Isla ve Mutlu Son, hem tatlı bir aşk hem gerçekçi bir dostluk hem de John Green ve Rainbow Rowell sevenlerin ellerinden bırakamayacağı bir "ilk aşk" hikâyesi.
Aşk onları bir yaz günü, asla uyumayan şehrin sokaklarında yakalamıştı… ama ya ona sahip çıkmak düşündükleri kadar da kolay değilse?
Romantizme umutsuzca inanan Isla, lise birinci sınıftan beri kendini çizdiği karikatürler arasında kaybetmiş Josh'a âşıktı. Yaz tatili esnasında Manhattan'da yaşanan tesadüfi bir karşılaşma sonrasında Isla belki de aşkın o kadar da uzakta olmadığını fark etmişti. Ancak yeni okul yılının başlamasıyla Isla ve Josh, her genç çiftin karşılaştığı güçlüklerle yüz yüze gelmek zorunda kalmışlardı: ailevi sorunlar, gelecek kaygısı ve birbirlerinden ayrılmak zorunda kalabilecekleri gerçeği.
Bu içinizi ısıtacak, tatlı aşk hikâyesi New York sokaklarını, Paris'in büyülü havasını ve Barcelona'nın ateşli atmosferini yansıtırken, sevilen başka iki çifti de yeniden okurla buluşturuyor: Anna ve Etienne, Lola ve Cricket.
Sayfa Sayısı: 328
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Yabancı
Orijinal Adı: Isla and the Happily Ever After
Seri Adı: Anna and the French Kiss
Seri Sıralaması: 3 / 3
Goodreads Puanı: 4.14 / 5
___________________________________________________________________
Herkese kocamaan merhabalaar! Nasılsınız? Beni sorarsanız olabileceğim kadar iyiyim. Böyle söylememin nedeni ülkemizde ve dünyada vahşetin katlanarak devam etmesi,masumların kanının hiç göz kırpmadan dökülmesi. İnsanların nasıl bu kadar kötü olabileceğini aklım almıyor. Söyleyecek söz bulamıyorum gerçekten.
Her şeye,tüm bu iç kanatıcı olaylara rağmen şu sıralar mutluyum diyebilirim. Okul belasından kurtulmamın bunda büyük payı var elbette. Her ne kadar önümüzdeki sene beni bekleyen uzun,yoğun ve oldukça yıpratıcı bir maraton olan üniversite hazırlığı beni korkutsa da kendime tüm endişelerimden sıyrılıp sadece dinlenmek ve okumak için bir hafta gibi bir süre verdim,sonrasında maalesef maraton benim için başlayacak.
Bu bir haftalık süre zarfında okuyabildiğim kadar okumaya ve elimden geldiğince de bloga yorum girmeye çalışacağım çünkü yaz olsa da blog boş kalabilir ders çalışmam gerektiği için. Bu boşluğu biraz olsun kapatmak için yazın ilk yorumunu girmeye başlıyoruum! (Yine upuzuuun bir giriş bölümü oldu,farkındayım :D )
Her zaman yaptığım gibi önce kitabın konusundan bahsedeceğim.
Isla Martin,Fransa'daki Amerikan Okulu'na gittiği ilk seneden beri Josh Wasserstein'a deliler gibi aşıktır. Fakat bir sorun vardır; Josh onun varlığını pek umursamamaktadır,gerçi Josh kendi arkadaş grubu dışındaki kimseyi pek umursamamaktadır ama neyse :D Isla da bu grupta bulunmadığı için Josh onun için oldukça ulaşılmaz bir seviyededir. Josh'a aşkını platonik olarak sürdüren Isla bir yaz günü Manhattan'da,yani Josh ve Isla'nın yaşadığı şehirde, Josh ile karşılaşır ve ağrı kesiciden dolayı kafası güzel olduğundan bu karşılaşma Isla için utandırıcı,Josh için ise tuhaf ve komik bir hal alır. Her şeye rağmen bu utandırıcı karşılaşma Isla'nın içinde bir umut doğursa da o yaz boyunca bir daha Josh'la asla karşılaşmaz ve bu onun ümitlerini kırar.
Okula geri döndüklerinde Josh her zamanki kalabalık arkadaş grubunun mezun olması nedeniyle
oldukça yalnız görünmektedir. Isla için bu bir fırsat mıdır yoksa Josh arkadaşlarının yokluğundan dolayı iyice içine kapanıp kimseyi umursamamaya devam mı edecektir?
Bu seriyi gerçekten çok ama çok seviyorum. Şu ana kadar okuduğum en eğlenceli,en hoş ve en gerçekçi genç yetişkin - romantizm serisi diyebilirim. Her kitapta farklı karakterlerin ele alınması bu seriyi okunabilir yapan unsurlardan bir tanesi bence.Çünkü sürekli aynı karakterleri ele alan seriler bir süre sonra sakız gibi uzamaya,içinde gereksiz entrikalar barındırmaya başlıyor ve oldukça sıkıyor.Ancak bu serinin her kitabında bir önceki kitap karakterleriyle bağlantılı karakterlerin anlatılması bu sıkıcılığı engelleyen en önemli faktörlerden birisi.
Bu kitapta ilk kitapta gördüğümüz iki karakter başrolde: Isla ve Josh. Anna and the French Kiss'deki Etienne ve Anna'nın arkadaş grubunda bulunan Josh'tan bahsediyorum,evet! Isla ise AATFK'de oldukça küçük bir yerde geçiyor,bu yüzden hatırlamıyorsanız bu normal bir şey. Josh'ı unutmanız mümkün değil tabii ki,arkadaş grubunun çizer,hayalperest ve tembel çocuğu.Yani bu bize ilk kitapta yansıtılan karakteriydi. Fakat Isla ve Mutlu Son'u okuduğunuzda bu tembel ve miskin halinin altında yatan sebebi öğreniyorsunuz.
Gelelim karakterler hakkında ne düşündüğüme. Isla ve Mutlu Son en az Anna and the French Kiss kadar sevdiğim bir kitap oldu.Lola'yı da okudum fakat Anna kadar sevmem mümkün olmadı.Peki Isla'yı Anna kadar sevmenin sebebi ne diye sorarsanız cevap basit; baş karakterimiz Isla sebebin ta kendisi! Lola ve Komşu Çocuk'u da oldukça sevmiş ancak Lola'ya pek ısınamadığımdan ve bazı hareketleri bana anlamsız geldiğinden bu kitap Anna and the French Kiss düzeyine yetişememişti benim için. Fakat Isla ve Mutlu Son'da Isla o kadar gerçekçi ve bağ kurabildiğim bir karakter oldu ki kitabı sevmemem mümkün değildi! O şapşal halleri -özellikle de heyecanlandığında-, sevgi hakkındaki düşünceleri ve yaşadığı güvensizlikler bana tamamen kendimi hatırlattı. Okurken hata bile yapsa ona kızamadım çünkü öyle bir olay yaşasaydım benim de aynı hatayı yapacağımı biliyordum. Kısacası Isla ile çok ama çok benzediğimiz için bu kitap benim için AATFK ile aynı seviyeye ulaştı. Karakterimiz benzer olsa da görünüşümüz tamamen farklı,Isla ateş gibi kızıl saçlara ve yeşil gözlere sahip. Hep kızıl olmak istemişimdir o yüzden Isla'yı farklı bir evrende yaşayan bir Naz olarak hayal ediyorum :D
Sıra geldi kitabın prensi Josh'a.İlk kitapta Josh'ı vurdumduymaz,hiçbir şeyi umursamayan biri olarak görüyoruz.Fakat bu kitapta aslında her şeyi umursadığını,her şeyin farkında olduğunu anlıyoruz.Tabii böyle davranmasının bir nedeni var,bunu söyleyip spoiler vermek istemiyorum.Yani öyle çok büyük bir olay değil ama yine de bir şey bilmeden okumanız daha keyifli olur bence. İlk kitapta yansıtıldığı karakterden dolayı ben Isla'yı okumaya biraz ön yargılı başladım çünkü Josh'ın sorumsuz biri olduğunu ve ondan pek hazzetmeyeceğimi düşünüyordum fakat,AH,çok yanılmışım!! Davranışlarının sebebini öğrenince,yavaş yavaş onu tanımaya başladıkça ve ve VEE Isla'ya karşı olan davranışlarını,romantikliğini görünce kafamı duvarlara vura vura Josh'tan özür diledim,YANİ SENİ SEVMEYECEĞİMİ NASIL DÜŞÜNEBİLDİM JOSH! AFFET BENİ!!!! Vurdumduymaz görüntüsü altında yatan naifliği gerçekten beni kendine aşık etti. Etienne ile aynı seviyeye yükseldin Josh'cım tebrikler <3 p="">3>
Yan karakterlerden biri olan Isla'nın arkadaşı Kurt'e gelelim. Isla ile çocukluktan beri arkadaşlar ve yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Kurt haritacılıkla oldukça ilgili ve kendi haritalarını yapıyor. Asperger Sendromu'na sahip ve bu yüzden oldukça dürüst ve yalan söylemeye karşı. Aklına ilk gelen şeyi söylüyor ve bu beni gerçekten büyüledi. Keşke hayatımda Kurt gibi bir arkadaşım olsaydı. Stephanie Perkins'in bu tarz problemlerle uğraşan insanlara kitaplarında yer vermesi oldukça ince bir şey.Asperger sendromlu ya da otizm sahibi insanların bizden tek farkları dünyayı biraz daha farklı şekilde algılamaları.Kurt'e bu kitapta yer verilmesinin bu tarz farklılıkları olan insanlara farkındalık yaratmak açısından oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum. Kısacası Kurt bence efsanevi bir karakterdi,keşke hepimiz senin kadar doğrudan ve dürüst olabilsek Kurt.
Kitabın baskısı hakkında konuşmazsam olmaz,Yabancı Yayınları yine muhteşem bir iş çıkarmış. Şu cildin üstündeki tatlı resimlere bakar mısınız!!
Kitap her Stephanie kitabı gibi oldukça akıcı ve eğlenceliydi. Stephanie kitaplarını daha önce okuduysanız pek fazla merak unsuru içermediğini bilirsiniz.Fakat bu benim için hiçbir zaman sorun olmadı,meraklandırmasa da gerçekçiliğiyle kitap sizi içine o kadar çok çekiyor ki elinizden bırakamıyorsunuz.
Stephanie kitaplarını okumak sanki arkadaş çevrenizden birinin yaşadıklarını dinlemek gibi,çok gerçekçi.Bunda karakterlerin gerçek hayattaki insanlar gibi kusurlarının olmasının etkili olduğunu düşünüyorum. Güvensizlikler yaşayan,hatalar yapan karakterleri okumak benim için her zaman daha etkileyici olmuştur,dolayısıyla her Stephanie Perkins kitabını okurken kendimi kitabın içinde buluyorum.
Serinin son iki kitabında çok hoşuma giden bir şey vardı,diğer kitaptan karakterlerin kitapta az da olsa görünmesi. Bu kitapta tüm üç kitabın karakterleri bir araya geliyor ve bu benim mutluluktan kalbimi eritti. Anna,Etienne,Lola,Cricket,Isla ve Josh'ı beraber görmek tarif edilemez bir sevinç uyandırdı içimde.
Okurken kahkaha attığım,mutluluktan ve üzüntüden ağladığım yerler de oldu. Her okuduğum kitapta ağlama potansiyeli olan biri olduğum için bu beni şaşırtmadı zaten ancak eğer üç kitabı da okuduysanız sizin de bu kitapta duygulanacağınızı düşünüyorum. Çünkü bir seriye veda etmek her zaman zordur. Özellikle de hayatın bu kadar içinden karakterler barındıran,samimi bir seriyse bu seri veda etmek kesinlikle içinizi burkacaktır.
-SPOILER
Kitapta mutluluktan ağladığım bir yeri sizle paylaşmasam olmaz. Etienne,Anna'ya evlenme teklifi ettiğinde ben sevinçten koltukta tepiniyor,bir yandan da salya sümük ağlıyordum.İlişkilerinin gözümün önünde filizlenip taaa evlenme noktasına gelmesi beni o kadar duygulandırdı ki! Hala hatırladıkça ağzım kulaklarıma varıyor ve mutluluktan gözlerim doluyor.Keşke Stephanie bir 7-8 yıl sonrasını anlatan ve tüm karakterlerimizin içinde olduğu,evlilik hayatlarını ve kurduğu aileleri görebileceğimiz bir kitap yazsa da ben de başından sonuna kadar ağlayarak okusam :D
-SPOILER BİTTİ
Kısacası ben bu kitaba kelimenin tam anlamıyla aşık oldum. Isla'dan önce serideki kitaplar arasında Anna and the French Kiss favorimdi fakat Isla'yı okuduktan sonra birinciliği ikisinin paylaştığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Eğer bu kitabı,hatta bu seriyi okumadıysanız kesinlikle okumanızı öneririm.Okurken yüzünüzde tebessüm oluşturan,bittiğinde ise içinizi hem bir burukluk hem de sevinçle dolduran bu seriyle tanışmadıysanız daha da geç kalmadan hemen okumaya başlayın. Hepinizin kendi mutlu sonunu bulması dileğiyle,görüşmek üzere!! :D
Kitabın baskısı hakkında konuşmazsam olmaz,Yabancı Yayınları yine muhteşem bir iş çıkarmış. Şu cildin üstündeki tatlı resimlere bakar mısınız!!
Kitap her Stephanie kitabı gibi oldukça akıcı ve eğlenceliydi. Stephanie kitaplarını daha önce okuduysanız pek fazla merak unsuru içermediğini bilirsiniz.Fakat bu benim için hiçbir zaman sorun olmadı,meraklandırmasa da gerçekçiliğiyle kitap sizi içine o kadar çok çekiyor ki elinizden bırakamıyorsunuz.
Stephanie kitaplarını okumak sanki arkadaş çevrenizden birinin yaşadıklarını dinlemek gibi,çok gerçekçi.Bunda karakterlerin gerçek hayattaki insanlar gibi kusurlarının olmasının etkili olduğunu düşünüyorum. Güvensizlikler yaşayan,hatalar yapan karakterleri okumak benim için her zaman daha etkileyici olmuştur,dolayısıyla her Stephanie Perkins kitabını okurken kendimi kitabın içinde buluyorum.
Serinin son iki kitabında çok hoşuma giden bir şey vardı,diğer kitaptan karakterlerin kitapta az da olsa görünmesi. Bu kitapta tüm üç kitabın karakterleri bir araya geliyor ve bu benim mutluluktan kalbimi eritti. Anna,Etienne,Lola,Cricket,Isla ve Josh'ı beraber görmek tarif edilemez bir sevinç uyandırdı içimde.
Okurken kahkaha attığım,mutluluktan ve üzüntüden ağladığım yerler de oldu. Her okuduğum kitapta ağlama potansiyeli olan biri olduğum için bu beni şaşırtmadı zaten ancak eğer üç kitabı da okuduysanız sizin de bu kitapta duygulanacağınızı düşünüyorum. Çünkü bir seriye veda etmek her zaman zordur. Özellikle de hayatın bu kadar içinden karakterler barındıran,samimi bir seriyse bu seri veda etmek kesinlikle içinizi burkacaktır.
-SPOILER
Kitapta mutluluktan ağladığım bir yeri sizle paylaşmasam olmaz. Etienne,Anna'ya evlenme teklifi ettiğinde ben sevinçten koltukta tepiniyor,bir yandan da salya sümük ağlıyordum.İlişkilerinin gözümün önünde filizlenip taaa evlenme noktasına gelmesi beni o kadar duygulandırdı ki! Hala hatırladıkça ağzım kulaklarıma varıyor ve mutluluktan gözlerim doluyor.Keşke Stephanie bir 7-8 yıl sonrasını anlatan ve tüm karakterlerimizin içinde olduğu,evlilik hayatlarını ve kurduğu aileleri görebileceğimiz bir kitap yazsa da ben de başından sonuna kadar ağlayarak okusam :D
-SPOILER BİTTİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder