O gecenin, devasa uzay gemisi ikarus'taki diğer gecelerden hiçbir farkı yoktur. Ta ki o büyük felaket gerçekleşene ve İkarus yakınlardaki bir gezegene düşene dek. Elli bin yolcu kapasiteli gemiden yalnızca iki kişi kurtulmuştur: Evrenin en zengin adamının kızı Lilac LaRoux ve genç bir savaş kahramanı olan Binbaşı Tarver Merendsen.
Binbaşı Merendsen, Lilac gibi kızların insanın başına beladan başka bir şey getirmediklerini uzun zaman önce öğrenmiştir. Lilac da, Tarver'ın kendi iyiliği için, onu kendisinden uzak tutması gerektiğinin farkındadır. Ama ıssızlığın ortasında hayatta kalabilmek için birbirlerine ihtiyaçları vardır. Açlık, soğuk ve vahşi hayvanlara bir de Lilac'ın duyduğu fısıltılar eklenince birbirlerine güvenmekten başka çareleri kalmaz. Ne var ki çok geçmeden, onları birbirlerinin kollarına iten bu trajediden büyük bir aşk doğar. Artık kurtulup kendi gezegenlerinde bir ömür ayrı kalmaktansa düştükleri bu ıssız gezegende birlikte olmayı tercih ederler.
Ama her adımda onları takip eden gizemli fısıltıların ardındaki gerçeği öğrenmeleriyle her şey bir anda değişir. Lilac ile Tarver o gezegenden ayrılsalar bile artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Nefes kesen bilim kurgu üçlemesinin ilk kitabı, Benim Uzak Yıldızım, zaman ve mekân tanımayan sonsuz bir aşkın hikâyesi…
Sayfa Sayısı: 520
Baskı Yılı: 2015
Yayınevi: GO!
Orijinal Adı: These Broken Stars
Seri Adı: Starbound
Seri Sıralaması: 1 / 3
Goodreads Puanı: 3.96 / 5
______________________________________________________________________________
Uzun zamandır yorum girmeye çok üşeniyorum.Aslında o kadar üşendirici bir şey değil bu,hatta yazarken oldukça keyif alıyorum fakat bir türlü ölü toprağını üstümden atıp bilgisayar başına geçip yazamıyorum o yorumu :D Her şey yorumu girmeye başladıktan sonra çözülüyor ama bir türlü başlayamıyorum işte :D Nihayet verdiğim aranın fazla olduğunu fark edip oturabildim bilgisayar başına vee işte Benim Uzak Yıldızım yorumuyla karşınızdayım,ta ta ta taam.
Her zamanki gibi önce kitabın konusuyla başlayayım. Lilac LaRoux,İkarus adlı uzay gemisinin üreticisinin kızıdır.Oldukça prestijli bir konuma sahip yani.Neredeyse her yaşayan insan onu biliyor çünkü tüm yaşamı boyunca yaptığı her şey -en ufacık şey bile- tüm magazin dünyasının ilgisini çekmiş fakat Lilac bu durumdan hoşnut değil. Bir gün İkarus'ta bir partide Tarver Merendsen adında bir yüzbaşıyla tanışıyor.Tarver sınıf farkları olan bu dünyada bileğinin hakkıyla,yani askeri başarılarıyla, yükselmiş parlak bir yüzbaşı.İkisi de birbirlerinden hoşlanıyorlar fakat Lilac'in önünde bir engel var;babası.Babası onun yaklaştığı her erkeği bir şekilde yanından defetmiş.Lilac,Tarver'a zarar gelmesini istemediğinden bir şekilde onu kendinden uzaklaştırıyor.
Lilac gösterişli hayatına devam ederken bir anda hayatı paramparça oluyor.İkarus'ta bir sorun oluşuyor ve İkarus düşüyor.Kazadan sağ kurtulan iki kişi var;Lilac ve Tarver.Birbirlerinin etrafında olmak istemeseler de düştükleri ıssız,fakat tuhaf bir şekilde insan yaşam formu için gayet uyumlu,bu gezegeni keşfetmek ve gezegenin tehlikelerinden korunmak için bir arada kalmak zorundalar.Uçsuz bucaksız bir gezegende iki kişi olmanın yanına bir de Lilac'ın duyduğu fısıltılar ve gördüğü halisünasyonlar da eklenince işler içinden çıkılmaz bir hale geliyor.
Kitabı ilk aldığımda kapağına dakikalarca hayran hayran baktım.Hala da kitaplıktan ara sıra çıkarıp müthiş güzellikteki kapağına bakıp kalıyorum.Şiirler yazmak istiyorum bu kapağa :P Ya cidden şaka maka çok güzel bu kapak,bayıldım *-*
İlk aldığımda kitaptan fazla beklentim yoktu aslında fakat sonra birçok kişinin okuyup beğendiğini görünce hafiften beklentilerim yükselmeye başladı.Ama yine de tavan beklentilerle başlamadım.Bilim kurgu kitaplarına aşık olduğumu blogumu az çok takip ediyorsanız bilirsiniz.İşte bu kitap da o aşık olduklarım arasına eklendi.Kitabın ilk yarısı durgun olsa da diğer yarısı merakla ve heyecanla bezenmişti ve ilk yarısı da dahil olmak üzere kitap beni hiç sıkmadı.
Kitap Lilac ve Tarver'ın ağzından anlatılıyor.İki farklı karakterin ağzından yazılmış bir kitabı okumak bazen yorucu ve sıkıcı olabiliyor.Buna örnek olarak Veronica Roth'un Yandaş kitabını verebilirim.Uyumsuz serisi favori serilerimden olmasına ve Tris'i de neredeyse idolüm diyecek kadar çok sevmeme rağmen Yandaş beni sıkmıştı.Fakat bu kitapta öyle bir sorun yaşamadım.Her bölüm kendini sıkmadan okuttu ve her bölüm gayet akıcıydı.
Karakterlere gelirsek,ben iki karakteri de çok sevdim.Okurken Lilac'a cidden baya üzüldüm.Kızın yaşadıkları çok zor ya! O şaşaalı hayattan birden sefil hayatına düşünce tabi kız şoka giriyor.Tarver'dan daha çok zorlandığını tahmin etmeniz zor olmaz herhalde çünkü Tarver zaten bu kadar ağır koşullara olmasa da benzeri koşullara alışık.Fakat bu Lilac için yepyeni bir dünya ve alışmakta zorlansa da şartlarla çok iyi başa çıktığını düşünüyorum ben.
Tarver'ı çok sevdim ya.İğneleyici karakterleri hep sevmişimdir zaten.Tarver ve Lilac arasında geçen diyaloglar bence oldukça eğlenceliydi.Aralarında oluşan bağ çok güzeldi.İki bambaşka insanın kurduğu bu ilişkiyi okumak oldukça keyifliydi.
Bence karakterlerin geçirdiği değişim çok iyi anlatılmıştı.Bir dünyaya girip birden kahraman ve çok güçlü kesilen karakterleri hepimiz sevsek de düşününce aslında çok da gerçekçi bir tutumları olmadığını fark ediyoruz.En azından bana böyle geliyor. İşte yazarlar okuyucuya bu iki karakterin yaşadığı değişimleri oldukça güzel yansıtmış.Tarver zaten dayanıklı bir bünyeye sahipti fakat sert mizacı yumuşadı ve kalbini Lilac'a açtı.Lilac ise hep istediği o macerayı yaşarken hem oldukça güçlü bir kız oldu hem de zincirlerini kırıp,farklılıkları görmezden gelmeyi öğrenerek Tarver'a açtı kalbini.
Kitapta bir olay var kii... O olaydan sonra Tarver için içim parçalandı,ah kıyamam ben sana diye kitaba girip sarılasım geldi çocuğa.Düşünün artık yazarların karakterlerin duygularını ve o atmosferi ne kadar iyi yansıttığını.
Seri üç kitaptan oluşuyor ve her kitap farklı karakterleri ele alıyor.O yüzden Lilac ve Tarver'a bu kitapla veda ediyoruz maalesef :( Her ne kadar bu karakterleri çok sevsem de eminim diğer kitaplardaki karakterler ve olaylar da en az bu kitaptakiler kadar ilgi çekici ve sevilesi olacaktır.GO! umarım elini çabuk tutar diğer kitapları yayınlamakta :D
Genel olarak çoook sevdiğim bir kitap olsa da bir şey eksikti sanki Benim Uzak Yıldızım'da.Bence bu eksiklik fısıltıların yüzeysel derecede açıklanmasıydı,daha çok şey öğrenmek isterdim fısıltılar hakkında.O yüzden yarım puan kırmış olsam da Benim Uzak Yıldızım her zaman favori bilim kurgu kitaplarım arasında yer alacak ^^
Benimde o olayda Tarver'a sarılasım gelmişti. Çok kötü ağlamıştım o sahnede. Şey gibiydim:"Ne oluyoruz ya? Yazarların nesi var böyle?" asdfgh Zaten birlikte okumuştuk kitabı. Tabi sen bitirdin ilk ama neyseee. Çok güzel anlatmışsın güzelim. Ellerine sağlık. :*
YanıtlaSilO olay cidden fenaydı ya :D Teşekkür ederim canım :*
SilBeklentimi kat kat arttırdın, hadi bakalım ben okuyunca ne olacak :D
YanıtlaSilCidden ben baya beğendim ya inşallah sen de beğenirsin,hayal kırıklığına uğramanı istemem :D
Sil