10 Şubat 2015 Salı

Kördüğüm - Calia Read / Yorum


Bir ay önce, akıl hastanesine yatırıldım. Dün, Lachlan ziyaretime geldi. Beni öptü ve aklımı kaçırmaya başladığımı söyledi. Saatler sonra Max düşüncelerimi işgal etti; deli olmadığımı ve bana ihtiyacı olduğunu hatırlattı. Birkaç dakika önce geçmişimi aydınlatmaya çalışarak gerçeklikten daha da uzaklaştım… Şimdi, herkes benim aklımı kaçırdığımı düşünüyor ama ben onun gerçek olduğunu ve ne gördüğümü biliyorum… Bana inanıyor musun?


"Seksi, gizemli ve etkileyici bir hikâye… Calia Read'in kelimeleri sizi esir edecek ve aklınızı başınızdan alacak!" 
-Claire Contreras, There is No Light in Darkness'in Yazarı-
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 336
Baskı Yılı: 2015
Yayınevi: Yabancı

Orijinal Adı: Unravel
Goodreads Puanı: 4.11 / 5



_______________________________________________________

Selaam,nasılsınız?Beni sorarsanız ben biraz üzüntülüyüm,e malum tatil bitti.Yine de daha dersler ilk günlerden başlamadığı için okuduğum kitapların yorumunu girmeye çalışacağım bol bol,malum sınav haftasında falan zaten blogda in cin top oynuyor bari vaktim varken canlı dursun biraz :D Neyse daha fazla uzatmadan hemen kitabın konusuna geçiyorum.

Naomi normal bir hayatı olan gayet normal bir kızdır.Bu normal hayat ise bir gün Naomi'nin kendini akıl hastanesinde bulmasıyla tersine dönüyor.Naomi'nin neden akıl hastanesinde olduğu hakkında hiçbir fikri yok ve kendindeki sorunu bilmediğinden doktorlarla konuşmaya yanaşmıyor.Gerçi ilk doktoru zaten Naomi'yle ilgilenmek bile istemiyor,mecburi bir görev olarak görüyor onu.Fakat sonradan Naomi'nin doktoru değişiyor ve zaten kitap bundan sonra başlıyor.

Başta Naomi yine doktoruna güvenmese de sonradan onun eski doktorundan farklı olduğunu anlıyor ve yavaş yavaş çözülmeye,ona kendi hikayesini anlatmaya başlıyor.Biz de bu aşamadan sonra neler olduğunu öğrenmeye başlıyoruz.

Naomi'nin anlattığı şeylerde hiçbir tuhaflık yok,yani yaptığını anlattığı şeylerin hepsi sıradan genç kızların yapacağı şeyler;sevgilisiyle yaşadığı sorunlar,en yakın arkadaşı Lana ve onunla geçirdiği zamanlar,bir partide görüp aklını başından alan Max.Çok sıradan görünüyor değil mi?Ama işler Naomi'nin Lana'nın hayatını değiştiren büyük bir sırrı öğrenmesiyle birden sıradanlığını kaybediyor.Naomi,Lana'yı korumaya ve onu güçlendirmeye çalışırken maalesef kendinden çok fazla şey veriyor.Yani onun da hayatı Lana gibi altüst oluyor diyebiliriz.

Kitabın konusunun başlarda çok ilgi çekici olmadığını kabul ediyorum.Hatta ben de son 100 sayfaya kadar falan ''E,bu muymuş yani?'' dedim.Bunu kitap sıkıcı olduğu için demedim yanlış anlamayın.Sadece çok sıradan ama kolay ve hızlı okunabilen bir kitap olduğu için dedim.Fakat sonlara doğru işler iyice değişmeye başladı.Başından beri hiç eksilmeyen merak unsuru iyice tavan yaptı ve son iki üç bölümde ise her şey çözüme kavuştu.Okuyan herkes çok şaşırdıklarını söylemiş ki evet ben de şaşırdım.Fakat herkes ''Oo,çok şaşırdım ama böyle beklemiyordum.'' deyince ben de en çok neye şaşırabilirim diye düşünüp tahmin yürütmüştüm ve tahminim tutmuş şans eseri.Fakat ona rağmen kitap bittiğinde hikayenin nasıl bu kadar ustalıkla kurgulandığına hayran kalmadan edemedim.



Naomi çok farklı bir karakter.Bunda tabii ki akıl hastası olarak nitelendirilmesinin de bir payı var.Kitap boyunca onu anlamaya çalışmaktan ve anlattığı olaylara inanıp inanmamam gerektiğini tartmaktan kafam karıştı.Fakat o son bölümlere gelince olayların önündeki sis perdesi kalktı ve neredeyse her şey çözüme kavuştu.Ayrıca Naomi'nin güçlü davranışlarına hayran kaldım.Kendi başında onca dert varken hala arkadaşı Lana'yı düşünmesi,her zaman onu korumak için bir şeyler yapması da çok harika davranışlardı.

Yazarın dilinin çok etkileyici olduğunu ve Naomi'deki o ikilemde kalma ve karamsarlık hislerini okuyucuya çok iyi yansıttığını düşünüyorum.Zaten dediğim gibi,kitabın başından sonuna kadar Naomi'nin hikayesini okumak için meraktan ölüyorsunuz ve kitap akıcı olmasının da etkisiyle çok kısa sürede bitmiş oluyor.Eğer yazar bu türde yazmaya devam ederse tereddütsüz yazdığı her şeyi okuyabilirim :D

Bu arada kapağa aşık olduğumu söylemiş miydiim? *-* Aman Allah'ım o nasıl kitabı tamı tamına yansıtan bir kapaktır!Yabancı iyi ki orijinal kapağı kullanmayı tercih etmiş.Ayrıca kapağın dokusu çok ilginç ve benim çok hoşuma gitti bu.

Kısacası eğer sıradan gibi görünen ama sonuyla sizi dumura uğratacak bir kitap okumak isterseniz kesinlikle Kördüğüm'e bir şans vermelisiniz.Aslında tam puan alacak bir kitap değil fakat yine de kurgusundaki müthiş zekadan dolayı -aklımda cevaplanmamış sorular olsa da- tam puan vermeyi seçtim :D Ayrıca size tavsiyem kitap bittiğinde lütfen deriin bir nefes alıp kitaba zarar vermeden kendiniz şoktan çıkarmaya çalışın,bu hem sizin için hem de kitap için en sağlıklı yöntem olur :D


2 yorum:

  1. Ya ben bu kitaba bayılıyorum! Acaba ben mi çok abartıyorum diye düşünüyordum ama sende beğenmişsin fjgj ya senin yaşadığın cok fena bende oyle oluyorum şaşırılcak ne olabilir ki felan diye düşünüyorum okurken, bu kitapta oyle olmadı ama ben gidip kitabın sonunu okudum -,- belki sonundan o kadar etkilendiğim için kitabı başından itibaren cok sevdim ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonlara kadar normal bir hikayeymiş gibi gitse de gerçeği öğrenmeden önce de çok hoşuma gitmişti kitap fakat gerçeği öğrendikten sonra boooooom,kitap favorilerim arasına jet hızıyla giriş yaptı :D

      Sil