü her karakter farklı bir şeyle uğraşıyor. Bir sayfada Jemma'yı Periler'in arasında hayat mücadelesi verirken okuyoruz, bir başka sayfada Ty ve Kit'in deli planını uygulamaya koymasını görüyoruz, bir başka sayfada Diana ve Jia'nın Konsey'e karşı dik duruşlarını okurken bir yandan da Mark-Cristina ve Kieran üçlüsünün maceralarını görüyoruz. Çok girift bir olay örgüsüne sahip olmasına rağmen tüm bu dağınık olaylar kitabın sonunda çok ama çok başarılı bir şekilde sonuçlandırılıyor ve biz de sadece vay be diyerek tepki verebiliyoruz.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Kitapta en heyecanla ve ilgiyle okuduğum kısımlardan biri Thule'da geçen olaylardı. Keşke Cassie o evren hakkında bir novella yazsa da oradaki mücadelenin nasıl sonuçlandığını öğrenebilsek. Kitabın en muazzam kısımları ise son 150 sayfaydı. Aman Allah'ım, neler oldu öyle! O 150 sayfa boyunca heyecandan yerimde duramadım ve çok fena gerildim. Yapılan betimlemeler o kadar gerçekçiydi ki okurken kendimi kitabın bir parçası gibi hissettim. Uzun zamandır bu kadar başarılı betimlenmiş aksiyon dolu sahneler okumamıştım, Cassandra beni yine büyülemeyi başardı.<br />
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<div style="text-align: left;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://i.pinimg.com/originals/80/1e/90/801e90b1f6cb81699a0b35d35aea4f62.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="257" src="https://i.pinimg.com/originals/80/1e/90/801e90b1f6cb81699a0b35d35aea4f62.jpg" width="320" /></a></div>
Karakter gelişimlerinden bahsedelim biraz da. Doğal olarak bu kitapta birçok karakteri en iyi versiyonunda okuduk. Julian'ın parlak zekasının en iyi sonuçlarını gördük, Emma'nın o güçlü ve yıkılmaz görüntüsünün altında ne kadar kırılgan bir insan olduğuna şahit olduk, Ty'ın analitik zekasına ve kararlılığına hayran kaldık, Dru'nun korkusuzluğunu ve muhteşemliğini nihayet okuyabildik, Mark'ın hem Peri hem de Gölge Avcısı yanını kabullenmesini ve bunları çok iyi kullanmasını izledik, Cristina'nın pamuk gibi kalbinin yanında ne kadar güçlü bir savaşçı olduğuna tanıklık ettik, Kit'in soğuk ve umursamaz tavırlarının altında sevdiklerini ölümüne koruyacak bir kalbi olduğunu fazlasıyla keşfettik, Diego'nun neden Perfect Diego diye isimlendirildiğini anlamış olduk, Jaime ile iyice tanışma şansını yakaladık, Kieran'ın Peri ırkının çoğunun aksine ne kadar yüce gönüllü olduğunu tamamen anladık, Diana'nın ise her zamanki gibi müthişliğini okuduk. Öte yandan Helen ve Aline'in sürgünden dönmesiyle o ikisini de tanıma şansına sahip olduk. Helen'in ailesinin yaşadığı birçok olaya tanıklık edememiş olmasının üzüntüsünü, ailesiyle yakın olmaya çalışsa da bir türlü onlara ulaşamamasının hayal kırıklığını onunla birlikte yaşadık ve biz de onun kadar üzüldük. Aline'in ise karısını korumak için yapabileceklerinin bir sınırı olmadığını ve onu sinirlendirmekten kaçınmamız gerektiğini öğrendik :D Aline bence gerçekten aşırı tatlı bir karakter ve Helen'i korumak için içinden bir canavar çıkarttığı kısımları okurken çok ama çok eğlendim. Haline çiftini daha fazla okumak için şansımız olmasını umuyorum o yüzden.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
(<b><span style="color: #cc0000; font-size: large;">spoiler: </span></b><i><span style="color: #cccccc;">Kitabın sonunda Kitty ikilisinin kavuşamamış olması ve özellikle de Kit'in kalp kırıklığı beni bi-tir-di. Aklıma geldikçe hala canım yanıyor. Benim minik Herondale'im, Cassie seni diğer Herondale'ler gibi mutlu etmezse onun yakasına yapışacağım merak etme. Sarı şeytanım benim seni seviyorum :( </span></i>)</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://66.media.tumblr.com/86f5bad664e7407853f26c9c48753b19/tumblr_o4wnnwLfMy1v9szh4o2_r1_400.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://66.media.tumblr.com/86f5bad664e7407853f26c9c48753b19/tumblr_o4wnnwLfMy1v9szh4o2_r1_400.png" width="320" /></a></div>
Bu kitapta Ölümcül Oyuncaklar serisinden karakterlerimizi de ilk iki kitaba kıyasla daha fazla gördük. Clace ve Malec bu kitapta önemli yer tutan kişilerdi. Cassie'nin eski karakterlerini yeni serilerine dahil etmesini gerçekten çok seviyorum, böylece o eski karakterlerin hayatlarından da haberdar olabiliyoruz ve onlarla da bağımız kopmamış oluyor. Nitekim bu kitapta Clary'nin ne kadar önemli bir Gölge Avcısı olduğunu ve o olmasaydı her şeyin çok farklı olacağını anlıyoruz. Çoğunluk Clary'yi sevmese de ben kendisini çok seviyorum, minik kızıl kızım benim *-*. Malec ikilisinin bu kitapta bu kadar yer tutacağını bilmiyordum ve onları fazlasıyla okuma şansına sahip olunca gerçekten çok sevindim. Malec benim Cassie'nin yarattığı karakterler arasında en shiplediğim ikili olabilir o yüzden sürekli bu ikiliye maruz bırakılmak istiyorum. İkisinin ana karakter olduğu The Eldest Curses serisinin ilk kitabı olan Red Scrolls of Magic'i de kitap elime ulaşır ulaşmaz okumaya başlayacağım. MALEC FOREVA! </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Kitabın sonunda bonus olarak kısa bir Clace hikayesi okuyoruz. Okurken kendimi ağlamamak için zor tuttum. Bu karakterler resmen elimizde büyüdü ve tabii biz de onlarla büyüdük. Yaşadıkları onca şeyden sonra bu noktaya gelmiş olduklarını görmek beni gerçekten çok duygulandırdı. Cassie, sen işini çok iyi biliyorsun...</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Kitapta sevmediğim yerlerden bahsedeyim biraz da. Gölgelerin Lordu'nun yorumunda da sevmediğimden bahsettiğim bir şey vardı; Mark-Cristina-Kieran'ın dahil olduğu aşk üçgeni... Bu durum Hava ve Karanlık Kraliçesi'nde <b>katlanarak </b>devam ediyor. Kitapta gereksiz uzatıldığını düşündüğüm kısım da buydu zaten. Bu aşk üçgenindeki karakterlerin hepsini seviyorum fakat gerçekten böyle bir ilişkinin olması bana aşırı saçma geliyor. Kitapta karakter kıtlığı varmış gibi bu aşk üçgenini yaratmanın sebebi nedir Cassie'cim? İşte bu aşk üçgeni ikinci kitaptan bile daha fazla yer tuttuğu için benim sinirimi bozan bir olay oldu kitapta. Beni rahatsız eden bir diğer durum ise kitabın başında Julian'ın Magnus'tan aldığı yardım (!) oldu. Bizim bildiğimiz Julian kesinlikle gidip Magnus'tan kendisine böyle bir büyü yapmasını isteyecek sorumsuzlukta birisi değildi o yüzden bu davranışı bana mantıksız geldi. Yine de yaptığı bu hareketi yastan ötürü yaptığını düşünürsek azıcık mantığa oturtabiliyoruz. Ama bu büyü olayı kitap boyunca çevresindeki herkese, özellikle de Emma'ya, acı verdi ve Jules'un bu kadar düşüncesiz davranmış olması beni çileden çıkardı. Her şeye rağmen Jules benim bebeğim ve kendisine fazla kızgın kalamıyorum. Ne yapsan kabulümsün Julian Blackthorn, sana çok fena aşığım.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://66.media.tumblr.com/e24925ef81c6a4f9b2f8b7c4950da28e/tumblr_o5jlprpNp51r80kcoo1_1280.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="220" src="https://66.media.tumblr.com/e24925ef81c6a4f9b2f8b7c4950da28e/tumblr_o5jlprpNp51r80kcoo1_1280.jpg" width="320" /></a>Sonuç olarak yine bu kitapta da sevmediğim kısımlar olsa da kitabın olay örgüsünün muazzamlığı, içerdiği aksiyonun beni sürekli heyecandan delirtmesi, karakter gelişimlerinin çok iyi olması ve bu karakterlerin duygularının çok çok çook iyi anlatılmış olması sebebiyle kitap benden tam puan aldı. Çünkü cidden bu sevmediğim kısımlar bile kitabın genel harikalığını bozacak unsurlar değildi benim gözümde. Fakat serinin üç kitabı içerisinde hangisini en çok sevdiğimi soracak olursanız cevabım kesinlikle Geceyarısı Leydisi olacaktır. Yine de Hava ve Karanlık Kraliçesi'nin de bu serinin finaline fazlasıyla yakışır bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu seriyi okumadıysanız LÜTFEN lütfen LÜTFEN okuyun ve çevrenizdekilere de okuyun. Herkes Julian Blackthorn isimli minik tatlı cupcake ile tanışmalı.<br />
<br />
Bu seriyi bitirmiş olmanın hüznü hala içimde bir yara olarak duruyor. Cassie'nin yeni serisi olan The Last Hours'un bir an önce çıkmasını ve bir an önce Gölge Avcısı dünyasına dönebilmeyi istiyorum. Bir yandan da 2022'ye kadar gün sayarak The Wicked Powers serisinin çıkmasını ve böylece Kit, Ty ve Dru'yu ana karakter olarak okuyabilmeyi bekliyor olacağım. The Wicked Powers'ta muhtemelen Ash'i de göreceğiz, bu yüzden de çok heyecanlıyım. Seni gerçekten çok seviyorum Cassandra Clare ve 90 yaşına da gelsem kitaplarını aynı heyecanla okumaya devam edeceğim.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><img height="281" src="https://pbs.twimg.com/media/DoMYrt6XcAAKogA.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" width="640" /></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Soldan sağa; Diana, Kit, Ty, Church, Mark, Julian, Emma, Cristina, Kieran, Diego, Dru ve Jamie.<br />
<br />
<br /></td></tr>
</tbody></table>
</div>
<div style="text-align: left;">
Size kısaca bendeki kitabın baskısından bahsetmek istiyorum. Bendeki versiyon Margaret K. McElderry Books'un ciltli versiyonu. Cildinin iç kısmında ise yukarıda görebileceğiniz MUAZZAM bir illüstrasyon var. Kitap elime ulaştığından beri açıp açıp bu illüstrasyona bakıp feeelsss geçiriyorum. Artemis Yayınları'nın baskısında var mı bilmiyorum ama umarım vardır çünkü gerçekten harika bir çizim.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://images.squarespace-cdn.com/content/v1/5448c919e4b003f5bab8d0c0/1556715882751-LFR8FJ33B3S6C2VYV7WS/ke17ZwdGBToddI8pDm48kDsmujvCxGgFgBWj31Y2d6R7gQa3H78H3Y0txjaiv_0fDoOvxcdMmMKkDsyUqMSsMWxHk725yiiHCCLfrh8O1z5QHyNOqBUUEtDDsRWrJLTmmbLecD_NwfjqNxjfNDWHyATeL23bceyBtuX4nDs5VF5LtFSR0qFcA7plit5Vqms8/emma-thorns-web1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://images.squarespace-cdn.com/content/v1/5448c919e4b003f5bab8d0c0/1556715882751-LFR8FJ33B3S6C2VYV7WS/ke17ZwdGBToddI8pDm48kDsmujvCxGgFgBWj31Y2d6R7gQa3H78H3Y0txjaiv_0fDoOvxcdMmMKkDsyUqMSsMWxHk725yiiHCCLfrh8O1z5QHyNOqBUUEtDDsRWrJLTmmbLecD_NwfjqNxjfNDWHyATeL23bceyBtuX4nDs5VF5LtFSR0qFcA7plit5Vqms8/emma-thorns-web1.jpg" width="266" /></a></div>
Ayrıca kitabın içinde de birçok illüstrasyon vardı. Bunlardan spoiler içermeyen bir tanesini de hemen yana ekledim. Bu illüstrasyonda biricik muhteşem Emma'mızın ne kadar harika olduğunu görüyoruz. Hikayeyi okurken karşıma çıkan bu başarılı çizimler beni kitaba fazlasıyla bağladı. Okurken sürekli bir sonraki illüstrasyonun nerede olacağını ve hangi olayı anlatacağını düşündüm durdum. Kitaba gerçekten çok güzel bir hava katan bu çizimler keşke her kitapta olsaydı diye geçirdim içimden.<br />
<br />
<div style="text-align: left;">
Son olarak kitaptan sevdiğim alıntıları da paylaşarak Karanlık Sanatlar serisine veda ediyorum. Blackthorn'lar, Emma, Diana, Kit, Cristina ve hatta Kieran; sizleri çok özleyeceğim. Cassie'ye de bize bu karakterleri tanıma fırsatını sunduğu için öpücüklerimi gönderiyorum. Herkese sevgiler!</div>
<div style="text-align: left;">
<br />
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #c27ba0;">Sometimes the bravest thing we can do is confront our own failings.</span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #6aa84f;">That's growing up, isn't it? Figuring out that adults are people with their own issues and secrets.</span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #76a5af;">At the edge of everything, love and faith have always brought me back, and back to you.</span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: orange;">I could always fight any demons but my own. Since I met you, Clary, you have been the blade in my hand, even when I carried no weapons. You were my sword and shield against every moment I felt worthless, agains every moment I hated myself, against every time I thought I wasn't good enough.</span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #cc0000;">You're the only person I've ever loved like this, and I know you're the person I ever will. And I'm not myself without you, Emma. Once you dissolve dye in water, you can't take it back out. It's like that. I can't take you out of me. It means cutting out my heart, and I don't like myself without my heart.</span></b></div>
</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-5aCHN7wVT1I/XRe4IHjhrWI/AAAAAAAAC1Q/38gxdUjT3E8roobSJdW8vsr7nJZXiQCqgCLcBGAs/s1600/5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="126" data-original-width="576" height="70" src="https://1.bp.blogspot.com/-5aCHN7wVT1I/XRe4IHjhrWI/AAAAAAAAC1Q/38gxdUjT3E8roobSJdW8vsr7nJZXiQCqgCLcBGAs/s320/5puan.png" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-48317647826240576932019-06-24T06:20:00.000+03:002019-08-27T00:37:03.696+03:00Lord of Shadows (Gölgelerin Lordu) - Cassandra Clare / Kitap Yorumu<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans", sans-serif; margin-bottom: 10px; text-align: center;">
<i><span style="font-size: x-small;"><br /></span></i></div>
<div style="box-sizing: border-box; margin-bottom: 10px; text-align: center;">
<a href="https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0001723505001-1.jpg" imageanchor="1" style="background-color: white; clear: left; float: left; font-family: "open sans", sans-serif; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><i><img border="0" height="320" src="https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0001723505001-1.jpg" style="background-color: transparent;" width="221" /></i></a><br />
“Ruhunuz için ruh eşinizi feda eder miydiniz?”<br />
<br />
Bir Gölge Avcısı’nın yaşamının sınırları, görevle belirlenmiş, onurla kısıtlanmıştır. Bir Gölge Avcısı’nın sözü, ciddi bir vaattir ve hiçbir yemin, parabatai’leri birbirine bağlayan yeminden daha kutsal değildir. Birlikte savaşmaya, birlikte ölmeye ama birbirlerine asla âşık olmamaya yemin etmişlerdir.<br />
Emma Carstairs, parabatai’si Julian Blackthorn’la aralarındaki aşkın yalnızca yasaklanmadığını, ikisini de yok edebileceğini öğrenmişti. Julian’dan kaçabileceğini biliyordu. Ama Blackthorn’lar dört bir yandan düşmanlarla kuşatılmışken onu nasıl yalnız bırakabilirdi ki?<br />
Tek umutları, korkunç bir büyü gücünü barındıran Ölülerin Kara Kitabı’ydı. Herkes o kitabı istiyordu. Bulabilecek olansa yalnızca Blackthorn’lardı. Bu yolda kanlı tehlikeler onları bekliyordu ve hiçbir söze güven olmazdı. Ancak birileri Julian’ın sırlarını ortaya çıkarıp Los Angeles Enstitüsü’nün yönetimini ele geçirmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaktı.<br />
Aşağı Dünyalılar, Meclis’le karşı karşıya geldiğinde ise Gölgelerin Lordu onlar için yeni bir tehdit oluşturacaktı. Unseelie Kralı, en iyi savaşçılarını, Blackthorn kanı taşıyan herkesi avlamaya ve Kara Kitap’ı bulmaya göndermişti. <br />
Tehlike giderek yaklaşırken Julian, kimsenin tahmin edemeyeceği bir düşmanın iş birliğine bağlı olan riskli bir plan yaptı. Ama başarı, ancak bir bedel karşılığında onun olabilirdi. Ve ne Julian ne de Emma olabilecekleri hayal edebilirdi. Sevdikleri herkesi ve her şeyi etkileyecek, kanlı bir mücadele onları bekliyordu...<br />
<br />
GERÇEK AŞK, BÜTÜN BÜYÜLERİ ETKİSİZ KILAR. </div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı : </b>735</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı : </b>2017</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Orijinal Adı:</b> Lord of Shadows</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı: </b>Karanlık Sanatlar (The Dark Artifices)</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sırası: </b>2 / 3</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 4.52 / 5</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
___________________________________________________________</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Herkese merhabalar, nasılsınız? Umarım hepiniz çok iyisinizdir. Şu an bu yazıyı okuyan sizler daha önce bloguma denk geldiniz mi bilmiyorum fakat denk gelmemiş olma ihtimaliniz çok yüksek çünkü tam tamına iki buçuk yıldır kitap yorumu yapmıyorum maalesef ki... 2016 yılında üniversite sınavına hazırlık sürecimle başlayan bu mola döneminin bu denli uzun süreceğini ben de beklemiyordum. Sınav sonrası çok istediğim bir üniversitede çok sevdiğim bir bölüm kazanmış olsam da muhtemelen sınav yorgunluğundan ötürü kitap okuma alışkanlığım kötü anlamda etkilendi. Üniversitenin ilk senesinde okuduğum hazırlık sınıfının da fazlasıyla ağır olması nedeniyle okumaya zaman ayıramadığım için blogla da ilgilenemedim. Hazırlığın ardından bölümümdeki birinci senem de fazlasıyla yoğun geçti fakat bu seneyi de atlatınca NİHAYET bloguma geri dönmeye karar verdim. </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Şimdi diyeceksiniz ki muhtemelen "öf ne kadar uzattın, yoruma geç artık." Haklısınız arkadaşlar... Fakat aranızda daha önce yazılarıma denk gelmiş olanlar varsa her zaman çenesi düşük bir insan olduğumu bilirler :D Öte yandan uzun zamandır kitap yorumu yapmamış olduğum için fazlasıyla da heyecanlıyım, o heyecandan kaynaklı biraz da bu gereksiz detaylara girmem :D Tamam tamam, daha fazla uzatmadan sizin bu yazıda okumak istediğiniz şeye, yani Gölgelerin Lordu'nun yorumuna başlıyoruum.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/--WtFy1n7D1s/XRAtaOMeOrI/AAAAAAAAC0A/tHjRAMPMDrocHhM4540gJ_r39GfHS6pFQCLcBGAs/s1600/47581836_362707721179323_6522204887599863528_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1118" data-original-width="916" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/--WtFy1n7D1s/XRAtaOMeOrI/AAAAAAAAC0A/tHjRAMPMDrocHhM4540gJ_r39GfHS6pFQCLcBGAs/s320/47581836_362707721179323_6522204887599863528_n.jpg" width="262" /></a>Biliyorsunuz ki ilk kitap Emma'nın gizli düşman olan Malcolm Fade'i öldürmesiyle bitmişti. Bu olay sonucunda problemlerin çözülmesi ve tehditlerin ortadan kalkması beklenirken aksine Los Angeles'ta büyük deniz iblisleri saldırılarının ortaya çıkması işlerin hiç de beklenildiği gibi gitmediğini gösteriyor bu kitapta. Idris'teki meclis bu sorunu çözmeye odaklanırken doğal olarak Blackthorn'lar da bu soruna kendi sırlarını ifşa etmeden bir çözüm aramaya başlıyorlar. Biliyorsunuz ki Los Angeles Enstitüsü'nü yöneten kişi kağıt üstünde Arthur Blackthorn olsa da aslen yöneticilik görevini herkesten gizli bir şekilde Julian sürdürüyordu. Amcasının akıl sağlığının yerinde olmamasından ötürü daha yalnızca 12 yaşındayken devraldığı ve yıllarca bir sır olarak sürdürdüğü bu görev ifşa olursa Enstitüyü ve tüm kardeşlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak olan Julian'ın bunu engellemek için attığı adımları okuyoruz bir yandan da. Hem iblis saldırılarının sebebini bulmaya çalışıp hem de Malcolm'un ölüsüyle okyanusta kayıplara karışan Ölülerin Kara Kitabı'na ulaşmaya çalışan Blackthorn'lar bu yolda birçok kanlı tehditle başa çıkmak zorunda kalıyorlar. Ayrıca yine hatırlayacaksınız ki Geceyarısı Leydisi'nin sonunda Emma ve Julian'ın parabatai lanetini tetiklememek için birbirlerine aşık olamayacaklarını kabullenmişlerdi. Hatta Emma bunu sürdürmek için Mark ile bir ilişkiye başlayarak Julian'ı kendinden vazgeçirmeye karar vermişti. Julian-Emma-Mark ilişkisi de bu kitabın küçük bir kısmında da olsa yer bulan bir ilişki dolayısıyla. </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Konuyu özetleme kısmında çok başarılı olmadığımın farkındayım fakat bunun nedeni spoiler vermekten korkuyor olmam. Çünkü kitabın başladığı noktayla bittiği nokta arasında o kadar fark var ki şu an size ne söylesem okuma zevkinizi kaçırmış olurum. Olay akışı fazlasıyla sürprizlerle dolu olduğu için özet kısmını bu kadarla sınırlı tutarak kitap hakkındaki yorumlarıma geçmek istiyorum.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<div>
<div>
Şunu söyleyeyim, ben Cassandra'ya gerçekten bayılıyorum, GERÇEKTEN. Kadın sonsuza dek kitap yazsa sonsuza dek sıkılmadan okuyacağıma o kadar eminim ki... Yarattığı karakterler, olay örgüleri, serileri ve bu seriler içindeki karakterler arasında kurduğu bağlar bana göre gerçekten fazlasıyla başarılı ve Karanlık Sanatlar serisi de bu unsurlar açısından Cassie'nin başarısını kanıtlayan bir seri. Gölgelerin Lordu'nda, daha önce de bahsettiğim gibi, olay örgüsü A noktasından başlayıp Z noktasında bitiyor resmen. Çoğu kitabında da olduğu gibi bu kitabında da Cassie okuyucuyu şaşırtmayı ve kitaba bağlı tutmayı iyi bir şekilde başarmış. Fakat bazı olayların biraz gereksiz uzun tutulduğunu düşünüyorum, kitap 735 sayfa olacağına bir elli-altmış sayfa daha kısa olabilirdi gibi. Yine de olay örgüsü kitabın çok büyük bir çoğunluğunda tatmin edici ve merak uyandırıcı bir şekilde ilerliyor<span style="color: #999999;">. </span><br />
<span style="font-size: large;"><b><span style="color: red;">SPOILER</span></b><b><span style="color: red;"><u> </u>: </span></b></span><br />
<i><span style="color: #cccccc;">Mark ve Cristina arasındaki bağlama büyüsü -bunun Türkçe çevirisi tam olarak böyle mi yapıldı bilmiyorum çünkü ben kitabı orijinal dilinde okudum ve İngilizcede binding spell diye geçiyordu- bence gerçekten çok gereksiz uzundu mesela.</span></i><br />
<b style="color: red; text-align: center;">SPOILER BİTTİ</b></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Benim için olayın koptuğu yer kitabın sonu oldu. Kitap bittiğinde <span style="color: red;">FAZLASIYLA </span>sinirliydim ve kitabı duvara fırlatmamak için kendimi zor tuttum. Dediğim gibi, Cassandra her kitabında okuyucuyu şaşırtacak bir şey buluyor fakat bunu yapmak için kurguladığı olay ciddi anlamda çok saçmaydı. İşte bu olay benim kitaptan puan kırmama sebep oldu. </div>
</div>
<div>
<div style="text-align: center;">
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: red; font-size: large;"><u>SPOILER:</u></span></b> </div>
</div>
<i><span style="color: #cccccc;">Livvy'yi nasıl NASIL nasıl NASIL öldürürsün sen vicdansız kadın!?!?!?!?! Hiç mi düşünmedin Ty ne hale gelecek, Jules bebeğim ne kadar mahvolacak diye? Hayır yani, biz bunları okurken kalbimiz dağlanıyor sen nasıl bu kadar rahat şekilde yazabiliyorsun bu sahneleri. Özellikle Julian'ın Livvy'nin ölü bedenini kucağına alıp ağlaması beni KAHRETTİ. Hala aklıma geldikçe kalbim acıyor ve çok fena delleniyorum. Bir de bu yetmezmiş gibi Robert Lıghtwood'u da öldürdün. Ah benim minik Alec ve Izzy'ciğim... Cassie'nin size çektirmediği kalmadı zaten; küçük kardeşiniz Max'i elinizden aldığı yetmiyormuş gibi bir de babanızı katletti vicdansız kadın. Tüm Blackthorn'ları ve sizi kucaklamak istiyorum yavrularım benim :((((( </span></i><br />
<div style="text-align: right;">
<div style="text-align: left;">
<b style="color: red; text-align: center;">SPOILER BİTTİ</b></div>
</div>
</div>
<div style="text-align: right;">
<div style="text-align: left;">
<b style="color: red; text-align: center;"><br /></b></div>
</div>
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-rf-h_VlDZDg/XRAtqWbIeTI/AAAAAAAAC0I/y0aOaDtfVlwsa3CmQS2uE6NEPM6Y187swCLcBGAs/s1600/47416678_1220223778126781_4593143072025242210_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1345" data-original-width="1080" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-rf-h_VlDZDg/XRAtqWbIeTI/AAAAAAAAC0I/y0aOaDtfVlwsa3CmQS2uE6NEPM6Y187swCLcBGAs/s320/47416678_1220223778126781_4593143072025242210_n.jpg" width="256" /></a></div>
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-rf-h_VlDZDg/XRAtqWbIeTI/AAAAAAAAC0I/y0aOaDtfVlwsa3CmQS2uE6NEPM6Y187swCLcBGAs/s1600/47416678_1220223778126781_4593143072025242210_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a><a href="https://1.bp.blogspot.com/-rf-h_VlDZDg/XRAtqWbIeTI/AAAAAAAAC0I/y0aOaDtfVlwsa3CmQS2uE6NEPM6Y187swCLcBGAs/s1600/47416678_1220223778126781_4593143072025242210_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a><br />
Şimdi de karakterler hakkında ne düşündüğüme geçelim. <a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2016/03/lady-midnight-geceyars-leydisi.html">İlk kitabın yorumunda da</a> bahsetmiştim, ben bu serinin her bir karakterini ayrı ayrı çok seviyorum. Favori karakterim şüphesiz Julian olsa da tüm Blackthorn'ların kalbimde apayrı bir yeri var. Julian'ın bu kitapta ailesini korumak için yapabileceklerini fazlasıyla görüyoruz, bu amaç uğrunda bir yapacaklarının bir sınırı olmadığını da anlıyoruz dolayısıyla. Öte yandan hala Emma'nın aşkıyla eriyip bitmesini ve Emma'nın Mark'a aşık olduğunu düşünmesiyle çektiği acıyı Cassandra o kadar güzel aktarıyor ki bize, okurken sürekli "YA AMA YAA OFFF" nidalarıyla Jules'un çektiği acılar yüzünden yakınıp durdum. Ayrıca şunu eklemek istiyorum Julian Atticus Blackthorn resmi olarak benim en sevdiğim Cassandra Clare karakteri statüsüne yükseldi. Üzgünüm Will Herondale, senin de kalbimde her daim bambaşka bir yerin olacak olsa da artık Jules tahtını ele geçirdi... Julian'a kendi sözlerinden bir alıntıyla aşkımı ilan etmek istiyorum:</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq" style="background-color: white; font-family: merriweather, georgia, serif; line-height: 21px; margin: 0px 0px 15px; padding: 0px;">
<blockquote class="tr_bq" style="line-height: 21px; margin: 0px 0px 15px; padding: 0px;">
<h1 class="quoteText" style="font-family: Merriweather, Georgia, serif; line-height: 21px; margin: 0px 0px 15px; padding: 0px; text-align: center;">
<span style="color: #ea9999; font-size: large;">"Break my heart, he said. "Break it in pieces. I give you my permission."</span></h1>
</blockquote>
</blockquote>
<br />
<br />
Gelelim Emma'ya. Kitap boyunca aslında onun da Julian'a karşı olan hisleriyle savaşmasını görüyor ve ona da fazlasıyla üzülüyoruz. İlk kitabın sonunda kendisine fazlasıyla kızmıştım Mark ile bir ilişkiye başladığı için. Bu kızgınlık Gölgelerin Lordu'nda çok devam etmese de yerini bir siteme bıraktı ve sürekli Julian'a parabatai lanetinden bahsetmesini bekledim. Yani çünkü neden bahsetmeyesin ki Emma? Benim minik tatlı bebeğime acı bu kadar çektirmek gerçekten gerekli miydi? Kafamdaki bu sorular nedeniyle bu kitapta Emma'ya karşı ilk kitaba göre daha mesafeli duygulara sahiptim. Fakat yine de Emma'nın Cassandra'nın yazdığı seriler arasındaki kadın baş karakterlerden en sevdiğim olduğunu söyleyebilirim. Hazırcevap tavırları ve esprili kişiliği bu seriyi eğlenceli yapan en büyük özelliklerden birisi. Ayrıca kendisi gerçekten çok cesur bir karakter, tüm bu özellikler de onu sevmemeyi imkansız hale getiriyor.<br />
<br />
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-zOyrUwB6rWo/XRAtx9EmUwI/AAAAAAAAC0M/2-dop0Tmjl4KoZmfvUzkyJOo0R9QqF1iQCLcBGAs/s1600/Tarot_Rings_5%2B%25282%2529.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="750" data-original-width="436" height="400" src="https://1.bp.blogspot.com/-zOyrUwB6rWo/XRAtx9EmUwI/AAAAAAAAC0M/2-dop0Tmjl4KoZmfvUzkyJOo0R9QqF1iQCLcBGAs/s400/Tarot_Rings_5%2B%25282%2529.jpg" width="232" /></a>Mark'ın bu kitapta Gölge Avcısı yanını yeniden canlandırması hoşuma giden yönlerdendi. Biliyorsunuz, ilk kitapta kafası çok karışık ve ne yapacağına asla karar veremeyen bir Mark okumuştuk. Yıllarca kaldığı Wild Hunt'a dönme isteğiyle ailesine duyduğu özlem arasında çokça bocalayan Mark bu kitapta ayakları yere çok daha sağlam basan ve kararlı bir kişiliğe büründü ve onun yaşadığı bu değişimi çok sevdim. Cristina ise bu kitapta da yine bildiğimiz gibi yani bir iyilik meleğiydi. Ben bu kızı gerçekten çok seviyorum. Emma ile olan arkadaşlığını ve Mark ile olan ilişkisini okumak bana gerçekten bu kitap boyunca çok büyük keyif verdi. Kendisinin Gölge Avcısı kitapları içindeki en iyi karakter olduğunu düşünüyor ve buradan ona sevgilerimi yolluyorum.<br />
<br />
Bu kitapta Blackthorn ailesinin diğer üyelerini de daha çok tanıma şansı yakalıyoruz. Ty, Livvy ve Dru'nun karakterlerini ilk kitaba kıyasla daha yakından görmek benim için oldukça sevindirici bir olaydı. Benim de bir ikiz erkek kardeşim olduğu için özellikle Ty ve Livvy arasındaki ilişkiyi okumak beni çok mutlu etti. Cassandra'nın karakter yaratmadaki başarısından bahsetmiştim. Bu başarısı biraz da farklı tip karakterleri serilerine dahil etmesinden geliyor bence. Örneğin Ty otizmli bir birey ve bu müthiş bir Gölge Avcısı olmasına engel değil. Cassie onun gözünden yaşananları bize anlatarak hem okuyucularının farkındalık kazanmasını sağlıyor hem de karakter skalasına harika birisini katmayı başarıyor. Ty'ın düşünme tarzına, olayları çözümlemesine ve dosdoğru bir karakter olmasına bayılıyorum ve ikiz kardeşi ile kurduğu takım ilişkisine de hayranım. Livvy'nin ise yine Emma gibi esprili bir kişiliğe sahip olması, olaylara tıpkı kardeşi Ty gibi farklı perspektiflerden bakması çok hoşuma gidiyor. Bu kitapta da Dru'nun Ty ve Livvy ikilisinden daha geri planda kaldığını görüyoruz maalesef ki. Yine de ilk kitaba kıyasla onu daha fazla görmüş olmak beni sevindirdi ve okuduğum kadarıyla tanıdığım o cesur ve kendinden emin Dru'yu da çok sevdim.<br />
<br />
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-C6wVuPfZHMk/XRAvZWWo4KI/AAAAAAAAC0k/rzFTVzUeiw0f87bLDt9SXm5z-ef1s5krACLcBGAs/s1600/60537646_2224780784278159_2792599883051454325_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1080" data-original-width="1080" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-C6wVuPfZHMk/XRAvZWWo4KI/AAAAAAAAC0k/rzFTVzUeiw0f87bLDt9SXm5z-ef1s5krACLcBGAs/s320/60537646_2224780784278159_2792599883051454325_n.jpg" width="320" /></a>Bu kitapta Geceyarısı Leydisi'nin sonlarına doğru seriye dahil olan bir karakter de fazlasıyla yer kaplıyor; Kit Rook ya da nam-ı diğer Christopher Herondale. Kayıp Herondale olarak yıllardır aranan ve birden bir Shadow Market sahibi olan babası Johnny Rook sayesinde aşina olsa da yine de çok çok yabancısı olduğu Gölge Avcısı dünyasına dahil olan Kit'in yerini bulma çabasını okuyoruz bu kitapta. Blackthorn'ların yanında yaşadığı süreçte özellikle Ty ve Livvy ile yakın bir bağ kuruyor ve bu sayede Gölge Avcısı dünyasında maceralara atılıyor. Bu maceraların büyük bir kısmı aslında yapmaması gereken şeyler tabii ki fakat bir Blackthorn'un ne zaman kurallara uyduğu görülmüş ki? :D Ty ve Livvy'nin peşine takılan Kit de kuralları yıkıyor ve bizi hiiç şaşırtmıyor çünkü, hadi ama arkadaşlar kendisi bir Herondale! Will ve Jace'den fazlasıyla biliyoruz ki onlar da kural yıkmak konusunda Blackthorn'lardan aşağı kalır değiller :D Bu haşarı çocuğu okumayı gerçekten çok sevdim, mizah yeteneğinin genetik olduğunun bir kanıtı olarak Will ve Jace'den devraldığı espritüellik bayrağını hakkıyla taşıyor. Özellikle Ty ile kurduğu ilişkiye BA-YIL-DIM. İkisini çok çok çok fena shipliyorum ve etrafta alnıma #KITTY yazarak dolaşmak istiyorum.<br />
<br />
Gölgelerin Lordu'nda daha yakından tanıma fırsatı bulduğumuz bir başka karakter de Diana Wrayburn. Kendisinin ne kadar güçlü bir karakter olduğunu anlıyoruz bu kitapta. Los Angeles Enstitüsü'nün başına geçmek istese de bunu neden yapamayacağını da öğreniyoruz. Şahsen bu sebep beni çok çok şaşırttı çünkü hiç beklemediğim bir şeydi. Cassie'nin bizlere yaptığı sürprizlerden birisi daha... Ayrıca Diana ve Gwyn arasındaki ilişkinin tatlılığı nedir öyle! İkisini okumak beni o kadar eğlendirdi ki... Bu ikili üzerine bir novella yazmanı bekliyorum Cassandra çünkü bunu hak ediyorlar.<br />
<br />
Kitaptan puan kırmama neden olan bir başka sebebe değinmek istiyorum, hatta puan kırmamın en büyük sebebi bu; Cassandra'nın MUTLAKA her kitabına dahil ettiği aşk üçgeni mevzusu. Cassie'cim, canım, artık 2008 yılında yaşamıyoruz. Twilight serisiyle yükselişe geçen aşk üçgeni romanlarının devri artık bitti, inan buna. Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben gerçekten artık türü ne olursa olsun hiçbir kitapta aşk üçgeni/ dörtgeni/ beşgeni okumak istemiyorum. Cassie'de sanırım kitaplarına aşk üçgeni sıkıştırmasa ölecek sendromu var, her kitabında oldukça yer kaplayan bir konu olarak bunu kullanmasının nedeni başka bir şey olamaz çünkü. Aşk üçgeninin kim olduğunu olay örgüsüne çok büyük etkisi olduğunu düşünmesem de spoiler ibaresiyle belirteceğim, okumak isterseniz okuyabilirsiniz sizler de.<br />
<div style="text-align: center;">
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: red; font-size: large;"><u>SPOILER:</u> </span></b></div>
</div>
<div style="text-align: left;">
<span style="color: #cccccc;">Başından beri Kieran'ı sevmiyor ve Mark'la da shiplemiyordum. Şimdi bir de çocuğa gül gibi kızımız olan Cristina'yı kaptırıyoruz iyi mi. Bu kitapta Kieran'a biraz daha ısınmış olsam da ben Geceyarısı Leydisi'nden beri bir Marktina destekleyicisiyim ve Kierktina denilen saçma sapan ilişki ağı beni kitap boyunca çok rahatsız etti.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<div style="text-align: left;">
<span style="color: red;"><b>SPOILER BİTTİ</b></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="color: red;"><b><br /></b></span></div>
</div>
Cehennem Makineleri serisindeki aşk üçgeninin en azından bir mantığı vardı. Jem ve Will iki ayrı insan olarak aynı kişiye aşık olabilirler ve bu normal bir şey olarak da görülebilir. İkisi parabatai olduğu için ve birbirlerini çok önemsedikleri için Tessa'dan vazgeçebilirler de birbirleri için, bunu da anlıyorum. O seride sorun Tessa'nın ikisine birden aşık olduğunu iddia etmesindeydi yani sorun sadece Tessa'daydı. Tessa'nın bu ikisine de aşık olma olayı benim Cehennem Makineleri'nde en sevmediğim unsurdu. Bu aşk üçgeninde ise Cehennem Makineleri serisindeki durum boyut değiştirerek daha da sıkıcı bir hal aldı -en azından benim açımdan öyle- ve kitaptan kopmama neden oldu. Bu nedenle de Gölgelerin Lordu benden tam puan alamadı.<br />
<br />
Sonuç olarak Gölgelerin Lordu çoğunlukla olay örgüsüyle, ters köşeleriyle ve karakter gelişimleriyle etkileyici bir kitap olsa da benim için Geceyarısı Leydisi'nin seviyesine erişemedi. Genel olarak serilerde ikinci kitaplar geçiş kitabı niteliğinde olduğundan ilk kitabın temposunu yakalayamama sorunu yaşarlar, Gölgelerin Lordu da benim için bu problemden muzdarip bir kitaptı. Yine de okurken çokça duygu değişimi yaşadığım bir kitap olduğundan ve karakterleri de çok çok sevdiğimden (çünkü Cassie karakterlerin duygu geçişlerini okuyucuya aktarmakta gerçekten çok başarılı) fazla da puan kırmaya gönlüm razı gelmedi. Umarım sizler de bu kitabı beğenirsiniz yahut beğenmişsinizdir.<br />
<br />
Son olarak kitap yorumumu kitaptan sevdiğim birkaç alıntıyla bitirmek istiyorum, herkese sevgiler.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #f6b26b;">Emma, everyone's afraid of something. We fear things because we value them. We fear losing people because we love them. We fear dying because we value being alive. Don't you wish you didn't fear anything. All that would mean is that you didn't feel anything.</span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #ea9999;"><br /></span></b><b><span style="color: #a64d79;">The world isn't the way you want it to be. It's the way it is.</span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #ea9999;"><b><br /></b></span><b><span style="color: #76a5af;">I think you cannot root out love entirely. I think where there has been love, there will always be embers, as the remains of a bonfire outlast flame.</span></b></div>
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-zS2i0Tmy1Fo/XRAtO3rv46I/AAAAAAAACz8/ZZXiDH76mK4W4f41901U6bk3By6Jl28UQCLcBGAs/s1600/4puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="126" data-original-width="447" height="90" src="https://1.bp.blogspot.com/-zS2i0Tmy1Fo/XRAtO3rv46I/AAAAAAAACz8/ZZXiDH76mK4W4f41901U6bk3By6Jl28UQCLcBGAs/s320/4puan.png" width="320" /></a></div>
<br /></div>
</div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-40109594002101220372016-11-20T16:09:00.000+03:002016-11-20T16:09:11.261+03:00Fantastik Canavarlar Nelerdir,Nerede Bulunurlar? - Film Yorumu<div style="text-align: center;">
<img src="https://static.techinsider.io/image/570baa2e52bcd063018bbe6d-/fantastic%20beasts%20augurey.gif" /></div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Herkese merhabalaar! Blogumda yazı yayınlamamın üstünden uzuun bir süre geçtiğinin farkındayım fakat cidden okumaya hiç vaktim olmadığından bloga koyacak hiç yazım da olmuyor. Dolayısıyla blog boş kalıyor. Hazır dün Fantastic Beasts'e gitmişken bugün bloga film hakkında yorumumu gireyim ki blog da biraz canlansın diye düşündüm. O zaman başlıyoruum!</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Küçük,büyük fark etmeksizin tüm Potterheadlerin aşırı heyecanla beklediği Fantastic Beasts nihayet 18 Kasım'da vizyona girdi. Genelde çok uzun süredir heyecanla beklediğim filmlere ilk çıktığı gün giderim ancak malum,sınav senem olduğundan anca ikinci gün gitme fırsatı yakaladım. Dershaneden çıkıp koştura koştura filme yetişmeye çalıştım ve doğru söylemek gerekirse yolda birazcık helak oldum,İstanbul trafiği sağolsun.Naz,peki çektiğin zorluklara değdi mi diye sorarsanız cevabım şu;EVVEEET!</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://media.giphy.com/media/foWEGtRjtQV6o/giphy.gif" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img alt="Mic movies film harry potter trailer" border="0" height="161" src="https://media.giphy.com/media/foWEGtRjtQV6o/giphy.gif" width="400" /></b></a><b>Cumartesi yoğunluğundan bilet bulamam korkusuyla biletimi bir gün önceden online olarak satın almıştım ve sinemaya varır varmaz içeri girip filmin başlama saatini beklemeye koyuldum.Salona girişler başladığında ise heyecandan ve mutluluktan parendeler atmak üzereydim. Sinema reklamlarının bitmesini nasıl bekledim hiçbir fikrim yok ancak en başta o Warner Bros. logosu çıkınca kendimi kaybettim resmen.Üstüne bir de Hedwig's Theme çalınca sinemada resmen tepinmeye ve "hihihihihhii" tarzında sesler çıkarmaya başladım.Çevremdekiler biraz tuhaf bulsa da çok da şaşırmadılar sanırım çünkü benim gibi davranan çok heyecanlı bir sürü kişi vardı salonda.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<div style="text-align: left;">
<b>Gelelim film hakkındaki düşüncelerime. Çoğunluk bir HP beklentisiyle gitmiş filme ancak ben bu filmin HP dünyasından farklı olduğunu ve bize yeni bir dönemi-karakterleri anlatacağının bilinciyle gittim.Dolayısıyla bir HP beklemediğimden çoğunluğun aksine hayal kırıklığına uğramadım. Aksine bir serinin başlangıç filmi olarak bakınca da oldukça başarılı buldum filmi. Ayrıca film beklediğimden daha çok HP ile bağlantılıydı,zaman zaman HP'den bildiğimiz kişilere,olaylara ve sembollere (anladınız siz onu ;)) ) gönderme yapılması beni çok mutlu etti.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://media.giphy.com/media/3o6ozzVVmYQg7G4iWc/giphy.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img alt="MTV Movie Awards fantastic beasts movie awards 2016 mtv movie awards 2016" border="0" height="160" src="https://media.giphy.com/media/3o6ozzVVmYQg7G4iWc/giphy.gif" width="400" /></b></a><b>Elbet olumsuz yönleri de vardı filmin.Senaryonun bazı yerlerinde kafama takılan sorulara cevap alamadım ve bazı yerlerde kopukluklar vardı.Bir başka olumsuzluk da karakterleri derinlemesine tanıyamamış olmamızdı.Ayrıca olaylar bence biraz hızlı ve klişe şekilde bağlanmıştı ancak her şeye rağmen filmi cidden çok beğendim.Sanırım bunun nedeni 5 senenin ardından HP dünyası ile ilgili bir filmi sinemada izlememdi.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Okuduğuma göre senaryoyu tamamen J.K. Rowling yazmış,dolayısıyla senaryo yazımında acemi olan birinden beklenebilecek sıkıntılar bunlar. Çünkü biliyorsunuz HP filmlerinin senaryosunu Rowling yazmıyordu. O yüzden Rowling annemizin bu hatalarını görmezden gelebiliyorum sonuçta kadın bize bu büyülü evreni verdi yahu.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://media.giphy.com/media/l2JdUa61xmAAxycOQ/giphy.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img alt="trailer fantastic beasts and where to find them" border="0" height="134" src="https://media.giphy.com/media/l2JdUa61xmAAxycOQ/giphy.gif" width="320" /></b></a></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Filmin HP filmlerinin geçtiği Londra'dan başka bir mekanda,yani New York'ta geçmesi beni mutlu etti. Büyücülerin yaşadığı yeni bir şehri,ülkeyi ve o şehrin büyücülerini tanımak bence hoştu. Bu tanıdığın büyücüleri sevdin mi derseniz,hayır sevmedim. MACUSA denilen Sihir Bakanlığı'nın mugglelara,pardon Amerikalıların deyimiyle no-majlara (muggle her türlü döver -_-) karşı çok sert yasaları var.Büyücüler sihir dışılarla evlenemiyor,hatta konuşamıyorlar bile.Sert yasakları olan bu bakanlığı sevmedim ancak yine de yeni bir büyücü ortamı tanımak hoştu. Ayrıca dönemin New York'u bence çok hoş yansıtılmıştı. Dönemi yansıtan bir başka unsur olan kıyafetlere bayıldım! Özellikle de Newt'un kıyafetleri muhteşemdi,Eddie Redmayne'e çok yakışmışlar ^_^</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://67.media.tumblr.com/d290ed790198e0196592cc25b08fbc12/tumblr_o5gxcm8cuf1rp1ptfo1_500.gif" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><b><img border="0" height="160" src="https://67.media.tumblr.com/d290ed790198e0196592cc25b08fbc12/tumblr_o5gxcm8cuf1rp1ptfo1_500.gif" width="320" /></b></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><b>The Niffler :D </b></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: left;">
<b>Filmin ana unsuru olan Fantastik Canavarlar'a gelelim şimdi de. Newt'un bavulunun haylaz misafirlerine bayıldığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Favorilerim The Niffler ve Thunderbird oldu. Özellikle The Niffler yaramazlığıyla,sevimliliğiyle beni kendine aşık etti diyebilirim! Onun olduğu sahnelerde salonca güldük ve çok eğlendik :D </b></div>
<b><br /></b>
<div style="text-align: left;">
<b>Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim ki Newt'un bavulun içinde yarattığı yaşam alanlarına bayıldım! O sahnede aynı Jacob gibi büyülendim ve ağzım açık şekilde izledim. Muhteşemdi ya! </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Gelelim karakterlere.Newt bence muhteşemdi.Hakkında ne desem tam olarak bilemiyorum gerçekten ama ciddi anlamda o şapşallığına,hareketlerine aşık oldum sanırım. Dünden beri Newt Scamander diye sayıklayarak fangirllük yapıyorum kendisine. Eddie Redmayne rolünü muhteşem oynamış! Daha iyi bir Newt düşünülemezdi kesinlikle. </b></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><b><img src="http://cdn.movieweb.com/img.news.tops/NEaKZ3SGHpkDed_1_a.jpg" height="336" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" width="640" /></b></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><b>Soldan sağa,Tina Goldstein rolünde Katherine Waterston,Jacob Kowalski rolünde Dan Fogler, anneciğimiz J.K. Rowling, Queenie Goldstein rolünde Alison Sudol ve son olarak Newt Scamander'ımız Eddie Redmayne.</b></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: left;">
<b>Newt'un karşılaştığı ve maceraya birdenbire dahil olan no-maj olan Jacob Kowalski'ye gelelim. Jacob zaten şapşalın önde gideni ve kendisinin büyüye verdiği tepkiler tam anlamıyla beni yansıtıyor! Dolayısıyla onu sevmemem mümkün değil tabii ki. Tina ve Queenie de iyi karakterlerdi. Maalesef tam olarak yansıtılmadıkları için şimdilik haklarında çok yorum yapamasam da ikisini de sevdiğimi söyleyebilirim.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://cdn3.teen.com/wp-content/uploads/2016/11/ezra-miller-fantastic-beasts-2.gif" imageanchor="1" style="clear: left; display: inline !important; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" src="http://cdn3.teen.com/wp-content/uploads/2016/11/ezra-miller-fantastic-beasts-2.gif" height="165" width="320" /></b></a></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Filme dahil olduğunu son haftalarda öğrendiğim Ezra Miller'a gelelim şimdi de. Oyunculuğuyla ilgili 1 sayfa yazı yazabilirim ancak sizi sıkmamak için bunu birkaç cümleye indirgeyeceğim. Kendisi bizim yeni tatlı Flash'ımız olmakla birlikte FB'de oynadığı Credence rolünü de muhteşem bir biçimde üstlenmiş. Çocuk girdiği her rolün altından ustalıkla kalkıyor. Credence'ın o utangaç,ezik,mahçup tavırları kalbimi yaraladı resmen,muhteşem bir iş çıkarmıştı kesinlikle!</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Kısa süreliğine olsa da gördüğümüz Johnny Depp'den de biraz bahsetmek istiyorum. Kendisi son günlerde açıklandığı üzere Grindelwald rolünü oynayacak seride. Evet Johnny Depp'i hepimiz seviyoruz ve filmde kendisinden beklendiği üzere harika bir iş çıkarmış ancak bence Depp yerine daha genç bir aktör bulunabilirdi Grindelwald için.Ama yine de Depp'i ekranlarda izleyecek olmak da heyecan verici tabii ki.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="http://66.media.tumblr.com/8cb756b43d150b4adc9d8651efc88cb9/tumblr_inline_ognxloRgeV1qlkvfr_500.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" src="http://66.media.tumblr.com/8cb756b43d150b4adc9d8651efc88cb9/tumblr_inline_ognxloRgeV1qlkvfr_500.gif" height="128" width="320" /></b></a><b>Filmin en beğendiğin kısmı neydi derseniz görsel efektler derim.Senaryoda olan eksikleri görsel efektler fazlasıyla kapatıyor. Bir de bu efektleri 3D olarak izlemek muhteşem bir zevk veriyor insana.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Kısacası film eksikleri olmasına rağmen bence muhteşemdi.Koyu Potterheadler elbet beğenecektir filmi ancak yine de şunu söylemek istiyorum,yeni bir HP filmi gibi düşünüp gitmeyin filme. Bu farklı bir dünyayı anlatan bir film,bunu göz önünde bulundurarak izlerseniz filmden oldukça zevk alacaksınız. </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Son olarak,filmin soundtracklerini The Hunger Games'ten tanıdığımız James Newton Howard yapmış ve kesinlikle muhteşem iş çıkarmış! Aşağıya dinlemeniz için Spotify linkini bırakıyorum ^_^</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowtransparency="true" frameborder="0" height="380" src="https://embed.spotify.com/?uri=spotify%3Aalbum%3A0Qjf8HihKKHk1sGInHPGeF" width="300"></iframe></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-60949335263191267632016-07-30T01:01:00.002+03:002016-07-30T10:41:04.599+03:00Taç - Kiera Cass / Yorum (Beni Seç #5)<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0000000699451-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0000000699451-1.jpg" width="205" /></a></div>
"Hayat, sen planlar yaparken basına gelenlerdir" denir ya, aşk da öyledir…<br />
<br />
Eadlyn, Illéa'nın kendi Seçim'ini yapacak ilk prensesi olmuştu ama otuz beş adaydan herhangi birine âşık olmayacağına kesinlikle emindi. Planlarında aşka yer yoktu. Yarışmanın ilk beş haftasını, onları evlerine geri gönderebilmek için günleri sayarak geçirdi.<br />
<br />
Ancak sarayda gelişen olaylara bakılırsa, kaderin Eadlyn için başka planları vardı. Eadlyn, annesiyle babasının peri masalına benzer aşkları gibi bir ask yaşayabileceğinden, üstlendiği yeni görevler dolayısıyla buna fırsat bulabileceğinden emin olmasa da, Eros'un okunu durdurmak mümkün mü?!<br />
<br />
İste o an geldi, bir mucize gerçeklesti!<br />
Hem de gökten yağan elmalar eşliğinde…<br />
<br />
Dünya çapında büyük bir hayran kitlesi olan Seçim serisi, yeni kitabıyla yine çok dokunaklı bir masal anlatıyor.<br />
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı:</b> 264</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı:</b> 2016</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi: </b>DEX</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Orijinal Adı: </b>The Crown</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı:</b> The Selection</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sırası:</b> 5 / 5</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 3,85 / 5 </div>
<div style="text-align: center;">
_________________________________________________</div>
<br />
<b>Herkese merhaba! Nasılsınız? Ülkece korku dolu ve oldukça travmatik bir dönemden geçtik ve elbet ki hepimiz bunun izlerini hayatımız boyunca taşıyacağız.Umuyorum ki herkes az da olsa toparlanmaya ve kendini iyi hissetmeye başlamıştır.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Blogu oldukça boşladığımın farkındayım ancak bunun sebebi üşengeçlik değil,kitap okuyamıyorum.Yaşadığımız gergin günler nedeniyle televizyon başında haber kovalıyorum hala neler oluyor neler bitiyor diye.Ayrıca bir yandan da ders çalışmaya çalışıyorum. E,dolayısıyla vakit de kalmıyor okumaya. Bu ay Taç dahil olmak üzere sadece İKİ kitap okuyabildim ve diğeri de zaten çabuk okunan bir çizgi roman.Biliyorum rezalet durumdayım...</b><br />
<b><br /></b>
<b>Blog oldukça boş durumda olduğundan bu ay okuduğum ilk kitabın yorumunu sizlerle paylaşmak istedim. Her zaman olduğu gibi konuyu anlatarak başlıyorum yorumuma.</b><br />
<b><br /></b>
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: red;"><b>-ilk 4 kitabı okumayanlar için spoiler içerir-</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/a7/df/cd/a7dfcdf7c7ebdca201dadfce87d44955.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" height="320" src="https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/a7/df/cd/a7dfcdf7c7ebdca201dadfce87d44955.jpg" width="320" /></b></a></div>
<b><span style="color: #999999;">Veliaht Prenses'in sonunda bildiğiniz gibi America oğlu Ahren'in Fransa'ya Fransa prensesiyle evlenmek için kaçmasından dolayı kalp krizi geçirmişti. Eadlyn hem kardeşi hem de en yakın arkadaşı olan Ahren'in yokluğuna alışmaya çalışırken bir yandan da annesinin iyileşmesi için dua etmektedir.Babası Maxon ise America'nın yaşadıklarından dolayı harap olmuştur.Eadlyn,babasının üstünden bir yükün kalkmasını sağlamak amacıyla ülke yönetimini geçici olarak kendisine bırakmasını ister.Maxon da bunu seve seve kabul eder.</span></b><br />
<b><span style="color: #999999;"><br /></span></b>
<b><span style="color: #999999;">Ülke yönetmek gibi büyük bir sorumluluğu üstlenen Eadlyn'in bir yandan da Seçim'i devam ettirmesi ve kendine en uygun eşi seçmesi gerekmektedir. Bu seçimi yaparken halkın isteğine göre mi yoksa kalbinin sesine göre mi hareket etmelidir? Halkın onu sevmemesinden ve ayaklanma çıkarmaya çalışmasından korkan Eadlyn hem ülkede huzur ortamı yaratmaya,hem eşini seçmeye,hem küçük kardeşleriyle ilgilenmeye,hem de harap olmuş babasını düzeltmeye çalışmaktadır. Eadlyn,bu kadar ağır yüklerin altından kalkmayı başarabilecek midir?</span></b><br />
<b><br /></b>
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: red;"><b>-spoiler bitti- </b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<b>Seçim serisini seviyorum. Genel olarak sevilmeyen karakterleri ve olay örgüsünü barındıran bir seri bu ancak yine de seviyorum nedense. İlk üç kitabı sevmemin en büyük nedeni tabii ki Maxon'dı.America'dan hiçbir zaman o kadar hazzetmedim. O kararsızlığı,sinir bozucu hareketleri beni deli ediyordu. Fakat Veliaht Prenses'teyani baş karakterin Eadlyn olduğu kitaptaki karakterleri sevdim. Veliaht Prenses'in yorumlarına bakınca çoğunluğun Eadlyn'i pek sevmediğini görüyorum ancak ben ilk kitapta sevmiştim,bakın ilk kitapta diyorum.Buradan ikinci kitabı o kadar da sevmediğimi anlayabilirsiniz.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Eadlyn benim için ilk kitapta ikiz kardeşini çok seven,üstünde olan sorumlulukları altında ezilen bir kızdı. Fakat buna rağmen güçlüydü,asiydi. Taç'ta ise neden bilmiyorum ama Eadlyn'den okudukça soğumaya başladım. Veliaht Prenses için Goodreads'te bunları yazmışım okuduğum ilk zamanlar.</b><br />
<blockquote class="tr_bq">
<i><b><br /><span style="color: #a64d79;"><span style="background-color: white; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px; line-height: 21px;">Son sayfalarda cidden aşırı duygulandım çünkü Eadlyn ile empati yapmam çok kolaydı.Bunun nedeni ise Eadlyn ile gerçekten çok benzememiz. Eminim ki okurken gıcık olacaksınız ona ve doğru söylemek gerekirse ben de zaman zaman çok gıcık oldum ama şu gerçeği göz ardı edemem,biz cidden baya baya benziyoruz karakter olarak birbirimize.Onun o bağımsızlık düşkünlüğünü,kontrolü kaybetmeme çabasını okurken resmen kendimi gördüm. Ayrıca Eadlyn'in duygularını göstermekten kaçınması,kendini insanlara karşı kapatması aynı ben! Şu an kendimi övmek için söylemiyorum bunları sakın yanlış anlamayın çünkü bunun övülecek bir tarafı yok.Hatta okurken,biraz önce de belirttiğim gibi, büyük ihtimalle Eadlyn'i yolmak isteyeceğiniz zamanlar olacak ama n'apalım yani biz de böyleyiz,kızmayın bize :( </span><br style="background-color: white; font-family: merriweather, georgia, serif; font-size: 14px; line-height: 21px;" /><span style="background-color: white; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px; line-height: 21px;">Kitabın başlarında Eadlyn'e ciddi anlamda gıcık oldum ama sonradan onu anlamaya başlayınca kızamadım kıza çünkü resmen kendimi azarlamış olacaktım ona kızsam :D O yüzden bu kitabı çok sevdim, kendimi en çok ilişkilendirdiğim üç karakterden biri falandır Eadlyn ve bu kitabı benim gözümde çok çok değerli kıldı.</span><br style="background-color: white; font-family: merriweather, georgia, serif; font-size: 14px; line-height: 21px;" /><span style="background-color: white; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px; line-height: 21px;">Erkeklerden kimi seçiyorsun derseniz cevabım şu;SEÇEMİYORUM.Ya ben baya kişiyi sevdim! İlk üç kitapta iki seçeneğimiz vardı ; Maxon ve Aspen.</span><span style="background-color: white; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px; line-height: 21px;">(tabii ki Maxon'cığımı seçmiştim)</span><span style="background-color: white; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px; line-height: 21px;"> Fakat bu kitapta favori bir üçlüm var </span><span style="background-color: white; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px; line-height: 21px;">-anca üçe düşürebildim sayıyı maalesef- </span><span style="background-color: white; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px; line-height: 21px;">; Kile,Henri ve Erik.Bunlar dışında Hale ve Fox'u da sevdim. Bu üçlüden </span><span style="background-color: white; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px; line-height: 21px;">-ya da Hale ve Fox'u da katarsak beşliden- </span><span style="background-color: white; font-family: "merriweather" , "georgia" , serif; font-size: 14px; line-height: 21px;">kimi seçerse seçsin kabulüm.</span></span></b></i></blockquote>
<b><br /></b>
<b>Şimdi düşünüyorum da ilk kitapta Eadlyn ile kendimi gerçekten çok bağdaştırmıştım ama ikinci kitap... O Eadlyn gitmiş başka bir Eadlyn gelmiş gibiydi. İlk kitaba göre daha kırılgan ve kararsız bir kıza dönüşmüştü ve bu benim sinirimi bozdu.</b><br />
<b><br /></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://i.ytimg.com/vi/leApDgyg9xE/maxresdefault.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" height="225" src="https://i.ytimg.com/vi/leApDgyg9xE/maxresdefault.jpg" width="400" /></b></a></div>
<b>Gelelim Seçim erkeklerine.İlk kitapta da söylediğim gibi favorilerim Kile,Henri ve Erik'ti.Hale ve Fox'u da seviyordum. Bu beşlinin arasında en favorim olan biri vardı ancak şu an kim olduğunu söylemeyeceğim çünkü kim olduğunu söylersem birazdan yazacaklarımdan dolayı kitaptan spoiler yemiş olursunuz.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Favorim olan kişinin seçilmediğini söyleyerek kitaba nefretimi kusmaya başlıyorum. Seçmemesini geçtim kalbini de kırdı çocuğun! Yani kırdı gibi oldu,sonradan kendini açıkladı falan ama neyse. Yani o dururken diğerlerinden birini seçmen! Eadlyn seni öldürmek istiyorum!</b><br />
<br />
<b>Kitap her zamanki gibi oldukça sürükleyiciydi ama ben kitabın daha uzun olması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle son sayfalarda olaylar o kadar oldu bittiye getirildi ki dedim bi' dakika noluyoruz?!??!? Önemli olayların sona saklanması doğal bir durum fakat hepsinin sonda olması ve her şeyin bir anda gerçekleşmesi benim hiç hoşuma gitmedi.</b><br />
<b><br /></b>
<span style="color: red;"><b>-spoiler</b></span><br />
<b><br /></b>
<span style="color: #999999;"><b>Kitapta en çok sinirimi bozan şey ise geçen kitapta giden Ahren'in bu kitapta onca olay olmasına rağmen anca kitabın sonlarına doğru gelmesiydi. Oğlum senin annen SENİN YÜZÜNDEN kalp krizi geçirmiş ve sen rahat rahat gidip Fransa Prensesi'yle pembe panjurlu şatonuzda sefa sürüyorsun.Nasıl evlatsın sen ya? Bir de Eadlyn geçen kitapta öve öve bitirememişti Ahren'in iyiliğini. Olmaz olsun böyle iyilik. Eadlyn'in nasıl affettiğine şaşırıyorum böyle büyük bir olayı. Neredeyse annen ölüyordu onun yüzünden yahu?! Hem de seni ülke yönetmek gibi kocamaaaan bir görevle,ona en ihtiyacın olduğu anda yalnız başına bırakıp gitti bu çocuk,nasıl affedilir bu?!?! </b></span><br />
<b><br /></b>
<span style="color: red;"><b>-spoiler bitti </b></span><br />
<b><br /></b>
<b>Kitapta sevdiğim yerler de oldu elbet. Eadlyn'in küçük kardeşleriyle ilişkisini biraz daha fazla görme şansımız oldu ve bu benim hoşuma gitti. Yine Eadlyn'in ailesine olan bağlılığı ve sevgisi,halkının isteklerini dikkate alması da sevdiğim şeylerden. Ayrıca adayları daha iyi tanımış olmamız da güzeldi. Her zamanki gibi akıcı,sıkmayan ve çabuk okunan bir kitaptı. Son olarak da açığa çıkmasıyla "E YOK ARTIK!!" olduğum iki tane olay vardı ve bu olaylar da kitabı gözümde daha iyi bir seviyeye taşıdı. </b><br />
<b><br /></b>
<br />
<div style="text-align: left;">
<a href="http://66.media.tumblr.com/a23423011f5d77b9f51282230c1ba46c/tumblr_nxdwkduwy11ux067eo1_1280.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" height="239" src="https://66.media.tumblr.com/a23423011f5d77b9f51282230c1ba46c/tumblr_nxdwkduwy11ux067eo1_1280.jpg" width="320" /></b></a></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Belirttiğim gibi,Beni Seç serisi genel olarak sevdiğim ve keyif alarak okuduğum bir seri fakat bence asıl seri,yani Beni Seç - Elit - Sonsuza Dek daha başarılı yazılmış kitaplardı. Son çıkan iki kitap -özellikle de son kitap- öylesine karalanmış,para kazanmak amacıyla yazılmış kitaplar gibi geldi bana. Yine de seriye devam edildiği için ve eski karakterleri yeni hayatlarıyla okuyabildiğimiz için mutlu olduğumu da belirtmeliyim.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Beş kitap arasında en az beğendiğim kitap oldu Taç. Yine de bu serinin okumaya değer,eğlenceli bir seri olduğunu düşünüyorum. Distopya olarak geçse de genel olarak romantizm üzerinden ilerliyor dolayısıyla seriyi distopya sevmeyenler de rahatlıkla okuyabilir. Mutlaka okuyun diyemem ancak boş zamanınız varsa ve okunacak kitap arıyorsanız önerebilirim bu seriyi.Ayrıca kapakları da çok estetik duruyor,beğenmeseniz bile kapaklarına bakıp görsel zevk yaşarsınız en azından :D </b></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-Ighnt85_WDY/V5vQiuPI3yI/AAAAAAAABvo/RdOQ9C0mrB0k1q1LVVdkw1gCCNfWpgFBACLcB/s1600/3%252C5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="102" src="https://3.bp.blogspot.com/-Ighnt85_WDY/V5vQiuPI3yI/AAAAAAAABvo/RdOQ9C0mrB0k1q1LVVdkw1gCCNfWpgFBACLcB/s320/3%252C5puan.png" width="320" /></a></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-88482927826632032782016-07-10T01:50:00.001+03:002016-07-10T01:57:07.911+03:00Haziran'da neler yaptım? <b><br /></b>
<br />
<div style="text-align: center;">
<b><img src="https://66.media.tumblr.com/9a3cdb8fb637bc4df08d425970ffe3bc/tumblr_n7ugnr8zxk1sjwwzso1_500.gif" /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Hey hey heeey,herkese merhaba!! Nasılsınız? Beni sorarsanız ben iyiyim,şu aralar pek aktif olmasam da enerjik hissediyorum kendimi. "Madem enerjiksin bu Haziran'da yaptıkların yazısı neden geç geldi Naz?" diye düşünenler olacaktır doğal olarak.E haklısınız tabi,verecek cevabım yok. Kendi içimde bir ironiye düşerek aynı anda hem aktif hem üşengeç olma gibi bir şey yaşıyorum maalesef,mazur görün siz beni.</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Haziran ayı benim için pek dolu geçmedi şahsen,pinekleyip sınav haftası ve Ramazan ayının yorgunluğunu atmakla meşguldüm diyebilirim. E tabii bir de ders çalışmak isteyip çalışacak hal bulamamanın yarattığı stresle de boğuşuyordum,malum artık ben de YGS - LYS mağduru statüsüne yükseldim. Ayrıca dileğimi belirtmek için geç kalmış olsam da yine de yazmak istiyorum,umarım LYS'ye giren herkes çook iyi sonuçlar alır ve hayallerini gerçekleştirme yolunda hepimizin büyüük bir engeli olan bu basamağı hiç tökezlemeden geçer.</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Neyse,işte böyle boş bir ay oldu Haziran benim için. Bloga yorum girme sözü vermiştim ama yine ve yine başaramadım. Bu üşengeçlik bende oldukça ohooo,işim zor... </b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Bu yazıda sadece okuduğum kitapları değil izlediğim film ve dizilerden de bahsedeceğim. Dediğim gibi pek bir aksiyonda bulunmadım,bayramım da gayet sıradandı o yüzden size anlatabileceğim dudak uçuklatıcı maceralarım bulunmamakta :D Siz şimdilik okuduklarım ve izlediklerimle yetinin :D </b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="color: #a64d79;"><b>*Neler Okudum?*</b></span></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>1- Spider-Man : Mavi - Jeph Loeb (çizgi roman) <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">4 / 5</span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>2- Bellek - Jennifer Rush <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">4 / 5</span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>3- Isla ve Mutlu Son - Stephanie Perkins <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">5 / 5 </span><a href="http://nazlikitaplik.blogspot.com.tr/2016/06/isla-ve-mutlu-son-stephanie-perkins.html" target="_blank">Yorum için tık.</a></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>4- Uyumsuz - Veronica Roth (yeniden okuma)<span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"> 5 / 5</span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>5- Free Four: Tobias Tells the Divergent Knife-Throwing Scene (Divergent, #1.5) - Veronica Roth</b></div>
<span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><b>5 / 5</b></span><br />
<b>6- The World of Divergent: The Path to Allegiant (Divergent, #2.5) - Veronica Roth <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">4 / 5</span></b><br />
<b>7- Yandaş - Veronica Roth (yeniden okuma)<span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"> 4 / 5</span></b><br />
<b>8- Bir Yaz Gecesi Rüyası - William Shakespeare <i>(nam-ı diğer şeyh pir fdsfdsd)</i> <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">3 / 5</span></b><br />
<b>9- Güngezgini - Fabio Moon (çizgi roman) <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">5 / 5 </span></b><br />
<b>10- Köprü - Claire Wallis<span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"> 4 / 5</span></b><br />
<b>11- Değirmen - Sabahattin Ali <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">3 / 5</span></b><br />
<b><br /></b>
<b>Bu ayı 11 kitapla kapatarak iyi bir iş yaptığımı düşünüyorum şahsen. Bu seneki okuma hedefim olan 50 kitabı bitirmeye yaklaştım Haziran ayı sayesinde. Biliyorum,50 kitap oldukça az çünkü geçen sene 113 tane okumuştum fakat hain,lanet üniversite hazırlığı beni okumaktan alıkoyuyor. Pek çalışmasam da kitap okuduğumda çalışmamanın yarattığı vicdan azabı beni bitiriyor :(</b><br />
<b><br /></b>
<a href="https://media.giphy.com/media/rDjUbTMm0Nk64/giphy.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><br /></b></a><a href="https://media.giphy.com/media/rDjUbTMm0Nk64/giphy.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><br /></b></a><a href="https://media.giphy.com/media/rDjUbTMm0Nk64/giphy.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><br /></b></a><b>Okuduklarım arasında en sevdiklerim Uyumsuz,Isla ve Mutlu Son ve Güngezgini oldu. Uyumsuz'u zaten okumayan çok az kişi kalmıştır diye tahmin ediyorum. Uyumsuz serisinin ve özellikle de Tris'in bende yeri çok ayrı olduğundan seriyi baştan okumaya karar verdim Haziran ayında.Kuralsıız'ı çok sevmeme rağmen okumaya üşendiğimden<i> (evet yine üşengeçlik...)</i> atladım ve iki kitabı okuyarak seriyi bitirdim. Yine çook severek okuduğum bir seri oldu.</b><br />
<b><br /></b>
<b><br /></b>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://media.giphy.com/media/rDjUbTMm0Nk64/giphy.gif" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><b><img alt="divergent insurgent tris prior tris strong female characters" border="0" src="https://media.giphy.com/media/rDjUbTMm0Nk64/giphy.gif" /></b></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><b>Aşkımsın Tris *fangirl screaming*</b></td></tr>
</tbody></table>
<b>Isla ve Mutlu Son'un yorumunu girdim zaten,düşünün o kadar sevdim ki üşengeçliğimi kırıp uzun uzun yorum bile girdim hakkında :D</b><br />
<b><br /></b>
<b>Güngezgini ise yorumunu günün birinde girebileceğim muhteşem ötesi bir çizgi roman. Kesinlikle okuduğunuzda sizi hayat ve yaptığınız seçimler hakkında düşündürecek ve uzun süre sizi etkisi altına alacak bir eser. Tam anlamıyla bayıldım! Bir gün tekrar okuyup yorumunu girmeyi çok istiyorum çünkü tek okumayla eskiyen ya da değerini kaybeden bir çizgi romandan ziyade sürekli okunup yeni anlamlar çıkarılabilecek bir çizgi roman Güngezgini,kesinlikle tavsiye ediyorum!</b><br />
<b><br /></b>
<span style="color: #a64d79;"><b>*Neler İzledim?/ Film*</b></span><br />
<b><br /></b>
<b>1- Before Sunrise <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">4 / 5</span></b><br />
<b>2- Allegiant <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">2 / 5</span></b><br />
<b>3- Zootopia<span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"> 3 / 5</span></b><br />
<b>4- 10 Things I Hate About You <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">3,5 / 5</span></b><br />
<b>5- X - Men - Apocalypse <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">4,5 / 5</span></b><br />
<b>6- Kick - Ass <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">2,5 / 5</span></b><br />
<b>7- Now You See Me <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">5 / 5</span></b><br />
<b>8- Despicable Me 2 <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">3 / 5</span></b><br />
<b>9- The 5th Wave <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">2 / 5</span></b><br />
<b>10- Me Before You <span style="color: #3d85c6; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">5 / 5</span></b><br />
<b><br /></b>
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Normalde film izlemeyi sevmeyen,çabucak sıkılan biri olarak bu ay film açısından oldukça bereketli bir ay geçirdim diyebilirim. Fakat bu ay hayal kırıklığına uğradığım iki film izledim ve cidden moralim bozuldu. Bunlar Allegiant (Yandaş) ve The 5th Wave (5. Dalga)'ydi. Kitap uyarlamalarını böyle batırmalarından nefret ediyorum! Elinizde muhteşem bir malzeme var zaten neden bu kadar değişiklik yapmaya çalışıyorsunuz ki! Özellikle Yandaş'ta kusup,kendimi 57 yerimden bıçaklayıp cinayet süsü vermemek için kendimi zor tuttum.Bu ne,BU NE ALLAH AŞKINA BU NE! Siz o kitaptan nasıl böyle bir senaryo çıkardınız ya aklım almıyor. Efekt yapıp kurtarmaya çalışmışsınız,cık o da olmamış. Çizgi film izlermiş gibi hissettim kendimi.Zootopia bile daha gerçekçiydi Yandaş'ın efektlerinin yanında.çıldırdım resmen.</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://67.media.tumblr.com/4708b18e5f484fe60bb0778225d060ab/tumblr_o602nuI94u1tlgn8co1_500.gif" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><b><img border="0" src="https://67.media.tumblr.com/4708b18e5f484fe60bb0778225d060ab/tumblr_o602nuI94u1tlgn8co1_500.gif" /></b></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><b>Bu ne şimdi,yani bu ne. *kusar*</b></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: left;">
<b>Neyse ki tam hüzne gark olmuş kendimi yiyip bitirirken karşıma moralimi yükselten iki film çıktı.Bunlardan ilki Now You See Me yani Sihirbazlar Çetesi. Kendisi hayatımda izlediğim en güzel filmler listesine ilk sıralardan giriş yaptı. Maalesef ikincisine gidemedim ancak ilkinin güzelliği bana bir süre yeter herhalde. </b></div>
<b><br /></b>
<br />
<div style="text-align: center;">
</div>
<a href="https://66.media.tumblr.com/bcc065cd4c10b0cfdb5f5f26b6d59504/tumblr_o1z96cfQhe1u266gpo1_r1_500.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" height="160" src="https://66.media.tumblr.com/bcc065cd4c10b0cfdb5f5f26b6d59504/tumblr_o1z96cfQhe1u266gpo1_r1_500.gif" width="400" /></b></a><b>İkinci çok sevdiğim film ise Me Before You. Ben hayatımda kitaptan bu kadar güzel ve kitaba bu kadar sadık uyarlanan ve beni bu kadar eğlendiren bir film izlememiştim! En ama en güzel kitap uyarlaması olarak Senden Önce Ben'i seçiyoruum! Oyuncular karakterlerle müthiş uyumlulardı,özellikle de Lou! Emilia Clarke nasıl muhteşem yansıtmış o karakteri öyle! İzlerken gerçekten çok keyif aldığım ve oldukça başarılı bulduğum bir film oldu Senden Önce Ben. Mutlaka izlemelisiniz! Doğru söylemek gerekirse filmi kitabından bile daha çok sevdim.Kitapta bazı yerlerde sıkıldığım olmuştu ancak filmi izlerken bir saniye bile sıkılmadım ve hiç bitmesin istedim.Muhteşemdi!</b><br />
<b><br /></b>
<b><span style="color: #a64d79;">*Neler İzledim?/ Dizi *</span></b><br />
<b><br /></b>
<b>Düzenli olarak takip ettiğim sadece iki dizi var; Teen Wolf ve Shadowhunters. Teen Wolf'un son sezonları gerçekten saçmalaşıp işler iyice çığrından çıktıysa da başladık bir kere bırakamıyorum işte. Shadowhunters desen öyle aman aman sevdiğim bir dizi değil kendisi.Efektleri gerçekten kötü ve senaryosu kitaptan oldukça bağımsız. İzleme nedenim Malec diyebilirim, 1x12'de eridim bittim mesela. Harikaydı ya. Hazır konu açılmışken bir dizi yorumu da yapayım ufak çaplı.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Dizinin oyuncu seçimlerinin filmden genel olarak daha iyi olduğunu düşünüyorum.Özelllikle de Alec,Izzy,Clary ve Simon muhteşem uyan oyuncular karakterlere.Ancak Jace,Valentine,Magnus benim için uyumlu değil. Özellikle de film Jace'i ve Magnus'una bayılan biri olarak dizideki oyuncular beni hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Ama dizideki Malec'in kimyası çok uyumlu olduğundan Magnus o kadar gözüme batmıyor diyebilirim.Ancak Jace... Dominic Sherwood sevdiğim bir oyuncu ama Jace rolüne hiç gitmemiş. Zaten Jace'in narin bir yapısı olması gerekiyor ama dizideki Jace yürüyen kas maşallah. Ayrıca Dom bence rol yapma konusunda pek başarılı değil,üzgünüm. Aynı sorun Kat (Clary)'de de vardı fakat son bölümlere doğru biraz iyiye gitmeye başladı oyunculuğu.Ancak Dom'da hiç düzelme yok ve bu moralimi bozuyor :(</b><br />
<b><br /></b>
<b>Madem bu kadar sevmiyorsun,eleştiriyorsun,neden izliyorsun diye sorabilirsiniz.Hayalini kurduğum,içlerinden biri olmak istediğim gölge avcılarının dünyasının ve çok sevdiğim karakterlerin gözümün önünde canlanması -her ne kadar tam olarak istediğim gibi olmasalar da- hoşuma gidiyor. Dizinin daha iyiye gideceğini umarak izlemeye devam ediyorum...</b><br />
<b><br /></b>
<a href="http://66.media.tumblr.com/364c60690f723d761f4a2dd69104c9ec/tumblr_o20cwvXlsF1v2d74xo1_r1_400.gif" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" src="https://66.media.tumblr.com/364c60690f723d761f4a2dd69104c9ec/tumblr_o20cwvXlsF1v2d74xo1_r1_400.gif" style="cursor: move;" /></b></a><b><img src="https://38.media.tumblr.com/15d07ba15f3da77587b7754287db1089/tumblr_inline_o1mtu4ufIP1t85ojp_500.gif" /></b><br />
<b><br /></b>
<b><br /></b>
<br />
<div style="text-align: center;">
<i><b>(Bu sahneler çok sevdiğim ve çok eğlendiğim sahneler çünkü MALEC)<3 i=""></3></b></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><b><br /></b></i></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Her neyse ben en başa döneyim. Demek istediğim takip ettiğim iki dizi olduğu ve ikisi de sezon finalinde olduğu için izleyecek dizim yoktu.Ben de önceden başladığım ve vaktim olmadığı için devam edemediğim bir diziye devam edeyim dedim.Bu dizi tabii ki herkesin dilinde olan,spoiler yemekten asla kaçışımızın olmadığı Game of Thrones. Oldukça severek izliyorum GoT'u.Şu sıralar 4x04'te kalmış olsam da dizinin her bölümünü,her can alıcı spoilerını inciğine cinciğine kadar biliyorum sevgili internet halkı sağolsun. Yine de izlerken hiçbir sıkıntı yaratmıyor bu benim için çünkü oldukça heyecanlı bir dizi.Her bölümünde her an herkesin ölme potansiyeli olduğu için kimin ölü kimin canlı olduğunu bilsem de bir an önce o ölümlerin ya da büyük olayların gerçekleştiği bölümlere ulaşmak için heyecanla izliyorum tüm bölümleri. Güzel dizi vesselam. Ve benim için tahta oturması gereken asıl kişi Arya'dır.Çok seviyorum o kızı. Bu çok mümkün görünmediği için Demir Taht yolunda desteklediğim asıl aday ise tabii ki Dany! Çok yaşa ejderhaların annesii!!</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><img src="https://24.media.tumblr.com/b17adc15534524260e27b312f36d73b9/tumblr_mtntavNLBP1s0fnk0o1_500.gif" /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<div style="text-align: left;">
<b>Son olarak yeni başladığım bir diğer dizi ise Mr. Robot. Herkesin beğenerek izlediği ve methiyeler düzdüğü bu diziye başlamasam olmazdı. Zaten sadece bir sezonu var ve hepi topu izlenecek 10 bölümüm var diyerek başladım ve herkesin bayıldığı kadar bayılmasam da genel olarak beğendim.Elliot çok farklı ve izlemesi keyifli bir karakter. Sanırım ikinci sezon 13 Temmuz'da başlıyor.İlk sezonda izlenecek 4 bölümüm kaldı,13 Temmuz'a kadar bitirmeyi düşünüyorum.Nihayet bu kadar popüler bir diziyi spoiler yemeden izleyebileceğim için çok ama çok mutluyuum! </b></div>
</div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Yine upuzuuun yazdığım ve kafanızı şişirdiğim bir yazı oldu,affola. Eğer ki buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim. Temmuz ayında blog yine boş kalacak büyük ihtimalle çünkü kitap okuyabileceğimi veya bir şeyler izleyebileceğimi sanmıyorum. Hepinize mutluluk dolu bir ay diliyorum -geç kalmış olsam da :D - ,sağlıcakla kalın ^_^</b></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-87287542777352673372016-06-14T17:30:00.000+03:002016-06-14T17:32:08.554+03:00Isla ve Mutlu Son - Stephanie Perkins / Yorum<a href="http://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0000000687916-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0000000687916-1.jpg" width="205" /></a><br />
Isla ve Mutlu Son, hem tatlı bir aşk hem gerçekçi bir dostluk hem de John Green ve Rainbow Rowell sevenlerin ellerinden bırakamayacağı bir "ilk aşk" hikâyesi.<br />
<br />
Aşk onları bir yaz günü, asla uyumayan şehrin sokaklarında yakalamıştı… ama ya ona sahip çıkmak düşündükleri kadar da kolay değilse? <br />
<br />
Romantizme umutsuzca inanan Isla, lise birinci sınıftan beri kendini çizdiği karikatürler arasında kaybetmiş Josh'a âşıktı. Yaz tatili esnasında Manhattan'da yaşanan tesadüfi bir karşılaşma sonrasında Isla belki de aşkın o kadar da uzakta olmadığını fark etmişti. Ancak yeni okul yılının başlamasıyla Isla ve Josh, her genç çiftin karşılaştığı güçlüklerle yüz yüze gelmek zorunda kalmışlardı: ailevi sorunlar, gelecek kaygısı ve birbirlerinden ayrılmak zorunda kalabilecekleri gerçeği. <br />
<br />
Bu içinizi ısıtacak, tatlı aşk hikâyesi New York sokaklarını, Paris'in büyülü havasını ve Barcelona'nın ateşli atmosferini yansıtırken, sevilen başka iki çifti de yeniden okurla buluşturuyor: Anna ve Etienne, Lola ve Cricket. <br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı: </b>328</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı: </b>2016</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Dili:</b> Türkçe</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi: </b>Yabancı</div>
<div>
<div style="text-align: center;">
<b>Orijinal Adı: </b>Isla and the Happily Ever After</div>
</div>
<div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı:</b> Anna and the French Kiss</div>
</div>
<div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sıralaması:</b> 3 / 3</div>
</div>
<div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı: </b>4.14 / 5</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
___________________________________________________________________</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Herkese kocamaan merhabalaar! Nasılsınız? Beni sorarsanız olabileceğim kadar iyiyim. Böyle söylememin nedeni ülkemizde ve dünyada vahşetin katlanarak devam etmesi,masumların kanının hiç göz kırpmadan dökülmesi. İnsanların nasıl bu kadar kötü olabileceğini aklım almıyor. Söyleyecek söz bulamıyorum gerçekten. </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Her şeye,tüm bu iç kanatıcı olaylara rağmen şu sıralar mutluyum diyebilirim. Okul belasından kurtulmamın bunda büyük payı var elbette. Her ne kadar önümüzdeki sene beni bekleyen uzun,yoğun ve oldukça yıpratıcı bir maraton olan üniversite hazırlığı beni korkutsa da kendime tüm endişelerimden sıyrılıp sadece dinlenmek ve okumak için bir hafta gibi bir süre verdim,sonrasında maalesef maraton benim için başlayacak. </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Bu bir haftalık süre zarfında okuyabildiğim kadar okumaya ve elimden geldiğince de bloga yorum girmeye çalışacağım çünkü yaz olsa da blog boş kalabilir ders çalışmam gerektiği için. Bu boşluğu biraz olsun kapatmak için yazın ilk yorumunu girmeye başlıyoruum! (Yine upuzuuun bir giriş bölümü oldu,farkındayım :D ) </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Her zaman yaptığım gibi önce kitabın konusundan bahsedeceğim. </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Isla Martin,Fransa'daki Amerikan Okulu'na gittiği ilk seneden beri Josh Wasserstein'a deliler gibi aşıktır. Fakat bir sorun vardır; Josh onun varlığını pek umursamamaktadır,gerçi Josh kendi arkadaş grubu dışındaki kimseyi pek umursamamaktadır ama neyse :D Isla da bu grupta bulunmadığı için Josh onun için oldukça ulaşılmaz bir seviyededir. Josh'a aşkını platonik olarak sürdüren Isla bir yaz günü Manhattan'da,yani Josh ve Isla'nın yaşadığı şehirde, Josh ile karşılaşır ve ağrı kesiciden dolayı kafası güzel olduğundan bu karşılaşma Isla için utandırıcı,Josh için ise tuhaf ve komik bir hal alır. Her şeye rağmen bu utandırıcı karşılaşma Isla'nın içinde bir umut doğursa da o yaz boyunca bir daha Josh'la asla karşılaşmaz ve bu onun ümitlerini kırar. </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><img height="355" src="https://img00.deviantart.net/d3f0/i/2014/227/c/6/isla_and_the_happily_ever_after_by_candy8496-d7v96x5.png" width="640" /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b>
<b>Okula geri döndüklerinde Josh her zamanki kalabalık arkadaş grubunun mezun olması nedeniyle</b><br />
<b>oldukça yalnız görünmektedir. Isla için bu bir fırsat mıdır yoksa Josh arkadaşlarının yokluğundan dolayı iyice içine kapanıp kimseyi umursamamaya devam mı edecektir? </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Bu seriyi gerçekten çok ama çok seviyorum. Şu ana kadar okuduğum en eğlenceli,en hoş ve en gerçekçi genç yetişkin - romantizm serisi diyebilirim. Her kitapta farklı karakterlerin ele alınması bu seriyi okunabilir yapan unsurlardan bir tanesi bence.Çünkü sürekli aynı karakterleri ele alan seriler bir süre sonra sakız gibi uzamaya,içinde gereksiz entrikalar barındırmaya başlıyor ve oldukça sıkıyor.Ancak bu serinin her kitabında bir önceki kitap karakterleriyle bağlantılı karakterlerin anlatılması bu sıkıcılığı engelleyen en önemli faktörlerden birisi.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Bu kitapta ilk kitapta gördüğümüz iki karakter başrolde: Isla ve Josh. Anna and the French Kiss'deki Etienne ve Anna'nın arkadaş grubunda bulunan Josh'tan bahsediyorum,evet! Isla ise AATFK'de oldukça küçük bir yerde geçiyor,bu yüzden hatırlamıyorsanız bu normal bir şey. Josh'ı unutmanız mümkün değil tabii ki,arkadaş grubunun çizer,hayalperest ve tembel çocuğu.Yani bu bize ilk kitapta yansıtılan karakteriydi. Fakat Isla ve Mutlu Son'u okuduğunuzda bu tembel ve miskin halinin altında yatan sebebi öğreniyorsunuz.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://66.media.tumblr.com/e058fa322d69368995f721db33d82e0a/tumblr_nabk1o9v7s1t5kz0fo1_500.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" height="400" src="https://66.media.tumblr.com/e058fa322d69368995f721db33d82e0a/tumblr_nabk1o9v7s1t5kz0fo1_500.jpg" width="291" /></b></a></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Gelelim karakterler hakkında ne düşündüğüme. Isla ve Mutlu Son en az Anna and the French Kiss kadar sevdiğim bir kitap oldu.Lola'yı da okudum fakat Anna kadar sevmem mümkün olmadı.Peki Isla'yı Anna kadar sevmenin sebebi ne diye sorarsanız cevap basit; baş karakterimiz Isla sebebin ta kendisi! Lola ve Komşu Çocuk'u da oldukça sevmiş ancak Lola'ya pek ısınamadığımdan ve bazı hareketleri bana anlamsız geldiğinden bu kitap Anna and the French Kiss düzeyine yetişememişti benim için. Fakat Isla ve Mutlu Son'da Isla o kadar gerçekçi ve bağ kurabildiğim bir karakter oldu ki kitabı sevmemem mümkün değildi! O şapşal halleri -özellikle de heyecanlandığında-, sevgi hakkındaki düşünceleri ve yaşadığı güvensizlikler bana tamamen kendimi hatırlattı. Okurken hata bile yapsa ona kızamadım çünkü öyle bir olay yaşasaydım benim de aynı hatayı yapacağımı biliyordum. Kısacası Isla ile çok ama çok benzediğimiz için bu kitap benim için AATFK ile aynı seviyeye ulaştı. Karakterimiz benzer olsa da görünüşümüz tamamen farklı,Isla ateş gibi kızıl saçlara ve yeşil gözlere sahip. Hep kızıl olmak istemişimdir o yüzden Isla'yı farklı bir evrende yaşayan bir Naz olarak hayal ediyorum :D </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://66.media.tumblr.com/7166577b066f95837951f8c70f089da7/tumblr_inline_o66wf9qAyp1tchjvs_500.gif" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" height="180" src="https://66.media.tumblr.com/7166577b066f95837951f8c70f089da7/tumblr_inline_o66wf9qAyp1tchjvs_500.gif" width="320" /></b></a></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Sıra geldi kitabın prensi Josh'a.İlk kitapta Josh'ı vurdumduymaz,hiçbir şeyi umursamayan biri olarak görüyoruz.Fakat bu kitapta aslında her şeyi umursadığını,her şeyin farkında olduğunu anlıyoruz.Tabii böyle davranmasının bir nedeni var,bunu söyleyip spoiler vermek istemiyorum.Yani öyle çok büyük bir olay değil ama yine de bir şey bilmeden okumanız daha keyifli olur bence. İlk kitapta yansıtıldığı karakterden dolayı ben Isla'yı okumaya biraz ön yargılı başladım çünkü Josh'ın sorumsuz biri olduğunu ve ondan pek hazzetmeyeceğimi düşünüyordum fakat,AH,çok yanılmışım!! Davranışlarının sebebini öğrenince,yavaş yavaş onu tanımaya başladıkça ve ve VEE Isla'ya karşı olan davranışlarını,romantikliğini görünce kafamı duvarlara vura vura Josh'tan özür diledim,YANİ SENİ SEVMEYECEĞİMİ NASIL DÜŞÜNEBİLDİM JOSH! AFFET BENİ!!!! Vurdumduymaz görüntüsü altında yatan naifliği gerçekten beni kendine aşık etti. Etienne ile aynı seviyeye yükseldin Josh'cım tebrikler <3 p=""></3></b><br />
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Yan karakterlerden biri olan Isla'nın arkadaşı Kurt'e gelelim. Isla ile çocukluktan beri arkadaşlar ve yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Kurt haritacılıkla oldukça ilgili ve kendi haritalarını yapıyor. Asperger Sendromu'na sahip ve bu yüzden oldukça dürüst ve yalan söylemeye karşı. Aklına ilk gelen şeyi söylüyor ve bu beni gerçekten büyüledi. Keşke hayatımda Kurt gibi bir arkadaşım olsaydı. Stephanie Perkins'in bu tarz problemlerle uğraşan insanlara kitaplarında yer vermesi oldukça ince bir şey.Asperger sendromlu ya da otizm sahibi insanların bizden tek farkları dünyayı biraz daha farklı şekilde algılamaları.Kurt'e bu kitapta yer verilmesinin bu tarz farklılıkları olan insanlara farkındalık yaratmak açısından oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum. Kısacası Kurt bence efsanevi bir karakterdi,keşke hepimiz senin kadar doğrudan ve dürüst olabilsek Kurt.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Kitabın baskısı hakkında konuşmazsam olmaz,Yabancı Yayınları yine muhteşem bir iş çıkarmış. Şu cildin üstündeki tatlı resimlere bakar mısınız!!</b><br />
<b><br /></b>
<b><br /></b>
<br />
<blockquote class="instagram-media" data-instgrm-captioned="" data-instgrm-version="7" style="background: #fff; border-radius: 3px; border: 0; box-shadow: 0 0 1px 0 rgba(0 , 0 , 0 , 0.5) , 0 1px 10px 0 rgba(0 , 0 , 0 , 0.15); margin: 1px; max-width: 658px; padding: 0; width: 99.375%;">
<div style="padding: 8px;">
<div style="background: #F8F8F8; line-height: 0; margin-top: 40px; padding: 61.9791666667% 0; text-align: center; width: 100%;">
<div style="background: url(data:image/png; display: block; height: 44px; margin: 0 auto -44px; position: relative; top: -22px; width: 44px;">
</div>
</div>
<div style="margin: 8px 0 0 0; padding: 0 4px;">
<a href="https://www.instagram.com/p/BEXq_SKReOG/" style="color: black; font-family: arial, sans-serif; font-size: 14px; font-style: normal; line-height: 17px; text-decoration: none; word-wrap: break-word;" target="_blank"><b>Isla ve Mutlu son'un iç baskısı 😊</b></a></div>
<div style="color: #c9c8cd; font-family: Arial,sans-serif; font-size: 14px; line-height: 17px; margin-bottom: 0; margin-top: 8px; overflow: hidden; padding: 8px 0 7px; text-align: center; text-overflow: ellipsis; white-space: nowrap;">
<b>Yabancı Yayınları (@yabanciyayinlari) tarafından paylaşılan bir fotoğraf (<time datetime="2016-04-19T05:20:00+00:00" style="font-family: Arial,sans-serif; font-size: 14px; line-height: 17px;">18 Nis 2016, 22:20 PDT</time>)</b></div>
</div>
</blockquote>
<script async="" defer="" src="//platform.instagram.com/en_US/embeds.js"></script>
<br />
<b><br /></b>
<a href="https://strokingfire.files.wordpress.com/2015/11/isla-and-the-happily-ever-after-book-review-pic-02-by-casey-carlisle.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://strokingfire.files.wordpress.com/2015/11/isla-and-the-happily-ever-after-book-review-pic-02-by-casey-carlisle.png" width="266" /></a><b>Kitap her Stephanie kitabı gibi oldukça akıcı ve eğlenceliydi. Stephanie kitaplarını daha önce okuduysanız pek fazla merak unsuru içermediğini bilirsiniz.Fakat bu benim için hiçbir zaman sorun olmadı,meraklandırmasa da gerçekçiliğiyle kitap sizi içine o kadar çok çekiyor ki elinizden bırakamıyorsunuz.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Stephanie kitaplarını okumak sanki arkadaş çevrenizden birinin yaşadıklarını dinlemek gibi,çok gerçekçi.Bunda karakterlerin gerçek hayattaki insanlar gibi kusurlarının olmasının etkili olduğunu düşünüyorum. Güvensizlikler yaşayan,hatalar yapan karakterleri okumak benim için her zaman daha etkileyici olmuştur,dolayısıyla her Stephanie Perkins kitabını okurken kendimi kitabın içinde buluyorum.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Serinin son iki kitabında çok hoşuma giden bir şey vardı,diğer kitaptan karakterlerin kitapta az da olsa görünmesi. Bu kitapta tüm üç kitabın karakterleri bir araya geliyor ve bu benim mutluluktan kalbimi eritti. Anna,Etienne,Lola,Cricket,Isla ve Josh'ı beraber görmek tarif edilemez bir sevinç uyandırdı içimde.</b><br />
<b><span style="color: red;"><br /></span></b>
<b>Okurken kahkaha attığım,mutluluktan ve üzüntüden ağladığım yerler de oldu. Her okuduğum kitapta ağlama potansiyeli olan biri olduğum için bu beni şaşırtmadı zaten ancak eğer üç kitabı da okuduysanız sizin de bu kitapta duygulanacağınızı düşünüyorum. Çünkü bir seriye veda etmek her zaman zordur. Özellikle de hayatın bu kadar içinden karakterler barındıran,samimi bir seriyse bu seri veda etmek kesinlikle içinizi burkacaktır.</b><br />
<b><br /></b>
<b><span style="color: red;">-</span></b><b><span style="color: red;">SPOILER</span></b><br />
<span style="color: #eeeeee;"><b>Kitapta mutluluktan ağladığım bir yeri sizle paylaşmasam olmaz. Etienne,Anna'ya evlenme teklifi ettiğinde ben sevinçten koltukta tepiniyor,bir yandan da salya sümük ağlıyordum.İlişkilerinin gözümün önünde filizlenip taaa evlenme noktasına gelmesi beni o kadar duygulandırdı ki! Hala hatırladıkça ağzım kulaklarıma varıyor ve mutluluktan gözlerim doluyor.Keşke Stephanie bir 7-8 yıl sonrasını anlatan ve tüm karakterlerimizin içinde olduğu,evlilik hayatlarını ve kurduğu aileleri görebileceğimiz bir kitap yazsa da ben de başından sonuna kadar ağlayarak okusam :D </b></span><br />
<b><span style="color: red;">-SPOILER BİTTİ</span></b><br />
<div>
<br /></div>
<b>Kısacası ben bu kitaba kelimenin tam anlamıyla aşık oldum. Isla'dan önce serideki kitaplar arasında Anna and the French Kiss favorimdi fakat Isla'yı okuduktan sonra birinciliği ikisinin paylaştığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Eğer bu kitabı,hatta bu seriyi okumadıysanız kesinlikle okumanızı öneririm.Okurken yüzünüzde tebessüm oluşturan,bittiğinde ise içinizi hem bir burukluk hem de sevinçle dolduran bu seriyle tanışmadıysanız daha da geç kalmadan hemen okumaya başlayın. Hepinizin kendi mutlu sonunu bulması dileğiyle,görüşmek üzere!! :D</b><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-KEGYD-mycOw/V2ASDSulvhI/AAAAAAAABsE/NbuEeQSOkj4SFJN_B3CG7JyPQ1alCW1NQCLcB/s1600/5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="70" src="https://4.bp.blogspot.com/-KEGYD-mycOw/V2ASDSulvhI/AAAAAAAABsE/NbuEeQSOkj4SFJN_B3CG7JyPQ1alCW1NQCLcB/s320/5puan.png" width="320" /></a></div>
</div>
</div>
</div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-50037818791893132902016-04-19T20:16:00.000+03:002016-04-19T20:44:14.567+03:00Winter - Marissa Meyer / Yorum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0000000686652-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0000000686652-1.jpg" height="320" width="221" /></a></div>
<br />
Bu masallarda mutlu sonu kadınlar yazacak!<br />
<br />
Ay halkı, yüzündeki yara izlerine aldırmadan zarafeti ve nezaketiyle hepsini büyüleyen Prenses Winter'a hayrandı. Herkes, genç Prenses'in, üvey annesi Kraliçe Levana'dan çok daha nefes kesici bir güzelliği olduğunu düşünüyordu. Winter, üvey annesinden pek hoşlanmıyordu. Eh, bunda Levana'nın, genç ve güzel Prenses'in çocukluk arkadaşı ve yakışıklı saray muhafızı Jacin'e duyduğu hisleri onaylamamasının da etkisi vardı tabi. Ancak Winter, Levana'nın sandığı kadar zayıf biri değildi ve yıllardır üvey annesinin isteklerini görmezden gelmeyi başarmıştı.<br />
Winter, sayborg mekanik ustası Cinder ve arkadaşlarıyla birlikte belki de büyük bir devrim başlatacak ve uzun süredir gizliden gizliye süren bir savaşı nihayete erdirecekti. Cinder, Scarlet, Cress ve Winter; Kraliçe Levana'yı alt edip kendi mutlu sonlarını yazabilecek mi? "Ay Günlüğü" serisi sona erdi. Artık hiçbir masalda böyle bir tat bulamayacaksınız. Kendi masalınızı yaşasanız bile.<br />
<div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b>
<b><br /></b>
<br />
<b>Sayfa Sayısı: </b>800</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı: </b>2016</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Dili:</b> Türkçe</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi:</b> Artemis Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Orijinal Adı: </b>Winter</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı: </b>The Lunar Chronicles (Ay Günlükleri)</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sıralaması:</b> 4 / 4</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 4.52 / 5</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
__________________________________________________________________________</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Herkese merhaba! Nasılsınız? Umarım herkes çok ama çok iyidir. Beni sorarsanız ben de idare ediyorum işte. En son girdiğim kitap yorumunun üstüne 3 kitap okudum fakat hiçbirinin yorumunu da girmedim. Bu okuduğum kitaplar arasında çok sevdiğim bir seri olan Mara Dyer serisinin son kitabı olan Akıl Çıkmazı da var üstelik ve onun da yorumunu girmedim! Üşengeçlik başa bela arkadaşlar...</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Her neyse,baktım son yorum girme tarihimin üstünden bayağı zaman geçmiş ben de okuduğum bu üç kitap arasından en sevdiğim kitap olan Winter'ın yorumunu girmeye karar verdim. Ay Günlükleri serisinin hiçbir kitabının yorumunu daha önce bloguma girmemiş olsam da kendileri çok sevdiğim bir seri olurlar. E yine üşengeçliğimden ötürü bu muhteşem serinin muhteşem kitaplarının yorumlarını göremediniz tabi ki blogumda. Daha fazla uzatmadan kitabın konusuna geçiyorum.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: red;">-ilk üç kitabı okumayanlar için spoiler içerir</span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/e0/0c/62/e00c62dcfcfd8652eafd40f24b5562b7.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" height="320" src="https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/e0/0c/62/e00c62dcfcfd8652eafd40f24b5562b7.jpg" width="210" /></b></a></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #999999;">Bildiğiniz gibi Cress'in sonlarında Cinder Levana ve Kai'nin düğünü olmadan önce Ay Ülkesi'ne gidip Kai'yi kaçırmıştı. Kitap,Cinder ve arkadaşlarının Rampion'daki plan kurma sürecinden başlıyor. Levana'yı Kai'nin gerçekten kaçırıldığına ve aslında Cinder'ı suçlu bulduğuna inandırmak,Ay Ülkesi'nde tutsak olan Scarlet'ı kurtarmak ve bir yandan da Cinder'ın esas Ay Kraliçesi olduğunu açıklamak için planlar kuruyorlar. </span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #999999;"><br /></span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #999999;">Kitaba adını veren karakterden bahsetmemek de olmaz;Prenses Winter.Winter halkı tarafından çok sevilen bir prenses,bunda dillere destan güzelliğinin ve iyi kalbinin etkisi çok büyük tabi ki.Üvey annesi Levana'nın aksine halkıyla iç içe olmaktan hoşlanan,onlara gerçekten değer veren ve en önemlisi de sihriyle halkını kandırmayan bir kız Winter.Evet doğru okudunuz,bir Aylı olmasına rağmen sihrini kullanmıyor ve bu ona büyük zarar veriyor.Bu kadar iyi ve sevilen bir kız olması da Levana'nın ondan nefret etmesine neden oluyor.Sihrini kullanmaması nedeniyle gördüğü halisünasyonlar bazen o kadar şiddetli bir hal alıyor ki onu Jacin dışında kimse sakinleştiremiyor. Evet,Cress'teki muhafızımız olan Jacin'den bahsediyorum. Çocukluk arkadaşı olan Winter ve Jacin'in arasından su sızmıyor ve tabi ki aralarındaki duygular tahmin de edebileceğiniz gibi arkadaşlıktan daha öte bir boyutta.</span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #999999;"><br /></span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #999999;">Prenses Selene'in geri döndüğü dedikoduları Ay Ülkesi'nde yayılmaya başlasa da insanlar Levana'nın korkusundan hiçbir isyan hareketine kalkışamıyorlar. Tabi ki de Cinder bunu değiştirmek ve Ay tahtını hak ettiği gibi eline almak niyetinde.Bir şekilde -buraları anlatamam çünkü ağır spoiler olur- Winter'la araya gelen Cinder isyan başlatma çabalarında başarılı olabilecek mi bakalım? :D</span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: red;">-spoiler bitti</span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Masalları hayatım boyunca çok sevdim.Koskoca kız olmama rağmen hala bir masal kitabı elime geçtiğinde hiç sıkılmadan okurum. O yüzden Ay Günlükleri Serisi'ne daha başlamadan bayılacağımı biliyordum. Masalların modern dünyaya,hatta gelecekteki bir dünyaya uyarlanmış halini sevmemem imkansızdı,nitekim düşündüğüm gibi de oldu,Ay Günlükleri Serisi Winter'la birlikte ömrüm boyunca fangirl'lüğünü yapacağım daimi seriler arasında sağlam bir yer edinmeyi başardı.</b></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<div style="text-align: left;">
<b>Winter serinin en kalın kitabı,tam tamına 800 sayfa. Bu yüzden kitabı bitirmem uzun sürer diye endişeliydim açıkçası çünkü daha yeni bir reading slump'tan çıkmıştım. Fakat okul olmasına ve benim çok fazla okuyacak vaktim olmamasına rağmen kitabı üç gün içerisinde yalayıp yuttum resmen. O kadar heyecanlı ve muhteşemdi ki! 800 sayfanın bir sayfasında bile sıkılmadım! Ayrıca kitaptaki olaylar zaman zaman orijinal masallardaki olaylarla örtüşünce o kadar mutlu oldum ki anlatamam,bunu niye yazdığım hakkında bir fikrim yok açıkçası ama söylemek istedim niyeyse :D </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<div style="text-align: left;">
<a href="http://40.media.tumblr.com/6a65c92c572f9b6c62b5b2b5c8f7c5aa/tumblr_n9eftqzlxn1rw7857o1_500.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" src="http://40.media.tumblr.com/6a65c92c572f9b6c62b5b2b5c8f7c5aa/tumblr_n9eftqzlxn1rw7857o1_500.png" height="320" width="230" /></b></a><b>Gelelim karakterlere. Diğer kitaplardaki karakterlerin üstüne yeni iki karakter ekleniyor.Aslında bir karakter demek daha doğru olur çünkü Jacin'i Cress'ten biliyoruz zaten.Eklenen yeni karakter tahmin edebileceğiniz gibi Prenses Winter. Karakterler hakkında düşüncelerime önce kızlardan başlıyorum :D </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Winter Aylı sihrini kullanmaktan hayatı boyunca -aslında bir olayı yaşadıktan sonra- kaçınmış bir kız. Masum insanları en ufak bir sihirle bile manipüle etmenin iğrenç bir şey olduğunu düşünüyor. Sihrini kullanmaması ise onda korkunç halisünasyonlara yol açıyor. Öyle ki,halisünasyonların etkisindeyken kendi kendine yüzünde açtığı yaralar bile var.Onları dahi sihirle kapatmaktan kaçınıyor.İşte bu onu halkın gözünde muhteşem bir kimliğe büründürüyor.Winter halkıyla oldukça ilgili,onları oldukça seven bir prenses,dolayısıyla halk da Winter'a tapıyor. Bu da Levana'nın şimşeklerini Winter'ın üzerine çekiyor tabi ki. Winter hakkında düşüncelerime gelirsek,kendisini gerçekten çok sevdim.Dediğim gibi halisünasyonlar görüyor ve bu onun sürekli değişik bir dünyadaymış gibi yaşamasına neden oluyor.Çevresindekilerinin anlamlandıramadığı hareketleri var ve sürekli uçuk davranıyor. Fakat aslında gerçekten çok iyi ve fedakar bir kız. Etrafındakilere zarar vermemek için kendini harap ediyor kızcağız,daha ne yapsın? Çok ama çok sevdiğim,kitap boyunca sarıp sarmalamak istediğim bir karakter oldu kendisi. Sorunları yüzünden biraz geri planda kalan bir karakter olsa da gücü ve isteği olduğu zaman bir lider olabileceği ve kitleleri peşinden sürükleyebileceğini de okuyoruz kitapta.Keşke biraz daha ön planda olsaydı fakat sorunlarına rağmen bayıldığım bir karakter oldu kendisi.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://40.media.tumblr.com/b28a8d2d875103d1c515da3e9b7e5183/tumblr_nx4l7uoOCr1r1dh3mo1_500.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" height="320" src="https://40.media.tumblr.com/b28a8d2d875103d1c515da3e9b7e5183/tumblr_nx4l7uoOCr1r1dh3mo1_500.jpg" width="320" /></b></a><b>Gelelim Cinder'a.Cinder'ın dört kitap boyunca yaşadığı değişime tanık olmak inanılmaz keyifliydi.İlk kitapta sayborg olduğu için utanan,metal elini herkesten saklayan sıradan bir kızdı Cinder ancak bu kitapta karşımıza tam donanımlı bir lider olarak çıkıyor. O kadar da donanımlı değil aslında,elinde sadece Rampion ekibi var :D Fakat düşünce tarzı olarak oldukça kuvvetli bir Cinder görüyoruz karşımızda.Ay sihrini kullanmayı da tam anlamıyla öğrenen Cinder korkularını arkadaşlarından oldukça iyi gizlemeyi,onları muhteşem bir şekilde organize edip yönetmeyi,planlar yapmayı ve bunları tereddüt etmeden uygulamayı başarıyor.Cinder'ın oldukça güçlü bir lider olması kitabı okunmaya değer kılan önemli niteliklerden biri oldu benim için.Böyle güçlü kızları daha çok okumaya ihtiyacımız var! :D </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Geçen kitapta Scarlet'ın başına gelenler beni oldukça üzmüştü. O yüzden bu kitapta onun başından geçecekleri okumak için sabırsızlanıyordum.Doğru söylemek gerekirse Scarlet,üç karakter arasında en az sevdiğim karakterdi.Fakat bu kitapta ona olan sevgim o kadar arttı ki ben bile şaşırdım buna. Hep savaşçı ve asi bir kişiliği olan Scarlet en çok bu kitapta ön plana çıktı benim için.Özellikle son 100 sayfada falan kızın savaşçılığına resmen hayran kaldım,böyle sert kızları gerçekten çok seviyorum! Scarlet'ın çok değiştiğini düşünmüyorum seri boyunca,hep güçlü bir karakterdi.Duygularının onu daha az etkilemesini sağladığı için daha da güçlendi. Fakat bunun dışında -Wolf'la olan ilişkileri haricinde- pek değişen bir karakter olmadı Scarlet. Fakat dediğim gibi,kendisine bu kitapta sevgim tavan yaptı.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<div style="text-align: left;">
<b>Gelelim favori karakterim olan Cress'e. Çocukluğumdan beri büyük bir Rapunzel hayranıyım.Animasyon filmi olan Tangled(Karmakarışık)'ı defalarca izledim ve her seferinde de Rapunzel'a bir defa daha hayran oldum. Dolayısıyla seriye başladığımdan beri onun kitabı olan Cress'in çıkmasını bekledim merakla.Kitabı okuduğumda da doğal olarak yine hayran oldum Rapunzel'ın modern versiyonu olan Cress'e.O şapşal,sakar ve sevimli hallerine bayılıyorum! Özellikle Thorne'a olan aşkı ve onun yanında ne yapacağını şaşırması çok ama çok eğlenceli ve tatlı. Ayrıca muhteşem bir dahi olan Cress arkadaşlarına teknolojik konularda oldukça yardımcı oluyor. Küçük cüssesi belki onun fiziki bir savaşta yer almasına engel ancak beyniyle dahil oluyor o da bu isyana.Ayrıca bütün bu özelliklerinin yanında bu kitapta korkusuna rağmen kendi canını arkadaşları için tehlikeye atması onu daha çok sevmeme neden oldu. </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Son olarak da tatlı androidimiz Iko'dan bahsetmezsem olmaz.İlk kitaptan beri ne olursa olsun Cinder'ın yanında olan Iko da oldukça değişen karakterlerden birisi. Her zaman flörtöz halini korusa da bu kitapta içindeki savaşçının ortaya çıkışına şahit oluyoruz. Cinder'ı korumak için defalarca kez parçaları zarar görüyor ancak bu onun için önemli değil,çünkü arkadaşlar bugünler içindir değil mi ama? Iko,şüphesiz kitapta en çok gülmemi sağlayan karakter oldu.Özellikle bu kitapta bir muhafızla laf dalaşına girmesi beni çok güldürdü,yürü be Iko kim tutar seni! :D Ayrıca Goodreads'te yazdığına göre 2017'de Iko'nun baş karakter olduğu Wires and Nerves adında bir çizgi roman serisi çıkacakmış! Okumak için sabırsızlanıyorum!</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<div>
<b>Erkek karakterleri kısaca anlatmayı düşünüyorum düşünüyorum çünkü hepsinden uzunca bahsetsem yazı oldukça uzayacak.</b></div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b>Kai ilk kitaptan beri sevimliliğine bittiğim bir karakter ve Cinder'a olan sonsuz inancı,desteği ve aşkı (Scarlet'ta böyle olmasa da :D) kendisine gözümde +100000 puan kazandırıyor. Wolf için de aynı şey geçerli. Scarlet'ı bir alfa gibi sahiplenmesi ve onun için her şeyi yapması onu sevmemin asıl nedenlerinden biri.Savaşçı kişiliği de oldukça hoşuma gidiyor,Scarlet'la tam olarak uyuyorlar birbirlerine. <span style="color: red;">(-spoiler-</span> <span style="color: #999999;">Scarlet'ın kaçırılmasından sonra içine kapanması,bir kabuk gibi ortalıkta dolaşması ve kafayı yiyecek duruma gelmesi gerçekten içimi parçalamıştı,kavuşma sahnelerinde resmen sevinçten ağladım :') Rehin alınıp kurt askerlerden birine dönüştürüldüğünde gerçekten oldukça üzüldüm Wolf için fakat Scarlet ile aşklarının her şeyin üstünde gelmesi ve Wolf'un nasıl göründüğünün umrunda olmaması beni oldukça duygulandırdı ve sevindirdi.</span><span style="color: red;"> -spoiler bitti- ) </span>Jacin ise,sonlarda biraz şaşırtsa da,Cress'te de sevdiğim bir karakterdi.Bu kitapta Winter'a olan bağlılığını,aşkını ve onun için kendi canını bile tehlikeye atmasını okuduk ve bu Jacin'in değerini daha da arttırdı gözümde.</b></div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b>Ve gelelim kendisine özel paragraf ayırdığım karakter;Carswell Thorne. Cress'in umarsızca aşık olduğu Kaptan Carswell Thorne,ya da kısaca Thorne serideki favori erkek karakterim.Alaycılığı,sempatik tavırları,cesurluğu ve kıvrak zekasıyla beni kendine aşık etmeyi başardı. Ortalıkca THORNEEEEEEE diye zıplayarak dolaşmak istiyorum çünkü niye olmasın. Cress gibi büyük bir fangirl'ü oldum Thorne'un... Ayrıca Cress ile bir araya gelince çok tatlı oluyorlar! BENBUNLARIYERİMYERİMYERİM!<span style="color: red;"> (-spoiler-</span> <span style="color: #999999;">İlk öpüşmelerinde resmen çığlıklar atarak zıpladım! Thorne resmen etki altında öptüğü o Aylı kadını öperken Cress'i gördüğünü söyledi ya,BEN Bİ' FENA OLUYORUM GALİBA. Ayrıca son bölümlerde Cress'i Levana'nın etkisi altında bıçaklamasında resmen hüngür hüngür ağladım,çok duygusaldı bence :'(</span> <span style="color: red;">-spoiler bitti- )</span></b></div>
<div>
<b><span style="color: red;"></span></b></div>
</div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://40.media.tumblr.com/5d8c5b76352a2f0f04a729fc95df5d85/tumblr_njhd5hSWuM1u7lrmpo1_1280.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><b><img border="0" src="http://40.media.tumblr.com/5d8c5b76352a2f0f04a729fc95df5d85/tumblr_njhd5hSWuM1u7lrmpo1_1280.jpg" height="320" width="295" /></b></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><b>Bu resim Cress kitabından olsa da yine de koymak istedim,şu tatlılığa bakar mısınız ya!! </b></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: left;">
<b>Son sayfalarda ağladığımı itiraf ediyorum.Zaten oldukça sulu göz bir insanım,ağlamayı bekliyordum.Seri bittiği için ve son sayfalarda olan bazı olaylar için hüngür hüngür ağladığım doğrudur arkadaşlar :((</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Vee böylece bir serinin daha sonuna gelmiş bulunmaktayım. Karakterleriyle,olay örgüsüyle,yaratılan dünyasıyla bayılarak okuduğum bir seri oldu Ay Günlükleri. Tabi ki de serideki favori kitabım Winter oldu.Bu seri her kitapta mükemmelliğe yaklaşan ve de son kitapla zirvede bırakan bir seri. Eğer Ay Günlükleri Serisi'ni henüz okumaya başlamadıysanız çok şey kaçırdığınızı söylemeliyim.Güçlü kadın karakterler içeren ve masalsı bir dünyaya sahip olan bir seri arıyorsanız mutlaka Ay Günlükleri'ni okumalısınız.Arka kapakta da dediği gibi,bu masallarda mutlu sonu kadınlar yazıyor bize de bu muhteşem kitapları soluksuz okumak düşüyor :D </b></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div>
<img height="70" src="https://3.bp.blogspot.com/-MxaPluwUyt8/VvMJGqGkwBI/AAAAAAAABoo/Jn6fycMH2z4xhZfwwtCW5EoL86K2qq9YA/s320/5puan.png" width="320" /></div>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
</div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-16490437702917501192016-03-23T23:45:00.000+02:002019-07-01T02:25:49.888+03:00Lady Midnight (Geceyarısı Leydisi) - Cassandra Clare / Kitap Yorumu<a href="http://vignette2.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/3/3e/LM_cover.jpg/revision/latest?cb=20151010070443" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="Lady Midnight (The Dark Artifices Book 1) by [Clare, Cassandra]" src="https://images-na.ssl-images-amazon.com/images/I/51g1uFEa49L._SY346_.jpg" /></a>The Shadowhunters of Los Angeles star in the first novel in Cassandra Clare’s newest series, The Dark Artifices, a sequel to the internationally bestselling Mortal Instruments series. Lady Midnight is a Shadowhunters novel.<br />
It’s been five years since the events of City of Heavenly Fire that brought the Shadowhunters to the brink of oblivion. Emma Carstairs is no longer a child in mourning, but a young woman bent on discovering what killed her parents and avenging her losses.<br />
<br />
Together with her parabatai Julian Blackthorn, Emma must learn to trust her head and her heart as she investigates a demonic plot that stretches across Los Angeles, from the Sunset Strip to the enchanted sea that pounds the beaches of Santa Monica. If only her heart didn’t lead her in treacherous directions…<br />
<br />
Making things even more complicated, Julian’s brother Mark—who was captured by the faeries five years ago—has been returned as a bargaining chip. The faeries are desperate to find out who is murdering their kind—and they need the Shadowhunters’ help to do it. But time works differently in faerie, so Mark has barely aged and doesn’t recognize his family. Can he ever truly return to them? Will the faeries really allow it?<br />
<br />
Glitz, glamours, and Shadowhunters abound in this heartrending opening to Cassandra Clare’s Dark Artifices series.<br />
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi:</b> Margaret K. McElderry Books</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Dil:</b> İngilizce</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı:</b> 720</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı: </b>The Dark Artifices</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sıralaması: </b>1 / 3</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 4.55 / 5<br />
<br />
__________________________________________</div>
<div style="text-align: center;">
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #0b5394; font-size: large;"><br /></span></b></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<ul>
<li><b><span style="color: #cc0000; font-size: large;">2019 Eklemesi</span></b></li>
</ul>
<br />
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #0b5394;"><br /></span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Herkese yeniden merhabalar! Biliyorsunuz ki Karanlık Sanatlar serisinin tüm kitapları yayınlandı. Serinin ve Cassandra Clare'in büyük bir hayranı olarak tabii ki bu kitapları da okudum ve büyük keyif aldım. Eğer siz de bu kitaplar hakkında düşüncelerimi merak ediyorsanız aşağıdaki linklere tıklayarak yorumlarıma ulaşabilirsiniz. Sevgiler! :) </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #e06666; font-size: large;"><br /></span></b></div>
</div>
<div style="text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<b><a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2019/06/lord-of-shadows-golgelerin-lordu.html" target="_blank"><span style="color: #e06666;">Gölgelerin Lordu Kitap Yorumu</span></a></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #e06666;"><br /></span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2019/06/hava-ve-karanlk-kralicesi-cassandra.html" target="_blank"><b><span style="color: #e06666;">Hava ve Karanlık Kraliçesi Kitap Yorumu</span></b></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
______________________________________________</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://media.giphy.com/media/yidUzHnBk32Um9aMMw/giphy.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="160" src="https://media.giphy.com/media/yidUzHnBk32Um9aMMw/giphy.gif" width="320" /></a></div>
<b>Herkese merhabalaar! Nasılsınız? Umarım herkes iyidir. Beni sorarsanız şu an stresli ve kafamı kitaplara gömmüş bir şekilde ders çalışıyor olmam gerekiyor ancak ben kitap okuyorum!! Çünkü bu kitap sıradan bir kitap değil,LADY MIDNIGHT! Çok uzun süredir beklediğim ve çıkınca sevinçten kendimi kaybettiğim kitap bu! Her ne kadar kendime yavaş okuyacağıma dair söz versem de 3 günde bitirdiğim kitap bu! Kitabı ilk elime aldığımda resmen gifteki gibiydim. O cildi,muhteşem kapağı,sayfalarının kokusu... ANLAYAMAZSINIZ!! Her neyse giriş kısmını daha fazla uzatmadan konuya geçeceğim çünkü yazıyı baya uzun tutmayı düşünüyorum,giriş kısmını da uzun tutarak sıkmayayım sizi :D </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="color: red;"><b>-Cennet Ateşi Şehri'ni okumayanlar için spoiler içerir! -</b></span><br />
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://45.media.tumblr.com/c8ade2d14c6e0a366723a77d2c55044e/tumblr_mlrrx1RbcS1rstu7zo3_500.gif" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><br /></b></a><a href="https://45.media.tumblr.com/c8ade2d14c6e0a366723a77d2c55044e/tumblr_mlrrx1RbcS1rstu7zo3_500.gif" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><br /></b></a><a href="https://45.media.tumblr.com/c8ade2d14c6e0a366723a77d2c55044e/tumblr_mlrrx1RbcS1rstu7zo3_500.gif" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><br /></b></a><a href="https://45.media.tumblr.com/c8ade2d14c6e0a366723a77d2c55044e/tumblr_mlrrx1RbcS1rstu7zo3_500.gif" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" height="400" src="https://45.media.tumblr.com/c8ade2d14c6e0a366723a77d2c55044e/tumblr_mlrrx1RbcS1rstu7zo3_500.gif" width="296" /></b></a></div>
<b>Sebastian Morgenstern'ün yarattığı savaşın zaferinin üstünden 5 yıl geçmiştir. CAŞ'ta da gördüğümüz ve o sıralar 12 yaşında olan Emma Carstairs ve parabatai'ı Julian Blackthorn artık 17 yaşındadır. 5 sene önce öldürülen ebeveynlerinin intikamını almak isteyen Emma,5 yıldır ailesinin katilini bulmak için araştırmalar yapmaktadır. Merkez,ailesini öldürenin Sebastian olduğunu söylese de Emma bunun doğru olmadığını bilmektedir.Çünkü ailesinin cesetlerinin üstünde bilinmeyen bir dilde yazılan ve çözülememiş yazılar vardır. Sebastian'ın kurbanları ise Sebastian'ın kurduğu dönüştürülmüş orduda bilinçsiz bir şekilde Aşağıdünyalılar ve Gölge Avcıları'na karşı savaşırken ölmüşlerdi. Emma bunun Sebastian'ın işi olmadığına emindir.</b><br />
<b><br /></b>
<br />
<b>Los Angeles'ta başlayan seri cinayetlerin işleniş şekli Emma'nın ailesinin öldürülüş şekilleriyle aynıdır. Emma bunun bir tesadüf olmadığını düşünür ve bu cinayetleri araştırmaya başlar. Bu sırada tuhaf bir olay meydana gelir. 5 sene önce Los Angeles Enstitüsü saldırısında kaçırılan Julian'ın yarı peri abisi Mark Blackthorn periler tarafından Gölge Avcılarına iade edilir. Fakat bunun bir bedeli vardır; cinayetlerin çözülmesinde periler Gölge Avcılarından yardım istemektedir çünkü öldürülenlerden bazıları peri halkındandır.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Perilerin Karanlık Savaş esnasında Sebastian ile iş birliği yapması nedeniyle Aşağıdünyalıların ve Gölge Avcılarının perilerle iletişime geçmesi yasaklanmıştır. Fakat Emma ve diğer Blackthorn'lar perilerin bu teklifini kabul etmek zorundadırlar yoksa Mark'ı geri alma şansları ellerinden sonsuza kadar kayıp gidecektir.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Mark Peri Dünyası'nda geçirdiği zaman boyunca fiziki olarak aynı kalsa da mental olarak oldukça değişmiştir. İlk geldiğinde hiçbir kardeşini tanımayan hatta Julian'ı bile babası sanan Mark'la uğraşmak tüm Blackthorn'lar için oldukça zordur.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Mark'ın dönüşünü ve araştırmalarını Merkez'den gizlemeye çalışan Emma ve Julian bir yandan da birbirlerine karşı hissettikleri yeni duygularla başa çıkmaya çalışacaklardır.Çünkü parabatai'lar asla birbirlerine aşık olamaz. Yasa serttir,ama yasa yasadır...</b><br />
<b><br /></b>
<span style="color: red;"><b>-spoiler bitti</b></span><br />
<b><br /></b></div>
<b>Cassandra Clare benim favori yazarlarımdan biriydi ve bu kitapla kendisi en sevdiğim yazar olmayı başardı. Büyük bir Will Herondale aşığı olarak favori kitabım da Mekanik Prenses'ti. Fakat Lady Midnight beni tamamen altüst etti,favori Cassie kitabım ve şu ana kadarki okuduğum en iyi kitap olmayı başardı.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Lady Midnight Cassie'nin yazdığı üçüncü serinin ilk kitabı. TID ve TMI'nin ilk kitaplarından çok daha iyi yazılmış. Cassie'nin yazdığı en uzun seri başlangıç kitabı Lady Midnight,tam 720 sayfa! Sayfa sayısı fazla olduğundan içindeki karakter sayısı da çok fazla;Emma,Julian,Mark,Ty,Livvy,Dru,Tavvy,Cristina,Diego,Malcolm,Kit... Blackthorn'lar o kadar kalabalık bir aile ki,zaten kitabın çoğunu onlar kaplıyor :D Fakat kesinlikle bundan şikayetçi değilim çünkü hepsine bayıldım! Şimdi karakterleri tanıtmaya geçiyorum,bu kısım biraz uzun sürebilir dikkat :D</b><br />
<b><br /></b>
<b>Emma ile başlayalım. Baş karakterimiz olan Emma bir Carstairs,yani Jem'in soyundan geliyor! Jem'in siyah saçlarının aksine Emma mısır püskülü renginde sarı açık saçlara sahip ve gözleri kahverengi. Alaycı,savaşçı ve cesur bir kişiliği var ve bu yandan Jace'in kadın versiyonu olduğunu söyleyebiliriz.Hatta o da Jace gibi solak. <i>(öhöm,ben de solağım hani) </i>Ailesinin öldürülmesi doğal olarak onu çok yaralamış fakat bunun üstesinden gelmeyi çok iyi başarmış. Bunda Julian'ın etkisi çok büyük tabii ki. Aralarındaki parabatai bağı o kadar güçlü ki beraber her şeyin üstesinden gelebilirler neredeyse. Emma,Julian'a çok değer veriyor,hatta dünyadaki en değer verdiği insan olduğundan bile bahsediyor. Onu ve diğer Blackthorn'ları korumak için her şeyi yapabilecek kadar da fedakar. Ailesinin katilini bulmak hayatının amacı olmuş durumda ve intikam almak için ant içmiş. Oldukça hırslı ve azimli olduğunu söyleyebiliriz dolayısıyla.</b><br />
<b><br /></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/01/43/30/014330e45846e5ae86ef520809d6661e.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img src="https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/236x/ea/5f/35/ea5f3549830219daade55c003e83c3b4.jpg" /></a></div>
<a href="https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/01/43/30/014330e45846e5ae86ef520809d6661e.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b></b></a><b>Gelelim Julian'a. 12 yaşında babasını öldürmesiyle <i>(çünkü babası Sebastian'ın ordusunda savaşmak için dönüştürülen Gölge Avcılarından biri olmuştu)</i> ,evin en büyüğü Helen'in yarı peri olduğu için Merkez tarafından sürgün edilmesiyle ve evin ikinci en büyüğü Mark'ın periler tarafından kaçırılmasıyla evin tüm küçük bireylerinin bakımını ve korumasını üstlenmiş bir çocuk Julian. Öyle ki onları kardeşleri olarak değil,çocukları olarak görüyor. Ailesini korumak için dünyayı ateşe vermeye bile razı,ailesine Emma da dahil tabii ki. Julian şu ana kadarki en sevdiğim iki erkek karakterden biri oldu,birincisi Will tabii ki. Üstüne binen o kadar yükle başa çıkmayı başarması ve ailesini bir baba gibi çekip çevirmesi o kadar duygusaldı ki. 12 yaşında babalık rolü üstlenmek zorunda kalan bir çocuk düşünün,henüz kendisi bile büyümemişken. Kardeşleri de onu bir baba olarak görüyor. Çok büyük sorumluklarla yalnız başına mücadele etmesi resmen içimi parçaladı. Emma yanında evet,ama Emma'nın bile bilmediği sırları var Julian'ın.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Emma ve Julian ilişkisine de değinmek istiyorum.Parabatai olarak aralarındaki bağın çok kuvvetli olması normal fakat maalesef ki ikisi de birbirine karşı sadece arkadaşça hisler beslemiyorlar. Başlarda ikisi de bunun tek taraflı bir his olduğunu düşündüğü için birbirlerinden kaçınıyorlar fakat daha sonra hislerinin karşılıklı olduğunu anlıyorlar. Ah, o kadar tatlılardı ki! Julian o yıpranmış fakat kibar ruhuyla resmen beni kendine aşık etti. Emma ise o vahşi fakat Julian karşısında bir o kadar uysal ruhuyla sevgimi kazandı. Çok ama çok fena shipliyorum ikisini! Fakat onlar PARABATAI :( Ve parabatai'ların birbirlerine aşık olması yasak :(( Bunun nedenini de öğreniyoruz kitapta. (ve kalbim acıyor gerçekten,şu an çığlıklarımla Cassie'nin kulaklarını çınlattığımdan eminim)</b><br />
<br />
<b><br /></b>
<a href="http://36.media.tumblr.com/c7e7ca45093ab924f705c93e305cf4bd/tumblr_n6j2jm6OaQ1qca9vlo1_500.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" height="400" src="https://36.media.tumblr.com/c7e7ca45093ab924f705c93e305cf4bd/tumblr_n6j2jm6OaQ1qca9vlo1_500.png" width="293" /></b></a><b>Mark Blackthorn,yarı peri,yakışıklı (HEM DE ÇOK) fakat bir o kadar da kırılgan bir ruha sahip. Peri Dünya'sında acı dolu yıllar geçirmiş. Merkez'in ve ailesinin onu kurtarmasını umarken aslında onu hiç aramadıklarını öğrenmesiyle yıkılıyor. (Bitter of Tongue novellasında bu anlatılıyor,ayrıca Blackthorn'lar her ne kadar Mark'ı aramak isteseler de Merkez bunu yasaklıyor) Evine döndüğünde ise sersemliyor doğal olarak,5 yıl geçmiş ve tüm kardeşleri büyümüş. Hatta ilk geldiğinde Julian'ı babası sanıyor,o derece sersemlemiş durumda yani. Ayrıca Mark,sıradan periler tarafından kaçırılmıyor. Vahşi Av tarafından (avcı ve vahşi perilerin bulunduğu topluluk) tutsak ediliyor ve onlardan biri olmaya zorlanıyor.Yani Mark artık yarı Avcı,yarı Gölge Avcısı. Av'a geri dönmek istiyor çünkü bu dünyada tanıdığı her şey değişmiş vaziyette ve Av'da kendini özgür hissediyor. Fakat kardeşlerini bırakıp,onları hayal kırıklığına uğratmak istemiyor. Kardeşlerine de pek uyum sağlayamayan Mark sık sık onları korkutan tepkiler veriyor.Hatta Julian ile sürekli tartışıyorlar. Julian herkesi güvende tutmayı amaç edindiğinden Mark'ın da güvenliğini sağlamaya çalışıyor fakat Mark Julian'dan emir almayı reddediyor. Bu çatışma ikisini ve diğer kardeşleri oldukça zor durumda bırakıyor.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Mark'ı seveceğimi düşünmüştüm,hatta <a href="https://nazlikitaplik.blogspot.com/2016/03/tales-from-shadowhunter-academy.html" target="_blank">TFSA'nın yorumunda</a> kendisine daha Bitter of Tongue novellasında aşık olduğumu söylemiştim.Eh,biraz yanılmışım. Evet sevdim kendisini ama Julian'a sürekli karşı çıkmasından dolayı biraz sinir oldum diyebilirim. Mark'ın da çok acı çektiği doğru ancak Julian'ın aksine o karşısındakini anlamak için hiç çaba göstermiyor. Julian küçücük yaşında 4 çocuğa babalık yapmak zorunda kalmış ve bu yüzden otorite elinden kaçarsa onların zarar göreceğini düşünüyor.Fakat Mark bunu anlamakta zorlanıyor.Bu yüzden aralarında çok çatışma oluyor. Yine de sevdiğim bir karakter oldu Mark fakat Julian'ın yanında sönük kaldı maalesef.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Gelelim Cristina'ya. Cristina Los Angeles Enstitüsü'ne Mexico City Enstitüsünden misafir gelmiş bir Gölge Avcısı. Oradan bir kaçma sebebi var ve biz kitabın sonuna kadar bunu öğrenemiyoruz maalesef. Gelir gelmez Emma ile çok yakın arkadaş oluyorlar.İkisinin arkadaşlığını okumak çok zevkliydi. Ayrıca Cristina,Mark'a en çok yardım eden kişi. Kendisi Periler hakkında oldukça bilgili çünkü bunun hakkında eğitim almış. Dolayısıyla Mark'ın psikolojisini en iyi anlayan kişi o oluyor enstitüdeki. Oldukça sevimli bir kız olduğunu düşünüyorum Cristina'nın. Ayrıca Mark ile fena shipliyorum kendisini!!! </b><br />
<b><br /></b>
<a href="http://33.media.tumblr.com/ffd3dc487d68e788b5ee526058a94e6b/tumblr_inline_mj66yeqiZ41qz4rgp.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" height="400" src="https://33.media.tumblr.com/ffd3dc487d68e788b5ee526058a94e6b/tumblr_inline_mj66yeqiZ41qz4rgp.jpg" width="231" /></b></a><b>Son olarak da minik Blackthorn'lardan bahsetmek istiyorum. Öncelikle 15 yaşındaki ikizler Ty ve Livvy ile başlayayım. İkisi birbirine çok düşkün ve her yerde birlikteler. Livvy oldukça korumacı bir kız ve ikizi Ty'ı sürekli koruma dürtüsü hissediyor çünkü Ty biraz farklı. Özel Gölge Avcıları'nın alındığı Scholomance adlı okula gitmek isteyen Ty sürekli bir şeyler düşünüyor,sürekli elleri hareket halinde. Odaklanma sorunu var ve bu onu yaşıtlarından biraz farklı kılıyor. Okumaya ve bulmaca çözmeye olan düşkünlüğü ise başka bir özelliği. Biraz hassas bir çocuk olduğundan Livvy ikizini korumak için sürekli yanında olmak istiyor. Benim de bir erkek ikizim olduğundan -karakteri kesinlikle Ty'a benzemese de- ilişkileri beni çok duygulandırdı.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Dru beni en çok güldürenlerden biri oldu kitapta. Kendisi 13 yaşında ve bence çok eğlenceli :D Şu an düşününce niye beni güldürdüğü aklıma gelmedi fakat gülmüştüm okurken yani,neyse :D Yaşından büyük gösterdiği için vücudundan pek hoşlanmıyor çünkü genellikle yaşıtlarının sığdığı dövüş zırhlarına pek sığamıyor ve bu onun için büyük bir sorun. En küçük Blackthorn ise Tavvy. 7 yaşında ve evin en minnoş bireyi doğal olarak :D Julian onu kendi çocuğu gibi büyütüyor,en çok babalık yaptığı kardeşi Tavvy oluyor. Gece uykusundan kabuslarla,çığlıklar içinde uyandığında yardımına koşan Julian oluyor. Çok tatlı bir çocuktu Tavvy,büyümesini okumak için sabırsızlanıyorum.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Kitap çok ama çok akıcıydı. Yavaş okumak için kendime söz vermiştim dediğim gibi,fakat bitirmeden en fazla 3 gün dayanabildim. Ayrıca kitaptaki gizemli ve heyecanlı olaylar da akıcı olmasının nedenlerinden. Çok fena ters köşe olduğum 2-3 yer oldu ve okulda olmamı umursamadan şaşkınlık nidaları attırdı bu yerler bana :D Her zamanki gibi Cassie işte,nasıl yazıyor bu kadar muhteşem kitaplar anlayamıyorum. Bence kendisi bi' büyücü.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Lady Midnight'ın en sevdiğim Cassie kitabı olmasının nedenleri ise şunlar; birincisi olay birçok karakterin çevresinde gelişiyor ve farklı bakış açılarından olayları görmek herkesi anlama olanağı sağlıyor bize. İkincisi ise kitap şu ana kadarki en duygulanarak okuduğum Cassie kitabıydı. Mekanik Prenses'te resmen hönkürerek ağlamıştım ama o sonlara doğruydu.Fakat Lady Midnight'ı okurken sürekli duygulanıp duygulanıp durdum. Bunun nedeni ise Julian'ın yüklenmek zorunda olduğu rollerdi. Julian beni yerle bir etti :(</b><br />
<b><br /></b>
<b>Cassie yine kitabın sonunda hiç şaşırtmadı,kalbimi paramparça edip kargalara yem etti. Son 100 sayfa zaten o kadar şaşırtıcı olaylarla doluydu ki bir de bu kalp kırıcı olay gelince üstüne resmen darmadağın oldum ya. Duygularım çok karışık ve şu an spoiler vermeden anlatamam bu olayı o yüzden sadece kalp kırıklığından ölmek üzere olduğumu bilin yeter :(</b><br />
<b><br /></b>
<b>Cassie beni yerden yere vurduktan sonra bir sürprizle gönlümü almış gibi oldu. Kitabın sonundaki A Long Conversation hikayesinde TMI karakterleri var ve bir çiftimiz evlenme yolunda büyük bir adım atıyor! Okurken resmen sevinçten ve feeeeelsten tepindim :')</b><br />
<b><br /></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://38.media.tumblr.com/28a774d0cce2b69d7db883f212324ca0/tumblr_nbh3ppTvNt1rdydlto2_250.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b></b></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://38.media.tumblr.com/28a774d0cce2b69d7db883f212324ca0/tumblr_nbh3ppTvNt1rdydlto2_250.gif" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://38.media.tumblr.com/28a774d0cce2b69d7db883f212324ca0/tumblr_nbh3ppTvNt1rdydlto2_250.gif" /></a></div>
<b>Bu kadar hızlı okuduğum için kendime kızıyorum çünkü ikinci kitap Lord of Shadows Mayıs 2017'de çıkacak :(( ANNE NASIL DAYANICAAAAMMM?!?!?!?! Şimdi bu yorumu burada sonlandırıyorum,herkese elveda arkadaşlar. Son olarak şunu söylemeliyim,bu kitabı mutlaka okuyun! Eğer Ölümcül Oyuncaklar veya Cehennem Makineleri'ni pek sevmediyseniz bile bu The Dark Artifices serisine mutlaka bir şans vermelisiniz! Birkaç alıntı paylaşmazsam da olmaz tabii :D </b><br />
<b><br /></b>
<b><br /></b>
<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq">
<b><span style="color: #3d85c6;">Why all these paintings of you? Because I'm an artist,Emma. These pictures are my heart. And if my heart was a canvas,every square inch of it would be painted over with you. </span></b></blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<b><span style="color: #38761d;">We both see the same world,but in a different way. Ty feels the same joy I do, the joy of creation. We feel all the same things,only the shapes of our feelings are different.</span></b></blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<b><span style="color: #a64d79;">When you love someone, they become a part of who you are. They're in everything you do. They're in the air you breathe and the water you drink and the blood in your veins. Their touch stays on your skin and their voice stays in your ears and their thoughts stay in your mind. You know their dreams because their nightmares pierce your heart and their good dreamd are your dreams too. And you don't think they're perfect,but you know their flaws,the deep down truth of them,and the shadows of all their secrets, and they don't frighten you away ; in fact you love them more for it, because you don't want perfect. You want them.</span></b></blockquote>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-MxaPluwUyt8/VvMJGqGkwBI/AAAAAAAABoo/Jn6fycMH2z4xhZfwwtCW5EoL86K2qq9YA/s1600/5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="70" src="https://3.bp.blogspot.com/-MxaPluwUyt8/VvMJGqGkwBI/AAAAAAAABoo/Jn6fycMH2z4xhZfwwtCW5EoL86K2qq9YA/s320/5puan.png" width="320" /></a></div>
<br />nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-20533689745661070312016-03-16T20:52:00.002+02:002016-03-16T20:57:19.972+02:00Kitap Alışverişi #4<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-jVFI6KCxUdw/Vume2jKuFXI/AAAAAAAABnw/PwhgVMChoKgxggfNFCi_8AUWRdfJNye8w/s1600/2016-03-16%2B05.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="210" src="https://4.bp.blogspot.com/-jVFI6KCxUdw/Vume2jKuFXI/AAAAAAAABnw/PwhgVMChoKgxggfNFCi_8AUWRdfJNye8w/s400/2016-03-16%2B05.png" width="400" /></a><b>Herkese merhabaa! Umarım hayatınızda her şey çok iyi gidiyordur.Gerçi ülkenin bu karmaşa,acı ve kaos dolu günlerinde ne kadar mutlu ve yolunda gidebilir ki hayatımız? Gerçekten kafamı çok kurcalıyor bu konular ve içim daralıyor -aksi mümkün değil zaten- dolayısıyla kafamı boşaltmak için bloga yazı girmeye karar verdim. Kitap yorumu yapmak içimden geçmediği için bari alışveriş yazısı gireyim dedim.Uzun süredir beklediğim bir kitap da elime ulaşınca en sonunda bugün yazıyı girmeye karar verdim. Daha fazla uzatmadan aldığım kitaplara geçiyorum.</b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Biliyorsunuz ki 4-13 Mart arasında CNR Kitap Fuarı vardı.Başta ilk cumartesi gitmeyi planlasam da bir aksilikten dolayı hafta içi gidebildim. Bu yüzden önce fuardan aldığım kitapları paylaşacağım.</b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b>TÜYAP'tan 20'den fazla kitap almıştım fakat okumadığım çok kitabım olduğu için ayrıca okumaya vaktim de olmadığı için bu fuar sayıyı yarıya indirerek 10 kitap aldım. Aslında 9 desem daha doğru olur çünkü Psikiyatrist'i annem için aldım :D </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-ZbRZ77g9ELU/VumidRLJRLI/AAAAAAAABn8/HYJe9LY4bLcOQskemFw56J3rN2JchxL8Q/s1600/2016-03-16%2B05.27.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" height="210" src="https://3.bp.blogspot.com/-ZbRZ77g9ELU/VumidRLJRLI/AAAAAAAABn8/HYJe9LY4bLcOQskemFw56J3rN2JchxL8Q/s400/2016-03-16%2B05.27.jpg" width="400" /></b></a><b>Pegasus'tan annem için aldığımı da saymazsak 3 kitap aldım; <span style="color: #3d85c6;">Ezik,Sadece Bir Gün,Senden Geriye Kalan.</span> İndirim vardı evet ama internette daha ucuza alabileceğim için içim biraz yanmadı desem yalan olur :D Yine de fuar havasına girip almadan edemedim maalesef. Aralarından Senden Geriye Kalan'ı okudum ve gerçekten çok beğendiğim ve oldukça etkilendiğim bir kitap oldu. Yorumunu girebilirsem girmeyi düşünüyorum fakat giremezsem de herkese tavsiye ettiğimi söyleyeyim :D </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Go!'dan iki kitap aldım ve 30 TL verdim.3 kitap 40 TL kampanyası vardı fakat istediğim başka kitap olmadığından sadece <span style="color: #3d85c6;">Komik Bir Hikaye </span>ve <span style="color: #3d85c6;">Gölgedeki Işığım</span>'la yetinmek zorunda kaldım.</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>İş Bankası Kültür Yayınları'ndan ise uzun süredir merak ettiğim ve okumayı istediğim yazarlardan biri olan Stefan Zweig'ın iki kitabını aldım; B<span style="color: #3d85c6;">ir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat </span>ve<span style="color: #3d85c6;"> Satranç</span>. Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'i okudum ve tam olarak beklediğimi bulamasam da hoş bir kitaptı.</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Yabancı'dan <span style="color: #3d85c6;">Lanetli Kızlar</span>'ı aldım. Aslında aklımda Yağmurla Gelen Mutluluk'u almak vardı ama fikir değiştirip Lanetli Kızlar'ı alıverdim birden. Standda okulumun eski mezunlarından olan bir ablayla karşılaştığım için normalden biraz daha indirimle aldım kitabı,torpilim vardıı! :D </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Son olarak Novella Dinamik'e gelelim.Novella Dinamik henüz yeni bir yayınevi olmasına rağmen gerçekten müthiş kaliteli baskılar yapıyor ve fiyatları da gayet uygun. <span style="color: #3d85c6;">Benimle Asla Tanışamayacaksın</span> ciltli bir kitap olmasına rağmen 15 TL'ye aldım ve resmen hazine bulmuş gibi sevindim :D</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-lvYptOQR0_I/Vuml0ijmRbI/AAAAAAAABoE/MQaPljOFffYpV-biXVhb275iOmtUK_RVA/s1600/2016-03-16%2B05.37.14%2B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-lvYptOQR0_I/Vuml0ijmRbI/AAAAAAAABoE/MQaPljOFffYpV-biXVhb275iOmtUK_RVA/s320/2016-03-16%2B05.37.14%2B1.jpg" width="240" /></b></a><b>Gelelim Idefix alışverişime. İngilizce kitaplarımı niyeyse D&R'dan değil Idefix'ten alıyorum.Idefix zaten D&R'ın yan sitesi ama niye böyle bir şey yaptığım hakkında bir fikrim yok açıkçası. Her neyse,kitaplar elime gayet sorunsuz ulaştı. Aslında <span style="color: #3d85c6;">Snow Like Ashes</span> ve <span style="color: #3d85c6;">A Court of Thorns and Roses </span>Idefix'ten,<span style="color: #3d85c6;">The Raven Boys</span> ise arkadas.com.tr'den. Arkadaş'ın çok geniş bir İngilizce kitap yelpazesi var,bakmanızı öneririm kesinlikle. <span style="color: #3d85c6;">Jane Eyre</span> uzun süredir okumak istediğim bir klasik.Çocukken okumuştum elbette ancak kısaltılmış versiyonu olduğundan tam metni tamamen algılayarak okumak istedim ve onu da Idefix'ten aldım.<span style="color: #3d85c6;">Kargalar Meclisi</span> de Idefix'ten.Novella Dinamik'in son bombası olan Kargalar Meclisi'nin baskısı tam anlamıyla HA-Rİ-KA! Kapağı orijinal kapağa çok yakın zaten ve iç cildi muhteşem! Hatta iç cildini kapağından daha çok beğendim diyebilirim :D Kitabın sayfalarının yanı,yani sağ kısmı ise siyah.O kadar güzel görünüyor kiii! Konusu hakkında pek bir bilgim yok fakat Grisha Dünyası'nı çok sevdiğim için direk aldım. Grisha Dünyası'nda geçmese bile alırdım büyük ihtimalle çünkü dizaynı kesinlikle olağanüstü.</b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Veee gelelim alışverişimin gözdesine,yazımı yazmamı bekletmemin sebebi olan kitaba. Çıkmasını yıllardır beklediğim,ön siparişteyken alıp bir de aylar boyunca satışa sunulmasını beklediğim,en sevdiğim biricik yazarımın,en sevdiğim biricik dünyasında geçen kitap.Hangi kitaptan mı bahsediyorum?? <span style="color: purple;">LADY MIDNIGHT! (evet bu mor çünkü tüm kitaplardan farklı olduğu için rengi de farklı olmalı diye düşündüm :D )</span></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-ersa0brBeEs/Vumo3QjDefI/AAAAAAAABoQ/1VaxB-9Bp-It-RHPEnFFjxBnsn3eKAdyg/s1600/PhotoGrid_1458144361472.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" height="320" src="https://2.bp.blogspot.com/-ersa0brBeEs/Vumo3QjDefI/AAAAAAAABoQ/1VaxB-9Bp-It-RHPEnFFjxBnsn3eKAdyg/s320/PhotoGrid_1458144361472.png" width="320" /></b></a><b>8 Mart'ta satışa sunuldu fakat ben Book Depository'den aldım ve tuhaf bir şekilde kitabımı 1 Mart'ta,yani çıkış tarihinden tam 1 hafta önce kargoya verdiler. 10 gün içinde elimde olması gerekiyordu ancak bu süre 15-16 gün gibi bir süreye uzayınca direk Book Depository ile iletişime geçtim ve müşteri hizmetleri kesinlikle çok kibar ve yardımseverdi.Hatta tam bugün bana kitabın yenisini göndereceklerini söyledikleri maili aldıktan sonra kargom geldi ve resmen dünyam aydınlandı. Yurtdışından alışveriş yapmayı düşünüp korkuyorsanız Book Depository'yi önerebilirim fakat fiyatları diğer sitelere göre daha pahalı çünkü ücretsiz kargo demelerine rağmen kitabın üstüne kargo parasını ekliyorlar ve haliyle de etiket fiyatı yükseliyor. Yani biraz düzenbazlık gibi ama yine de müşteri hizmetlerinden gayet memnun kaldığım için ses çıkarmayacağım :D Gerçi Amazon gibi sitelerde üstüne kargo fiyatı eklenince BD ile aynı fiyata geliyor kitap fakat BD'de ücretsiz kargo demeleri saçma sadece :D Cassie'nin o çok özlediğim büyülü dünyasına dalmayı dört gözle bekliyorum! Fakat sınav haftası belası başımda dikildiğinden biraz ertelemek zorundayım maalesef ki. </b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>İşte benim yaklaşık 2 hafta içinde aldığım kitaplar bunlar. Her zaman bu kadar çok kitap almıyorum tabii ki,fuar olduğu için bu sayı bu kadar arttı,yanlış anlamayın lütfen bu kadar müsrif değilim yani :D <i>(EVET KONU KİTAPLAR OLUNCA O KADAR MÜSRİFİM,İNANMAYIN BANA) </i></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Yakın bir zamanda bir kitap yorumu girmeye çalışacağım,ki bu büyük ihtimalle Senden Geriye Kalan olur, fakat biraz önce de belirttiğim gibi önümüzdeki iki hafta sınavlarımla boğuşuyor olacağımdan bu isteğimi gerçekleştirmem biraz zor görünüyor. Umarım kısa sürede yeni bir yazıda buluşuruz! Herkese bol kitaplı günler,ülkemize de bol bol huzur ve barış diliyorum.</b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com13tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-50420072800381427162016-03-05T01:07:00.003+02:002020-02-07T01:17:55.300+03:00Gölge Avcısı Akademisi'nden Hikayeler - Cassandra Clare / Yorum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b style="text-align: left;">Herkese merhabaa! Nasılsınız? Umarım herkes çook iyidir. Beni sorarsanız ben iyiyim açıkçası ama biraz stresliyim.Çevremdeki herkes önümüzdeki seneki üniversite sınavına hazırlanıyor ve ben de onlara ayak uydurmak zorundayım! Oysa ki yapmak istediğim tek şey kitap okumak :( Her neyse,bu yüzden bu aralar baya meşgul olduğum için kitap okuyamıyorum ve okusam da yorum giremiyorum. Bundan dolayı da blog baya boş kaldı tabii. Bu boşluğu doldurmak için de son okuduğum novellaların yorumunu girmeye karar verdim.Aslında tek tek 10 novellanın yorumunu girmek isterdim ancak ben üşengeç bir insanım arkadaşlar,o yüzden toplu bir yorum yapma kararı aldım. Vee o zaman başlayalım.</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Öncelikle seri hakkında kısa bir bilgi vereyim; seri Ölümcül Oyuncaklar'ın yan serisi ve 10 tane novelladan oluşuyor.</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="color: #c27ba0;"><b><br /></b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>1-Welcome to Shadowhunter Academy</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>2- The Lost Herondale</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>3- The Whitechapel Fiend</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>4- Nothing But Shadows</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>5- The Evil We Love</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>6- Pale Kings and Princes</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>7- Bitter of Tongue</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>8- The Fiery Trial</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>9- Born to Endless Night</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>10- Angels Twice Descending.</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Seriyi okumak için öncelikle ÖO'yu okumanız gerekli yoksa anlayamazsınız :D Serideki tüm kitaplar Simon'ın 6. kitap sonrasındaki hayatını anlatıyor. Şimdi kitabın konusunu spoilerlı anlatmaya başlıyorum,aman dikkat! :D </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="color: red;"><b>(yorum genel olarak Cehennem Makineleri ve Ölümcül Oyuncaklar'dan spoiler içeriyor,üzgünüm :( )</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="color: red;"><b>-Ölümcül Oyuncaklar'ı okumayanlar için spoiler içerir</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Biliyorsunuz ki Cennet Ateşi Şehri'nin sonunda Simon ölümsüzlüğünü ve Gölge Dünya hakkındaki tüm hatıralarını,hatta Clary hakkında olanları bile, arkadaşlarını kurtarmak için bir iblise vermişti. Kitabın sonunda ona bütün bu durumu açıklamışlardı ve Simon da öğrendiği bu gerçekleri sindirmeye çalışıyordu. </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://i.pinimg.com/originals/fd/76/83/fd76833697762d4477953c4625990004.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://i.pinimg.com/originals/fd/76/83/fd76833697762d4477953c4625990004.jpg" width="400" /></a><b>İlk kitapta unuttuğu tüm anılar yüzünden üstünde büyük bir yük hisseden Simon Shadowhunter Academy'ye gitmeyi kabul ediyor.Çünkü eğer bir Gölge Avcısı olmayı başarırsa ve yükselirse tüm anıları geri gelecek. Çevresindeki herkes onun hatırlamasını ümitle bekliyor ve bu Simon'a çok ağır geliyor.Bu yüzden hem onlardan uzaklaşmak için hem de anılarını geri almak için akademiye gidiyor. A</b><b>kademi ortamına tamamen yabancı olan Simon tabii ki başta yabancılık çekiyor.Ayrıca bildiğiniz gibi Simon tam anlamıyla bir "geek". Savaşmayı bildiği tek yer Zindanlar ve Ejderhalar oyunu. Eski hayatında savaşmış olmasına rağmen şu an bunu hatırlamıyor ve dolayısıyla oldukça tecrübesiz. Fakat bu yolda birisi ona çok destek oluyor; oda arkadaşı George Lovelace! George da oldukça tecrübesiz olsa da ikisi bir araya gelince gerçekten eğlenceli bir çift oluşturuyorlar. </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Simon bu akademide hem Gölge Avcısı olma yolunda ilerliyor,hem yeni arkadaşlar ediniyor hem de kendini bulma yolunda önemli adımlar atıyor. </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="color: red;"><b>-spoiler bitti</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Cassandra Clare okumayı çok ama çok özlemişim! Ülkemizde en son yayınlanan Cassie kitabı Bane Günlükleri ancak ben hala okuyamadım onu,o yüzden en son Cassie okumamın üstünden 7-8 ay geçmişti. En son Kemikler Şehri'ni yeniden okumuştum ve ÖO'yu toptan baştan okumak istesem de vakit sıkıntım olduğu için bir türlü cesaret edemiyordum okumaya. Vee tam da TMI feels geçirirken TFSA novellalarına rastladım ve doğal olarak hemen okumaya başladıım!</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>TMI karakterlerini acayip özlemişim. Özellikle CAŞ'ın o kalp kırıcı sonundan sonra neler olabileceğini düşünüp durmuştum ve işte bu novellalar da tam 6. kitabın sonundan başlayarak merakımı giderdi. Hiçbir zaman Team Simon olmasam da Simon hep çok sevdiğim karakterlerden birisi olmuştur. Onun bakış açısından Gölge Dünya'yı ve karakterleri okumak muhteşem bir histi!</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Novellalarda bildiğimiz karakterlerin yanı sıra yeni karakterler de giriyor dünyamıza. Genelde akademiye ders anlatmak için gelen öğretmenlerin hikayelerinde görüyoruz bu karakterleri. Tanıdığımız yeni karakterlerden birine Michael Wayland'ı örnek verebiliriz.Hikayesini bilsek de bu hikayeyi parabatai'ı Robert Lightwood'dan dinlemek onu daha iyi tanımamızı sağlıyor.Ayrıca Simon'ın oda arkadaşı George'u da çok sevdim. Simon'la olan ilişkileri acayip komikti :D </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/95/9d/63/959d63327bb8ec5590b01bea34776e7a.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" height="320" src="https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/95/9d/63/959d63327bb8ec5590b01bea34776e7a.jpg" width="213" /></b></a><b>Gelelim daha önceden tanıdığımız karakterlere. 3 gün içinde çıkacak olan The Dark Artificies serisinin karakterleri olan Emma Carstairs,Julian Blackthorn ve Mark Blackthorn'u daha yakından tanıma fırsatı buluyoruz. (bu arada Mark'a sanırım şimdiden aşık oldum) Yine Cehennem Makineleri serisinden tanıdığımız ve The Last Hours serisinde de olacak olan Tessa,WILL (büyük yazmasam olmazdı çünkü WILLIAM OWEN HERONDALE'den bahsediyoruz,lütfen...) , Cecily,Gabriel'in Cehennem Makineleri'nden sonraki hayatına tanık oluyoruz. Will benim uzun bir süredir favori kitap karakterim,dolayısıyla ona umarsızca aşık olduğumu söylesem yanlış olmaz. Çünkü o mükemmel,her Herondale gibi... İki novellada onun hakkında hikayelerin bulunması sevinçten kalbimin havalanıp uçmasına sebep oldu. Ayrıca Will'ciğimizin oğlu James Herondale'i de oldukça yakından tanıma fırsatı buluyoruz çünkü Nothing but Shadows novellası tamamen onunla alakalı! Ve ben tabii ki James'e de BA-YIL-DIM! </b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Gelelim novellaları okurken hissettiklerime.Simon'ın ana karakter olduğu bir seride kahkaha atmanın kaçınılmaz olduğunu tahmin etmişsinizdir.Dolayısıyla okurken bolca güldüm,çünkü Simon muhteşem komik! Fakat bunun yanında Simon'ın hatırlamaması çevresindekilerle ilişkilerini oldukça karmaşık ve üzücü bir hale getiriyor. Izzy'yi hatırlamıyor,Clary'yi hatırlamıyor.Ve bunun sonucunda novellalar boyunca ağlak bir Naz çıkıyor ortaya. Eski Simon ve yeni Simon kavramı çok göze çarpıyor bu novellalarda. Simon eski hayatını ve arkadaşlarını hatırlamayı çok istiyor ancak bu imkansız. Izzy ile bir ilişkiye başlamak istiyor çünkü onu hala seviyor ancak Izzy'nin yeni Simon'ı değil eski Simon'ı sevdiğini düşünüp ondan uzak duruyor. Keza Clary ile ilişkisi için de benzer bir durum söz konusu. Herkesten uzaklaşan Simon'ın iç dünyasındaki karışıklık gerçekten beni depresyona soktu diyebilirim.Ben sana kıyamam benim minnak geek'im. Tek üzüldüğüm Simon değildi tabii.Hikayelerde anlatılan yan karakterlerin de hikayeleri zaman zaman içimi dağladı. Cassie hep bizi acılar içinde kıvrandırmak zorunda zaten...</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Bu 10 novella arasındaki favori dörtlüm ise The Whitechapel Fiend,Nothing But Shadows,Bitter of Tongue ve Born to Endless Night. </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>The Whitechapel Fiend,Will'in bulunduğu novella ve kesinlikle en sevdiğim novella bu oldu. Onun o alaycı tavırlarını,kibrini o kadar özlemişim ki! Aaah Wiiil!! Hatırladıkça fangirl moduna giriyorum resmen! </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<blockquote class="tr_bq" style="clear: both; text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>Little James Herondale, age two, was in fact holding a dagger quite well.He stabbed it into a sofa cushion,sending out a burst of feathers.</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>"Ducks," he said,pointing at the feathers.</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>...</b></span></div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="clear: both; text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>"Where did he find the dagger?" Tessa asked.</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>"It's possible I took him to the weapons room," Will said.</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>"Is it?"</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>"It is,yes. It's possible."</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>"And it's possible he somehow got a dagger from where it is secured on the wall, out of his reach." Tessa said.</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>"We live in a world of possibilities," Will said.</b></span></div>
</blockquote>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Gelelim Nothing But Shadows'a. Bu novellada James'i tanıma fırsatını buluyoruz. Birkaç sayfa Will de görünüyor tabii :D James bu novellada akademiye başlıyor ve hem kendini tanıyor hem de parabatainı buluyor. Kesinlikle bu da favori ikinci novellamdı! Çünkü James de babası kadar muhteşem bir çocuk! Will ve James'in birkaç diyaloğunu yazmak istiyorum hemen :D</b></div>
<blockquote class="tr_bq" style="clear: both; text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b><br /></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>"Mother says you can never drive an automobile," said James.</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>"She made me and Lucie promise that if you ever did, we would not climb into it."</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>"Your mother was just joking."</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>James shook his head. "She made us swear on the Angel."</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>__________________________</b></span></div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="clear: both; text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #c27ba0;"><b>"Your mother says she will be brave and keep a stiff upper lip," said Father. "Americans are heartless. I will cry into my pillow every night." </b></span></div>
</blockquote>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="http://36.media.tumblr.com/c7e7ca45093ab924f705c93e305cf4bd/tumblr_n6j2jm6OaQ1qca9vlo1_500.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" height="320" src="https://36.media.tumblr.com/c7e7ca45093ab924f705c93e305cf4bd/tumblr_n6j2jm6OaQ1qca9vlo1_500.png" style="cursor: move;" width="234" /></b></a></div>
<div style="text-align: center;">
<b> Bitter of Tongue ise Mark Blackthorn'u tanıdığımız hikaye. Bu hikayede ise Mark'ın yaptığı fedakarlıklar ve genel olarak Mark beni büyüledi. Sanırım Lady Midnight'ı okuduktan sonra kendisine geri dönülmez bir şekilde aşık olacağım. (Kimsenin Will'i yenemeyeceğini söyleyeyim.) Ayrıca bu en üzücü novellalardan biriydi kesinlikle,kalbim acıdı Mark için :( <span style="color: #c27ba0; text-align: center;">"Tell the Clave that I have saved more Shadowhunter lives, that I will be a Shadowhunter and be damned to them, that I will be a faerie and curse them! And tell my family that I love them, I love them, and I will never forget. One day I will go home."</span></b></div>
<br />
<br />
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b>Ve favorim olan son hikaye,Born to Endless Night. Bu bir Malec hikayesi. Malec benim favori çiftlerimden biri ve tüüüüm hikaye Malec'e adanınca bunun favori hikayelerimden biri olması kaçınılmazdı. Kitabın tanıtımında yazıyor şimdi yazacağım şeyler ancak okumak istemeyenler olabileceğini düşündüğüm için spoiler uyarısı koyuyorum :D </b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<b> <span style="color: red;">-spoiler-</span> <span style="color: #999999;">Akademinin kapısının önüne bir büyücü bebek bulunuyor ve o sırada akademide olan Magnus'a bebekle ne yapılması gerektiği danışılıyor. Akademiye Magnus'la birlikte gelmiş olan Alec ise bebeği görür görmez sahipleniyor ve geçici olarak Magnus'la bebeğe bakmaya karar veriyorlar. Bebeğe bakmaya çalışırken yaşadıkları olaylar,tüm Lightwood'ların bebek için seferber olması o kadar tatlıydı ki! Okurken gözlerimden kalpler çıktı resmen!</span> <span style="color: red;">-spoiler bitti-</span></b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="color: red;"><b><br /></b></span></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="http://vignette1.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/d/dd/TSA_covers_b.jpg/revision/latest?cb=20151117033443" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://vignette1.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/d/dd/TSA_covers_b.jpg/revision/latest?cb=20151117033443" height="243" width="400" /></a><a href="http://vignette1.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/d/dd/TSA_covers_b.jpg/revision/latest?cb=20151117033443" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><br /></b></a><a href="http://vignette1.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/d/dd/TSA_covers_b.jpg/revision/latest?cb=20151117033443" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><br /></b></a><a href="http://vignette1.wikia.nocookie.net/mortalinstruments/images/d/dd/TSA_covers_b.jpg/revision/latest?cb=20151117033443" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><br /></b></a><b>Genel olarak çok ama çoook beğendiğim hikayeler oldu TFSA novellaları.En sevmediğin hikaye ne diye sorarsanız büyük ihtimalle The Evil We Love derim çünkü bu novella Valentine ile ilgili ve oldukça nefret ettiğim bir karakter olduğundan bu novellayı bir türlü sevemedim. Novellanın sevdiğim tek yanı Michael Wayland'ı tanımış olmamız oldu. Biliyorum ben yine çok ama çok konuşup -ya da yazıp- kafanızı şişirdim. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ediyorum size. Son olarak novellaların kapaklarının bir puzzle olduğunu söyleyerek bitiriyorum yazıyı. Her kapak büyük bir resmin parçası ve tüm novellaların yayınlanmasıyla ortaya çıkan resim yandaki resim oluyor. Eğer ki Lady Midnight çıkana ya da çevrilene kadar oyalanacak ve özleminizi giderecek ve yeniden o büyülü Gölge Avcısı dünyasına dalmanızı sağlayacak bir seri arıyorsanız TFSA'yı okumanızı şiddetle öneririm! :D </b></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-84955728704369946152016-01-24T14:30:00.002+02:002020-01-30T23:16:01.316+03:00Genç Elitler - Marie Lu / Yorum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<a href="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcTiNiWY3qW3V23wwc9LFarUymW777qINSJHwKljVxdamHnc6jYk" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcTiNiWY3qW3V23wwc9LFarUymW777qINSJHwKljVxdamHnc6jYk" width="209" /></a><span style="color: black;">Onlar Hayatta Kalanlar, Liderler, Savaşçılar. Onlar Genç Elitler.<br /></span><br />
<span style="color: black;">Adelina Amouteru, ölümcül bir hastalıktan kurtulmuştur. On yıl önce ülkesini kasıp kavuran kanlı humma vücudunda tuhaf izler bırakmıştır. Fakat hastalığı atlatanların bazılarında, başka şeyler de kaldığı rivayet edilmektedir… Gizemli ve sıradışı yeteneklere kavuştuklarına inanılan bu insanların kimlikleri gizlidir ancak onlara Genç Elitler denmeye başlamıştır.<br />Teren Santoro, Kral için çalışmaktadır. Engizisyon Mihveri'nin lideri olarak görevi, tehlikeli olduğuna inandığı Genç Elitler'i bulmak ve onlar ülkeyi yok etmeden onları yok etmektir ama aslında Teren hepsininkinden büyük bir sır saklamaktadır.<br />Enzo Valenciano, Hançer Cemiyeti üyesidir. Bu gizli Genç Elit grubu, kendilerinden olanları Engizisyon Mihveri'nden önce bulmaya çalışmaktadır ama Adelina'yı bulduklarında onun şimdiye dek görmedikleri güçlere sahip olduğunu keşfedeceklerdir.<br />Birbirinden apayrı savaşlar sürdüren bu üçlünün yolları hiç beklenmedik şekilde kesişecektir. Ancak hepsinin emin olduğu tek şey vardır: Karanlık bir intikam ve yok etme arzusuyla yanıp tutuşan Adelina'nın güçlerine bu dünyada yer yoktur.</span><br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı: </b>368</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı: </b>2016</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi:</b> Pegasus</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı:</b> The Young Elites</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sıralaması: </b>1 / 3</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 3,95 / 5<br />
<br />
________________________________________________________________<br />
<br />
<div style="text-align: left;">
Selam selam selaam! Nasılsınız? Umarım hepiniz iyisinizdir.Öğrencilerin çoğunlukla bir keyif hali içinde olduğunu düşünüyorum çünkü önümüzde pek de uzun olmasa da bir tatil var. Belki karneleriniz canınızı sıkıyor olabilir ama düzeltmek için önünüzde koooskoca bir dönem olacak,hem canınız sağ olsun sonuçta karne her şey değil.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Son zamanlarda canımı sıkan bir durum var, yani şu sıralar ülkemizde birden çok can sıkıcı ve üzücü durum var aslında ama ben sadece birine değineceğim. TEOG yüzünden,karneler yüzünden intihar eden öğrencilerden haberiniz vardır sanırım. Yoksa da artık öğrenmiş oldunuz.Bu konu gerçekten beni oldukça üzdü.<br />
<br />
Arkadaşlar size bir şey söylemek istiyorum; hiçbir sınav,hiçbir not,hiçbir karne sizin değerinizi ölçmüyor. Ülkemizin eğitim sistemi maalesef ki ezber bilgiye dayalı sınavlardan ibaret. Eğer ki bu sınavlarda başarıya ulaşamıyorsanız akıllı olmamakla itham ediliyorsunuz.Oysa ki yanlış! Sizin bu sınavları yapamıyor olmanız aptal olduğunuzu göstermez. Her insan içinde keşfedilmeyi bekleyen bir cevher taşır.Başarılı olduğunuz alana yönelin ve onun üstünde yoğunlaşın. Okulu tamamen boşlayın demiyorum çünkü maalesef ki geleceğimizi belirleyen faktörlerden birisi okul. Fakat en önemli faktör değil.Geleceğinizi yalnızca SİZ belirlersiniz. Ailenizin ya da çevrenizin baskılarıyla bir şeye yönelmeyin,bu sizin hayatınız. Aileniz,arkadaşlarınız hayatınızın bir parçası olacak ama bu hayatı siz yaşayacaksınız.İstemediğiniz bir hayatın içine hapsolmayın. Tabii ki tavsiye alın,tamamen kendi yolunuzu çizin demiyorum çünkü hayatımızın temelini oluşturmak için çok genciz,hata yapmaya çok müsaitiz. Büyüklerinizin tavsiyelerini dinleyin ama sırf onlar mutlu olsun,onlara yaranayım diye sevmediğiniz bir hayatı yaşamayın. (Sözlerimi yanlış anlamayın lütfen.Annem babam ders çalış diyor ben çalışmayı sevmiyorum o yüzden sevmediğim bir şeyi yapmayıp çalışmayacağım diye bir çıkarım yapmayın.Benim bahsettiğim meslek seçimi,evlilik gibi hayatınızı tamamen değiştirebilecek konular.Sırf ailesi istiyor diye doktor olmaya çalışan birçok arkadaşım var benim.)<br />
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;">Kısacası,evet o</span>kul önemli bu yadsınamaz bir gerçek.Ama şu dünyada en önemli şey sizsiniz. Şu an üzülüp,ağladığınız tüm o sınavları,notları ileride gülerek hatırlayacaksınız. Hayat bu kadar küçük şeylere üzülüp ağlamak için çok kısa.Önünüzde koskocaman fırsatlarla dolu bir ömür var. Bunu düşünün ve gülümseyiiin ^_^<br />
<br />
Niye böyle bir yazı yazdım bilmiyorum ama cidden şu intihar olayları çok canımı sıkmıştı.Biraz içimi dökeyim size dedim. Sıktıysam sizi affola ^_^ Hıım,her neyse artık kitabımızın yorumuna dönelim. Sizi daha fazla bekletmeden kitabın konusunu anlatmaya geçiyorum.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://36.media.tumblr.com/d733a037bbe15476be39bfd764a0623d/tumblr_nmu2jk2NJ61rtosmho1_500.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://36.media.tumblr.com/d733a037bbe15476be39bfd764a0623d/tumblr_nmu2jk2NJ61rtosmho1_500.jpg" height="320" width="320" /></a></div>
On yıl önce bir salgın hastalık patlak vermiş birçok insanın ölümüne sebep olmuştur.Bulaştığı yetişkinlerin hepsi ölürken kurtulan çocuklar bazı "işaretler" taşımaktadırlar. Örneğin Adelina hastalıktan kurtulanlardan birisi. Saçlarının gerçek rengi siyah fakat hastalık sonrası saçları gümüşi gri oluyor.Sol gözünü hastalık yüzünden kaybetmiş ve o yüzden yüzünün sol tarafında pürüzlü bir yara taşıyor. Onun gibilere malfettolar diyorlar,yani Türkçe olarak bozulmuşlar gibi bir anlamı var.<br />
<br />
Malfettolar toplum içinde sevilmiyorlar çünkü herkes onların kötü şans getirdiğine inanıyor.Adelina'nın babası da bunlardan birisi. Adelina'nın ailesinin adını lekelediğini düşündüğü için ona çok kötü davranıyor. Ayrıca malfettoların bazılarının özel güçleri olduğu dedikoduları halk arasında dolaşıyor. Hatta bu özel güçlü malfettolara bir isim bile veriyorlar; Genç Elitler.<br />
<br />
Adelina babasının şahit olduğu bir konuşması yüzünden evden kaçmaya karar veriyor.Bu kaçışta korkunç bir olay meydana geliyor ve Adelina'nın başı büyük derde giriyor.Bir şekilde Adelina'nın yolu Genç Elitler'in bir kolu olan Hançer Cemiyeti ile kesişiyor. Çünkü Adelina'nın da bir Genç Elit olduğunu fark eden Hançerler Adelina'yı içine düştüğü beladan kurtarmaya geliyor.Fakat onun güçleri şimdiye kadarki tüm Genç Elitlerden daha güçlü ve daha karanlık,çünkü Adelina'nın kalbini saran bir karanlık var. Gücünü kontrol etmeyi öğrenmesi gerek yoksa herkes için tehlike oluşturacak.Birçok Hançer üyesi Adelina'dan korksa da Enzo Valencia onu eğitmekte ve cemiyetin bir parçası yapmakta kararlı. Bu yüzden Adelina Hançerler'in yardımıyla gücünü kontrol etmek için eğitimlere başlıyor.<br />
<br />
<a href="http://40.media.tumblr.com/7648af701180461a4e6e50649a8bd0b5/tumblr_n7be2wOJAc1sywgzuo1_500.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://40.media.tumblr.com/7648af701180461a4e6e50649a8bd0b5/tumblr_n7be2wOJAc1sywgzuo1_500.jpg" height="320" width="229" /></a>Adelina gücünü kontrol etmeyi öğrenirken kendi karanlığından sıyrılmaya çalışıyor.Aynı zamanda Engizitörlerin ,ya da Sorgucular da diyebiliriz, başı olan Teren adındaki düşmanından da kurtulmaya çalışıyor.Bir yandan da Teren'ın elinde tutsak olan kız kardeşi Violetta'yı kurtarmaya çalışıyor.Fakat sakladığı sırlar onu derine çekiyor. Bakalım Adelina mücadelelerinde başarılı olabilecek mi?<br />
<br />
Marie Lu,en sevdiğim yazarlardan biridir. Efsane serisinin de favori serilerimin arasında sarsılmaz bir yeri vardır. Bu yüzden The Young Elites'i beğeneceğimi bilerek aldım elime. Çünkü Marie kötü kitap yazamaz yani,kadında böyle bir özellik yok.Yanıldım mı peki,tabii ki yanılmadım ve kitaba tam anlamıyla BA YIL DIM! Distopya kitaplarına karşı büyük bir zaafım var.En sevdiğim tür olan distopya ikinci sevdiğim tür olan fantastikle karıştırılmışsa hele o kitabı okumadan edemiyorum. The Young Elites de distopya ve fantastik karışımı bir kitap ve bu bile okumadan kalbimi çalmasına yetmişti.<br />
<br />
<a href="https://images-wixmp-ed30a86b8c4ca887773594c2.wixmp.com/f/a958bcdd-99db-46c3-b6d9-3281b588eeef/dbotokj-7fd89758-b5b5-47e2-a706-12dea38c20cf.png/v1/fill/w_1024,h_1448,q_80,strp/adelina_amouteru_by_akagen_dbotokj-fullview.jpg?token=eyJ0eXAiOiJKV1QiLCJhbGciOiJIUzI1NiJ9.eyJzdWIiOiJ1cm46YXBwOjdlMGQxODg5ODIyNjQzNzNhNWYwZDQxNWVhMGQyNmUwIiwiaXNzIjoidXJuOmFwcDo3ZTBkMTg4OTgyMjY0MzczYTVmMGQ0MTVlYTBkMjZlMCIsIm9iaiI6W1t7ImhlaWdodCI6Ijw9MTQ0OCIsInBhdGgiOiJcL2ZcL2E5NThiY2RkLTk5ZGItNDZjMy1iNmQ5LTMyODFiNTg4ZWVlZlwvZGJvdG9rai03ZmQ4OTc1OC1iNWI1LTQ3ZTItYTcwNi0xMmRlYTM4YzIwY2YucG5nIiwid2lkdGgiOiI8PTEwMjQifV1dLCJhdWQiOlsidXJuOnNlcnZpY2U6aW1hZ2Uub3BlcmF0aW9ucyJdfQ.x6XKjkjUMj9sXJSCx70ZaQLsUUoCAzzYICJ4iCMU-zU" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a><a href="https://images-wixmp-ed30a86b8c4ca887773594c2.wixmp.com/f/a958bcdd-99db-46c3-b6d9-3281b588eeef/dbotokj-7fd89758-b5b5-47e2-a706-12dea38c20cf.png/v1/fill/w_1024,h_1448,q_80,strp/adelina_amouteru_by_akagen_dbotokj-fullview.jpg?token=eyJ0eXAiOiJKV1QiLCJhbGciOiJIUzI1NiJ9.eyJzdWIiOiJ1cm46YXBwOjdlMGQxODg5ODIyNjQzNzNhNWYwZDQxNWVhMGQyNmUwIiwiaXNzIjoidXJuOmFwcDo3ZTBkMTg4OTgyMjY0MzczYTVmMGQ0MTVlYTBkMjZlMCIsIm9iaiI6W1t7ImhlaWdodCI6Ijw9MTQ0OCIsInBhdGgiOiJcL2ZcL2E5NThiY2RkLTk5ZGItNDZjMy1iNmQ5LTMyODFiNTg4ZWVlZlwvZGJvdG9rai03ZmQ4OTc1OC1iNWI1LTQ3ZTItYTcwNi0xMmRlYTM4YzIwY2YucG5nIiwid2lkdGgiOiI8PTEwMjQifV1dLCJhdWQiOlsidXJuOnNlcnZpY2U6aW1hZ2Uub3BlcmF0aW9ucyJdfQ.x6XKjkjUMj9sXJSCx70ZaQLsUUoCAzzYICJ4iCMU-zU" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a><a href="https://images-wixmp-ed30a86b8c4ca887773594c2.wixmp.com/f/a958bcdd-99db-46c3-b6d9-3281b588eeef/dbotokj-7fd89758-b5b5-47e2-a706-12dea38c20cf.png/v1/fill/w_1024,h_1448,q_80,strp/adelina_amouteru_by_akagen_dbotokj-fullview.jpg?token=eyJ0eXAiOiJKV1QiLCJhbGciOiJIUzI1NiJ9.eyJzdWIiOiJ1cm46YXBwOjdlMGQxODg5ODIyNjQzNzNhNWYwZDQxNWVhMGQyNmUwIiwiaXNzIjoidXJuOmFwcDo3ZTBkMTg4OTgyMjY0MzczYTVmMGQ0MTVlYTBkMjZlMCIsIm9iaiI6W1t7ImhlaWdodCI6Ijw9MTQ0OCIsInBhdGgiOiJcL2ZcL2E5NThiY2RkLTk5ZGItNDZjMy1iNmQ5LTMyODFiNTg4ZWVlZlwvZGJvdG9rai03ZmQ4OTc1OC1iNWI1LTQ3ZTItYTcwNi0xMmRlYTM4YzIwY2YucG5nIiwid2lkdGgiOiI8PTEwMjQifV1dLCJhdWQiOlsidXJuOnNlcnZpY2U6aW1hZ2Uub3BlcmF0aW9ucyJdfQ.x6XKjkjUMj9sXJSCx70ZaQLsUUoCAzzYICJ4iCMU-zU" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://images-wixmp-ed30a86b8c4ca887773594c2.wixmp.com/f/a958bcdd-99db-46c3-b6d9-3281b588eeef/dbotokj-7fd89758-b5b5-47e2-a706-12dea38c20cf.png/v1/fill/w_1024,h_1448,q_80,strp/adelina_amouteru_by_akagen_dbotokj-fullview.jpg?token=eyJ0eXAiOiJKV1QiLCJhbGciOiJIUzI1NiJ9.eyJzdWIiOiJ1cm46YXBwOjdlMGQxODg5ODIyNjQzNzNhNWYwZDQxNWVhMGQyNmUwIiwiaXNzIjoidXJuOmFwcDo3ZTBkMTg4OTgyMjY0MzczYTVmMGQ0MTVlYTBkMjZlMCIsIm9iaiI6W1t7ImhlaWdodCI6Ijw9MTQ0OCIsInBhdGgiOiJcL2ZcL2E5NThiY2RkLTk5ZGItNDZjMy1iNmQ5LTMyODFiNTg4ZWVlZlwvZGJvdG9rai03ZmQ4OTc1OC1iNWI1LTQ3ZTItYTcwNi0xMmRlYTM4YzIwY2YucG5nIiwid2lkdGgiOiI8PTEwMjQifV1dLCJhdWQiOlsidXJuOnNlcnZpY2U6aW1hZ2Uub3BlcmF0aW9ucyJdfQ.x6XKjkjUMj9sXJSCx70ZaQLsUUoCAzzYICJ4iCMU-zU" width="282" /></a>Kitap oldukça akıcı.Zaten Efsane serisini okuduysanız Marie'nin yazdığı kitapların elden bırakılamayacak kadar güzel olduğunu biliyorsunuzdur.Kitapta gizliden gizliye hep bir aksiyon ve gerginlik havası var.Hançerler'in planlarını gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini,Adelina'nın Teren'dan kurtulup kurtulamayacağını öğrenme hevesiyle sayfaları çevirirken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile. Ayrıca Marie her an her şekilde sizi şaşırtmayı başarabiliyor. Kitapta ters köşe olduğum 6-7 sahne vardı ve ben hepsinden sonra kendime gelmek için bir 5 dakika ara verdim kitaba.Hele son 100 sayfa EFSANEYDİİ! Aksiyon doruğa çıktı ve şaşırdığım sahnelerin çoğu son 100 sayfadaydı.<br />
<br />
Marie Lu'nun 4 kitabını okudum ve The Young Elites içlerindeki en karanlık havaya sahip olan kitap. Efsane serisinin baş karakterleri başından beri kendine güvenen,sağlam yapılı karakterlerdi ve her zaman toplumun iyiliği için uğraşıyorlardı.Fakat TYE'nin karakterleri öyle değil. Adelina da,Hançer Cemiyeti de,Teren da içlerinde karanlık bir tarafa sahip.Hepsinin amacı öncelikle kendilerini korumak ve kendi emellerini gerçekleştirmek. Örneğin Hançer Cemiyeti özel güçlere sahip olmayan malfettoları kurtarmaya tenezzül bile etmiyor. Yani kitaptaki karakterlerin hiçbiri saf iyi değil.<br />
<br />
Favori karakterime gelecek olursak tabii ki Adelina'yı seçiyorum.Kitap boyunca o kadar çok hata yaptı ki ona kızgın olmam gerek aslında. Hele son yaptığı hata beni şok etti fakat ona kızamıyorum.Çünkü yaptığı her şey kız kardeşini korumak içindi.Ne olursa olsun o sadece 16 yaşında,kız kardeşi için savaşan ve güçlerini kontrol etmekte zaman zaman başarısız olan bir kız. Hatalarını insanlara zarar vermek istediği için değil,aksine onları korumak istediği için yapıyor.Ayrıca kitap boyunca geçirdiği değişim muhteşemdi. Kitabın başında çekingen,korkak ve kendinden utanan bir kızdı fakat sonradan cesur,kendine güvenen ve güçlü bir kıza dönüştü.Böyle değişim yaşayan karakterlere bayılıyorum.<br />
<br />
Bir diğer sevdiğim karakter ise Enzo. Enzo'yla ilgili daha başlarda öğrendiğimiz bir gerçek var ki beni çok şaşırttı. Ayrıca bad boyları sevmem ama Enzo'nun katı duruşu falan çok hoşuma gitti. Enzo ve Adelina shipliyorum kesinlikle ^_^ Hançerler'den olan Gemma ve Raffaele'i de sevdim.Fakat Enzo'nun yerini tutamazlar.<br />
<br />
En ama en nefret ettiğim iki karaktere gelelim.Kraliçe Giulietta ve Teren. İkisi de saf kötü diyebileceğimiz karakterlerden.Fakat hangisi daha kötü derseniz Kraliçe derim.Zaten Teren'ın beynini yıkayan da o. İkisini de hiç ama hiç sevmedim,onların olduğu bölümleri okurken dişlerimi gıcırdatıp durdum. Nefret ediyorum sizden -_-<br />
<br />
Belirttiğim gibi kitap karanlık bir havaya sahip.Bunun en önemli nedenlerinden biri karakterlerin,özellikle de Adelina'nın ruh hali.Kitabı üç karakterin (Adelina,Raffaele ve Teren) bakış açısından okuyoruz. En çok bölümü olan tabii ki Adelina.Adelina'nın sürekli melankolik,kafası karışık ve güvensiz bir ruh haline sahip olması da kitabı karanlık bir kitap yapıyor.Ve Marie'nin karakterlerin ruh hallerini çok iyi yansıttığını da söylemeden geçemeyeceğim.Özellikle son sahnelerde Adelina'nın yaşadığı hayal kırıklığı resmen içime oturdu.<br />
<br />
<br />
<a href="http://media.collegetimes.com/uploads/2014/07/emotions.gif" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://media.collegetimes.com/uploads/2014/07/emotions.gif" height="133" width="320" /></a>Kitap bittiğinde kitabı fırlatıp atmakla kucaklamak arasında kaldım. Fırlatıp atmak istiyordum çünkü yine Marie duygularımla çok feci oynamıştı,kucaklamak istiyordum çünkü kitaba ciddi anlamda aşık olmuştum. Yine bir Marie kitabı ve yine dağılan,harap olan,yıkılan bir adet Naz.Şimdi de hemen The Rose Society'yi okumalıyım diye kıvranıyorum.Marie her zaman aynı şeyi yapıyor ya,her kitabında acı çektiriyor kadın resmen :(( Bize de yazık ama yapma :(((<br />
<div>
<br /></div>
<br />
Kısacası bu kitap da her Marie kitabı gibi muhteşemdi! İngilizce kitap okumakla sorununuz yoksa mutlaka alın okuyun derim ben. D&R,Idefix ve Arkadaş Kitap'ta bulabilirsiniz kitabı. Yayın hakları büyük ihtimalle Pegasus'tadır diye düşünüyorum.Umarım kısa sürede çevrilir ve herkes bu muhteşem kitapla tanışma fırsatını yakalar ^_^<br />
<br /></div>
</div>
<div style="text-align: center;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-sd7JwZFVusA/VqTDp60bO3I/AAAAAAAABmQ/4_9hSIMDZsI/s1600/5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="70" src="https://1.bp.blogspot.com/-sd7JwZFVusA/VqTDp60bO3I/AAAAAAAABmQ/4_9hSIMDZsI/s320/5puan.png" width="320" /></a></div>
<br /></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-52856773793313034182016-01-15T19:22:00.001+02:002016-01-15T19:22:38.928+02:00Kül - Shani Petroff & Darci Manley / Yorum<a href="http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/795010/c8a0005d-78bd-458e-8ed1-85f86ec54cf9.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://lh6.googleusercontent.com/proxy/MZ_R-h0hAXWwzUx6PqwM8xE63Gabr2HS1qHlBqLlScqyY3fia0C0xgL_rKX-Ix3VNF63kUOlQbtX5hwRrOxnq7cmnxlyZ7NoiKSzEexLSntp0q9T7sOwCtqHN-M4xGn6ZkbEWDkIaAzSJXBJccRZ9m5LiV9KNP0zJftiTUacGg" width="208" /></a><a href="http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/795010/c8a0005d-78bd-458e-8ed1-85f86ec54cf9.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a><br />
<div>
Kader önceden belirlendi. Yönetim tarafından sıkıca kontrol ediliyor. Değiştirilemez.</div>
Madden Sumner bir Mor olarak doğdu. Sistemin en yüksek halkası. Kaderi Yediler Bakanı olmak. Dax halkanın alt tabanı olan Kül, bir Renksiz. Kaderinde gerçekleştirmesi gereken hiçbir şey yok. Buna rağmen hayatından vazgeçmiş değil. Statüsünün onu tanımlamasına izin vermeyecek. Dax ve Madden'ın yolları, özgürlüklerini kazanmak için verecekleri mücadelede hiç beklemedikleri bir şekilde birleşecek. Peki, kaderleri için savaşmaya gerçekten hazırlar mı?<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı:</b> 464</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı: </b>2015</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Dili: </b>Türkçe</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi: </b>Novella Dinamik</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı: </b>Destined</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sıralaması: </b>1 / 2 </div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 3.96 / 5</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
_____________________________________________________________________</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Herkese merhabaaa! Yılın bu sene okuduğum ilk kitap olan Kül'ün yorumuyla karşınızdayıım! Ayrıca senenin ilk yorumu da oluyor bu :D Neden bunu belirttiğimi bilmiyorum ama bilemedim neyse :D Aslında Kül'ün 2015'in son kitabı olmasını planlamıştım fakat araya giren ödevler,sınavlar falan derken anca okuyabildim.Unutmadan,kitabı yorumlamam için gönderen Novella Dinamik'e çok teşekkür ederiim! Giriş kısmını uzatmadan hep yaptığım gibi kitabın konusuna geçiyorum.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Kitap bir distopya kitabının havasına uygun olarak katı bir sistemi içeriyor,o yüzden önce sizlere kitaptaki kast sisteminden bahsedeyim. Kitabın dünyasında herkesin kaderi doğduğu anda belirleniyor.Kaderden kasıt bütün bir yaşamın belirlenmesi değil belirli bir zamanda kişinin gerçekleştirmesi gereken görev belirleniyor sadece.Fakat bireyin tüm yaşamı bunun etrafında şekillendiği için kader olarak adlandırılıyor bu görevler. Herkes kaderini belirlendiği zamanda,dakikasını bile kaçırmadan gerçekleştirmek zorunda.Eğer ki gerçekleştirmezse bunun cezasını canlarıyla ödüyorlar.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Toplum kaderlerinin önemine göre renk isimleri verilerek 7 tabakaya ayrılmış durumda.Aşağıdan yukarıya doğru sıralama şöyle; Küller,Barutlar,Kahverengiler,Sarılar,Yeşiller,Kırmızılar ve Morlar. Tahmin edebileceğiniz gibi en önemli kadere sahip olanlar baş karakterlerimizden biri olan Madden gibi Mor tabakasında bulunanlar.En basit ve önemsiz kaderlere sahip olanlar ve Dax gibi kadere sahip bile olmayanlar -yani Renksizler- Kül tabakasını oluşturuyorlar. Kitaptaki hiyerarşi böyle işliyor kısacası.Bu sistemin nedeni ise bir süre önce bir "olay"ın yaşanmış olması.Yaşanan bu olay milyonlarca insanın ölümüne sebep olduğundan böyle acımasız bir sistem benimsetilerek toplum düzene sokulmaya çalışılıyor.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Dax bir Renksiz Madden bir Mor iken -sıradan bir Mor da değil,kız geleceğin Yediler Bakanı!- nasıl bir araya geleceklerini merak ediyorsunuzdur büyük ihtimalle.Maalesef burayı detaylı anlatamayacağım çünkü çok önemli bir spoiler vermek zorunda kalırım ve bunu size yapmak istemiyorum. Bir kader tamamlanamadığından ortaya çıkan trajedi sonucunda birleşmek zorunda kalıyorlar diyebilirim sadece. Birleştiklerinde ise kendilerini kocaman bir karmaşa ve kaos içinde buluyorlar ve sarpa saran işlerden kurtulmaya çalışıyorlar. (spoiler vermeden uzatamayacağım için maalesef kısa kesmek zorundayım bu kısmı :(( )</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Her distopya yorumumda bunu söylüyorum; ben distopyalara BA-YI-LI-YO-RUM! Distopya olması ve konusunun oldukça ilgi çekici olması kitaba karşı beklentimin yükselmesine neden olmuştu. Peki beklentin karşılandı mı diyecek olursanız şunu söyleyebilirim,kesinlikle evett!</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Kitap her distopyanın sahip olduğu o katı ve acımasız havaya sahip. Renklerin yaşam koşulları,gördükleri muameleler arasında dağlar kadar fark.Kitabı bir Renksiz yani en alt tabakadan olan Dax ve bir Mor yani en üst tabakadan olan Madden'ın bakış açılarından okuduğumuz için bu farkı çok açık bir şekilde hissedebiliyoruz.Fakat şöyle bir düşününce hiç kimsenin,Morların bile,kendi hayatları,kendi seçimleri olmadığını fark ediyorsunuz.Hep belirlenmiş bir hayatı yaşamak <i>zorundalar</i> ve bu çok korkutucu.Zaman zaman yanlış seçimler yapıp üzülsek de en azından bu seçimlerin kendi seçimlerimiz olduğunu bilmek kadar güzel bir şey yok bence. Bir şeyleri,daha doğrusu hayatını belirli bir yönde yaşamaya zorunlu bırakılmak çok korkunç! Her zaman özgür olmayı seven bir yapım olduğundan kitabın beni en çok etkileyen kısmı bu oldu. Çünkü bence karakterlerin onlar için çizilen yolda yürüme zorunluluğu çok iyi yansıtılmıştı.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Kitap 80-90 sayfa boyunca beni sarmadı doğru söylemek gerekirse. Fakat 90'dan sonra olayların açısı 180 derece değişti ve ben kitabı elimden bırakamadım,kitlendim kaldım kitaba. Olan "o" olayda resmen şok oldum! Yani tahmin etmiştim ama olmamasını umuyordum diyebilirim. Ve olunca cidden çok üzüldüm. Şu an olayın ne olduğunu bilmediğiniz için meraktan çatlıyorsunuz sanırım ama umurumda değil çünkü içimi dökmem gereek! Her neyse,o olaydan sonra kitap benim için oldukça sürükleyici hale geldi ve beni birçok yerde şaşırtmaya devam etti. Size söyleyebileceğim şey 90. sayfadan sonra her an şaşırmaya hazır olun!!</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Gelelim karakterlere. Daha önce de belirttiğim gibi kitap iki ana karakterimiz Dax ve Madden'ın bakış açılarından anlatılıyor. Bu yüzden ikisini de,çevrelerindeki karakterleri de tanımamız kolay oluyor.Dürüst olmak gerekirse Madden'ı başta sevmemiştim.Mor olduğu için kibirli gibi gelmişti gözüme ve başlardaki düşünceleri de bu yargıma destek çıkacak şekildeydi.Fakat kitap ilerledikçe,olayların yönü değiştikçe Madden da değişti ve ben onun aslında ne kadar güçlü bir kız olduğunu fark ettim.Doğduğu andan itibaren Yediler Bakanı olmak için yetiştirilmiş ve 17 yaşında geldiğinde ise koskoca bir ülkeyi yönetmek üzere başa geçecek.Fakat gerçekte o sadece 16 yaşında bir kız.Alt tabakadan insanlarla arkadaşlık yapamıyor çünkü Yediler Bakanı statüsüne gölge düşürmemesi gerek. Sürekli güçlü bir duruş sergilemesi gerek çünkü bunu yapmazsa başa geldiğinde insanlar onu küçük görebilir.Yani aslında Madden gerçekten çok büyük bir yük altında ezilen küçük birr kız.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Gelelim Dax'e.Başından beri çok sevdim onu.Sivri dili,daha kitabın başından sergilediği korumacı ve adalet yanlısı tavırları çok hoşuma gitti.Renksiz olduğu için pek fazla arkadaşı yok,hatta annesi bile onu sefil durumlarının sebebi olarak görüyor. Neyse ki abileri,ikisi Mor olsa bile, Dax'e iyi davranıyor ve onu seviyorlar. Fakat o da diğer Küller gibi üst tabakalar tarafından aşağılamalara maruz kalıyor tabii ki. Birazcık aykırı bir kız olması en çok sevdiğim yönlerinden oldu Dax'in. Sevdiklerini korumak için yaptığı fedakarlıklar ve korkusuz tavırları ise muhteşemdi. Başından beri güçlü duruşuyla büyüleyen bir karakter oldu beni Dax.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Yan karakterlere geçelim bir de. Aldan ve Sol'ü baya sevdim.Aldan,Dax'in abisi, çok pozitif ve neşeli nasıl sevmeyeyim ^_^ Sol ise kaderi çok kötü olmasına rağmen -spoiler sayılabileceği için söyleyemiyorum maalesef :( - şakacı tavrından hiç ödün vermeyen birisi.Ayrıca Madden'a yardım etmek için canını bile tehlikeye atıyor çocuk,çok tatlı ya. Link ve Theron da diğer yan karakterlerden.Link Dax'in abisi ve Theron da Aldan'ın en yakın arkadaşı arkadaşı. O ikisini de çok sevdim ya! Fakat ikisi arasında favorim Theron. O meşhur trajedik olaydan sonra sürekli Dax'i düşünmesi çok tatlıydı. Kesinlikle Dax ve Theron destekliyorum ^_^</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Yeni yılın ilk kitabı bu kadar güzel olduğu için çok mutluyum açıkçası.Belirttiğim gibi,beklentilerim yüksekti zaten ama bu kadarını da beklemiyordum.Kısacası ben bu kitaba tam anlamıyla bayıldıım! </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b>
<b>Kitabın tasarımı hakkında yazmazsam içimde kalır.Öncelikle ciltli olduğunu belirteyim. Dış kapağına aşık oldum.Mor benim favori rengimdir ve dış kapak tamamen mor!! İç kapak ve sayfaların yan tarafı ise sarı.Başta sarı ne alaka diye düşünmüştüm ama kitabı okuyunca anlam kazandı her şey. Dax'in ailesi Sarı olduğu için sanırım sarı yapılmış kapak da,yani umarım öyledir :D Ayrıca kitabın kapağının iç kısmı ise aşağıda gördüğünüz şekilde,yani muhteşem. Çok müthiş bir iş çıkarmış Novella Dinamik,tebrik ediyorum kendilerini ^_^</b></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<blockquote class="instagram-media" data-instgrm-version="6" style="background: #FFF; border-radius: 3px; border: 0; box-shadow: 0 0 1px 0 rgba(0,0,0,0.5),0 1px 10px 0 rgba(0,0,0,0.15); margin: 1px; max-width: 658px; padding: 0; width: -webkit-calc(100% - 2px); width: 99.375%; width: calc(100% - 2px);">
<div style="padding: 8px;">
<div style="background: #F8F8F8; line-height: 0; margin-top: 40px; padding: 50.0% 0; text-align: center; width: 100%;">
<div style="background: url(data:image/png; display: block; height: 44px; margin: 0 auto -44px; position: relative; top: -22px; width: 44px;">
</div>
</div>
<div style="color: #c9c8cd; font-family: Arial,sans-serif; font-size: 14px; line-height: 17px; margin-bottom: 0; margin-top: 8px; overflow: hidden; padding: 8px 0 7px; text-align: center; text-overflow: ellipsis; white-space: nowrap;">
<a href="https://www.instagram.com/p/-pLnvYwFOZ/" style="color: #c9c8cd; font-family: Arial,sans-serif; font-size: 14px; font-style: normal; font-weight: normal; line-height: 17px; text-decoration: none;" target="_blank">Novella Dinamik (@novelladinamik) tarafından paylaşılan bir fotoğraf</a> (<time datetime="2015-11-28T21:23:52+00:00" style="font-family: Arial,sans-serif; font-size: 14px; line-height: 17px;">28 Kas 2015, 13:23 P</time></div>
</div>
</blockquote>
<b><br /></b>
<b>Yine kendimi kaptırıp uzuuun uzun yazdığım bir yorum oldu bu :D Buraya kadar okuduysanız size çok teşekkür ederim. Ve hepinize de Kül'ü tereddütsüz öneririm! Umarım en az benim kadar beğenirsiniz,herkese sevgiler! ^_^</b><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-WytgYooaiNY/VpkqgAjyZDI/AAAAAAAABl4/FuqH6WIHk3U/s1600/5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="70" src="http://2.bp.blogspot.com/-WytgYooaiNY/VpkqgAjyZDI/AAAAAAAABl4/FuqH6WIHk3U/s320/5puan.png" width="320" /></a></div>
<br />
<script async="" defer="" src="//platform.instagram.com/en_US/embeds.js"></script>
<!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2Fimg1.dr.com.tr%2Fpimages%2FContent%2FUploads%2FProductImages%2F795010%2Fc8a0005d-78bd-458e-8ed1-85f86ec54cf9.jpg&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://lh6.googleusercontent.com/proxy/MZ_R-h0hAXWwzUx6PqwM8xE63Gabr2HS1qHlBqLlScqyY3fia0C0xgL_rKX-Ix3VNF63kUOlQbtX5hwRrOxnq7cmnxlyZ7NoiKSzEexLSntp0q9T7sOwCtqHN-M4xGn6ZkbEWDkIaAzSJXBJccRZ9m5LiV9KNP0zJftiTUacGg" -->nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-30912172656703863262015-12-29T19:57:00.000+02:002015-12-29T19:57:20.459+02:002015 Favorilerim <b><br /></b>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-uHWOHIv9-_c/VoLDSna3csI/AAAAAAAABlc/BXI9s4LKx7k/s1600/favee.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="265" src="http://4.bp.blogspot.com/-uHWOHIv9-_c/VoLDSna3csI/AAAAAAAABlc/BXI9s4LKx7k/s640/favee.png" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<b>Herkese merhaba!! Bir yılın daha sonuna gelmek üzereyiz,üstümüzde yeni yılın ve o yılın bize neler getirebileceğinin heyecanı var.Biz kitap kurtları içinse yeni yıl okunacak ve yayınlanacak yeni kitaplar,yeni kitap adaptasyonları filmler demek.O yüzden heyecanımız katbekat fazla oluyor :D </b><br />
<b><br /></b>
<b>Bu yıl okuma hedefim 80 kitaptı ancak beklentimin oldukça üstüne çıkarak 114 kitap okudum ve bu beni inanılmaz mutlu etti. 2016 için hedefimi 50 ya da 60 kitap olarak belirlemeyi düşünüyorum çünkü o malum kabus dolu sene,yani üniversite hazırlık senesi benim de kapıma dayanacak :( Her yaz kafamı kaldırmadan okurdum ancak bu yaz kafamı kaldırmadan ders çalışacakmışım gibi görünüyor :(</b><br />
<b><br /></b>
<b>Bu yazıda size bu yıl en çok beğendiğim kitap,film ve şarkılardan bahsedeceğim.Listeye alınma kıstası bu yıl çıkmış olmaları değil,benim onları bu yıl okumuş,izlemiş ve dinlemiş olmam :D O zaman başlayalıım! </b><br />
<b><br /></b>
<b><u><span style="color: #a64d79;">Favori Kitaplarım</span></u></b><br />
<b><br /></b>
<b>Her ne kadar top 5 listesi yapmak istesem de bir türlü sayıyı 5'e indirgeyemediğim için top 7 listesi yapmaya karar verdim :D </b><br />
<b><br /></b>
<b>(not:Yorumladığım kitapların yorumlarına üstüne tıklayarak ulaşabilirsiniz ^_^)</b><br />
<b><br /></b>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">8-</span> Cress - Marissa Meyer</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">7-</span> <a href="http://nazlikitaplik.blogspot.com.tr/2015/11/kzl-kralice-victoria-aveyard-yorum.html" target="_blank">Kızıl Kraliçe - Victoria Aveyard</a></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">6-</span> Şampiyon - Marie Lu </b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">5-</span> <a href="http://nazlikitaplik.blogspot.com.tr/2015/11/mucize-rj-palacio-yorum.html" target="_blank">Mucize - R.J. Palacio</a></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">4-</span> Anna and the French Kiss - Stephanie Perkins</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">3-</span> Magnus Chase ve Asgard Tanrıları - Yaz Kılıcı - Rick Riordan</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">2-</span> Bıçak Sırtı - Michelle Hodkin</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">1-</span> <a href="http://nazlikitaplik.blogspot.com.tr/2015/12/ates-cemberi-alexandra-bracken-yorum.html" target="_blank">Ateş Çemberi - Alexandra Bracken</a></b></div>
<b><br /></b>
<b>Bu sene en ama eeeen beğendiğim kitap Ateş Çemberi oldu! Aslında Bıçak Sırtı'nı da çok beğendim ve çok arada kaldım hangisini birinci seçsem diye ancak Ateş Çemberi'ni son dönemlerde okuduğumdan ve üstümdeki etkisi hala taze olduğundan 1 numarayı Ateş Çemberi'ne layık gördüm :D </b><br />
<b><br /></b>
<b><u><span style="color: #741b47;">Favori Şarkılarım</span></u></b><br />
<br />
<b>Büyük bir Directioner olduğumu söyleyerek başlayacağım bu kısma,çünkü senenin favori şarkısı olarak One Direction'ın yeni albümünün bütününü göreceksiniz ilk sırada,o yüzden belirteyim dedim :D</b><br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">7-</span> <a href="https://www.youtube.com/watch?v=rNsgHMklBW0" target="_blank">Canon in D - Johann Pachelbel</a></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">6-</span> <a href="https://www.youtube.com/watch?v=SFGvmrJ5rjM" target="_blank">Breathe Me - Sia</a></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">5-</span> <a href="https://www.youtube.com/watch?v=-xJrcWtM6jQ" target="_blank">Alive - Sia</a></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">4- </span>I Know Places - Taylor Swift</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">3-</span> <a href="https://www.youtube.com/watch?v=nSDgHBxUbVQ" target="_blank">Photograph - Ed Sheeran</a></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">2-</span> <a href="https://www.youtube.com/watch?v=K0X7u_mmREE" target="_blank">Jet Black Heart - 5 Seconds of Summer</a></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">1-</span> Made in the A.M. - One Direction (Özellikle de Perfect,Infinity,If I Could Fly,What a Feeling,History ve Walking in the Wind)</b></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<u><b><span style="color: #741b47;">Favori Filmlerim</span></b></u><br />
<br />
<b>Çok fazla film izleyen biri olmadığım için liste bu kategoride biraz kısalarak 5 sayıya düşüyor :D</b><br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">5-</span> The Scorch Trials (Labirent : Alev Deneyleri)</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">4- </span>Avengers : Age of Ultron (Yenilmezler : Ultron Çağı)</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">3-</span> Star Wars Episode 3 - Revenge of the Sith (Evet bu sene izledim bu seriyi,vurmayın :(( )</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">2-</span> The Martian (Marslı)</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="color: #741b47;">1- </span><a href="http://nazlikitaplik.blogspot.com.tr/2015/11/aclk-oyunlar-alayc-kus-bolum-2-film.html" target="_blank">The Hunger Games : Mockingjay - Part 2 (Açlık Oyunları : Alaycı Kuş - Bölüm 2)</a></b></div>
<br />
<b>Bu senenin en beğendiğim filmi ise Alaycı Kuş - Bölüm 2 oldu.O kadar beğendim ki kitap yorumu girmeye bile üşenen ben geldim bloga yorumunu girdim :D Cidden muhteşem bir seriye harikulade bir finaldi.İzlemeyen varsa izlemesini öneririm kesinliklee! </b><br />
<b><br /></b>
<b>Bu yıl da benim için böyle geçti.Şahsen ben verimli ve iyi bir yıl geçirdiğimi düşünüyorum.Umarım sizin için de güzel bir yıl olmuştur 2015. Herkesin muusmutlu,sevdikleriyle birlikte,sağlıklı huzurlu bir yıl geçirmesi dileğiyle,şimdiden iyi yıllar! </b><br />
<br />
<br />nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-64038232794831263452015-12-25T19:38:00.002+02:002015-12-26T03:08:04.655+02:00Ateş Çemberi - Alexandra Bracken / Yorum<br />
<a href="http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/798500/759ab895-dac3-4fdd-bb19-1ee42428be3f.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/798500/759ab895-dac3-4fdd-bb19-1ee42428be3f.jpg" height="320" style="cursor: move;" width="204" /></a><br />
<br />
Bu bir son değil, sonun başlangıcı.Artık lider benim. Bütün bir neslin kaderi benim ellerimde. Kuzeye, tutsak olmuş binlerce çocuğu özgürlüğe kavuşturmaya gidiyorum. Zihnimi bir silah olarak kullanmaktan Başka çarem yok. Kaybedecek zamanım yok. Hata yapma lüksüm yok. Çünkü tek bir hata, tüm dünyayı yakıp kavuracak olan bir yangının fitilini ateşleyebilir. Özgürlük nefesim kadar yakınken bana, biliyorum: Bunun geri dönüşü yok!<br />
<br />
"Bracken'ın bu sürükleyici ve tüyler ürpertici distopyası hafızalarınıza kazınacak."<br />
-Kirkus Reviews-<br />
<br />
"Baş döndürücü bir aksiyon ve heyecan dolu bir macera." <br />
-Publishers Weekly-<br />
<br />
"Distopya türünde yeni bir soluk. Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir seri." <br />
-Romantic Times-<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı:</b> 592</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı:</b> 2015</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi:</b> Parodi Yayınları</div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Orijinal Adı:</b> In The Afterlight</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Adı: </b>The Darkest Minds</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Seri Sırası: </b>3 / 3</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 4.42 / 5</div>
<div style="text-align: center;">
_____________________________________________________________</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Herkese selam! Nasılsınız? Umarım herkes iyidir. Beni sorarsanız ben bu aralar kendimi biraz yorgun hissetsem de genel olarak iyiyim. Giriş bölümleri yazmakta gerçekten iyi değilim o yüzden fazla uzatmadan kitabın konusuna geçiyorum.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #a64d79;"><b>-ikinci kitabı okumamış olanlar için spoiler içerir-</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #cccccc;"><b><br /></b></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="color: #cccccc;"><b>Bildiğiniz gibi,ikinci kitabın sonunda Ruby,arkadaşları ve diğer çocuklar saklandıkları yerden kaçarken bir patlama olmuştu ve Jude ölmüştü. <i>(hala ağlamaklı oluyorum aklıma geldikçe)</i> Fakat Alex yine bir sürpriz yaparak kitabın sonunda kucağımıza bir bomba bırakmıştı; İANN'ın tedavisi vardı ve Ruby o tedavinin içinde olduğu flash belleğe sahipti! </b></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="color: #cccccc;"><b><br /></b></span></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="color: #cccccc;">İkinci kitap patlamadan hayatta kalan çocuklar ve Çocuk Birliği ajanlarının şehirden kaçış güvenli hale gelene kadar saklanmaya çalışmasıyla başlıyor.Kaçış yollarını öğrenmek içinse görevlendirilen kişi Ruby. Kitabın Ruby'nin yolları gözlemlemesiyle başladığını söylemek daha doğru olur.Kaçmaları için gerekli bilgiyi elde ettikten sonra saklandıkları yere güvenli bir şekilde ulaşmaya çalışan Ruby şok olacağı bir gerçekle yüzleşiyor; ajanların psi çocuklar hakkındaki asıl planları. Kendini ve sorumlu olduğunu hissettiği bir grup çocuğu kurtarmak için Cole ile bir plan yapmaya başlayan Ruby bu planı gerçekleştirirken herkesi korumakta kararlı,ama başarılı olabilecek mi?</span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #a64d79;"><b>-spoiler bitti-</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="http://60.media.tumblr.com/a19239f7789c157b6fa3de5bbd0d4cf5/tumblr_nz8rx3ERjL1rzvcdpo1_500.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><br /></b></a><a href="http://60.media.tumblr.com/a19239f7789c157b6fa3de5bbd0d4cf5/tumblr_nz8rx3ERjL1rzvcdpo1_500.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" src="http://60.media.tumblr.com/a19239f7789c157b6fa3de5bbd0d4cf5/tumblr_nz8rx3ERjL1rzvcdpo1_500.png" height="400" width="320" /></b></a><b>Genelde en sevdiğim serilerin tüm kitaplarının yorumlarını bloguma girmeye çalışıyorum ve bu geleneği Ateş Çemberi ile devam ettirmek istedim.Çünkü Karanlık Zihinler en sevdiğim 5 seri arasında çok rahat bir şekilde girebilecek bir seri. </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Fuarda Parodi'ye sorduğumda Ateş Çemberi'nin büyük ihtimalle bu seneye yetişmeyeceği söylenmişti.Eh,tabii ben de üzülmüştüm ama yapacak bir şey olmadığından durumu kabullenmiştim. O yüzden Ateş Çemberi'nin çıkacağını ilk öğrendiğimde önce şok olup sonra sevinçten Haka dansı yaptım.Ön siparişe girmesini dört gözle bekleyip girdiği ilk gün sipariş ettim ve elime ulaşmasını beklerken heyecandan dokuz doğurdum. Her ne kadar yavaş okuyacağıma dair kendime söz vermiş olsam da <i>-en az 1 hafta süre koymuştum kendime çünkü bitmesine hazır değildim-</i> kitabı 3 günde bitirdim... Şu an o kadar karışık duygular içerisindeyim ki kitabı layığıyla yorumlayabilecek miyim emin bile değilim.Hadi o zaman,deneyip görelim.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Öncelikle şunu söylemeliyim; Karanlık Zihinleri bir kesim çok severken bir kesim hiç sevmiyor. Sevmeyen kesimin sevmeme nedeni ise kitabın -kitapların- yavaş ilerlemesi. Yavaş ilerleyen kitapları okuma sıkıntım olmadığı için bu seriye bayılıyorum ben.Fakat siz yavaş ilerleyen kitapları okumayı sevmiyorsanız bile size önerim şu; ilk kitapta sıkılıp kitabı yarım bıraktıysanız yapmayın,bu seriye bir şans verin.Gerçekten pişman olmayacağınızı düşünüyorum ben.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Ateş Çemberi,serideki en iyi kitaptı bana göre.Hatta bu yıl okuduğum en iyi kitaplardan biriydi.İlk iki kitabın biraz yavaş ilerlediğini kabul ediyorum ve doğru söylemek gerekirse Buz Kapanı'nda sıkılmıştım ben.Fakat bu kitapta heyecan ve merak sürekli doruktaydı.Özellikle ikinci kitabın sonunda ortaya çıkan <i>"şey"</i> ile ne yapacaklarını çok merak ettiğimden sürekli bir merak içerisinde okuduğum kitabı.Ayrıca bu kitap,ilk iki kitaba göre daha aksiyonlu ve heyecan verici. Yani kitabı okurken hiçbir bölümünde sıkılmadım,oldukça akıcıydı.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #e69138;"><b><i>Siyah, hafızamın rengi. </i></b></span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #e69138;"><b><i>Bizim rengimiz. </i></b></span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #e69138;"><b><i>Hikayemizi anlatırken kullanacakları tek renk. </i></b></span></blockquote>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Karakterlere gelelim şimdi de.Bu serinin her bir karakterini -Clancy canavarı hariç- çok ama çok seviyorum. Ruby benim gözümde çok güçlü bir karakter.Oldukça cesur ve fedakar olduğunu da belirtmeme gerek yok sanırım? Kamplardaki çocukları kurtarmak için kendi aşkından,canından bile vazgeçmeye razı kız,daha ne olsun! İlk kitaptan bu yana yeteneğini kontrol etmeyi öğrenmesi,boyun eğmiş bir kızdan güçlü,savaşçı ve mücadeleci bir kıza dönüşmesi beni çok etkileyen özelliklerinden biri. Ayrıca ilk kitapta Thurmond'dan kurtulduğunda günün birinde arkadaşlarını kurtaracağı sözünü vermesi bile onu çok sevmem için yetmişti çünkü Ruby insanlara gerçekten çok fazla değer veren iyi birisi.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-Svau7COglhA/Vn1-JmXuo6I/AAAAAAAABk4/MwKag1EkUXk/s1600/Ads%25C4%25B1z.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-Svau7COglhA/Vn1-JmXuo6I/AAAAAAAABk4/MwKag1EkUXk/s1600/Ads%25C4%25B1z.png" /></b></a></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Liam,ah Liam... Bu çocuğa ciddi anlamda aşığım. Çocuk resmen yardım meleği,iyilik perisi.Çocukları kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapıyor o da fakat savaş değil barış yanlısı ve beni kendine bağlayan özelliği de bu.O kadar iyimser bakıyor ki dünyaya! Ya çok seviyorum,öyle böyle değil. Duygularını saklamıyor,direkt söylüyor,Ruby'ye her açıdan destek olmaya çalışıyor,fedakar,melek gibi, kırılgan ama aslında güçlü. Her şeyi geçtim,çocuk koşulsuz şartsız herkesi seviyor ve değer veriyor! Kibar,ilgili,romantik... Şimdi durmazsam hiç duramayacağım sanırım :D </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://62.media.tumblr.com/a303455bb0ac06672482c613dd216536/tumblr_n1o4mpvdDD1s3himjo1_500.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" src="http://62.media.tumblr.com/a303455bb0ac06672482c613dd216536/tumblr_n1o4mpvdDD1s3himjo1_500.png" height="320" width="285" /></b></a></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Cole ise Liam'ın yumuşak kişiliğinin tam tersi bir karaktere sahip. Vahşi bir havası var.Alaycılığına ba-yı-lı-yo-rum! Tam bir lider ve dediğini de yaptırıyor insanlara.Bu iki kardeş gerçektentamamen zıtlar; iyi çocuk-kötü çocuk tarzında.Yanlış anlamayın Cole kötü değil ama sert olması kötü çocuk profili yaratıyor onda. Sahip oldukları bu zıtlıklar sayesinde ise kitap boyunca sürekli karşıt fikirleri savunuyorlar.İşin Liam için kırıcı olan tarafı ise Ruby'nin Cole'ün tarafını tutması.Ayrıca Ruby ve Cole çok fazla birlikte vakit geçiriyorlar ve Ruby eskiden Liam'la konuştuğu şeyleri Cole ile konuşmaya başlıyor ve bu da Liam için oldukça kalp kırıcı oluyor.Liam ve Ruby arasındaki iletişim sorununun en büyük sebeplerinden bir Cole diyebiliriz ama Cole'a kızamadım ben,aynı şekilde Ruby'ye de.Çünkü ikisi birbirlerini çok iyi anlıyor ve daha önce ikisi de kendilerine bu kadar benzer insanlarla karşılaşmamış.Yani bu yüzden beraber oldukça fazla vakit geçirmeleri beni rahatsız etmedi.Fakat Liam'ın bu konuya üzülmesi kalbimi paramparça etti diyebilirim,hiç kıyamam ben o çocuğa ya. Kitap bu atışmalardan ve iletişim bozukluklarından dolayı oldukça fazla duygu değişimine neden oldu bende.Bu üçlü için üzüldüm,kahroldum hatta. Fakat haklı bir taraf seç derseniz seçemem.Çünkü bana göre hepsi haklı,sadece aynı davayı farklı yollardan savunuyorlar.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<br />
<b>Clancy hakkında her ne kadar konuşmak bile istemesem de sessiz kalmak ve kendimi yiyip bitirmek istemiyorum ve şu cümleleri söylüyorum; CLANCY SENDEN NEFRET EDİYORUM,EN BAŞTA GEBERMELİYDİN,NİYE SENİ ÖLDÜRMEDİLER SANKİ NEDEN NEDEN NEDEN!</b> <i><span style="color: #999999;">(</span><span style="color: red;"><b>SPOILER</b></span><span style="color: #999999;"> - <strike>kitabın sonunda hiç de üzülmedim ona iyi oldu oh,Ruby'nin merhamet gösterip anılarını silmesi çok saçmaydı,güçsüz bir şekilde hayatını devam ettirmeli ve sinirinden kıvranarak ölmeliydi pis yaratık)</strike></span></i><br />
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Gelelim Chubs,Vida ve Zu'ya. Bizim küstah ineğimiz Chubs ile vahşi güzelimiz Vida yakınlaşıyor!! Ya bu muhteşem bir şey! Çok fena shipliyorum!! Kitap boyunca atışmalarını okurken sırıtmama engel olamadım :D Zu'nun yaşadıkları ise beni baya üzdü,kıyamam ben sana küçük meleğim benim. Ayrıca Zu beni yaptığı bir şeyle çok şaşırttı ve sevindirdi de! Bir ipucu vermem gerekirse şunu söyleyebilirim; küçük Zu olgunlaşma yolunda bir adım atıyor.Hiç beklenmedik bir anda olan bu gelişme eminim sizi de çok şaşırtacak.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="http://45.media.tumblr.com/45353d248338b6f4c7f8db9e8b0458b7/tumblr_n6m77yA5vY1qj4315o1_500.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><img border="0" src="http://45.media.tumblr.com/45353d248338b6f4c7f8db9e8b0458b7/tumblr_n6m77yA5vY1qj4315o1_500.gif" height="134" width="320" /></b></a><b>Rubiam hakkında konuşmazsam olmaz.ÖLÜMÜNE destekliyorum Rubiam'ı.Bir ikili birlikteyken bu kadar müthiş olmamalı,yani bu yasaklanmalı yoksa okuyucular ölüp gidecek,yazık bize de.Fakat bu çiftin kitapta beni çok yaraladığını söylemeden geçemem.Farklı fikirleri desteklediklerinden sürekli tartıştılar,ikisi de birbirlerinden bazı şeyler gizledi fakat ikisi de birbirlerine fena aşıklar.Aralarında engeller olması kalbimi parçaladı.Yine Alex ve yine sıradan bir acı çektirme seansı. </b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Stewart'lar arasında Liam'ı seçsem de Ruby ve Cole'un da müthiş bir kimyası olduğunu inkar edemem.Birbirlerine psikolojik olarak ve karakter bakımından çok uyumlular.Eğer ki Liam diye muhteşem ötesi bir karakter olmasaydı mutlaka sana aşık olurdum Cole,üzülme :D</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: left;">
<b>Kitapta ağladığımı söylememe gerek yok sanırım.Bazı yerlerde mutluluktan ağladım,bazı yerlerde ise acıdan.Diğer iki kitapta da olduğu gibi hıçkırmaktan nefes alamadığım zamanlar oldu.Soruyorum sana Alex,neden NEDEN? Neden bize bu kadar acı çektiriyorsun her kitabında,ölelim mi yani n'apalım biz intihar mı edelim? Kitaptan ,her kitaptan yediğim gibi, büyük spoiler yemiştim fakat bu ağlamama engel değildi tabii ki. Kitabı bitirmemin üstünden 3 saat falan geçmiş olmasına rağmen gözlerim kan çanağı gibi çünkü aklıma geldikçe ağlıyorum,zalim Alex seni. Gerçi ben kitaba başlarken de çok duygusaldım çünkü bu seriyi bitirmek istemiyordum,o yüzden bu kadar ağlamış olmam benden kaynaklı bir sorun da olabilir.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://60.media.tumblr.com/36125414e17410c5c5841ccbe78d221b/tumblr_nul3kqOgVG1sezkpeo1_r4_1280.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><b><img border="0" src="http://60.media.tumblr.com/36125414e17410c5c5841ccbe78d221b/tumblr_nul3kqOgVG1sezkpeo1_r4_1280.jpg" height="211" width="400" /></b></a></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Her ne kadar kızsam da Alex'ciğim bir tane ya.Kadın nasıl bu kadar dahiyane ve mükemmel yazabiliyor anlamıyorum ben. Ortaya koyduğu kurgu,karakterler ve gelişimleri normal bir zihinden çıkmış olamaz diye düşünüyorum ben.Ne yiyip içiyor acaba bu hayal gücüne ulaşmak için? Kadın ne yazsa okuyacağım yazarlar listesine en üst sıralardan girmeyi başardı,her kitabında beni kanser etse de yine de çok seviyorum onu.Bizi Ruby,Liam,Cole,Vida,Chubs,Zu gibi muhteşem karakterler ve Karanlık Zihinler gibi olağanüstü bir seriyle tanıştırdığı için de çok minnettarım ona.Tabii bu seriyi Türkiye'ye getiren Parodi'ye de kocaman öpçükler.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Bir favori serimin daha sonuna geldim,kalbim çökmüş durumda. Her kitabında dumur olduğum,duygu selinde boğulduğum,karakterlerine ölüp bittiğim bu müthiş seriyi mutlaka okumalısınız arkadaşlar! Hayatınızdan bir adet Ruby geçmeli mutlaka,pişman olmazsınız ^_^</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<i><b>Karanlık Zihinler yorumu için <a href="http://nazlikitaplik.blogspot.com.tr/2015/02/karanlk-zihinler-alexandra-bracken-yorum.html" target="_blank">tık</a>.</b></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><b>Buz Kapanı yorumu için <a href="http://nazlikitaplik.blogspot.com.tr/2015/07/buz-kapan-alexandra-bracken-yorum.html" target="_blank">tık</a>.</b></i></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-vU5HPavcAZ4/Vn15sGNRY4I/AAAAAAAABks/fIXrMIUb4-w/s1600/5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="70" src="http://3.bp.blogspot.com/-vU5HPavcAZ4/Vn15sGNRY4I/AAAAAAAABks/fIXrMIUb4-w/s320/5puan.png" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-629871510787480902015-12-08T20:32:00.000+02:002015-12-08T20:32:55.213+02:00KVBT 15. Tur 4. Gün | Hançer - Akis / Ezgi Bağcı | Yorum + Çekiliş<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/795483/4ac200dd-1246-4b20-a5c9-d7d405e922f2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/795483/4ac200dd-1246-4b20-a5c9-d7d405e922f2.jpg" height="320" width="204" /></a></div>
<br />
Gölgeydi… Gölgelere boyanmıştı adam… Ölümün kanlı kıyılarında bir gezgin olmaya zorlanmıştı. Işık düşmemiş maskesizliğine, bir kadının aksi sirayet etmişti. Kızıla boyanmıştı kadın… Gençliği öyle uzakta kalmıştı ki, ufku izleyen ve günbatımının hüznüne kapılan kanadı kırık serçe çırpınıyordu yüreğinde. Çöl misali kurak olan bir karanlıkta susuz kalmış ruhuyla sarılmıştı, adama. Ve aynı adam yangın içirmişti yüreğine… Bu sefer en baştan tanıdılar birbirlerini. Yeşil, karanlığını arındırdı toprakta… Aşk, gölgeleri süpüren ölümün karanlığına sürükleyen bir yansımaydı yüreklerinde.<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı: </b>325</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı:</b> 2015</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Dili:</b> Türkçe</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi:</b> Postiga</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
_______________________________________________________________</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Herkese merhabaa! Nasılsınız? Beni sorarsanız şu sıralar biraz başım sıkışık ancak ona rağmen bu turla ilgilenmek,alıntılar yapıp yorum girmek ve en önemlisi okumak beni çok mutlu ediyor.Fakat belirttiğim gibi vaktim olmadığından bu yorum maalesef kısa bir yorum olacak. Uzatmadan konuya geçiyorum.</b><br />
<b><br /></b>
<b><span style="color: red;">-ilk kitabı okumayanlar için spoiler içerir</span></b><br />
<b><span style="color: #999999;"><br /></span></b>
<b><span style="color: #999999;">İlk kitabın sonunda bildiğiniz gibi Melek,Marco'nun onunla birlikte olma sebebinin sadece anahtar olduğunu düşünür ve bu yüzden ayrılırlar. Kitap Melek ve Marco'nun birbirlerinden uzaktayken hayatlarına devam etmesini anlatıyor başlarda. İkisi de bunu başarmakta her ne kadar zorlansa da birbirlerinden uzak durmakta kararlılar. Günün birinde Melek'in dünyasını değiştiren bir not geliyor ona. Marco'nun tanıdığı birinden gelen bu not sonucunda Marco ile yüz yüze gelen Melek,cevaplara sadece notun sahibinden ulaşabileceğini öğreniyor. Marco'nun da sorularının cevapları aynı kişide olduğundan o kişiyi ve cevapları bulmak için beraber bir yolculuğa çıkıyorlar,hem de ne yolculuk ama!</span></b><br />
<b><br /></b>
<b><span style="color: red;">-spoiler bitti</span></b><br />
<b><br /></b>
<b>İlk kitabın 100 sayfasında falan sıkıldığımı söylemiştim,aynı şey bu kitap için de birazcık geçerli oldu diyebilirim.Belki de bunun nedeni benim şu sıralar yoğunluktan herhangi bir şeye odaklanamamamdır,bilemiyorum.Fakat kitap sonradan bir açıldı ki! Belirli bir bölümden sonra kitap oldukça heyecanlanıyor ve elinizden bırakamıyorsunuz.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Karakterlere gelince; Melek'in o masumluğunu gerçekten seviyorum.Marco'nun o tehlikeli havasıyla güzel bir kontrast oluşturuyorlar.Ancak benim favorim Alvino! Aman Allah'ım bu nasıl bir müthişlik! Esra ile aralarında geçen diyalogları okurken gülümsemeden duramadım resmen,çok fena destekliyorum bu çifti! :D</b><br />
<b><br /></b>
<b>Karakterlerin bir önceki kitaptan bu yana değişim geçirdiklerini anlayabiliyoruz. Melek hala masum bir tarafa sahip olsa da çok daha güçlü,aynı şey Esra için de geçerli.Alvino pek değişmemiş ancak artık o sırılsıklam aşık! Ve bu onu çok ama çok tatlı yapıyor ^_^ En büyük değişim ise Marco'da tabii ki. Geçen kitapta Marco'yu sevmediğimi söylemiştim çünkü gerçekten ama GERÇEKTEN çok katıydı! Katı insanları sevmiyorum ya,hele ben de Melek gibi konuşkan,cıvıl cıvıl bir insan olduğum için hiç anlaşamam öyle insanlarla.Fakat bu kitapta Marco'nun o ketum tarafının törpülendiğini çok rahat bir şekilde hissedebiliyorsunuz,ve açıkçası ben bu Marco'yu daha çok sevdim ^_^</b><br />
<b><br /></b>
<b>Yazarın dili akıcı fakat bence öncelikle biraz alışmak gerekiyor diline.Yanlış anlamayın,ilk kitapta da dili beğenmiştim bu kitapta da beğendim ancak sanırım dile alışmak için bir 40-50 sayfa okumak gerekiyor.Zaten sonra dil sizi içine çekiyor ve oldukça keyif alarak okuyorsunuz.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Kitap genel olarak beğendiğim bir kitap oldu.Başlarında sıkılsam da sonradan gerçekten büyük merakla okudum ve ilk kitaptan daha çok beğendiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Kitabımızı iki kişiye hediye ediyoruz.Rafflecopter çekilişi için aşağıya,Facebook çekilişi için ise <a href="https://www.facebook.com/kitapvampirleriileblogturlari/photos/a.245443572132344.76015.245431595466875/1103169473026412/?type=3&theater" target="_blank">buraya</a> bakabilirsiniz. Herkese bol şans!</b><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-crbVyJtvUVc/Vmchs3w7W7I/AAAAAAAABj8/Uo4SovU0tZs/s1600/4puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="89" src="http://2.bp.blogspot.com/-crbVyJtvUVc/Vmchs3w7W7I/AAAAAAAABj8/Uo4SovU0tZs/s320/4puan.png" width="320" /></a></div>
<br />
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<a class="rcptr" data-raflid="059fb77d5" data-template="" data-theme="classic" href="http://www.rafflecopter.com/rafl/display/059fb77d5/" id="rcwidget_c6y9mtx6" rel="nofollow">a Rafflecopter giveaway</a>
<script src="//widget-prime.rafflecopter.com/launch.js"></script></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-43724218313288254962015-12-07T17:08:00.000+02:002015-12-07T17:08:48.098+02:00KVBT 15.Tur 3. Gün |Hançer - Akis / Alisa Samira - Ezgi Bağcı / Müzik Listesi + Çekiliş<div>
<img height="235" src="https://scontent-fra3-1.xx.fbcdn.net/hphotos-xap1/v/t1.0-9/s720x720/12310674_1101881473155212_721885230949958392_n.png?oh=347c221203f38e9381ab445bc00986e7&oe=571B963D" width="640" /></div>
<div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Vampirler'in 15. turundan herkese merhabalar!! Bu tur Ezgi Bağcı'nın Akis kitabını konuk ediyoruz. Benim bugünkü görevim ise sizlerle kitap için hazırladığım müzik listesini paylaşmak.Umarım keyifle dinlersiniz! ^_^</b></div>
</div>
<div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowtransparency="true" frameborder="0" height="380" src="https://embed.spotify.com/?uri=spotify%3Auser%3A11139275762%3Aplaylist%3A19d4V6uXu3sCMdeONmNhzO" width="300"></iframe></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Kitabımızın Facebook çekilişine <a href="https://www.facebook.com/kitapvampirleriileblogturlari/photos/a.245443572132344.76015.245431595466875/1103169473026412/?type=3&theater" target="_blank">buradan</a>, Rafflecopter çekilişine ise aşağıdan ulaşabilirsiniz ^_^</b></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<a class="rcptr" data-raflid="059fb77d5" data-template="" data-theme="classic" href="http://www.rafflecopter.com/rafl/display/059fb77d5/" id="rcwidget_c6y9mtx6" rel="nofollow">a Rafflecopter giveaway</a>
<script src="//widget-prime.rafflecopter.com/launch.js"></script></div>
nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5837616112759606315.post-22371388196094172372015-11-30T23:20:00.002+02:002016-01-29T18:20:42.240+02:00Mucize - R.J. Palacio / Yorum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/794261/e43574b4-13de-4629-b633-4fd489d87502.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/794261/e43574b4-13de-4629-b633-4fd489d87502.jpg" height="320" width="207" /></a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Kaderinde Sıradışı Olmak Varsa Sıradan Kalamazsın…<br />
<br />
Merhaba, adım August. Size nasıl göründüğümü anlatmayacağım. Aklınıza ne geliyorsa muhtemelen ondan daha kötü görünüyorumdur.<br />
<br />
August (Auggie) Pullman yüzünde fiziksel bir bozuklukla doğduğu için, normal bir okula gidemiyordu… şimdiye kadar. Yakında Beecher Ortaokulu'nda beşinci sınıfa başlayacak ve ömrünüzde bir kere bile "yeni çocuk" olduysanız, bunun ne kadar zorlu olduğunu tahmin edebilirsiniz. Dondurma yemek ve Xbox'ında oyun oynamak gibi sıradan şeyleri seven Auggie aslında sadece sıradışı yüzü olan, sıradan bir çocuk. Peki, yeni sınıf arkadaşlarını, görünüşünün ardında kendisinin de onlar gibi olduğuna ikna edebilecek mi?<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Sayfa Sayısı:</b> 336</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Baskı Yılı:</b> 2015</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Dili:</b> Türkçe</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Yayınevi:</b> Pegasus</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Orijinal Adı: </b>Wonder</div>
<div style="text-align: center;">
<b>Goodreads Puanı:</b> 4.42 / 5</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
____________________________________________________________</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<b>Herkese selaam! Nasılsınız,hayat nasıl gidiyor? Bana sorarsanız gayet iyi gidiyor her şey.Aslında ödevlerden,derslerden başımı kaldıramıyorum ama garip bir mutluluk havası var üstümde,aman bozulmasın lütfen :D Lafımı fazla uzatmadan sizlere tatlı,iç burkan ama aynı zamanda güldüren harika bir kitap olan Mucize'nin konusunu anlatmaya başlıyorum.</b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://41.media.tumblr.com/660009b12a01577e253523e224ce3540/tumblr_n557ghNCbm1rzgsy6o1_500.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><b></b></a><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<b>August Pullman 10 yaşında sıradan bir çocuktur,yani görünüşü dışında sıradan. Her 10 yaşında çocuk gibi dondurma yemeyi seven, Xbox oyunlarına tutkulu ve Star Wars aşığı bir çocuk olan Auggie'nin yüzünde doğuştan gelen bir fiziksel bozukluk vardır.Bu yüzden de 10 yaşına kadar evde eğitim görmüştür.Ailesi beşinci sınıfa geldiğinde Auggie'nin artık okula başlamasına karar verir fakat bu Auggie için oldukça zor bir karardır. Eninde sonunda okula gitmeyi kabul eden Auggie,sıradışı yüzünün arkasındaki sıradan çocuğu arkadaşlarına gösterebilecek mi??</b><br />
<b><br /></b>
<b>Kasım ayında altı kitap okudum ve bunlardan üçüne 5 puan verdim.Bu üç kitap arasında beni en ama en çok etkileyen kitap ise Mucize oldu. Mucize aslında bir çocuk kitabı fakat okuyan herkesi etkileyebilecek,hatta sarsacak bir kitap olduğuna inanıyorum. Bunun nedeni ise kitabın oldukça önemli mesajlar barındırması. Kitaptaki mesajlar dış görünüş hakkındaki ön yargılarımızı sorgulamanızı,sorgulamamızı,sağlayacak mesajlar ve o kadar güzel işlenmiş ki bu mesajlar okurken kalbinize dokunmaması imkansız.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Kitabın konusunu okuyunca büyük ihtimalle oldukça duygusal,sizi sürekli duygulandıracak bir kitap olduğunu düşünmüşsünüzdür Mucize'nin,ancak çok yanılıyorsunuz. Evet,kitabın konusu çok duygusal fakat Auggie o kadar komik,neşeli ve kendiyle barışık ki okurken her ne kadar duygulandığınız <i>-hatta ben bazı yerlerde ağladım-</i> yerler olsa da Auggie'nin o pozitif havası sayesinde uzun süre üzgün kalamıyorsunuz çünkü Auggie YIKILIYOOR!</b><br />
<a href="https://lh5.googleusercontent.com/proxy/p35iz8Czpj782dW26KMK2HSd6O87pPjZX5NNcx11mstG4n-VptJ0Cv1sDJQjpiJMFkysMxcyH5C15CY6Ki2rKJcUac83FF6kkE65ByKl8tjOp-df2OacjxFmRDQ" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://elonecottrell.weebly.com/uploads/2/5/6/8/25686590/696659_orig.png" height="320" width="320" /></a><b><br /></b>
<b>Kitap altı farklı karakterin ağzından anlatılıyor; biricik Auggie'miz,Auggie'nin ablası Via, Auggie'nin arkadaşı Summer ve Jack,Via'nın sevgilisi Justin ve Via'nın arkadaşı Miranda. Kitapta en çok bölümü olan kişi doğal olarak Auggie.Auggie'nin ağzından kendini dinlemek, farklı görüntüsünün altındaki muhteşem çocuğu keşfetmek çok müthiş bir deneyimdi benim için. Her şeyi bir yana bırakırsak Auggie sadece 10 yaşında bir çocuk ve böyle zor bir durumla o tertemiz çocuk aklının ve yüreğinin başa çıkmasını okumak gerçekten benim için oldukça duygu dolu bir yolculuk oldu.</b><br />
<b><br /></b>
<br />
<a href="http://elonecottrell.weebly.com/uploads/2/5/6/8/25686590/696659_orig.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b></b></a><b>Auggie'nin bölümleri de beni çok etkilese de en etkilendiğim bölüm Via'nın bölümleri oldu. Hatta ağladığım bölümlerden biriydi Via'nın kısmı. Herkesin ilgi odağı olan bir kardeşin ışığının gölgesinde kalması ve bunun için kardeşine kızamaması beni çok etkiledi. Via da sadece 14 yaşında bir genç kız,liseye yeni başladığından uyum sorunları yaşıyor,en yakın arkadaşlarını kaybediyor ve bu yüzden bunları paylaşacak ebeveynlere ihtiyacı var.En ihtiyaç duyduğu zamanda ise ailesi Auggie'nin okul işleriyle,Auggie'nin sorunlarıyla ilgileniyor ve Via yalnız başına sorunlarıyla başa çıkmaya çalışıyor. Genel olarak anlayışlı bir kız ve Auggie'ye karşı aşırı korumacı fakat kitapta patlama noktasına geldiği bir durum oluyor ve doğru söylemek gerekirse ben kesinlikle hak verdim ona. Via en sevdiğim karakterlerden biri oldu benim. Aslında tüm karakterleri sevdim o yüzden beni en etkileyen karakter Via oldu desem daha doğru olur.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Kitap çok ama çok akıcı,elime aldığım gün bitirdim,ki hafta içi ve oldukça yoğun bir dönemimde başlamıştım. Kullanılan dil o kadar samimi ki okurken karakterlerle bağ kurmadan edemiyorsunuz.Bu özelliği sayesinde de beni ilk sayfadan ele geçirmeyi başardı! Bazı kitaplar iki farklı karakterin ağzından anlatıldığında bile kitabın akıcılığı kaybolur ancak bu kitap altı farklı karakterin ağzından anlatılmasına rağmen sürükleyiciliği hiç bozulmuyor. Her karakterde Auggie'nin hayatına farklı bir bakış açısı kazanıyorsunuz ve bu kitaba,karakterlere daha çok bağlanmanızı sağlıyor.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Kitapta bolca ağladım,bolca güldüm ve en önemlisi kendimi bolca sorguladım.Daha önce de belirttiğim gibi kitap kesinlikle ön yargılarınızı sorgulamanızı,onları yıkmanızı sağlayacak bir kitap.Okurken sürekli okuluma Auggie gibi bir çocuk gelse benim ve çevremdekilerin tavrının nasıl olacağını düşündüm. 16 yaşında biri olmama rağmen Auggie'yi ilk gördüğümde şaşırırdım ancak sonradan büyük ihtimalle normal,hatta biraz daha ilgili davranırdım.Fakat böyle düşününce aklıma şu geldi ; Auggie ona ekstra bir ilgi gösterilmesini,acınmasını istemiyor,sadece sıradan bir çocuk olmak istiyor.Okulunuzdaki herkese aşırı ilgili davranmadığınız gibi Auggie'ye de sıradan davranmalısınız aslında.Fakat özel durumu yüzünden okullardaki bir kesmin ondan uzak durup bir kesmin de aşırı ilgili olacağını düşünüyorum ben. </b><br />
<b><br /></b>
<b>Çevremdeki insanlar 14-18 yaşları arasında,yani bir lise öğrencisiyim.Lisede okumamıza ve aklı başında,yetişkin insanlar olmamıza rağmen Auggie gibi biri gelse acımasız davranacak kişiler olduğunu düşünüyorum ben.Kitaptaki çocuklar,yanlış hatırlamıyorsam, 9-12 yaşları arasında yani yaşları küçük. O yüzden Auggie'ye karşı çok daha acımasızlar.Bir vebalı gibi ona dokunmaktan sakınanlar,tuhaf tuhaf lakaplar takıp dalga geçenler mevcut aralarında.Ancak aralarında pamuk gibi kalbi olan Summer ve Jack gibileri de mevcut. Belirtmek istediğim şey şu, insanoğlunun içinde her yaşta acımasızlık bulunuyor.Önemli olan onu törpüleyip,gizleyip her an nazik olmayı seçmek.</b><br />
<b><br /></b>
<b>Her yaştan kişinin okumasını tavsiye ediyorum Mucize'yi. Okuyun,okutturun bu muhteşem kitabı! Cidden harika bir kitap çünkü! Puanım tabii ki de 5! İmkanım olursa tüm yıldızları verirdim bu kitaba,o kadar harika işte! </b><br />
<b><br /></b>
<b>Sizlerle beni etkileyen birkaç alıntıyı paylaşmak istiyorum;</b><br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #6fa8dc;"><b><br /></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>Tanrı'dan doğmuş olan herkes dünyayı yener.</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>***</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>Haklı ile nazik olmak arasında seçim yapmanız gerektiğinde,nazik olmayı seçin.</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>***</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>"Neden bu kadar çirkin olmak zorundayım,anneciğim?" diye fısıldadım.</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>"Hayır bebeğim,öyle değilsin..."</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>"Öyle olduğumu biliyorum."</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>Yüzümü öpücüklere boğdu. Suratımın çok aşağısında kalan gözlerimi öptü. İçeri çökmüş gibi görünen yanaklarımı öptü.Kaplumbağa ağzımı öptü.</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>Bana moral vermek için güzel şeyler söyledi ama sözleri yüzümü değiştiremiyordu.</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>***</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>Keşke her gün Cadılar Bayramı gibi olsaydı. Böylece sürekli maske takardık ve maskelerin altında nasıl göründüğümüzü öğrenmeden önce birbirimizi tanıyabilirdik.</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>***</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="color: #6fa8dc;"><b>Herkes hayatında bir kez olsun ayakta alkışlanmalı çünkü hepimiz dünyayı dize getirdik! - Auggie </b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-uzcpd8Ue9EE/Vly9WaeNAiI/AAAAAAAABik/J8b5QvRMzpI/s1600/5puan.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="70" src="http://1.bp.blogspot.com/-uzcpd8Ue9EE/Vly9WaeNAiI/AAAAAAAABik/J8b5QvRMzpI/s320/5puan.png" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<br /></div>
<!-- Blogger automated replacement: "https://images-blogger-opensocial.googleusercontent.com/gadgets/proxy?url=http%3A%2F%2Felonecottrell.weebly.com%2Fuploads%2F2%2F5%2F6%2F8%2F25686590%2F696659_orig.png&container=blogger&gadget=a&rewriteMime=image%2F*" with "https://lh5.googleusercontent.com/proxy/p35iz8Czpj782dW26KMK2HSd6O87pPjZX5NNcx11mstG4n-VptJ0Cv1sDJQjpiJMFkysMxcyH5C15CY6Ki2rKJcUac83FF6kkE65ByKl8tjOp-df2OacjxFmRDQ" -->nazlikitaplikhttp://www.blogger.com/profile/17460416916416259872noreply@blogger.com4