14 Ağustos 2015 Cuma

Silber - Kerstin Gier / Yorum


Rüyaların gizemli ülkesine, merak uyandıran bir yolculuk…

Kertenkele tokmaklı, gizemli kapılar; konuşan taş heykeller ve elinde baltasıyla, delirmiş bir bakıcı… Liv Silber'ın rüyaları son zamanlarda epey tuhaflaşmıştır ve içlerinden biri fazlasıyla kafasını kurcalamaktadır. Bu rüyada geceyarısı dört çocuğun gizemli ve karanlık bir ayin gerçekleştirdiği bir mezarlıktadır. Üstelik Liv bu dört genci normal yaşamında tanımaktadır çünkü Grayson ve üç arkadaşı gerçekten vardır. 

Liv kısa süre önce bu dört gencin okuduğu okula kaydolmuştur ve aslında hepsi iyi çocuklardır. Mezarlıktaki geceden daha korkutucu olan, arkadaşlarının Liv'in rüyada söylediği ancak gerçek hayatta hiçbir şekilde sözünü etmediği şeyleri bilmesidir. Çocukların bunu nasıl öğrendiğini çözmek ise, bilmeceleri çok seven Liv'in uzak duramayacağı kadar çekici bir gizemdir… 




Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: 2015
Yayınevi: Pegasus
Orijinal Adı: Silber:Das erste Buch der Träume 
Seri Adı: Silber
Seri Sırası: 1 / 3
Goodreads Puanı: 4.12 / 5

________________________________________________________________________

Selaam! Nasılsınız?? Ben çok iyiyim fakat şu sıralar kafamı kurcalayan bir şey var;okul açılmak üzere! Aylarca tatili bekliyoruz ve beklerken zaman geçmiyor ancak tatil olduğunda zaman su gibi akıp gidiyor,bu çok kötü bir şey :(( Bu sene gerçekten oldukça yorulduğum için,ki eminim siz de yorulmuşsunuzdur sadece sabahın köründe kalkmak bile oldukça yorucu zaten, hiiç istemiyorum okulların açılmasını ya. Fakat kaçış yok maalesef ki ve bu yüzden ben de son bir ayımı elimden geldiğince okuyarak geçirmeye çalışıyorum. Sizin de içinizi kararttığım için üzgünüm :D Sizi daha fazla kedere boğmadan tatlı mı tatlı,tüm üzüntünüzü alıp götürecek bir kitap olan Silber'in yorumuna geçiyoruum.

Liv Silber 15 yaşında -kitapta 16 oluyor ancak ben başladığındaki yaşını söylemek istedim :D -boşanmış olan ebeveynleri arasında kardeşiyle birlikte mekik dokuyan bir kızdır.Annesi de babası da sürekli işlerinden dolayı ülke değiştirdikleri için Liv ve Mia neredeyse her sene farklı okullarda okumaktadırlar.Bu sene anneleriyle ve bakıcıları Lottie yaşayacakları şehir ise Londra'dır.Başta Londra'da güzel bir kır evinde yaşayacaklarını düşünürlerken şehre vardıklarında şaşırtıcı bir değişiklikle karşılaşırlar.Londra'da bir apartman dairesinde yaşayacaklardır ve bunun sebebi annesinin sevgilisi olan Ernest'e yani nam-ı diğer Bay Plan Değişikliği'ne yakın olmak istemesidir.Bunu her ne kadar istemeseler da kabul etmek zorunda kalırlar.

Okula başladıklarında Liv ilk günden gözüne takılan bir çocuk grubu görür.Gruptaki herkes oldukça yakışıklı ve popülerdir.Ernest ve ailesiyle tanışmak için evlerine yemeğe gittiklerinde müstakbel üvey kardeşinin bu gruptaki çocuklardan biri olan Grayson olduğunu anlar.O gece Grayson ve diğer çocukları içeren tuhaf bir rüya görür.Bu rüya o kadar gerçekçidir ki Liv uyandıktan sonra bile tüm detaylarıyla rüyayı hatırlar.Bu rüyanın üstüne bir de Grayson ve arkadaşlarının garip davranışları eklenince Liv olaya dahil olmaya karar verir ve bu tuhaf rüyaların sırrını çözmeye çalışır.Bu sırada hiç beklemediği bir dünyaya adım atacağından habersizdir.


Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer serisini bilmeyen yoktur herhalde.Okuyan herkesin beğendiği,kendini kaptırdığı ve ''Ne kadar şirin bir hikaye!'' demeden geçemediği bir seridir Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer.Daha önce bu seriyi okumuş olmanın ve Kerstin Gier kitaplarının harikalığından haberdar olmanın rahatlığıyla ve beklentisiyle başladım Silber'e ve şunu söylemeliyim ki BAYILDIIIM! ATZİG'den bile daha iyiydi bence!Daha önce ATZİG'i okuduysanız Kerstin kitaplarındaki o büyülü havayı ve okurken kendinizi kitabın içinde gibi hissettiğinizi biliyorsunuzdur.İşte Silber de ATZİG'deki o büyülü havayı fazlasıyla barındırıyor içinde.

ATZİG'i birçok kişinin sevme nedeni karakterlerin içimizden biri gibi davranması ve samimiliğiydi.Silber'in karakterleri de o kadar şirin ki alıp bağrınıza basasınız geliyor.Liv'e BAYILDIIM! Gwen'i çok sevmiştim fakat Liv'i ondan bile çok sevdim.Kitapta şöyle bir yer var;
"Ama yine kaybolma," dedi Lottie endişeyle.
Kaybolmakla ilgili uyarıları ne yazık ki haksız yere değildi,anlaşıldığı üzere, aslında oldukça güvendiğim iç navigasyon sistemim beni Londra'da defalarca yüzüstü bırakmıştı. Bunun tek nedeni, tuğladan yapılmış, eski moda,sıra evlerle dolu bu sokakların gözüme (özellikle yağmurda) neredeyse birbirinin aynı görünmesi değil, otobüsten indiğimde ters yöne gitmek gibi bir eğilimim olmasıydı. Aslında kuzeye gitmek isterken kendimden emin bir şekilde güneye gidiyordum; anlaşılan, beynimin güney ve kuzey yarımküreyi belirlemekle ilgili bir sorunu vardı.
Bu kısımda cidden gülmekten yerlere yattım.Neden diye sorarsanız cevabım çok basit,kendimi gördüm.O kadar kötü bir yol hafızam var ki değil yaşadığım şehirde,yaşadığım semtte hatta bir alışveriş merkezinde bile kolayca kaybolabilirim.Liv'i çok iyi anlıyorum o yüzden :D

Dediğim gibi karakterleri çoook sevdim. Liv zaten çoğu kısımda benim davranacağım gibi davrandığı için onu kitaptan çıkarıp en yakın arkadaşım yapmak falan istedim.Tamamen aynı kafadanız ve bu çok hoşuma gitti.Grayson'ın korumacı tavırları çok sevimliydi,Mia'nın her şeyine bayıldım! Özellikle piknikte Liv'e sürekli bir şeyler fırlatması o kadar komikti ki! Bir de Henry var... Ah Henry!! Başta soğuk olduğu için pek ısınamamış olsam da kitabın yarısından sonra kendisinde Gideon'la yarışma potansiyeli gördüm :D Bakalım kim sıralamada birinci gelecek,serinin diğer kitaplarını okuduktan sonra göreceğiz :D

Kitap çok akıcıydı.Okumaya başlamadan önce Buz Kapanı'nı bitirmiştim ve onun üzerine hangi kitabı okursam okuyayım beğenemeyeceğimi düşünüyordum.Buna rağmen Silber'e başladım ve cidden çoook çok sevdim.Reading slump eşiğindeydim fakat Silber beni o iğrenç durumdan kurtarmayı başardı.Yani eğer siz de şu sıralar slump'tan şikayetçiyseniz Silber'e gönül rahatlığıyla başlayabilirsiniz.Kerstin her zamanki büyüsünü konuşturmuş ve yine müthiş bir kitap çıkarmış ortaya *-*

Kerstin Gier kitaplarındaki fantastik dünyalar bana çok gerçekçi geliyor.Öyle bir anlatıyor ki konuyu sanki bu yaşanmış bir olay ve siz de her an bunu yaşayabilirsiniz.Silber'de olan rüyalar ve tuhaf kapılar,değişik ayinler öyle güzel anlatılmış ki... Karakterlerin bu olaylarla başa çıkma şekilleri de çok gerçekçiydi.Genelde kitaplarda karakterler fantastik bir dünyaya girince birden kahraman kesilirler fakat bu kitaptaki karakterler içinde bulundukları fantastik dünyanın getirebileceği olumsuz sonuçların fazlasıyla farkındalar ve korkuyorlar.Evet,korkuyorlar.Genç yetişkin kitaplarında genelde korku bahsedilmeyen bir duygudur çünkü korkunun insanı zayıf kılacağına inanılır.Oysa ki korku ve türevi duygular bence karakterleri ve o kitabı gerçekçi kılan en büyük unsurlardan biri.Kerstin kitaplarını sevmemizin nedeni budur belki de,her duyguyu her yönüyle ele alıyor.

Kitabın sonunda şaşırtıcı bir olay oluyor.Ben yarı yarıya tahmin etmiştim aslında fakat yine de bu şaşırmama engel olmadı :D Ayrıca Gizemli kim! Gerçekten çok merak ediyorum :D 

Biraz kapaktan bahsetmek istiyorum.Bu ne kadar harika,müthiş,olağanüstü,aşık olunası bir kapaktır!! Pegasus'un açık ara tasarladığı en güzel kapak.Kerstin kitaplarının kapakları her zaman çok sevimli ve zaten favori ikinci Pegasus kapağım da ATZİG serisinin kapakları fakat Silber'in kapağı güzellikte tavan yapmış resmen.O kırmızı cildi falan çok tatlı ^_^

Kısacası bu kitap HAAARİKAYDI! Daha önce hiç Kerstin Gier kitabı okumadıysanız bu kitapla başlayabilirsiniz,zaten daha sonra ATZİG'i okumak için can atacağınızdan eminim. Fakat şimdiden uyarayım,ATZİG bu kitabın yanında biraz sönük kalabilir,en azından ben öyle olduğunu düşünüyorum çünkü Silber gerçekten olağanüstü bir kitap.



4 yorum:

  1. Ya bende Gizemli'yi çok merak ediyorum. Yazar açıkta vermemiş bulalım diye. Ama bence Gizemli bir erkek. :D Ellerine sağlık mükemmel bir yorum olmuş güzelim. :*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de bir erkek nedeni ise Gizemli kız çıkarsa okuyucu pek şaşırmaz çünkü genelde kızların bileceği şeyleri biliyor fakat erkek çıkarsa dumur oluruz hepimiz :D Teşekkür ederiiiim :*

      Sil
  2. Ben Gizemlinin Liv'i baloya davet eden Sivilceli çirkin çocuk olduğunu düşünüyorum. O çirkinliğin altında inanılmaz bir özgüven var ve neden olmasın dedim açıkçası.. Ben kesinlikle o olacağını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence oldukça mantıklı bir yorum! :D İkinci kitabı henüz okumadım ancak sanırım ikinci kitapta da kim olduğu ortaya çıkmıyor,son kitaba kaldık iyi mi :D

      Sil